(Kaynak: www.denizhaber.net )
24.11.2020 Roseline A’nın Alman fırkateyni tarafından aranması Ankara ile Berlin Arasında Gerginliğe Neden Oldu
Libya’ya giden Türk bandıralı bir yük gemisinin Pazar gecesi Yunanistan’ın güneybatısında, BM kararları çerçevesinde yaptırım kontrolü yapan bir Alman firkateyni tarafından durdurularak arama yapılması, Ankara ile Berlin arasında gerginliğe neden oldu.
Dışişleri Bakanlığı, geminin insani yardım malzemesi taşıdığını açıkladı ve Almanya’nın tutumuna sert tepki gösterdi. Denizcilik sektörünün temsilcileri ise yaşanan gelişmeyi, Türkiye ile Avrupa arasındaki siyasal gerginliğin yansıması olarak değerlendirdi. Türkiye Armatörler Birliği Başkanı Bedri İnce, Türk bayraklı gemilerin yanı sıra Türk sahipli olan gemi tutulmalarında da son dönemde önemli oranda artış yaşandığına dikkat çekti.
Bu girişimleri “kasıtlı” olarak niteleyen İnce, “Birlik olarak bu konuda hazırladığımız raporu Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına ilettik. Konu yakından takip ediliyor” diye konuştu. Geminin sahibi Arkas’tan yapılan açıklamada da “Gerçekleştirdiğimiz tüm taşımalar insani ve ticari maksatlı” denildi.
Türk gemilerine yönelik gemi tutulmaları ve denetimler arttı, 60 bin Euro’ya varan yüklü miktarda cezalar kesilmeye başlandı. Son olarak önceki gün bir Alman fırkateyninin Türkiye’den Libya’ya gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bandıralı Roselina A gemisine yönelik hukuka aykırı şekilde müdahale etmesi armatörler ve sektör tarafından büyük tepkiyle karşılandı. Türkiye Armatörler Birliği Başkanı Bedri İnce, “Türk gemisinin uluslararası sulardaki seyrüsefer serbestisinin keyfiyetle başka bir ülke tarafından kısıtlanmasını sektörümüz adına kınıyoruz” dedi.
LİBYA’YA İNSANİ YARDIM TAŞIYORDU
Alınan bilgiye göre, Türk bandıralı “Roselina A” gemisi, taşıdığı insani yardım malzemeleri ile İstanbul’dan demir alarak Libya’ya hareket etmişti. Gemi, önceki gece Yunanistan Deniz Kuvvetleri’nden bir komutanın sevk ve idaresinde yapılan İrini Harekatı’nda görevli Alman fırtakeyni tarafından Mora Yarımadası’nın güneybatısında uluslararası hukuka aykırı şekilde durduruldu. Gemi, Misrata Limanı’na doğru seyrine devam ederken Türkiye’nin konuyla ilgili uluslararası kuruluşlar nezdinde girişimlerde bulunacağı öğrenildi.
Güvenlik kaynakları da konuya ilişkin yaptıkları değerlendirmede, İrini Harekatı unsurlarının bayrak devletinin rızası olmadan gemiye çıkmasını “hukuka aykırı bir davranış” olarak nitelendirdi. Yaşanan skandal nedeniyle geminin saatlerce Akdeniz’de ağır deniz şartlarına maruz bırakıldığını belirten kaynaklar, olay nedeniyle “açık denizlerin serbestisi” ilkesinin de açık olarak ihlal edildiğini vurguladı. Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada ise geminin denetime tabi tutulmasına tepki gösterildi.
Bakanlık Sözcüsü Hami Aksoy “İrini Harekatı, AB tarafından yürütülen ancak amacı ve faydası tartışmaya açık bir harekattır. Silah ambargosunu ihlal etmediği görülen Türk gemisinin, ağır hava şartları altında saatlerce güzergâhından alıkonulmasını ayrıca denetleme sırasında personele adeta suçlu muamelesi yapılmış olmasını esefle karşılıyoruz” dedi.
