Hong Kong’un simgelerinden Jumbo Floating Restaurant’ın (Yüzen Dev Restoran) Güney Çin Denizi’nde başka bir bölgeye taşındığı sırada olumsuz hava koşulları nedeniyle battığı bildirildi.
Hong Kong’un simgelerinden Jumbo Floating Restaurant, Güney Çin Denizi’nde battı. Restoranın bağlı olduğu Aberdeen Restaurant Enterprises Ltd. tarafından yapılan açıklamada, restoranın bakım için daha az maliyetli bir bölgeye çekildiği ve Paracel Adaları olarak da bilinen Xisha Adaları’nı geçtiği sırada “olumsuz koşullarla” karşılaşıldığı aktarılarak restoranın su aldığı ve yan yatarak battığı belirtildi.
Söz konusu kazada ölen ya da yaralanan olmadığı aktarılan açıklamada gemiyi kurtarma çabalarının başarısız olduğu ifade edilerek, “Olay yerindeki su derinliği bin metrenin üzerinde olduğu için kurtarma çalışmalarının yapılması son derece zorlaşıyor” denildi.
Açıklamada, restoranın söz konusu çekilme öncesi deniz mühendisleri tarafından detaylı bir şekilde incelendiği belirtildi.
Kanton mutfağından yemekler sunan yaklaşık 80 metre uzunluğundaki Jumbo Floating Restaurant, 40 yılı aşkın süredir Hong Kong’da hizmet veriyordu. İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth ve Tom Cruise gibi ünlü isimler müşterileri arasında yer alıyordu. Restoran, COVID-19 salgını nedeniyle 2020 yılında kapanmış ve tüm personelin işine son verilmişti. (Deniz Haber)
Hurdaya ayrılan Türk bayraklı gemilerin yerlerine yeni gemi inşa edilmesi için sağlanan teşvik miktarı artırılırken, çevre dostu enerji kullanımına yönelik yatırım yapanların maliyetlerinin yüzde 25’i devlet tarafından karşılanacak.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Denizcilik Genel Müdürlüğü’nce yapılan düzenlemeyle hurdaya ayrılan Türk bayraklı gemilerin yerlerine yeni gemi inşa edilmesi için sağlanan teşvik miktarı artırılırken çevre dostu enerji kullanımına yönelik yatırım yapanların maliyetlerinin yüzde 25’i devlet tarafından karşılanacak.
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından hurdaya ayrılan Türk bayraklı gemilerin yerlerine yeni gemi inşa edilmesi için sağlanan teşviklerin kapsamı genişletildi.
Özellikle kabotaj hattında yolcu ve araç taşıyan gemi işletmecilerinin de destekten yararlanabilmesi amacıyla hurdaya verilecek gemi tonajının alt sınırı 50 GT (Gros Tonaj) düşürüldü.
Öte yandan teşvikten yararlanacak gemi sayısı yıllık 5 iken 10’a çıkarıldı. Bununla birlikte hurdaya ayrılan geminin ardından yeni inşa edilecek konvansiyonel gemiler için verilecek destek miktarı ton başına hurda bedelinin 1 katından 1.5 katına çıkarılarak yüzde 50 artışa gidildi.
Teşvik ve desteklerle Türkiye’nin ortalama gemi yaşının azaltılarak gençleştirilmesi amaçlanırken aynı zamanda, Türk tersanelerindeki gemi inşa sanayisine hem inovasyon hem de yatırım anlamında katkı sağlanması, bu alandaki istihdamın artırılması öngörülüyor.
ÇEVRE DOSTU GEMİLERE DÖNÜŞÜMDE YÜZDE 25 HİBE VERİLECEK
LNG ve hibrit sistemler de dahil olmak üzere yeni inşa edilecek gemide alternatif çevre dostu bir enerji kaynağı kullanılması halinde ise destek miktarı ton başına hurda bedelinin 2.5 katına çıkarılarak çevre dostu gemi yapacak işletmeci desteklendi.
