Boşanma davası süren çiftler genellikle reşit olmayan çocukların velayeti ve nafaka hakkı için yarışır. Erkekler velayeti aldığında veya çocuk 18 yaşına girdiğinde nafaka sorumluluğundan kurtulacağını düşünür. Ancak eğitimi süren veya geçimini sağlayamayan çocukların da nafaka hakkı vardır. 18 yaşını aşan çocuklar kendi nam ve hesaplarına nafaka davası açabilmektedir. Aşağıda 28 yaşındaki kişi lehinde bile nafaka bağlanabildiğine dair bir takım Yargıtay kararları bulunmaktadır:
Davacı Didem’in halen Uludağ Üniversitesi Fen Bilimler Fakültesi Çevre Mühendisliğinde yüksek lisans yaptığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 364/1 maddesi koşulları gerçekleşmiştir. Davacı Didem için uygun miktar yardım nafakası takdiri gerekirken yazılı şekilde kara verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1992 tarih ve 1992/2–548 E. ve 1992/710 K. Sayılı kararı gereğince “ Açık öğretim de okuyan çocukta yardım nafakası isteyebilir “.
Somut olayda, davalı babanın ekonomik durumunun çok iyi olduğu, davacının kız çocuğu olup, halen eğitimine devam ettiği anlaşılmakla, hakkaniyet esaslarına uygun bir nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Davacı Vedat’ın Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi 2. Öğrenimde okuduğu anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.11.1992 tarih ve 1992/2–548–710 s. kararında açık öğretim fakültesinde okunması dahi yardım nafakası istenilmesine engel bir durum olarak kabul edilmemiştir.
O sebeple mahkemece davacının ikinci öğretimde okuyor olması sebebiyle çalışma imkânının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddedilmiş olması doğru değildir.
Açık Öğretim Lisesinde halen kayıtlı öğrenci olan reşit çocuk eğitimi devam ettiğine göre (TMK md.364/son, md.328) davalı babasından yardım nafakası isteyebilir. Bunun için öğrencinin süresinde okulunu bitirmesi ya da devamsızlıkta bulunması gibi özel koşullar öngörülerek istemin reddi usul ve kanuna uygun bulunmamıştır.
Ayrıca, çalışabilir yaş, sağlık ve güce sahip olunması, somut olarak iş bulunarak çalışıldığı ve böylece gelir sahibi olunduğu dolayısı ile yoksulluğu da ortadan kaldırdığı anlamına da gelmediğinden bu gerekçeyle de yardım nafakasının reddedilmesi doğru görülmemiştir.
Somut olayda; her ne kadar davacı reşit ve sağlıklı olması, ayrıca okula devam zorunluluğu bulunmaması nedeniyle çalışabilir konumda ise de, davanın açıldığı tarih itibariyle işsiz olup öğrenim sürecide devam etmektedir. Mevcut bir işin varlığına rağmen çalışmadığı da savunulup kanıtlanmış değildir. O halde hiçbir geliri bulunmayan ve öğrenci olan çocuğuna baba yardım etmekte yükümlüdür.