HUKUKA AYKIRI BİR DURUM
Konuyla ilgili Dünya Gazetesi’ne konuşan Türkiye Armatörler Birliği Başkanı Bedri İnce, tüm ticaret gemilerinin uluslararası sularda seyrüsefer serbestisi uluslararası antlaşmalarla garanti altına alındığını hatırlatarak “Rosalina A isimli Türk Bayraklı gemimiz 22 Kasım tarihinde Alman Harp Gemisi Hamburg tarafından durdurularak arama yapılmak istendi. Helikopter ile boarding timi gemiye indirildi. Bir harp gemisi ancak ve ancak bir ülkenin bayrağı altındaki gemiyi ya BM’nin yaptırım kararlarıyla ya da kendi ülkesinin karasularında durdurabilir veya arayabilir. Uluslararası sularda ise ancak o bayrak ülkesinin rızası ile bu aramaları gerçekleştirme imkanı doğar. Bununun dışında diğer ülke harp gemileri tarafından bayrağımızı taşıyan gemilerde arama yapılması veya o gemiye çıkılması tamamıyla uluslararası teamüllere ve uygulamalara ters bir durum. Bu çerçevede AB kapsamında Libya açıklarında yapılan bir harekâtta ülkemiz rızası olmadan gemimizde arama yapılması tamamıyla uluslararası mevzuata, antlaşmalara, teamüllere ve pratikteki uygulamalara aykırı. Bu durum ülkemiz gemisinin uluslararası sulardaki seyrüsefer serbestisinin keyfiyetle başka bir ülke tarafından kısıtlanması demektir ki bunu sektörümüz adına kınıyoruz” açıklamasını yaptı.
‘TÜRK BAYRAKLI GEMİLERİ BEYAZ LİSTE’DEN DÜŞÜRMEMELİYİZ’
Bedri İnce, ülke bayrağını taşımayan ancak Türk sahipli olan gemi tutulmalarında da önemli oranda artış yaşandığına dikkat çekti.
İnce, “Avrupa’da son haftalarda farklı gerekçelerle 7 geminin tutulduğunu söyledi. Bu gemilerin bazıları Türk bayraklı, bazıları ise Türk sahipli. Burada bir kasıt olduğunu düşünüyoruz. Özellikle Belçika limanlarında Türk gemilerine yönelik ekstrem bir durum söz konusu. Bazı tutulmalar ve denetimlerin kötü niyetli olduğunu görüyoruz. Birlik olarak bu konuda bir rapor hazırlayarak Ulaştırma Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığına ilettik. İlgili bakanlıklar konuyu yakından takip ediyor” diye konuştu.
İnce, armatörlere gemi tutulmalarına karşı dikkatli olmaları çağrısında bulunurken, “Sıkı kontroller başladı. Bu tür durumlara fırsat vermemeliyiz. MOU’da Türk bayraklı gemileri Beyaz Liste’den düşürmemeliyiz” dedi.
ARKAS: TÜM TAŞIMALARIMIZ İNSANİ VE TİCARİ MAKSATLI
Roseline A konteyner gemisi, Türkiye’nin önde gelen denizcilik şirketlerinden Arkas’a ait. Arkas yetkilileri, Alman fırkateynin gemiye müdahalesine yönelik özetle şu açıklamayı yaptı:
“Gerçekleştirdiğimiz tüm taşımalar insani ve ticari maksatlı. Bu şekilde bir uygulama ile karşı karşıya kalmak mürettebatımızı endişeye sevk etti ve şirketimizi de üzdü. Meydana gelen olay sırasında gemimize askerlerin çıkmasına karşılık, uzun yıllar açık deniz tecrübesi olan mürettebatımız herhangi bir mukavemet göstermedi. İşbirlikçi ve uyumlu davranılarak üzücü bir olayın meydana gelmesi engellendi.”
