Herkes İçin Daha İyi Bir Dünya İçin Hep Birlikte…
3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü nedeniyle engelli örgütlerinin yayınladığı ve Taksim Meydanı’nda, TSD Genel Başkanı Şükrü Boyraz tarafından okunan ortak metin:
Birleşmiş Milletler’in “Tam Katılım ve Eşitlik” başlığıyla ilan ettiği “Uluslararası Engelliler Yılı”nın üzerinden tam 30 yıl geçmiştir.
Bu otuz yıllık süre içinde uluslararası alanda, engelliler açısından iki önemli adım atılmıştır. Bunlar, 1982 yılında ilan edilen Dünya Eylem
Programı ve 2006 yılında kabul edilen Engellilerin Hakları Üzerine Sözleşme’dir. Hiç şüphesiz bu adımlar, dünya geneli düşünüldüğünde gerçekten büyük bir gelişmedir. Öte yandan, engellilerin önemli bir kısmının yoksulluk çemberi içinde kısıldığı bizzat Birleşmiş Milletler tarafından rapor edilmektedir.
Türkiye, engelliler hakları ve özgürlükleri bakımından sürekli çelişkiler içinde kalan bir ülke konumundadır.
6 yıl önce engellileri doğrudan ve dolaylı biçimde ilgilendiren bir çok alanda düzenleme yapan 5378 sayılı Yasa yürürlüğe konulmuştur.
3 yıl önce Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Üzerine Sözleşmesi kabul edilmiş ve uygulamaya konulmuştur.
1 yıl önce Anayasa’ya engelliler için yeni bir madde konulmuştur.
Bütün bunlar en azından iyi niyetli girişimler olarak görülmelidir. Ancak iyi niyet, sorunların çözümü için yeterli olmamıştır. Kimi yönlerden yapılan düzenlemeler, aslında bizleri bir iyi niyetin varlığını da sorgular hale getirmiştir.
Yaşadığımız deneyimler, engelliler adına yapılan her hukuksal düzenlemeden, her idari tasarruftan endişe eder, şüphelenir duruma düşürmüştür.
Ve yine aynı şekilde, yapılan her değişikliğin yeni bir hak mı getirdiği yoksa var olanı mı götürdüğü sorusu tartışılır olmuştur.
Bakacak kimsesi olmayan, çalışamayan engelliye aylık bağlanmıştır. Ancak bağlanma kriterleri ne hayatın gerçekliğine ne de bağlanan aylık bir insanın onurlu şekilde yaşamasına uygun değildir.
7 yıl içinde kamusal alanlardaki, binalardaki ve toplu ulaşımdaki engellerin kaldırılması hükümete ve yerel yönetimleri görev olarak verilmiştir. Üzerinden geçen 6 yılda, hala yapılacak projelerden söz etmenin ötesinde ciddi bir adım atılmamıştır. Kentlerdeki ulaşım alanları, toplu taşıma araçlarındaki tuzaklar nedeniyle engelliler sağlık ve yaşam hakkı ihlal edilmektedir.
Sağlık Uygulama Tebliği ile sağlık hizmetlerinden yararlanmak engelliler için giderek daha da olanaksız hale getirilmiştir. Sürekli artan katılım payları, tıbbi araç ve gereçler, ilaçlar için ödenen bedellerin azaltılması sağlık hakkını ortadan kaldırmıştır.
İşaret dili konusunda yapılan onca çalışma sonuçlandırılamamış, işitme ve konuşma engellilerin toplumla bağlarının kuracak iletişim kanalları açılamamıştır.
Eğitime erişim ve öğrenim görme engelliler için hala büyük bir sorun oluşturmaktadır. Okulların fiziki yapıları, yeterli sayıda ve donanımda eğitim ve destek kadronun olmayışı bütün engel grupları için eğitim hakkını kısıtlayan unsurlar olmaya devam etmektedir.
Engellilerin istihdamı için teşvikler çıkarılmış, buna karşılık ne özel kesimde ne de kamuda istihdam artışı sağlanamamıştır. Başbakanın söz vermesine rağmen kamudaki 29 bin boş kadro doldurulmamıştır.
Engelliliğin büyük oranda ilerleyen yaşlarda yaşanan kazalar ve hastalıklar nedeniyle oluştuğu bilindiği halde yeterli tedbirler alınmamıştır. Her yıl binlerce vatandaşımızın yetersiz önlemler ve kuralsız nedeniyle iş kazalarında, trafik kazalarında, mayın ve patlayıcı madde kazalarında sakat kalması önlenememiştir.
Kaza mağdurlarının sorunları çözümlenmemiş, tam aksine son düzenlemelerle mağduriyetlerinin daha da artmasının önü açılmıştır.
Sonuç olarak, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de engelliler bir yandan olumlu adımları izlemekte öte yandan giderek artan sorunlarla yaşamak durumunda bırakılmaktadır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Mon, 3 Aralık nedeniyle yayınladığı bildiride tüm hükümetleri ve toplumu “dünya genelinde sürdürülebilir ve eşit bir gelişme için engellilerin yanında çalışmaya” davet etmektedir.
Bizler de buradan hükümete, yerel yönetimlere ve tüm topluma sesleniyoruz. Engelsiz, eşit, barış ve kardeşlik içinde bir Türkiye yaratmak için hep birlikte çalışalım.
Önümüzdeki yıl, bizler açısından önemlidir. 5378 sayılı Yasa’nın Geçici 2. ve 3. Maddelerinde konulan 7 yıllık süre dolacaktır.
Biz artık proje değil, gerçek anlamda uygulama istiyoruz.
Sokaklarda, alanlarda binalarda, araçlarda güvenli ve engelsiz bir yaşam istiyoruz.
Eşit koşullarda çalışmak, üretime katılmak ve eşit ücret almak istiyoruz.
Her alanda fırsat eşitliği istiyoruz.
Eğitimdeki tüm engellerin kaldırılmasını, herkes gibi eğitim hakkımızdan yararlanmak istiyoruz.
Yeterli geliri olmayan ve çalışma olanağı bulunmayan tüm engellilere insan onuruna yaraşan, kimseye muhtaç bırakmayan bir gelir garantisi istiyoruz.
Demokratik, özgür, hukukun üstünlüğünü güvence altına alan, seçme ve seçilme hakkını kısıtlamayan, herkesin kendini eşit ve özgür hissedebileceği, bunu yaşayabileceği koşulları sağlayan yeni bir Anayasa istiyoruz.
Hiçbir nedenle kimseye ayrımcılık yapılmamasını, herkesin bir diğerinin kimliğine, inancına, düşüncesine, kökenine saygı duyduğu, kimsenin dışlanmadığı, dışlanmasına olanak sağlanmadığı koşulların oluşturulmasını ve güvence altına alınmasını istiyoruz.
Türkiye Kas Hastalıkları Derneği