Mevcut gemilerinin ana makinelerini fosil yakıttan alternatif çevre dostu bir enerji kaynağına dönüştürecek gemi sahiplerine, dönüşüm maliyetinin yüzde 25’i oranında hibe sağlanacak. Bu destekten özellikle Marmara Denizi’nde yolcu taşımacılığı yapan gemi sahiplerinin yararlanması öngörülüyor.
“FOSİL YAKIT KULLANILMAYAN DENİZCİLİK ENDÜSTRİSİ” SLOGANIYLA SAĞLANAN İLK DESTEK ADIMI
Türkiye’nin de taraf olduğu Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Birliği’nin “Emisyon Ticaret Sistemi” ile denizcilik sektörünün en önemli gündemi haline gelen ve “Fosil Yakıt Kullanılmayan Denizcilik Endüstrisi” sloganıyla hayata geçirilecek desteklerin ilki sektörün kullanımına sunulmuş oldu.
Türk bayrağı altında işletilecek gemilere verilecek bu desteklerle birlikte denizcilik sektörüne yıllık 100 milyon lira destek verilmesi amaçlanıyor. Söz konusu destekler için başvurular alınmaya başladı. (Deniz Haber)
Stockholm Üniversitesi arkeologları, Stockholm’ün batısındaki Mälaren Gölü adalarından Björkö adasındaki Birka’da bir Viking Çağı tersanesi keşfettiler.
İsveççe Vikingastaden (Viking Şehri) olarak da anılan Birka, genellikle İsveç’in ilk şehri olarak kabul edilir ve Viking döneminin en önemli ticaret merkezlerinden biridir. M.S. 8. yüzyılın ortalarında kuruldu.
Stockholm Üniversitesi’nden araştırmacılar, kazılar sırasında, sahil bölgesinde, dibinde ahşap bir tekne eğimi bulunan taş döşeli bir çukur keşfettiler. Çok sayıda tekne perçini, arduvazdan yapılmış bileme taşları ve ahşap işleme ekipmanı da keşfedildi ve bu da sitenin bir Viking Çağı tersanesi olduğunu düşündürdü.
Stockholm Üniversitesi Arkeoloji Bilimi Profesörü Sven Isaksson, “Böyle bir alan daha önce hiç bulunmadı, türünün ilk örneği, ancak buluntular bunun bir tersane olduğunu ikna edici bir şekilde gösteriyor” dedi.
Bölgedeki önceki kazılarda gemi kalıntıları keşfedilmişti, ancak son bulgular Birka’da ilk kez bir Viking tersanesinin varlığını doğruladı.
Isaksson, “Sistematik envanter, haritalama ve drone araştırmaları sayesinde, artık Birka’nın kentsel çevreye ek olarak, iskelelerden tekne fırlatmalarına ve tersanelere kadar her şeyin kalıntılarıyla çok zengin bir denizcilik kültürel manzarasına sahip olduğunu gösterebiliriz. Bölgedeki buluntular, insanların gemilerine hizmet ettikleri yerin burası olduğunu büyük bir netlikle gösteriyor” dedi.
Birka’nın etrafındaki kasaba surları sadece bir savunma değil, aynı zamanda yasal, ekonomik ve sosyal bir sınır işlevi gördü. Birka’daki liman tesislerinin önceki araştırmaları, çoğunlukla kasaba surunun içinde, Kara Dünya liman alanı olarak bilinen alanda ve Garnizon olarak adlandırılan bölgenin altında gerçekleştirilmişti. Kugghamn’da yeni keşfedilen tersane, diğer deniz kalıntılarıyla birlikte, Birka’nın şehir surunun dışında, Björkö’nün kuzey kıyısında yer alıyor.
Arkeologlar, kasaba surlarının dışındaki bir tekne iskelesinin kalıntıları da dahil olmak üzere, Birka’daki diğer yerleri hala araştırıyorlar. Ayrıca şehrin farklı bölgelerine kimlerin yanaşmasına izin verildiğine dair kurallar olup olmadığı sorusunu da yanıtlamaya çalışıyorlar.