TUTULAN GEMİLERİN YÜZDE 20’Sİ TÜRK SAHİPLİ
Türk Armatörler Birliği, Türk sahipli gemi tutulmaları ve denetimlerde yaşanan artışla ilgili geçtiğimiz haftalarda bir rapor hazırlayarak Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı’na gönderdi. Raporda, şu önemli bilgilere yer verildi:
“2020 yılında Belçika limanlarının tamamında Türk sahipli gemilerde yapılan liman denetimlerinin sayısı 11. Bu 11 geminin 7’si tutuldu. Yani tutulma oranı yüzde 64 oldu. Tutulan gemiler arasında her bir gemi için ortalama işlem maddesi sayısı 33. Gemilerin tutulma gün ortalaması 20. Tutulan 7 gemiden 5 adedi bakım onarım için tersaneye gitmesi şartıyla bırakıldı. Bilinen bir gemiye yaklaşık 70 bin Euro ceza kesildi. Yine tüm denetimler bazında bakıldığında 2020 yılı içinde Belçika limanlarında 15 Ekim 2020 tarihine kadar 432 gemiye denetim yapıldı, bunlardan 35’i tutuldu. Tutulma oranı yüzde 8. Tutulan gemiler arasında her bir gemi için ortalama işlem maddesi sayısı 53. Bu yılın 10 aylık denetim sürecinde tutulan gemilerin yüzde 20’si Türk sahipli gemiler oldu. Rakamsal değerler incelendiğinde Türk sahipli gemilerin Belçika limanlarında tutulma oranının genel tutulma oranına göre yüksek olduğu gözüküyor. Bu kapsamda geçmiş yıllarda Avrupa limanlarında olduğu gibi Türk sahipli gemilere denetim esnasında keyfiyetle davranıldığı, gemilerimizin çok uzun süre limanda tutulduğu, yüksek cezaların kesildiği ve bu vesileyle Türk sahipli gemilerimizin zaman ve ticari kayıplara uğratıldığı mütalaa edilmektedir.”
Hatırlanacağı üzere; son dönemde Avrupa’da Türk bayraklı gemi tutulmalarında yaşanan artışı, DÜNYA geçen hafta gündeme taşımıştı. Paris Memorandumu tarafından hazırlanan, en güncel bayrak devleti performans raporuna göre; son üç ayda Türk bayraklı iki gemi İtalya’da, bir gemi de Yunanistan’daki limanda tutuldu. Diğer yandan Diamant (1985 yapımı) isimli Türk bayraklı kargo gemisi, belge eksikliği yüzünden son üç yılda üç kez tutulduğu için Paris Memorandumu (MOU) üye ülke limanlarına girişten men edildi. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Türk bayrağının MOU’da beyaz listeden gri ya da kara listeye düşmemesi için harekete geçerek, denetimleri artırdı.
Libya’ya giden Arkas Denizcilik’e ait Rosaline A isimli Türk konteyner gemisinin Alman askerleri tarafından Akdeniz’de aranmasının ardından tansiyon bir anda yükseldi. Olay sonrası, Türk gemisine yapılan bu operasyonla ilgili emekli tümamiraller Cem Gürdeniz ve Semih Çetin, açıklamalarda bulundu.
Türkiye’den Libya’ya giden gıda ve boya gibi muhtelif maddeler taşıyan Türk bayraklı Rosaline A konteyner gemisinin durdurulup aranması, Akdeniz’deki tansiyonu yeniden yükseltti.
Gemi, Yunan bir komutanın sevk ettiği Alman fırtakeyni tarafından durduruldu ve arandı. Gemiye helikopterle askerler iniş yaptı. Tüm bunlar yapılırken de Türkiye’den ve gemi kaptanından izin alınmadı.
“TAM BİR TERÖRİST HAREKETTİR”
Emekli Tümamiral Semih Çetin, Türk gemisine yapılan operasyonla ilgili, “uluslararası platformlarda protesto edilmesi ve büyütülmesi gerekilen bir olaydır” dedi.
