Alerjik nezle , alerjenlere burun mukozasının alerjik reaksiyonu sonucu nezle, burun tıkanması, hapşırma, burun, göz, kulak ve boğaz kaşınması belirtileri ile kendini gösteren hastalıktır.
Alerjik nezle belirtileri genellikle gribal enfeksiyon belirtileri ile karışır. Alerjik nezle belirtilerinin tekrarlayıcı olması nedeniyle gribal enfeksiyondan ayrılır. Alerjik nezlede ilave bir hastalık yoksa ateş olmaz. Peş peşe hapşırmaların olması da gribal enfeksiyondan ayırmada önemlidir. Özellikle polenlere alerjisi olan kişilerde alerjik nezle belirtileri bahar aylarında artar.
Türkiye’de alerjik nezle sıklığı %3 ile 36 arasında değişmektedir. Alerjik nezle belirtileri varsa mutlaka çocuk alerji uzmanı tarafından incelenmelidir. Neye alerjinin olduğu bulunulmalı ve gerekli durumlarda alerji aşıları yapılmalıdır.
Alerjik nezle sıklığı dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artmaktadır. Alerjik nezle dünya nüfusunun %20 ile %40’ını etkilediği görülmektedir. Ülkemizde bugüne kadar yapılan çalışmalarda alerjik nezlenin sıklığı çocuklarda %2.9 ile %39.9 arasında olduğu görülmektedir. Son 10 yılda da sıklık giderek artmaktadır.
Alerjik nezlenin dünyada sıklığının artışı hakkında birçok neden öne sürülmektedir. Çocuklarda batı tipi beslenmenin daha sık olması, fazla kilo alınması, hava kirliliği, hijyen gibi bir çok faktör üzerinde durulmaktadır.
Alerjik nezlenin en önemli belirtileri sık tekrarlayan nezle (sulu ve bol), burun kaşıntısı, burun tıkanması ve ard arda en az 4-5 defa olan hapşırmadır.
Bu belirtilerin dışında kulak kaşıntısı, yumuşak damak ve boğazda kaşıntı, tat ve koku bozukluğu, sık sık burun kanaması olabilir.
Birlikte göz alerjisi varsa gözlerde sulanma, kaşınma da olabilir.
Geniz akıntısına bağlı öksürük, geniz akıntısının yutulması sonucu kusma, karın ağrısı ve iştah azalması gelişebilir.
Ayrıca kulakta sıvı birikmesi nedeniyle işitme azalması yapabilir.
Alerjik nezle enfeksiyonlara eğilim yarattığı için sık sık sinüzite neden olabilir.
Burun tıkanmasına bağlı ağız sürekli açık kalması nedeniyle sık boğaz enfeksiyonu gelişebilir. Geniz akıntısı geniz eti büyümesi yaparak horlamaya neden olabilir. Gerek geniz eti büyümesi gerek burun tıkanması nedeniyle uyku kalitesi bozulur. Genel bir yorgunluk ve bitkinlik hali vardır. Bunun sonucunda da iyi uyku alamayan çocuk okulda da başarısız olur. Ağzı açık kalan çocukta diş çürümesi de kolay gelişir.
Sınav süresince burnu tıkalı veya burnu devamlı akan, gözleri kaşınan bir çocuğun sınavda başarısı mutlaka etkilenir.
Alerjik nezleli çocukların alt göz kapakları altında deri renginde koyulaşma da görülür. Bu koyulaşmanın nedeni bu bölgedeki damar içindeki kanın birikmesi sonucu deri rengini koyulaştıran hemosiderin denilen pigmentin birikmesi nedeniyledir.
Burunun sık sık yukarı doğru silinmesi ile burun üstünde çizgilenme görülebilir. Burun kaşınması ve akıntı nedeniyle alerjik selam olarak bilinen burnun aşağıdan yukarı doğru silinme hareketi yapılır ki bu duruma “alerjik selam” denilir.
Burun üstünde cilt kızarık olabilir. Gözlerde kızarma, göz kapaklarında şişme görülebilir.
Burun içinde polip denilen şişlikler görülebilir. Bu de nefes almayı zorlaştırabilir. Polipler alerjik nezleli çocukların %5’inde görülür.
