‘Zama da, zam yapılıyor’

Tüketici dernekleri İstanbul’da bir araya gelerek ortak bir basın açıklaması yaptı.

Türkiye’deki tüm tüketici dernekleri İstanbul’da toplandı. Bir araya gelen sivil toplum kuruluşları ülke genelinde artan zamlarla ilgili ortak bir basın açıklaması yaptı. Düzenlenen programa Gümüşhane’yi temsilen Tüketici ve Çevre Haklarını Koruma Derneği Başkanı Eyyüp Demirel’de katıldı.

Gümüşhane Tüketici ve Çevre Haklarını Koruma Derneği Başkanı Eyyüp Demirel, Tüketiciler Konfederasyonu (TÜKON) bileşenleri ile diğer tüketici dernekleri olarak tüketicilerin haklarını savunmak ve çıkarlarını korumak amacıyla bir araya geldiklerini belirterek, “Toplumumuzun tüketici haklarına ve refahına ilişkin her türlü gelişmeyi yakından takip ediyoruz. Son dönemde, döviz kurlarındaki artışlar, artan akaryakıt fiyatları, KDV, ÖTV ve harçlara yapılan zamlar ile bunlara bağlı olarak tükettiğimiz tüm temel ihtiyaçlarımıza gelen zamlar biz tüketicileri olumsuz yönde etkilemekte, yaşam kalitemizi düşürmekte, geçinemez, barınamaz hale getirmektedir. Ardı arkası kesilmeyen zamlar işçileri, emekçileri, emeklileri, kadınları kısacası yoksul halkımızı canından bezdirdi.  Akaryakıt zamları kontrol edilemez duruma gelmiş, zamlar haftada iki kez otomatiğe bağlanmıştır. Hepimiz biliyoruz ki akaryakıta gelen zamlar, ulaşımdan gıdaya, giyimden eğitime, sağlığa kadar hayatımızın her alanında tüm temel ihtiyaçlarımızı etkilemekte ve fiyatlarını yükseltmektedir. Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanıyor, ÖTV’nin de KDV’sini ödeyerek, verginin vergisini ödüyoruz” ifadelerini kullandı.

“Tüketiciler gıdaya ulaşamaz olmuştur”

Demirel, “Vergi artışları tüketim vergisi dediğimiz vergiler ile yük yoksul halka yıkılmakta, vergi adaleti yerine vergi adaletsizliği yaşanmaktadır. Oysaki kazanca göre vergilerde artış olmalıdır. Ancak bu kazanç sadece ücret geliri olarak algılanmamalı,  tüm kazançlar vergilendirme kapsamı içine alınmalıdır.  Hatta servet vergisi düşünülmelidir. Anayasaya aykırı yapılan vergi artışlarından vazgeçilmelidir.  Döviz endeksli girdiler, vergiler, akaryakıt zamları raflara daha yüksek oranda yansımış, Tüketiciler güvenilir, besin değeri yüksek, ekonomik gıdaya ulaşamaz olmuştur. Birçok zincir marketlerde dahi taklit ve tağşiş ürünler satılmaya başlamış, merdiven altı gıda üretimleri artmış, halk sağlığı tehdit altına girmiştir. Alım gücü düşen yoksul, halk sağlıksız, denetlenemeyen, son tüketim tarihleri geçmiş ürünlere yönelmiştir” dedi.

“Gelinen bu nokta toplumu birçok sosyal patlamalara gebe hale getirmiştir”

Konut kiralarından bahseden Demirel, “Tüketici haklarının ihlal edildiği bir başka alan ise konut kiralarındaki akıl almaz yükseliş olmuştur. Kira artışlarının önüne geçilememiş olup  % 25 sınırlamasının sahada uygulanabilirliği olmadığından, mal sahipleri ile kiracılar arasında yüksek kira zammı talepleri yüzünden ciddi sorunlar çıkmaya başlamış, şiddet hatta ölümle sonuçlanan hadiseler meydana gelmeye başlamıştır. Adliyelerde kira anlaşmazlığı dosyaları yığılmış,  davalarda ilk duruşma tarihleri bir yıl sonraya verilmeye başlanmıştır.  Kiracı ve ev sahipleri sorunları istenmeyen kötü sonuçları doğurmaktadır. Barınma sorunu yaşayan ailelerde boşanmalar ya da ailelerin birlikte yaşama seçenekleri ile karşı karşıya kalmışlardır. Gelinen bu nokta toplumu birçok sosyal patlamalara gebe hale getirmiştir” diye konuştu.