ABD’deki 11 Eylül saldırıları sonrasında, NATO’nun Akdeniz’de harekat başlattığını ve bu operasyona Türk gemilerinin de katıldığını belirten Semih Çetin, “O harekatta dahi, bayrak devletlerinden izin alınmadan böyle bir operasyon icra edilmemiştir” dedi.
Semih Çetin, “AB’nin yaptığı bu harekat tam bir terörist harekettir. Türk hükümetinin onayını almış olmanız lazım. Yunan komutanın kendi inisiyatifinde böyle bir harekatı yapacağını düşünmüyorum. Bu uluslararası platformlarda protesto edilmeli ve büyütülmeli. Bayrak devletini aramaları ve onay almaları gerekmektedir. Hafter’e silah taşıyan gemilere neden müdahale edilmiyor. AB’nin çifte standardı.” ifadelerini kullandı.
Operasyonun Alman fırtakeyni ile yapılmasını da ayrıca değerlendiren emekli Tümamiral Semih Çetin, “1998-2001 yılları arasında NATO’da plan subayı olarak görev yaptım. Askeri diplomat olarak görev yaptım. O dönemde Kosova olayı vardı. Adriyatik’te de Sırbistan’a silah taşıyan gemiler aranıyordu” diyen Semih Çetin, o dönem Alman generalin yaptığı konuşma ile bu aramaları imkansız hale getirdiğinden söz etti.
Şimdi ise Alman fırtakeyninin Türk gemisine yapılan operasyonda ön safta durmasını eleştiren Çetin, “Almanya’nın buna nasıl alet olduğunu anlamak mümkün değil” ifadelerini kullandı.
“ÇUVAL GEÇİRME GİBİ BİR ŞEY BU”
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz ise, “Türkiye’nin onayı ve gemi kaptanının rızası olmadan bu yapıldıysa düşmanca harekettir” dedi.
Cem Gürdeniz yaptığı açıklamada, bunu ikinci bir “Çuval olayı”na benzetti.
“Türkiye bu hukuksuzluğu, bu haydutluğu kabul etmemeli. Yani bu çuval geçirme gibi bir şey. Bunun affedilir bir yanı olamaz. Akdeniz bizim ön bahçemiz” diyen Cem Gürdeniz, “Libya’ya giden bütün ticaret gemilerine bu tip İrini Operasyonu ile cevap verilebilir. Türkiye, bu hukuksuzluğu, haydutluğu çok şiddetli protesto etmesi gerekir. Sea Guardian Operasyonu’ndan geçici olarak çekilebilir. Bu, müttefiklik ruhuna uymuyor” şeklinde konuştu.
“Şimdi uluslararası deniz hukukuna göre, Viyana Protokolü, Palermo Sözleşmesi, Roma Sözleşmesi; bunlara rağmen… Biri insan kaçakçılığı, biri uyuşturucu kaçakçılığı, diğeri silahlı faaliyetler. Bunlarda bile bayrak devletinin izni ve gemi kaptanının onayı olmadan gemiye çıkılmaz. Böyle bir şey ben ilk defa görüyorum. Hele hele NATO üyesi bir ülkenin gemisi. Burada gemi resmen Türk bayraklı” diyerek sözlerine devam eden Cem Gürdeniz, şu ifadeleri kullandı:
”Bu yapılan açıkça düşmanca bir harekettir, bunun adını koyalım. Alman ve Yunan kara vericiler işin içindedir. Çünkü gemi Alman gemisidir, taktik komutan Yunanlı komutandır. İki karar verici Türkiye’ye karşı düşmanca harekette bulunmuştur. Yapılan bildiğiniz denizde haydutluktur. Alman hükümeti Türkiye’den özür dilemelidir. AB de Türkiye’ye şu mesajı vermiş oldu, ben seninle beraber değilim diyor. Bakın orada personele resmen, utanmasa neredeyse güç kullanacak. Küstah adamlar! Personel de direniyor, onları da tebrik ediyorum. Bunun affedilir yanı yok. Çok gergin ve sinirliyim.”