6 aylık bebekte alerjik rinit bildirilmesine rağmen çoğunlukla klinik belirtilerin ortaya çıkmasından önce 2 veya daha fazla mevsim geçmesi gerekir. Bu nedenle genelde 2 yaşında büyük çocuklarda görülmektedir. Ancak alerjik nezle belirtileri olan 2 yaş altındaki çocuklar da alerjik nezle yönünden incelenebilir.
Ergenlik döneminde de tek başına alerjik nezle belirtilerinin görülmesi pik yapmaktadır.
Özellikle egzamalı bir çocukta peş peşe hapşırma, nezle ve gözlerde sulanma sık sık oluyorsa alerjik nezle yönünden araştırılmalıdır.
En önemli neden genetiktir. Ailede alerjik nezle veya astım veya diğer alerjik hastalığın olması alerjik nezle gelişmesi için önemli bir risk faktörüdür.
Alerjik nezle erkek çocuklarda daha sık görülür.
Alerji testinde polen, ev tozu miteları gibi havada bulunan alerjenlere alerji saptanmışsa alerjik nezle gelişme olasılığı yüksektir. Ayrıca besin alerjisi saptanmışsa da alerjik nezle gelişmesi için bir risk oluşturur.
Nemli ve küflü bir ev ortamı da alerjik nezle gelişmesini artıran bir risk faktörüdür.
Bahar ve yaz aylarında doğan çocuklarda alerjik nezle gelişme riski daha yüksektir. Yeşil alanda yaşayanlarda veya hava kirliliğinin yoğun olduğu bölgede yaşayanlarda da alerjik nezle gelişme riski yüksektir.
Alerjenler alerjik nezle gelişmesinde çok önemlidir. En önemli tetikleyici faktör havada bulunan alerjenlerdir. Mevsimsel alerjik nezlede polenler önemli bir tetikleyiciyken yıl boyu alerjik nezle belirtileri olan çocuklarda ev tozu miteları, küfler, evcil hayvanlar ve hamam böcekleri önemli tetikleyicilerdir.
Sigara dumanına maruz kalma hem alerjik hastalığın şiddetini artırmakta hem de alerji gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
Hava kirliliği alerjik nezle gelişmesinde önemli rol oynadığı düşünülmektedir.
Alerjik nezle belirtileri olan bir çocuğun muayene bulguları tamamen normal olabilir. Burun üstünde çizgilenme, göz altlarındaki cildin koyulaşmanın olup olmadığına bakılmalıdır. Çok dikkatli bir öykü alınmalıdır.
Alerjik nezle düşünülen çocuğa ciltten alerji testi yapılır. Neye alerji olduğu anlaşılır. Ayrıca alerji testiyle aşı tedavisi gerekip gerekmediği değerlendirilir.
Ciltten alerji testi alerjik nezle için 1 yaşından itibaren yapılabilir. Alerji testi 1-2 aylıktan sonra yapılabilmesine rağmen alerjik nezleli çocuklarda 1 yaşından büyüklerde yapılması uygundur. Çünkü ev tozu miteları ve polenlere alerji gelişmesi için belirli bir süre geçmesi çocuğun bu alerjenlerle karşılaşması gerekir.
Alerji testinin de bu konunun uzmanı olan çocuk alerji uzmanlarınca yapılması çok önemlidir. Çünkü bu testle teşhis konulmakta ve tedavi planlanmaktadır. Bu testler aşı yapılıp yapılmayacağına ve aşı yapılacaksa hangi alerjenlerle karışım hazırlanacağına karar verilmektedir. Bu nedenle bu konuda eğitim alan çocuk alerji uzmanlarınca yapılması gerekir. Aksi takdirde yanlış teşhisle 3-5 yıl gibi sürecek uzun soluklu tedavinin yanlış yapılmasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Test sonucu kullanılan alerjenlerden de etkilenmektedir. Test uygulama tekniği, alerjenlerin kalitesi, test yapan hekimin çocuk alerji uzmanı olması gibi faktörlerle test sonucu değişebilmektedir.
Kandan yapılan alerji testlerinin pahalı olması, geç çıkması ve cilt testine göre daha az sıklıkta pozitif olması nedeniyle ciltten alerji testi yapılması tavsiye edilir. Ayrıca kandan yapılan alerji testinde kullanılan cihazın kalitesi de test sonucunu etkileyebilir.