Çinli şirket Cosco, Peru’da Güney Amerika’daki ilk limanının inşasını tamamlıyor. 3 milyar dolarlık şantiye Çin’e bu kıtada da bir stratejik merkez oluşturma olanağı sağlayacak. Çin Asya, Avrupa ve Afrika’dan sonra İpek Yolu ağlarını Güney Amerika’da da örüyor.
Çin kamu girişimi Cosco Shipping, ilk kargolarını ve konteyner taşıyıcılarını bir yıl içinde alması planlanan yeni bir tanker limanının inşa çalışmalarını Peru’nun Pasifik kıyısında bitiriyor. Şimdiden dünyanın pek çok yerindeki 35 limanda çalışan Cosco Shipping böylece Güney Amerika’daki ilk tesisine sahip olacak. Bu liman, Çin’in İpek Yolu için bu kıtada da bir merkez edinmesini sağlamış olacak.
2019 yılında kurulan şantiye 3 milyar dolarlık bir yatırım tutarı ifade ediyor. Ancak Cosco, Peru’nun başkenti Lima’nın 55 kilometre kuzeyindeki Chancay’a sıfırdan dev bir tesis kurmak için tek başına gelmedi.
Hammadde ticareti yapan Glencore adlı İsviçre firması ile yürütülen projeye başka Çin devlet şirketleri de katılarak boş araziden dev bir endüstriyel ve lojistik merkez yaratılacak. Bu arada Lima’nın güneyinde Cosco’nun rakipleri olan Danimarkalı A.P.Möller-Maersk ve Dubai DP Sorld tarafından işletilen büyük bir liman var. Yeni liman tamamlandıktan sonra aynı bölgede benzer bir dev merkez oluşturacak.
Beijing, Peru’nun en büyük iki bakır madenini zaten kamu girişimleri aracılığıyla işletiyor. Ancak bakırın ekolojik dönüşüm teknolojilerinde çok önemli bir hammadde olmasına ve Çin’in de bu hammaddenin en önemli alıcılarından olmasına karşın Chancay’dan sadece bakır geçmeyecek. Cosco’nun önceliği, konteyner ve tarım ürünlerinin nakliyatı için altyapı inşasını bitirmek. Şirketin amacı, verimli bir ticaret yapmaktan öte, Latin Amerika’ya transit piyasasında pay elde edebilmek. (Deniz Haber)
Bir dönem ABD ve AB tarafından istenmeyen adam ilan edilen Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro, Ukrayna savaşıyla enerji krizinin yaşandığı Batı için kurtarıcı durumuna geldi. Batı’nın kapısını çaldığı Maduro’nun petrol dolu tankerleri Avrupa’ya göndermeye başladığı belirtildi.
Ukrayna işgali gerekçesiyle Rusya’ya yaptırım uygulayan ve petrol fiyatlarındaki sert yükselişler nedeniyle zor durumda olan başta Avrupa olmak üzere Batı ülkeleri, çareyi yıllardan beri yaptırım uyguladıkları Venezuela’da buldu. Brüksel ile anlaşan Karakas’ın petrol dolu ilk tankeri Avrupa’ya gönderdiği belirtildi.
Reuters, İtalyan enerji şirketi Eni’nin Venezuela’dan sipariş ettiği petrol tankerinin 650 bin varille yola çıkmaya hazırlandığını duyurdu. Söz konusu kargo, Avrupa’nın 2 yılın ardından Venezuela’dan alacağı ilk teslimat olacak.
Reuters’ın haberine göre, Venezuela, Avrupa’ya göndermek üzere ikinci bir petrol tankerinin hazırlıklarını da yapıyor. Bu teslimatın da İspanyol enerji şirketi Repsol için hazırlandığı belirtiliyor.