24.11.2020 Türkiye’nin yeni FSRU gemisi Ertuğrul Gazi’yi Wilhemssen işletecek
Saros Körfezi’nde üçüncü FSRU tesisinin devreye alınması için de çalışmalar başlatıldı. Diğer yandan yeni bir FSRU gemisi daha geliyor. 170 bin metreküp depolama ve günlük 28 milyon metreküp gazlaştırma kapasitesine sahip Türkiye’nin yeni FSRU gemisinin adı Ertuğrul Gazi. Güney Kore’de üretilen gemi, kısa süre içinde (en geç yılsonunda) Türkiye’de olacak.
Sektör kaynakları, BOTAŞ’ın, geminin işletme işi için Wilhemssen’le görüştüğünü ve görüşmelerin büyük ölçüde tamamlandığını belirtiyor. Wilhemssen, Norveç merkezli küresel bir denizcilik grubu olarak öne çıkıyor. Ertuğrul Gazi’nin, Hatay- Dörtyol’daki terminale konuşlanması ve buradan hizmet vermesi bekleniyor.
Türkiye’de, yılda 45-50 milyar metreküp doğal gaz tüketiliyor. Türkiye, petrol ve doğal gaz gereksiniminin hemen hemen tamamına yakın bölümünü ithalat yoluyla karşılıyor. Rusya, İran ve Azerbaycan’dan boru hatları üzerinden uzun dönemli sözleşmelerle doğal gaz satın alınıyor. ABD, Katar, Cezayir ve Nijerya’dan da sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ithal ediliyor.
LNG, kontratlar üzerinden (Katar, Cezayir gibi) ya da spot piyasadan (ABD’den) temin ediliyor. Türkiye, son 2 yıldır boru gazı ithalatını kısarken, spot piyasadan LNG ithalatını artırdı. Bu yılın özellikle ikinci ve üçüncü çeyreklerinde spot piyasada LNG fiyatları, boru gazına göre çok cazip hale geldi.
İKİ TERMİNAL HİZMETTE, ÜÇÜNCÜ YOLDA
Türkiye, önceki yıllarda ortaya çıkan arz krizlerinin önüne geçmek, kesintisiz ve sürekli gaz arzı sağlamak için yeni giriş noktaları oluşturdu. Bu amaçla biri İzmir-Aliağa’da, diğeri de Hatay-Dörtyol’da olmak üzere iki FSRU terminali inşa edildi. Saros Körfezi’nde de üçüncü FSRU tesisi için çalışmalar başlatıldı.
ERTUĞRUL GAZİ HATAY’A
Hatay-Dörtyol’daki terminale konuşlanması beklenen yeni bir FSRU gemisi daha geliyor. 170 bin metreküp depolama ve günlük 28 milyon metreküp gazlaştırma kapasitesine sahip Türkiye’nin yeni FSRU gemisinin adı Ertuğrul Gazi. Güney Kore’de üretilen gemi, en geç yıl sonunda Türkiye’de olacak.
BOTAŞ’ın, geminin işletme işi için görüşmelerde bulunduğu belirtiliyor. Sektör kaynakları, BOTAŞ’ın Wilhemssen’le görüştüğünü ve görüşmelerin büyük ölçüde tamamlandığını belirterek “Wilhemssen, Norveç merkezli küresel bir denizcilik grubu olarak öne çıkıyor” dedi.
Türk bayrağı açmadan Çanakkale Boğazı’ndan geçen Yunanistan Deniz Kuvvetleri’ne ait A470 borda numaralı ‘Aliakmon’ savaş gemisi, Ege Denizi’ne doğru yol aldı.
Marmara Denizi’nden Çanakkale Boğazı’na giriş yapan Yunanistan Deniz Kuvvetleri’ne ait A470 borda numaralı ‘Aliakmon’ savaş gemisi, Nara Burnunu döndükten sonra Çanakkale önlerinde oldu.
‘Dur Yolcu’ yazısı ve Kilitbahir Kalesi önlerine gelen ve Türk bayrağı çekmeden Boğaz’dan geçen Yunan savaş gemisine Türk Sahil Güvenlik botu eşlik etti.