Kandan bakılan IgE düzeyinin yüksek olması bize sadece alerji testinde alerji çıkma olasılığının yüksek olduğunu gösterir. Ancak IgE seviyesi yüksek olan çocuklarda alerji testinde alerji çıkmayabileceği gibi düşük seviyede olanlarda da alerji testinde alerji çıkabilir. Bu nedenle bu testin teşhiste yeri çok sınırlıdır.
Sadece araştırma amaçlı kullanılan bir testtir. Teşhiste şüpheli durumlarda yapılmaktadır.
Burun akıntısının incelenmesidir. Burun akıntısı boyama teknikleri ile incelenir. Eozinofili sayısı %10 üstünde ise alerjik nezle ihtimalini kuvvetlendirir.
Sonuç olarak alerjik nezle teşhisi deneyimli hekimler tarafından alınan ayrıntılı öykü ve gerekli testler (alerji testleri ve duruma göre diğer testler) ile teşhis konulur.
Alerjik nezle tedavisi korunma (Alerjik olunan alerjenlerden ve tetikleyicilerden korunma), ilaç tedavisi, immünoterapi (Aşı tedavisi), cerrahi, eğitim, tamamlayıcı tedaviden oluşmaktadır. Bir de alternative tedaviler vardır. Tedavide başarının sırrı alerji uzmanlarınca doğru tanı konup doğru tedavi yapılmasıdır. Öncelikle alerjik nezlenin ciddiyeti belirlenmeli ve hastalığın ciddiyetine gore tedavi düzenlenmelidir.
Alerjik rinitte uygulanan korunma ile astımda korunma benzerdir. neye alerjisi varsa ona göre korunma uygulanmalıdır. Ev tozu mite alerjisi varsa mite’lara karşı korunma önlemleri almak gerekir. Polenlere alerji varsa polenlerden korunmak gerekir.
* Hastanın şikayetlerine göre ve ciddiyete göre düzenleme yapılmaktadır.
En fazla 7 gün kullanılır. Bu süreden sonra etkisi kaybolur ve kullanmaya devam edilirse burun tıkanması daha fazla olmaya başlar.
Hapşırma, burun kaşınması ve nezleye daha çok faydası olup burun tıkanmasına faydası fazla olmaz. 1 saat içinde etki başlar.
Belirgin bir yan etkisi yoktur.
Doktor gözetiminde verilmelidir. Bu ilaçlar uzun süre kullanıldığında yan etkileri görülebilir.
baş ağrısı, bulantı ve kusma, tat ve koku duyusu kaybı, baş dönmesi, anaflaksi, ürtiker, anjioödem ve bronkospasm gibi nadiren yan etkiler görülebilir. Ayrıca burunda yanma ve sızlama (%5-10), hapşırma, sinüs konjesyonu, göz sulanması, boğaz irritasyonu, ağızda kötü tat, kanlı akıntı (%5), nasal septum perferasyonu görülebilmektedir. Bu nedenle doktor kontrolünde tedavi yapılmalıdır.
6 yaş altındaki bazı hastalarda uygulanabilmekle birlikte antihistaminiklere büyük üstünlüğü olmadığı için tavsiye edilmiyor.
Aşırı burun akıntısı olanlarda kullanılır.
Çocuklarda etkilidir. Ciddi alerjisi olan ve bu alerji yapan alerjenlerle karşılaşınca şikayeti olanlarda aşı tedavisi önerilir. Polenlere ve ev tozu akarlarına karşı yapılan aşı etkilidir.
Ağızdan damla şeklinde veya deri altına enjeksiyonla yapılır. Enjeksiyonla yapılan daha etkilidir. 5 yıl süreyle uygulanır. Kısa süreli ve uzun süreli uygulanan aşılar vardır. Hastalığı tamamen iyileştirdiği ve daha sonra astım gelişmesini engellediği için öneriyoruz.
Alerjen verildiği için sadece alerji uzmanlarınca uygulanmalıdır. Alerjen verildiği için 30 dakika içinde ciddi alerjik şoka neden olabilir. Bu nedenle aşı yapıldıktan sonra 30 dakika gözlemde tutulur. Bunun dışında aşı yapılan bölgede şişlik olabilir. Şişlik olursa buz konulmalıdır.
