Adil yargılanma hakkı, Avrupa insan hakları sözleşmesine ülkemizinde taraf olup altına imza attığı çok önemli bir sözleşme maddesidir. Ceza Muhakemesi Kanunu yön veren bu maddenin ülkemiz yargısında en büyük sorunu haline geldiği görülmektedir.
Anayasa Mahkemesinin 2012’den 2017’ye kadar verdiği 2 bin 536 ihlal kararının yüzde 78’ini adil yargılanma hakkının ihlali oluşturuyor.
Anayasa Mahkemesi, bu süreçte başvuruların yüzde 79’unu, yani 137 bin 63’ünü karara bağladı. 36 bin 416 başvuru ise halen karar verilmeyi bekliyor. Başvurularda 2 bin 536 ihlal kararı verildi. En çok ihlal kararı verilen hak, “adil yargılanma” şikayetlerine ilişkin oldu. İhlal kararı verilen dosyaların yüzde 78’ini adil yargılanma hakkı ihlali kararı oluşturdu. Bu konuda 2 bin 71 ihlali kararı çıktı. Mülkiyet hakkında 121, özel hayatın ve aile hayatının korunması hakkında 104, kişi hürriyeti ve güvenliğinde 94, ifade özgürlüğünde 53, yaşam hakkında 52, işkence ve kötü muamele yasağında 51 ihlal kararı verildi.
Adil yargılanma hakkı ihlallerinin yüzde 81’ini de makul sürede yargılanma hakkı ihlali oluşturdu.
Yargının içinde bulunduğu son dönemdeki yoğun fetö yargılamaları ve diğer mülteci, ekonomik kriz sebebiyle işlenen suç artışları da göz önüne alındığına makul sürede yargılanmanın mümkün olmaması kaçınılmaz bir hal almaktadır. Ancak hakim yardımcılığı, açılan yeni bölge adliye mahkemeleri ve yeni mahkeme sayılarıyla makul sürede yargılanma hakkının yerine getireleceği ümidi içindeyim.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi madde 6’da yer verilen “adil yargılanma hakkı” nedir.?
Adil yargılanma hakkı, hukuk ve ceza davalarında hatta medeni hukuk ve hayatı düzenleyen olan idari uyuşmazlıklardan doğan davalarda da yargılamaya ilişkin ilkeleri belirleyerek hukuk devletinin temel unsurunu oluşturmaktadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi adil yargılanma hakkı ilkeleri genişletici yorum yöntemi ile madde metnine dahil edilmiştir.
AİHS nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının temel unsurları;
şeklindedir.
6/2. maddesinde masumiyet karinesine vurgu yapılmıştır.
“Bir suç ile itham edilen herkes, suçluluğu yasal olarak sabit oluncaya kadar masum sayılır.”
Sözleşmenin 6/3.fıkrasında ise ;
Bir suç ile itham edilen herkes aşağıdaki asgari haklara sahiptir
a) Kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede, anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilmek;
b) Savunmasını hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olmak;
c) Kendisini bizzat savunmak veya seçeceği bir müda-finin yardımından yararlanmak; eğer avukat tutmak için gerekli maddî olanaklardan yoksun ise ve adaletin yerine gelmesi için gerekli görüldüğünde, resen atanacak bir avukatın yardımından ücretsiz olarak yararlanabilmek;
d) İddia tanıklarını sorguya çekmek veya çektirmek, savunma tanıklarının da iddia tanıklarıyla aynı koşullar altında davet edilmelerinin ve dinlenmelerinin sağlanmasını istemek;
e) Mahkemede kullanılan dili anlamadığı veya konuşamadığı takdirde bir tercümanın yardımından ücretsiz olarak yararlanmak.
Avrupa insan hakları sözleşmesindeki bu ilke ve hakları kategorilemeye çalışacak olursak
Avrupa insan hakları sözleşmesinin yanı sıra Anayasamız, avrupa insan hakları sözleşmesi medeni ve hak yükümlülükler alanında devletin keyfi işlemlerine karşı itiraz ve mahkeme yolunu açmıştır.
Anayasa’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36. maddesinin birinci fıkrasında, “ Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” denilerek yargı mercilerine davacı ve davalı olarak başvurabilme ve bunun doğal sonucu olarak da iddia, savunma ve adil yargılanma hakkı güvence altına alınmıştır. Maddeyle korunan hak arama özgürlüğü, kendisi bir temel hak niteliği taşımasının ötesinde, Anayasa’nın 40. maddesi uyarınca diğer temel hak ve özgürlüklerden gereken şekilde yararlanılmasını ve bunların korunmasını sağlayan en etkili güvencelerden biridir. Kişinin uğradığı bir haksızlığa veya zarara karşı kendisini savunabilmesinin ya da maruz kaldığı haksız bir uygulama veya işleme karşı haklılığını ileri sürüp kanıtlayabilmesinin, zararını giderebilmesinin etkili yolu, yargı mercileri önünde dava hakkını kullanabilmesidir (AYM, E.2013/71, K.2013/77, K.T. 18/6/2013)
Adil yargılanma hakkı, ceza yargılamaları ve hukuk yargılamalarında yargı görevini yapanların dikkat etmesi gereken hususlardır. Bu hususların değerlendirilmesinde ceza yargılamaları hususunda bir ceza avukatı ile davaların adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediğine ilişkin değerlendirme yapılmalıdır.