Yunan savaş gemisi, Ege Denizi’ne doğru yol aldı.
Finlandiya’lı Viking Line isimli şirkete ait Viking Grace adlı feribot, 331 yolcu ve 98 mürettebatıyla Baltık Denizi’nde karaya oturdu. Yaşanan kazanın ardından yolcular ve mürettebat, geceyi Viking Grace isimli feribotta geçirirken ertesi sabah römorkörler limandan birkaç yüz metre uzaktaki gemiyi terminale çekti.
Finlandiya merkezli Viking Line isimli deniz taşımacılığı şirketine ait, içinde 331 yolcu ve 98 mürettebat bulunan Viking Grace isimli feribot, Baltık Denizi’nde karaya oturdu.
Finlandiya Sahil Güvenlik Birimi, Finlandiya liman kenti Turku ile İsveç’in başkenti Stockholm arasında sefer yapan Viking Grace isimli feribotun, Aland Adaları’nın başkenti Mariehamn limanının hemen açıklarında karaya oturduğunu duyurdu.
Yetkililer geminin sızıntı yapmadığını, yolcu ve mürettebattan da hayati tehlikesi olan kimsenin bulunmadığını dile getirdi.
Kazanın sebebine ilişkin açıklama yapan Viking Line şirketinin CEO’su Jan Hanses, geminin karaya oturduğu kıyı şeridine güçlü bir rüzgar fırtınasının bulunduğunu ifade etti.
Şirket olayla ilgili soruşturma açıldığını bildirdi.
Yaşanan kazanın ardından yolcular ve mürettebat, geceyi Viking Grace isimli feribotta geçirirken ertesi sabah römorkörler limandan birkaç yüz metre uzaktaki gemiyi terminale çekti.
Çin Ulusal Gemi İnşa Endüstrisi Birliği (CANSI) tarafından açıklanan verilere göre, bu yılın Ocak-Ekim döneminde Çin’in toplam gemi üretimi yıllık yüzde 3,6 düşüşle 30,50 milyon dwt oldu.
Ocak-Ekim döneminde Çin’in yeni gemi siparişleri yıllık yüzde 6,6 düşüşle 19,80 milyon dwt olurken bu düşüş Ocak-Eylül döneminde yıllık bazda kaydedilen düşüş oranına kıyasla 7,4 puan daha yavaş oldu.
Ekim ayı sonunda, Çinli gemi yapım şirketlerinin gemi siparişleri yıllık yüzde 10 düşüşle 70,96 milyon dwt seviyesinde yer aldı ve bu düşüş oranı Eylül ayının sonunda kaydedilen düşüş oranına göre 2 puan daha yavaş oldu.
Ocak-Ekim döneminde, Çin’in ihracata yönelik gemi üretimi toplam gemi üretiminin yüzde 91,9’unu oluşturdu.
75 büyük gemi yapım şirketinin verilerine göre, yılın ilk on ayında, söz konusu Çin gemi yapım şirketleri ilk dokuz ayda kaydedilen yıllık yüzde 1,1 artışa kıyasla yıllık bazda yüzde 0,6 düşüşle 232,1 milyar RMB (35,4 milyar dolar) faaliyet geliri ve yıllık yüzde 45,7 düşüşle 1,5 milyar RMB (230 milyon dolar) brüt zarar kaydetti.
Yılın ilk on ayında, Çin’in gemi üretimi, dünyadaki toplam gemi üretiminin %40,7’sini oluşturarak bu konuda liderliğini sürdürdü. Çin’i yüzde 29 ile Güney Kore ve yüzde 26,6 ile Japonya takip etti.
Çin’de bulunan ‘dünyanın üçüncü kutbu’ olarak adlandırılan Qilian Buzulları erime tehlikesi karşı karşıya… Bilim insanları, buzulların 1950 yılından bu yana 450 metre geri çekildiğini ortaya koydu.