ABD YAPTIRIMLARI GEVŞETME KARARI ALMIŞTI
ABD mayıs ayında Venezuela’ya uyguladığı bazı yaptırımları gevşetme kararı almıştı. Bu kapsamda Beyaz Saray, Eni’ye ve Repsol’a Venezuela’da gaz ve petrol üretimini başlatmaları için lisans vermişti. Venezuela Devlet Başkan Yardımcısı Delcy Rodriguez, Twitter hesabından yaptığı açıklamada “Bolivarcı Venezuela hükümeti, ABD’nin, Avrupalı ve ABD’li petrol şirketlerine Venezuela’daki operasyonlarını müzakere etmek ve yeniden başlama yetkisi verdiğine yönelik haberleri doğruladı ve onayladı” ifadesini kullanmıştı.
VENEZUELA ÜLKE TARİHİNİN EN BÜYÜK KRİZİNİ YAŞAMIŞTI
Venezuela’da sosyalist lider Hugo Chavez’in ölümünün ardından 2013 yılında başkanlık koltuğuna oturan Nicolas Maduro, ABD’nin giderek artan ekonomik ve siyasi baskılarıyla karşı karşıya kalmış, iddialara göre bazı darbe girişimlerine maruz kalmıştı. Yaşananlar sonrası Venezuela ülke tarihin en büyük ekonomik krizlerinden birine girmişti.
ABD, ülkenin eski meclis başkanı Juan Guaido’yu geçici başkan olarak tanıyıp Venezuela’nın ABD’deki rafineri ve diğer varlıklarına da el koymuş, Maduro’yu da artık başkan olarak tanımadığını duyurmuştu.
6 haneli rakamlara çıkan enflasyon ve büyük ekonomik çöküşe rağmen İran, Rusya ve Çin’in desteğinin de katkısıyla iktidarını koruyan Maduro, Ukrayna savaşının ardından patlak veren enerji kriziyle birlikte Batı ülkelerin tekrar kapısını çaldığı lider oldu.
Son dönemde artan petrol gelirlerinin ve dolar kullanımının yaygınlaşmasıyla Venezuela’da enflasyon aylık enflasyon tek haneli rakamlara gerilemişti. (Deniz Haber)
Sahil Güvenlik Komutanlığı, Türkiye’nin karasularında emniyetin sağlanması için 40 yıldır görev yapıyor.
1960’lı yılların başlarından itibaren dünya güvenlik ortamında gözlenen değişiklikler, Türkiye’nin jeostratejik konumu, kıyılarının uzunluğu, yeni ve profesyonel bir Sahil Güvenlik Komutanlığı’na olan ihtiyacı ortaya çıkardı.
Bazı bakanlıkların kara suları ve denizle ilgili hizmetlerinde, kanunlarla çıkarılan yasakları uygulayacak yeterli güvenlik güçlerinin bulunmaması da göz önüne alınarak 1967’den itibaren Sahil Güvenlik Komutanlığı kurulması çalışmalarına hız verildi.
1982’de Sahil Güvenlik Komutanlığı Kuruluş Kanunun Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından Jandarma Genel Komutanlığına bağlı Jandarma Deniz Bölge Komutanlıkları, Sahil Güvenlik Komutanlığı emrine verilerek Sahil Güvenlik Karadeniz, Ege Deniz ve Akdeniz Komutanlıkları isimlerini aldı.
1 Eylül 1982 itibarıyla fiilen göreve başlayan Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1985 yılına kadar Jandarma Genel Komutanlığına bağlı görev yaptı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu’nun, Marmara Denizi ve boğazların sorumluluğunu Sahil Güvenlik Komutanlığına vermesi sonucu, görevlerin en etkin şekilde yapılabilmesi amacıyla teşkilata bir ana-ast komutanlık eklenerek 1982’nin ekim ayında “Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Komutanlığı” kuruldu.
