Harçlar Kanunu ‘nun 28/a bendeki düzenleme gereğince
“Karar ilam harcı ödenmedikçe ilgiliye ilam verilmez”
kuralı uygulamada birçok sorunlara ve hak kayıplarına yol açmaktadır. Bir davada haklı görülen taraf, aslında yükümlüsü olmadığı halde bakiye karar ve ilam harcını ödemek ve ödediği tutarı da yargılama giderleri içerisinde davalıdan tahsil etmek zorunda bırakılmaktadır. Böylece maliye davalıdan olan harç alacağını kısa yoldan tahsil ederek, zahmetten kurtulmaktadır. Ancak bu durum haklı görülen taraf için birçok zorluğa ve hak ihlaline neden olmaktadır. Örneğin 400 TL tutarındaki maktu vekalet ücreti alacağını icra yoluyla tahsil etmek isteyen bir avukat 1000 TL karar ve ilam tutarında harcı ödeyerek alacağını 1500 TL üzerinden icra takibine konu yapmak zorunda kalabilmektedir. Asıl alacağını icra yoluyla tahsil edemeyen alacaklı “karar ve ilam harcını ödediğinden” bir bakıma dolayı olarak vergilendirmekte ve yükümlüsü olmadığı bir harcı sebepsiz yere karşılamak zorunda kalmaktadır.
İşte böyle bir durumla karşılaşarak, karar ve ilam harcını ödeyemediği ve dolayısıyla 28. madde uyarınca karardan suret alarak icra işlemlerine başlayamadığı için zarara uğradığını iddia ederek AİHM de bireysel başvuruda bulunan bir Türk vatandaşı (Ülger – Türkiye):
ileri sürmüştür.
AİHM; adalete erişimin, icra mercilerine erişimi de kapsadığını, bunu ortadan kaldıracak, etkisiz kılacak düzenlemelerin devletin sorumluluğunu doğuracağını, bu nedenle karara erişim için başvurana mali sorumluluk yüklenmesinin yargı kararının uygulanmasını engellediğini, devletin kararların uygulanabilmesi için hem hukuken hem de uygulamada etkin yöntemler belirleme yönünde genel ya da özel her türlü tedbiri alma yükümlülüğünden bu şekilde kaçınmış olduğunu, harç ödeme yükümlülüğüyle karşı karşıya kalınmasının mahkemeye erişim hakkının özünü zedeleyecek ölçüde olduğunu, kararın bu sebeple uygulanamamasının yargılamanın uzunluğu içerisinde değerlendirileceğini, bu durumun mülkiyetin çekişmesiz kullanım hakkını ihlal ettiğini, bahsedilen ihlallerin başvuranda maddi ve manevi zararlar doğurduğuna kanaat getirerek, AİHS ‘nin 6/1 ve 13. maddeleri ile Ek 1 nolu protokolün 1. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiş ve Türk Hükümetini tazminat ödemeye mahkum etmiştir.
Bu karara rağmen uygulamada halen harç alınması ve Harçlar Kanunu’nun 28/a bendinin uygulanmasına devam edilmektedir. Ancak AİHS ‘si Anayasamızın 90. maddesi uyarınca iç hukuk düzenlemelerinden üstündür. Sözleşmenin yorumlanması ve uygulanması AİH Mahkemesi kararları doğrulusunda belirleneceğinden, bağlayıcı AİHM kararları uyarınca Harçlar Kanunu ‘nun ilgili bendinin daha fazla hak ihlaline neden olunmaması için fiilen uygulanmaması gerekir.
Nitekim Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi konuya ilişkin bir kararında Yukarıdaki AİHM kararına atıfta bulunarak. Mahkeme kararının harç alınmaksızın davacıya verilemesine karar vermiştir.
Güncelleme, 19.01.2010
Anayasa Mahkemesi, 14.01.2010 tarihli toplantısında, Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin başvurusu üzerine, Harçlar Kanununun 28. maddesindeki, “Karar ve İlâm Harcı ödenmedikçe ilgiliye ilâm verilmez.” hükmünü iptal etti. Karar henüz Resmi Gazetede yayınlanmadı. Böylece AİHM kararını uygulamamıza yansıtacak ve hak sahiplerinin yaşadığı sorunların önüne geçilmesini sağlayacak bir karara imza atılmış oldu.
2009/27
Bolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi |
2.7.1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun;
|
Esas |
2.7.1964 günlü, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun;
1- 28. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin “Karar ve İlâm Harcı ödenmedikçe ilgiliye ilâm verilmez.” biçimindeki ikinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, 2- 32. maddesinin “Yargı işlemlerinden alınacak harclar ödenmedikçe mütaakıp işlemler yapılmaz.” biçimindeki birinci tümcesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE, |
Güncelleme 16.08.2010
Madde 18- 2/7/1964 Tarihli ve 492 sayılı harçlar kanununun 28 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“a) Karar ve ilam harcı,
Karar ve ilam harçlarının dörtte biri peşin, geri kalanı kararın verilmesinden itibaren iki ay içinde ödenir. Şu kadar ki, ölüm ve cismani zarar sebebiyle açılan maddi ve manevi tazminat davalarında peşin alınan harcın oranı yirmide bir olarak uygulanır. Bakiye karar ve ilam harcının ödenmemiş olması, hükmün tebliğe çıkarılmasına, takibe konulmasına ve kanun yollarına başvurulmasına engel teşkil etmez.”