Küresel ısınma dünya genelindeki doğal hayatı olumsuz etkilemeye devam ediyor. Çin’in kuzey batısında yer alan Gansu eyaletinde bulunan Qilian Dağları da küresel ısınmayla karşı karşıya…
Qilian Dağları’nda kurulan gözlemevinde görev yapan bilim adamları yürüttükleri araştırmalarla ‘dünyanın üçüncü kutbu’ olarak adlandırılan buzulların alarm verdiğini ortaya koydu.
Bilim adamları, Qilian Dağları’nın en büyük buzulu Laohugou No.12’de gerçekleştirilen ölçümlerde yüzde 7 küçülme tespit ederek, yaşanan erimenin ise her geçen gün arttığına dikkat çekti.
Gözlemevi Müdürü Qin Xiang, 1950 yılından bu yana yapılan ölçümlerde Qilian Buzulları’nın 450 metre geri çekildiğini ve erime sonucu 13 metre yükseklik kaybettiğini bildirdi. Qin, “Küçülen buzulun erime hızı gerçekten şok edici” ifadelerini kullandı.
Qin, 1950’den bu yana Qilian Dağları’nda hava sıcaklığının 1.5 santigrat derece yükseldiğini ve ısınmanın durma belirtisi göstermediğine değinirken, tepeler üzerinde yer alan 2 bin 684 buzul için sonuçların korkunç olduğunu söyledi.
Son üç ayda Türk bayraklı iki gemi İtalya’da, bir gemi de Yunanistan’da tutuldu. Diamant isimli gemi üç kez tutulduğu için yasaklandı. Bakanlık, ‘beyaz liste’den düşmemek için harekete geçti.
Türk bayraklı gemilerin uluslararası limanlarda tutulma sayısı artışa geçti. Son üç ayda iki gemi İtalya’da bir gemi Yunanistan’daki limanda tutuldu. Ulaştırma Bakanlığı, denetimleri artıracağını duyurdu.
Paris Memorandumu tarafından hazırlanan, en güncel bayrak devleti performans raporuna göre, ağustos ayında bir, ekimde ise iki gemi tutuldu. İki gemi İtalya’da 1 gemi ise Yunanistan’da tutuldu.
Diğer yandan Diamant (1985 yapımı) isimli Türk bayraklı kargo gemisi, belge eksikliği yüzünden son üç yılda üç kez tutulduğu için Paris Memorandumu (MOU) üye ülke limanlarına girişten men edildi. MOU’da beyaz listeden, gri ya da kara listeye düşülmemesi için Bakanlık, harekete geçerek denetimleri sıklaştırdı.
Denizcilik Genel Müdürlüğü, 2 Kasım’da Uluslararası Sefer Yapan Türk Bayraklı Gemilere Ön Sörvey Uygulaması başlattı. Gemiler artık sefere çıkmadan daha sıkı de netimden geçirilecek. İMEAK Deniz Ticaret Odası (DTO) Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran da armatörlere tedbirli olmaları için çağrıda bulundu.
“AĞUSTOSA KADAR TUTULMA OLMAMIŞTI”
Tamer Kıran, konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
“2020 yılının Ağustos ayına kadar Paris Memorandumu kapsamında Türk bayraklı gemilerimize uygulanan denetimlerde hiçbir gemimiz tutulmamıştı. Maalesef ağustos ayında 1 ve ekim ayında 2 tutulmayla Paris Memorandumu Denetimlerinde şu ana kadarki Türk bayraklı gemilerin tutulma sayısı üçe çıkmış oldu. Mevcut durum Paris Memorandum kriterlerinde halen Türk bayrağının beyaz listeden gri listeye düşmesi için ciddi bir tehdit oluşturmasa da, temkinli olmamız gerekiyor. Tekrar gri veya siyah liste kabusunu yaşamamamız için hepimiz elimizden gelen tüm gayreti göstermeliyiz. Bu bağlamda Bakanlığımız tüm Türk bayraklı gemileri her ay ön sörveye tabi tutacağını ve belirli risk grubundaki Türk bayraklı gemilerin ise son ön sörvey tarihine bakılmaksızın kalkıştan önce ön sörveye tabi olacağını duyurdu. Bu önemli uygulamayı bir kez daha armatör ve gemi işletmecilerimizin dikkatine sunuyor ve hepsinin bu konuda teyakkuzda olmalarını rica ediyorum.”