İLK BİNASI KARANFİL SOKAĞI’NDA
Faaliyetlerini sürdürebilmek için Ankara’nın merkezi bir yerinde müstakil bir binaya ihtiyaç duyan Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1 Nisan 1983’te Karanfil Sokağı’ndaki binaya yerleşti. Komutanlık, 6 Ocak 2006’da Karanfil Sokağı’nda yaklaşık 24 yılını geçirdiği binadan ayrılarak Bakanlıklar Merasim Sokağı’nda inşa edilen yeni ve modern binasına taşındı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, 1 Ocak 1985 itibarıyla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kadro ve kuruluşu içerisinde, barışta görev ve hizmet yönünden İçişleri Bakanlığına bağlı, olağanüstü haller ve savaş halinde ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı emrine girecek silahlı bir güvenlik kuvveti olarak ülkenin bütün sahillerinde, iç suları olan Marmara Denizi, İstanbul ve Çanakkale Boğazlarında, liman ve körfezlerinde, kara sularında, münhasır ekonomik bölgesi ile ulusal ve uluslararası hukuk kuralları uyarınca Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik ve denetimi altında bulunan tüm deniz alanlarında faaliyetlerini sürdürmeye başladı.
Sahil Güvenlik Komutanlığının ana ast komutanlıklarının adlarında 1993’te yeniden düzenlemeye gidilerek “Sahil Güvenlik Marmara ve Boğazlar Bölge Komutanlığı”, “Sahil Güvenlik Karadeniz Bölge Komutanlığı”, “Sahil Güvenlik Akdeniz Bölge Komutanlığı” ve “Sahil Güvenlik Ege Deniz Bölge Komutanlığı” oluşturuldu.
KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜ 18 HAZİRAN’DA KUTLUYOR
Personel ihtiyacının karşılanması ve görev etkinliğinin artırılması amacıyla 18 Haziran 2003’te kabul edilen ve 24 Haziran 2003’te Resmi Gazete’de yayımlanan “Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunu” ve “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu”nda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanunla, Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli, deniz sınıfından ayrılarak müstakil bir yapıya kavuşturuldu. Bu değişikliğin ardından Sahil Güvenlik Komutanlığının kuruluş yıl dönümü, 18 Haziran’da kutlanmaya başlandı.
Sahil Güvenlik Komutanlığı, 25 Temmuz 2016’da Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 668 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile silahlı genel kolluk kuvveti olarak doğrudan İçişleri Bakanlığına bağlandı.
HAFTA BOYUNCA KUTLANACAK
Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kuruluş yıl dönümü etkinlikleri hafta boyu sürecek. Etkinlikler kapsamında, konserler, yelken ve yüzme başta olmak üzere çeşitli yarışlar düzenlenecek, şehit ve gazi yakınları ile personel yakınları sahil güvenlik botlarında ağırlanacak ve seyir yaptırılacak.
Hafta boyunca Sahil Güvenlik Bölge Komutanlıklarının bulunduğu illerde, Komutanlığın hazırladığı 40’ıncı yıl video klibi ile 40’ıncı yıl afişleri barkovizyonlarda ve bilbordlarda sergilenecek.
ANITKABİR’İ ZİYARET
İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy ve beraberindekiler, Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın kuruluşunun 40. yıl dönümü dolayısıyla Anıtkabir’i ziyaret etti.
Aslanlı Yol’dan yürüyerek Atatürk’ün mozolesine gelen Ersoy ve beraberindekiler, buraya çelenk bırakarak saygı duruşunda bulundu.
Anıtkabir merdivenlerinde hatıra fotoğrafı çektiren heyet, ardından Misak-ı Milli Kulesi’ne geçti.
Ersoy, Anıtkabir Özel Defteri’ne şunları kaydetti:
“Aziz Atatürk, bugün Sahil Güvenlik Komutanlığımızın 40. kuruluş yıl dönümü münasebetiyle huzurunuzdayız. Mavi vatan denizlerimizde asayiş ve güvenliğin sağlanmasında gece gündüz demeden büyük bir fedakarlıkla çalışan, özellikle son yıllarda denizlerde yardıma ihtiyacı olan mazlumlara yaşam umudu olan Sahil Güvenlik Komutanlığı, son teknolojiye sahip platformları, etik ve ahlaki açıdan yüksek nitelikli, iyi eğitilmiş personeli ve şanlı tarihimizden aldığı güçle, Türkiye Cumhuriyeti’nin deniz hak ve menfaatlerini koruma görevini büyük bir başarıyla yerine getirmektedir.
