Bu konuyla ilgili birçok makale yazılmış olduğunu düşünüyorum. Birçok istatistik, birçok teknik tanım var. Bunlarla hiç kafanızı bulandırmayacağım. Burada en basit anlatımla herkesin anlayacağı bir dille yazacağım. Konuyu hiç dallandırıp budaklandırmaya gerek yok. Çalışma hayatımdaki tecrübelerime istinaden bence diyerekten kaleme aldığım yorumlarımı paylaşacağım.
İşletmelerin yanlış yönetim şekilleri, patronların çok bilmiş kafa yapıları, mangalda kül bırakmayan tavırları, yanlış hesaplar sebebiyle işletmeler çöküyor. Buna paralel olarak, kendini iyi pazarlayan çalışanlara aşırı güven, kendini pazarlayamayan çalışanlara aşırı güvensizlik, mutsuz personeller, sistemsiz büyüme gibi sebeplerle hazin sonlar yaşanıyor.
En çok karşılaşılan sebeplerden biri olduğunu düşündüğüm için ilk maddede ele almak istiyorum.
Marka sahipleri, yatırımcılarını büyük vaatlerle ikna edip, yanlış yönlendirerek, bilmediği sektöre para yatırması sağlanıyor. Açılış için büyük adamlar çağrılıyor, kurdeleler kesiliyor, sosyal medyalar, haberler, ilgiyle takip edilen görseller ve büyük hayallerle işletme açılıyor.
Sonrasında yatırımcı iş yapamayıp, kâr edemeyince tatsız olaylar yaşanması kaçınılmaz oluyor. Ne umduk, ne bulduk diye düşünülen hayal kırıklıkları, marka sahibi ile anlaşmazlıklar derken sonuç üzücü oluyor.
Bildiğin işe yatırım yapacaksınız. İşi bilmiyorsanız eğer iyi analiz ettiğiniz işe yatırım yapacaksınız. Gerekirse yatırım yapmadan önce ilgili markanın veya işletmenin mali ve finansal tablolarını talep edip bağımsız denetim şirketine denetleteceksiniz. Bu bilgileri paylaşmak istemeyen işletmeden direk uzak duracaksınız.
Milyonlarca para verip yatırım yapıyorsunuz, üç beş kuruş bağımsız denetim şirketine verip denetim yaptırmaktan kaçınmayacaksınız. Yatırım yapacağınız markanın maliye, ssk, banka kamu kurum ve kuruluşlarından mali denetimlerini mutlaka yaptıracaksınız.
Çalışanlara emirler yağdırmayıp, ekibi yönlendiren, yetkileri delege eden ve güvenen patron olmak gerekir. Her şeyi en iyi ben bilirim diyerek yeri gelince mangalda kül bırakmayan bir yaklaşımla bu işler olmaz. Bir gün gelir iyi bir elemanı kaybedebilirsiniz. Çok biliyorsan kendin yap deyip çeker gider. Giden gitsin kalan sağlar bizimdir mantığıyla bu işler ne yazık ki yürümüyor.
Söylenmeyecek söz söylersen, duymak istemeyeceğin sözü duyarsın derler.
İşime gelmeyeni kovarım diyerek çok çabuk adam harcamayacaksınız.
İşi tecrübeli ve deneyimli profesyonellere delege edeceksiniz. Profesyonel ve nitelikli elemanları elinde tutacaksınız.
Bir patronu eskimiş veya bildiğini zannettiği doğruları batırır. En büyük cahillik bildiğini zannetmektir. Şirkette bütçe, raporlama, analiz, strateji, planlama gibi kültürlerin oluşmasına ön ayak olacaksınız.
Nitelikli elemanları tercih edeceksiniz. Niteliksiz elemanları, dostunuzu, kankanızı, metresinizi, sevgilinizi şirkete yönetici olarak atamayacaksınız. İşi bilmeyen insanları, işini bilen kişilerin başına oturtmayacaksınız.
Nitelikli elamana vereceğiniz maaştan çok fazla tasarruf yoluna gitmeyeceksiniz. Ucuz etin yahnisi olmaz demiş atalarımız. Ucuz maliyetli niteliksiz elemanlar, nitelikli hizmet üretemezler.
