Araç kiralama şirketlerinin sıklıkla karşılaştığı trafik cezaları ve trafik kazaları tazminat taleplerini değerlendirmek istedik.
Eskiden aracı kiralayan kişilerin ( şirket veya şahıs ), araç kiralama sözleşmesi sonucunda sonradan gelen trafik cezaları sürpriziyle karşı karşıya kalıyorlardı. T.C. YARGITAY 19. CEZA DAİRESİ E. 2015/8943 K. 2015/7786 T. 25.11.2015 karar gereği artık araç sahipleri kiraya vermiş olduğu araçların trafik cezalarına itiraz ederek sorumluluktan kurtulabiliyor. Bu durumda kiracı trafik cezasını ödemek durumunda kalmaktadır. İtiraz ederken kiralama sözleşmesi ve emniyet araç kiralama sistemi olan Kabis kayıtlarını da eklemekte fayda var.
Böylelikle araç sahiplerinin trafik cezalarından ötürü maruz kaldığı handikap mahkeme kararıyla giderilmiş görünüyor.
Ancak araç kiralama şirketlerinin sadece trafik cezaları değil daha büyük bir problem haline gelen trafik kazaları sonucundaki tazminat taleplerinde araç sahibi sıfatıyla sorumluluğu da bulunuyor.
Trafik tescil kayıtlarında aracın sahibi olarak gözüken kimse, aynı zamanda aracın işleteni olarak kabul edilir. Araç sahibi, aracın üzerinde fiili hakimiyeti bulunmadığını, araç için bir başkasının harcamalarda bulunduğunu veya araç üzerindeki ekonomik çıkarın bir başkasına ait olduğunu, işleten sıfatının bulunmadığını kanıtlayabilirse sorumluluktan kurtulabilir.
Kural olarak araç sahibi aracın işleteni niteliği taşımış olsa da Karayolları Trafik Kanunu’na göre ;
İşleten : Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uz un süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendi-sine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.
Aracı kiraya veren kişi aracı uzun süreli kiraya verdiği durumda tazminat davasında kendisine yöneltilen husumetin reddini talep etmesi gerekmektedir. Burada uzun süre kavramının ne kadar olacağı ayrı bir tartışma konusudur.
Yaşanılan bir başka durum da ise aracın sahibi olan kişi, aracıyla geçici olarak maddi kazanç sağlamak amacıyla rent a car firmasına aracının kiralanması hususunda anlaşmakta ve rent a car firması bir kiracıya aracı kiraladıktan sonra kiracının ölümlü trafik kazasına karıştığında ortaya çıkacak sorumluluk karmaşası..
Aslında ortada bir karışıklık bulunmamaktadır. Aracın sahibi olan kişi tescil sıfatıyla işleten sayılacak ve kanunen sorumlu olacaktır. Eğer ki kiracı bu kazada kusurlu ise sigorta firması ödediği tazminatı araç sahibi rücu ederken rent a car firması araç üzerinde herhangi bir tescili bulunmadığından sorumlu olmayacak kısa süreliğine kar etmek isteyen araç sahibi tazminat yüküyle karşı karşıya kalacaktır. Bu durumda eğer araç sahibinin, aracını rent a car firmasına teslim ettiği ve aralarında geçerli bir sözleşme bulunması durumunda ödediği tazminatı rent a car firmasından talebi gerekecektir. Bu sebeple araç sahiplerinin bu şekilde yapacağı teslimlere dikkat etmeleri gerekmektedir.
Bir diğer konu ise rent a car firmalarının kiraladığı araçlarına kasko sigortası yapma zorunlulukları bulunmaktadır. Kimi rent a car firmaları araçlarının rent a car kaskosu fiyatlarından kaçınmak ve kar etme düşüncesiyle kaskoyu yaptırmamaktadır. Rent a car firmaları ve müşteriler ( kiracılar ) ile yapılan sözleşmeleri genellikle kiracılar okumadan imzalamaktadır. Kiracı, kaskosu bulunmayan araçla yaptığı maddi trafik kazasındaki sorumluluğu zorunlu trafik sigortası nezdinde karşı tarafa verilen hasarlar için karşılanmaktadır. Peki kaskosu bulunmayan araç kiralama şirketine ait aracın maddi hasarı nasıl karşılanacak? Bu durumda genellikle araç kiralama şirketi sahipleri kiracıya maddi hasarlarının talebi doğrultusunda elindeki senet veya sözleşme ile dava açmaktadır. Bu durumda kiracı kasko sigortasının olması gerektiğini ileri sürerek davanın reddini talep edebilir. Ama eğer kiracı ile rent a car sahibi arasında yapılmış sözleşmede sürücünün %100 haksız olduğu durumda araç kasko sigortasının geçersiz olduğu yönünde bir hüküm bulunuyorsa her ne kadar kasko şartı aransa dahi bu durumda kiracının bu maddi hasardan sorumluluğu doğmaktadır. ( Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2017 / 2267 Kararı )
Yukarıdaki karara göre kaza tespit tutanağına göre davalının kullanımında olan kiralama konusu aracın, davalının kırmızı ışıkta geçmesi nedeniyle asli ve tam kusurlu olarak kazaya sebebiyet verdiği ve %100 kusurlu bulunduğu, mevcut Kasko Sigorta Poliçesine göre de aracın Kasko süresinin 04.05.2012 tarihinde dolduğu ve kaza tarihinde Kasko Sigortası Poliçe bilgisine rastlanılmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar davacı kiralayan, kiralama konusu araç için Mecburi Mali Mesuliyet Sigortasının olmasını taahhüt etmiş ise de, sözleşmede açıkça kararlaştırıldığı üzere kiracının %100 kusurlu olduğu durumlarda sigorta geçersiz sayılacağından Mahkemece; kiracının asli ve tam kusurlu olarak sebebiyet verdiği kaza sonucu oluşan zarardan sorumlu olması gerekeceği gözetilerek davacının taleplerinin değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Sonuç olarak kısa süreli araç kiralamalarında çok dikkatli olunması gerektiği gibi makamların bu doğrultuda mağduriyetlerin önüne geçecek şekilde düzenleme yapması gerektiği kanaatindeyim. Ayrıca kiralama sözleşmelerinin geçerliliği yukarıda belirttiğimiz örnek kararlarda anlaşıldığı üzere ciddi hak kayıplarının önüne geçmesinden ötürü mutlaka bir avukat marifetiyle sözleşmelerin düzenlenmesinde fayda bulunmaktadır.