Denizlerde akla ilk gelen ve güven veren saygın bir kurum olma vizyonuyla, gösterdiğin yolda büyük bir başarıyla görevini yerine getiren Sahil Güvenlik Komutanlığı, aynı azim ve kararlılıkla bundan sonra da denizlerimizin teminatı olmaya devam edecektir. Bu duygularla huzurunuzda tazimle eğiliyoruz. Ruhunuz şad olsun.” (Deniz Haber)
Çanakkale’nin Lapseki ilçesine bağlı Çardak beldesindeki feribot iskelesi, kullanım izninin dolması nedeniyle kullanıma kapatıldı. Bunun üzerine Çardak-Gelibolu arasındaki feribot seferleri durdu.
Çanakkale Boğazı ile adalar hattında deniz ulaşımını sağlayan Gestaş firmasından yapılan açıklamada, Çardak Feribot İskelesi’nin kullanım izninin sona ermesi nedeniyle Çanakkale Liman Başkanlığı tarafından kullanıma kapatıldığı bildirildi.
Bu nedenle Çardak-Gelibolu hattındaki feribot seferleri durdu. Lapseki-Gelibolu hattındaki feribot seferleri ise devam ediyor.
Gestaş’tan yapılan açıklama, “Çardak Feribot İskelesi, kullanım izninin sona ermesi nedeniyle, Çanakkale Liman Başkanlığı tarafından kullanıma kapatılmıştır. Gelibolu İskelesi’nden gerçekleştirilen tüm seferlerimiz, Lapseki’ye yapılmaktadır. Anadolu yakasından Boğazı geçişte ise Çardak İskelesi’nden seferler yapılamamakta, tek geçiş noktası olarak Lapseki İskelesi kullanılmaktadır” denildi. (Deniz Haber)
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Deniz Ticareti Genel Müdürlüğü’nün açıkladığı verilere göre; 2022 yılının ilk 5 ayında Türkiye limanlarına 176 adet kruvaziyer gemisi yanaştı.
2022 yılının ilk 5 ayında Türkiye genelinde yer alan 12 limana 176 adet kruvaziyer gemisi yanaştığı bildirildi.
Kuşadası, 95 adet kruvaziyer gemisiyle en çok geminin yanaştığı liman olurken Kuşadası’nı 32 adet gemiyle Galataport izledi. Bodrum Limanı ise 12 adet gemiyle üçüncü sırada yer aldı.
TOPLAM 114 BİN 682 YOLCU
2022 yılının ilk 5 ayında kruvaziyer yolcu sayısı toplam 114 bin 682 olarak belirlendi. Bu rakamın 4 bin 500’ü gelen yolcu, 6 bin 505’i giden yolcu, 103 bin 677’si ise transit yolcu oldu.
Yolcu trafiği açısından en yoğun limanlar ise Kuşadası (73 bin 761 yolcu), Galataport (24 bin 354 yolcu) ve Bodrum Limanı (4 bin 738) oldu.
GEÇTİĞİMİZ YIL SIFIR ÇEKMİŞTİ
Geçtiğimiz yılın ilk 5 ayında pandemi nedeniyle Türkiye limanlarına kruvaziyer gemisi yanaşmamıştı. 2021 yılının Haziran ayında kruvaziyer gemileri Türkiye limanlarına yanaşmaya başlamış, Haziran 2022 döneminde Türkiye limanlarına 4 adet kruvaziyer gemisi yanaşmıştı.
EN ÇOK GEMİ MAYIS AYINDA YANAŞTI
Kruvaziyer trafiğinin aylara göre, dağılımına bakıldığında en çok geminin (122 adet gemi) yanaştığı ay, Mayıs oldu. 2022 yılının Mayıs ayında Türkiye limanlarına toplam 122 kruvaziyer gemisi yanaştı.
2022 yılının Mayıs ayında Türkiye limanlarına 79 bin 694 yolcu gelirken 5 bin 202 yolcu çıkış yaptı. 70 bin 975 yolcu da transit geçiş yaptı. Mayıs 2022 döneminde toplam yolcu trafiği ise 79 bin 694 oldu. (Deniz Haber)