Değişim ve dijitalleşmeye ayak uyduramayan patronlar freni patlamış kamyon gibi bir gün mutlaka duvara toslayacaktır. Stok miktarını, satılan malın maliyetini göremeyen, satın alma analizleri yapamayan bir işletme olur mu? Sürekli değişim ve dijitalleşmeye ayak uyduracaksınız. Teknolojik yenilikleri takip edip, dijitalleşmeye uyum sağlamış bir işletme her zaman daha güçlü ve avantajlı olacaktır.
Charles Darwin’in bir sözü vardır. “En zeki veya en güçlüler değil, değişime en iyi ayak uyduranlar hayatta kalır.”
Teknolojiyi verimli ve doğru kullanmak, satın alma alışkanlıklarını, depo, lojistik, satış miktarlarını, satılan malın maliyetlerini iyi analiz etmeniz gerekiyor.
Piyasadaki değişimleri analiz eden, şirketin büyüme hedefleriyle ilgili çalışan, şirketin dinamiklerini, raporlarını sık sık okuyan patron değişime ayak uydurmaya başlamıştır.
Ne üretirseniz üretin veya ne satarsanız satın, mutlaka başka birileri de aynılarını üretecek veya satacaktır. Ürettiğiniz ve sattığınız ürünler X, Y, Z ve Alfa diye adlandırılan birbirinden çok farklı kuşakların ilgisini çekebiliyor olması gerekmektedir.
Bir ürünü ortaya çıkarmak ne yazık ki yetmiyor, asıl sonrası önem arz ediyor. Her zaman tedarikçi ve müşterilerinizin bir adım önünde olmalısınız. Geriden gelirseniz, rakipleriniz sizin önünüze geçecektir.
Taklit edilmek istemiyorsanız farklılaşmalısınız.
Rakiplerinizin kavrayamayacağı kadar karmaşık ama bir o kadar senkronize bir sisteminiz olması gerekmektedir.
Herkes sizi taklit edebilir, ama sisteminizi taklit etmesi zordur. Müşterilerinizle kurduğunuz ilişkiler, personelleriniz ile kurduğunuz ilişkiler, oluşturduğunuz sistem, know-how taklit edilemez.
Basit her şey taklit edilir. Eğer siz basit olmazsanız taklit edilmenizde kolay olmayacaktır. Eğer rakipleriniz veya birileri sizi taklit edebiliyorsa demek ki işinizi basit yapıyorsunuzdur.
Şirketin ortak bir misyonu, vizyonu ve değerleri oluşması gerekiyor. İşletmede yoldan çevirdiğiniz bir eleman şirketin misyon, vizyon ve değerlerini bilmiyorsa vay halinize.
Kurumsallaşma kavramını, örgütsel kurumsallaşma ile birbirine karıştırmamak gerekiyor. Şirket büyüyor, kurumsallaşıyor diye düşünürken, içeride bir takım ayak oyunları oynanıyor, derin devletler kuruluyor, haberiniz olmuyor.
İşte buna kurumsallaşma değil, örgütsel kurumsallaşma deniliyor. Bir bakıyorsun yoldaşlar diye bir gruplaşma olmuş, yoldaş olmayanları ayırt etmişler. Arkanı dönüyorsun, önceki çalıştıkları şirketten arka arkaya işe alınanlar örgütsel grup kurmuşlar, birbirlerini kayırıyorlar. Birde işletmenin eski çalışanlarının oluşturduğu “Bermuda şeytan üçgeni” var. İçine girersen yok oluyorsun. Girmezsen de yok oluyorsun.
Ne yazık ki bu işletmeler büyüdüklerini sanıyorken büyüyemiyorlar. Patrona yalakalık eden, kendi başarısızlıkları ortaya çıkmasından korkan yöneticiler tarafından büyüdüklerine inandırılıyorken oysaki yerinde sayıyorlar. Büyümek nedir ne değildir ile ilgili yazdığım şu makaleme göz atmanızı tavsiye ederim.
Soner Yenimol