Etkisi 1 yılda ortaya çıkar. 1 yıl içinde faydası olmamışsa iptal edilir.
Fonksiyonları etkileyen septumun anatomik değişiklikleri, kronik sinüzit, tedaviye dirençli iki taraflı nasal poliposis ve ilaçlara dirençli inferior türbinat hipertrofisi gibi durumlarda ameliyat gerekebilir.
Tamamlayıcı ve alternatif tedavi etkinliği şimdiye kadarki delillerle tam olarak desteklenmediği için rutin kullanıma girmemiştir. Kontrollü yeni çalışmalara ihtiyaç vardır. Yan etkileri olabilir. Diğer ilaçlarla etkileşimi olabilir.
Bariyer tedavisi
için buruna alerjenin girmesi engellenir. Bunun için nazal filtre, polen bloke eden kremler, selüloz toz, yüz maskesi ve gözlük, serum fizyolojikle burun ve sinüs yıkanması yapılabilir.
Probiyotikler:
Alerjik hastalık semptomlarına etkisi olabilir. Yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.
Akapunktur etkinliğini için yeterli delil olmamasından dolayı ve olası komplikasyonalarından dolayı önerilmiyor.
Benzer benzeri tedavi eder homeopatinin temel yasasıdır. Kaliteli çalışmalarda; faydalı bulan ve faydasız bulan çalışmalar var. Yeni çalışmalara ihtiyaç vardır.
Ciddi yan etkiler ve ilaç etkileşimleri olabileceği için ve rinit semptomlarına etkisi yetersiz olduğu için önerilmiyor.
Burun içine bir cihaz yardımıyla ışık verilerek yapılmaktadır. Faydalı bulan çalışmalarla birlikte rutin kullanıma girmemiştir.
Hastalara hastalığın yıl boyu veya tekrarlayıcı özellikleri, alerjen tetiklenmesinden kaçınması gerektiği, solunum yolları irritanları ve sigara içilmemesi gerektiği öğretilmelidir. Burun spreyin doğru bir şekilde kullanması öğretilmelidir.
Alerjik nezle genelde basite alınır ve doktora gidilmesine gerek olmadığı düşünülür. Ancak alerjik nezle önemlidir. Çünkü iş ve okul performansını, öğrenme kabiliyetini etkiler.
İş ve okul gitmemenin en büyük sebeplerindendir. Alerjik rinit ile astım, nazal polip, sinüzit, otitis media, alt solunum yolları enfeksiyonları, ve diş çürümeleri arasında ilişki vardır.
Özellikle çocuklarda alerjik rinit ve astım birlikte görülme şansı yüksek olduğu için astım belirtileri yönünden de dikkatli bir şekilde incelenmelidir. Astımlı çocukların %75’inde alerjik nezle de vardır. Alerjik nezleli çocuklarda ise %20-40 oranında astım vardır.
Teşhis konan ve astımı olmayan çocukların %20’sinde ilerde astım gelişme riski vardır.. Bu nedenle astım gelişmesinin de önlenmesi bakımından alerjik nezlenin tedavi edilmesi önemlidir.
Alerjik nezle sadece bahar aylarında görülüyorsa mevsimsel, yıl boyu görülüyorsa devamlı (persistan) alerjik nezle adı almaktadır. Bu sınıflama günümüzde değişmiştir. Mevsimsel alerjik nezle aralıklı alerjik nezle ve devamlı alerjik nezle olarak sınıflandırılmaktadır. Devamlı alerjik nezlede belirtiler haftanın 4 gününden fazla olur ve 4 haftadan uzun sürmektedir. Alerjik nezlenin uykuyu, iş performansını etkilemesi ve günlük aktiviteleri etkileyip etkilememesine göre hafif, orta-ciddi olarak sınıflandırılmaktadır.
Alerjik nezle düşünülen çocuğa ciltten alerji testi yapılır. Neye alerji olduğu anlaşılır. Ayrıca alerji testiyle aşı tedavisi gerekip gerekmediği değerlendirilir.