“Yoksulluğu kader olarak görmeye başladık”

Vatandaşlar kredi veya kredi kartlarına yüklenmiş, onlar da  ödenemez duruma gelmiş diyerek bıçağın kemiğe dayandığını belirten Demirel, “Biz Tüketici örgütleri olarak, İnsanın insan olmaktan kaynaklı ve hayatını devam ettirebilmesi için gereken asgari ihtiyaçlarını karşılayabileceği evrensel haklarımızdan en temel hakkımız olan, “Temel ihtiyaçların karşılanma hakkı”nın karşılığını bulmasını beklerken, tam tersi uygulamalar ile yoksulluğu kader olarak görmeye başladık. En temel ve basit tüketici haklarımızdan birçoğuna ulaşamaz hale geldik diyerek açıklamalarını şöyle tamamladı;

“Türk İş’in açıkladığı verilere göre Temmuz ayı açlık sınırı olan dört kişilik bir ailenin sadece gıda harcaması 11.658 TL olmuş, yoksulluk sınırı ise 37.974 TL’ye dayanmıştır. Temmuz ayı itibariyle uygulanacak zamlı asgari ücret şimdiden erimiş, maalesef açlık sınırının altında kalmıştır. Soruyoruz: Eylül ayı geliyor. Kiralar nasıl ödenecek, çocukların eğitim giderleri nasıl karşılanacak, okul servis ücretleri nasıl ödenecek? Çocuklarımız okula giderken nasıl kahvaltı edecek? 3 öğün sağlıklı nasıl beslenecek?  Yıllardır bu ülkeye katma değer katan ve emekliye ayrılan emeklilerimiz ölüme terk edilmiştir. Açlık sınırının yarısı kadar ücrete reva görmektedirler. Vatandaşlar kredi veya kredi kartlarına yüklenmiş, onlar da  ödenemez duruma gelmiş, icralarda dosyalar yığılmaya başlamıştır. Yoksul halk işsizlik, açlıkla, artan yoksullukla  mücadele ederken,  nüfusun yüzde 1’ini oluşturan ama ulusal servetin yüzde 55’ine yakınını elinde tutan dolar milyarderleri büyüyor, ballı börek ihale şirketleri karına kar katıyor. Vergi borçları siliniyor. Döviz endeksli anlaşmalar ile yapılan;  köprüler, otoyollar, tünellere verilen geçiş garantileri döviz kuru yükseldikçe ödediğimiz borç yükselmektedir. Acilen bu anlaşmalar yapıldığı tarihteki kurdan TL ye çevrilmelidir. Buraya ödenecek döviz kuru farkları tüketicinin yaşam kalitesini yükseltmek için kullanılmalıdır. İhale şirketleri ormanlarımızı, yeşilimizi, derelerimizi, su kaynaklarımızı Çed raporlarına, mahkeme kararlarına rağmen yok etmeye çalışmaktadırlar. Unutmayalım ki sağlık çevrede yaşam hakkı evrensel hakkımızdır, yeşil ve orman çocuklarımız için bize emanettir. Ormanlarımızı yeşilimizi yok edecek, bilim dışı çalışmalar derhal durdurulmalıdır.  Buradan sesleniyoruz, ülkenin içinde bulunduğu krizi biz yaratmadık, döviz kuru artışlarının nedeni biz değiliz. Yoksul halkın döviz korumalı mevduat hesapları yok.”

Haber: Zeynep KAYA