YAŞLI GEMİLER CAN GÜVENLİĞİNİ DE TEHDİT EDİYOR
Gemi tutulmalarının artması, uzun yıllardır gündemde olan, ancak finansman ayağı eksik kaldığı için bir türlü hayata geçirilemeyen Türkiye’nin yaşlı koster filosunu yenileme projesinin aciliyetini de gözler önüne serdi. İMEAK DTO Yönetim Kurulu Başkanı Tamer Kıran da filonun acilen yenilenmesi gerektiğini vurguladı.
Bilindiği gibi, Koster Yenileme Projesi yıllardır sektörün gündeminde. Son olarak bu yılın ocak ayında bakanlık ile görüşme yapılmış, görüşmede projenin 10 gemi ile teşvik kapsamına alınıp hayata geçirilmesi üzerine anlaşma sağlandığını açıklanmıştı. Projenin 2020 yılında başlaması hedefleniyordu. Ancak henüz bu konuda somut bir adım atılamadı. Koster filosu Akdeniz ve Karadeniz çanağındaki gemileri kapsıyor.
Türk Armatörler, Akdeniz ve Karadeniz’de yüzde 21 pazar payı ile yıllık yaklaşık 1.6 milyar dolarlık navlun geliri sağlıyor. 12 bin DWT’nin altındaki gemileri kapsayan Türk koster filosunun toplam tonajı 2 milyon DWT. Filoda yaklaşık 700 gemi bulunuyor. Bu gemilerden 200’ünün 30 yaşının üzerinde olduğu belirtiliyor. Yaşlı filo Türk armatörlerinin rekabet gücünü azaltırken daha önemlisi can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Aralık 2018’de Şile’de batan ve 7 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan “Bilal Bal” isimli yük gemisi de 43 yaşındaydı.
Mersin Uluslararası Limanı (MIP), 2020 yılı Ekim ayında gerçekleştirilen 185 bin TEU konteyner iş hacmiyle rekor kırdı.
MIP’tan yapılan açıklamada, limanda geçen sene ekim ayında 175 bin TEU konteynerlik iş hacmi gerçekleştirildiği belirtildi.
İş hacmini 2020 yılı Ekim ayında 185 bin TEU konteynere çıkardığı ifade edilen limanın, kendisine ait rekoru kırdığı kaydedildi.
Açıklamada görüşlerine yer verilen MIP Genel Müdürü Johan Van Daele, bir rekora daha imza atan personele minnettar olduğunu belirterek, “Pandemi sürecinde tüm çalışanlarımızın ve liman kullanıcılarının sağlığını mümkün olan en iyi şekilde korumak için birçok yeni iş süreci ve önlemi uygulamaya koyduk. İş gücümüzün ve yönetimimizin yetkinliği ve bağlılığı sayesinde üretkenlikten ödün vermeden çalışmaya devam ettik.” ifadelerini kullandı.
Van Daele, bölge ticaretine katkı sağlamayı sürdüreceklerini vurgulayarak şunları kaydetti: “Bu süreçte, büyüyen Türkiye ve beraberinde artan iş hacmine yönelik kapasite planlama ve yatırım projeleri geliştirmenin yanı sıra bölgemizde ihracat ve ithalat yapan, lojistik altyapıyı oluşturan bütün firmalara fayda sağlayacak yenilikler sunmaya devam ediyoruz. Bölgenin ticaret ve lojistik altyapısını güçlendirmek amacıyla dijital çözümler üzerinde çalışmalarımızı hızlandırdık. Teknoloji alanındaki yatırımlarımızı müşteri entegrasyonu ve saha operasyonları otomasyonlarına odaklanarak sürdürmeyi planlıyoruz.”