Alerji testinin de bu konunun uzmanı olan çocuk alerji uzmanlarınca yapılması çok önemlidir. Çünkü bu testle teşhis konulmakta ve tedavi planlanmaktadır. Bu testler aşı yapılıp yapılmayacağına ve aşı yapılacaksa hangi alerjenlerle karışım hazırlanacağına karar verilmektedir. Bu nedenle bu konuda eğitim alan çocuk alerji uzmanlarınca yapılması gerekir. Aksi taktirde yanlış teşhisle 3-5 yıl gibi sürecek uzun soluklu tedavinin yanlış yapılmasıyla karşı karşıya kalabilirsiniz.
Test sonucu kullanılan alerjenlerden de etkilenmektedir. Test uygulama tekniği, alerjenlerin kalitesi, test yapan hekimin çocuk alerji uzmanı olması gibi faktörlerle test sonucu değişebilmektedir.
Ciltten alerji testi 1 yaşından itibaren yapılabilir. Alerji testi 1-2 aylıktan sonra yapılabilmesine rağmen alerjik nezleli çcuklarda 1 yaşından büyüklerde yapılması uygundur. Çünkü ev tozu mite’ları ve polenlere alerji gelişmesi için belirli bir süre geçmesi çocuğun bu alerjenlerle karşılaşması gerekir.
Kandan yapılan alerji testlerinin pahalı olması, geç çıkması ve cilt testine göre daha az sıklıkta pozitif olması nedeniyle ciltten alerji testi yapılması tavsiye edilir. Ayrıca kandan yapılan alerji testinde kullanılan cihazın kalitesi de test sonucunu etkileyebilir.
Kandan bakılan IgE düzeyinin yüksek olması bize sadece alerji testinde alerji çıkma olasılığının yüksek olduğunu gösterir. Ancak IgE seviyesi yüksek olan çocuklarda alerji testinde alerji çıkmayabileceği gibi düşük seviyede olanlarda da alerji testinde alerji çıkabilir. Bu nedenle bu testin teşhiste yeri çok sınırlıdır.
Alerjik rinitin nedeni alerji testiyle belirlenir. Belirlenen alerjenin alerjik nezleyle ilişkisi araştırılır ve alerjik nezleye neden olduğu ortaya konursa o alerjenden korunmak gerekir. Örneğin ev tozu mite alerjisi varsa ev tozu mitelarına karşı önlem almak gerekir. Polenlere alerji saptanmışsa polenlere karşı önlem alınmalıdır. Küfe alerji saptanmışsa küflere karşı önlem almak gerekir.
Dekonjestanlar, nazal steroidler, antihistaminikler, mast hücre stalizörleri, lökotrien modifiye edici ilaçlar, antikolinerjikler, anti IgE ve antisitokin tedavileri uygulanabilmektedir. Hastanın şikayetlerine göre ve ciddiyete göre düzenleme yapılmaktadır..
Otrivine ve iliadin gibi ilaçlar en fazla 7 gün kullanılır. Bu süreden sonra etkisi kaybolur ve kullanmaya devam edilirse burun tıkanması daha fazla olmaya başlar.
Bu tür ilaçlar kortizon içermesinden dolayı doktor gözetiminde verilmelidir. Bu ilaçlar uzun süre kullanıldığında yan etkileri görülebilir.
Baş ağrısı, bulantı ve kusma, tat ve koku duyusu kaybı, baş dönmesi, anafilaksi, ürtiker, anjioödem ve bronkospasm gibi nadiren yan etkiler görülebilir. Ayrıca burunda yanma ve sızlama (%5-10), hapşırma, sinüs konjesyonu, göz sulanması, boğaz irritasyonu, ağızda kötü tat, kanlı akıntı (%5), nasal septum perferasyonu görülebilmektedir. Bu nedenle doktor kontrolünde tedavi yapılmalıdır.
Alerjik rinit belirtileri olmasına rağmen alerji deri testleri veya kanda alerji testleri negatif olduğu durumda akla gelmelidir.Sadece burunda alerjiye eğilim olması durumuna “entopi” denir. Kesin teşhis buruna uygulanan provokasyon testleri ile yapılmaktadır.
Lokal alerjik rinit teşhisinin konulması birçok alerjik nezleye benzeyen hastalıkların dışlanması ile konulmaktadır. Bu nedene de bu konuda eğitim almış ve deneyimli çocuk alerji uzmanlarınca konulması önemlidir.