Aslında son dönemin bulguları bir bakıma tarihin yeniden yazılmasını da zorunlu hale getirmiştir.
Göbeklitepe hafriyatlarından çıkan tarihi bulgular bunu özellikle güncelleştirdi.
Altın Elbiseli Adam, Kazakistan’da Esik kurganından 1969’da çıkarıldı. 3 bin yıl öncesine,( MÖ 1. bin yıllarına) tarihleniyor. Avrupa merkezci Tarih anlayışıyla bize tarihimizi çarpıtarak öğretmeye çalışan Avrupalılar pantolon giymesini bilmezken, atalarımız 3 bin yıl önce hakanlarına ya da prenslerine (Tiginlerine) altından elbiseler örüyorlardı.
MÖ 5-6 yüzyılda (1. bin yılın ortalarında) İç Asya’da Öntürklerden İskitler hüküm sürmektedir.
Çinlilerin Hsiungnu (Şiyonnu) diye nitelediği Hunlar, tarih sahnesinin şafağındadırlar.
Altın Elbiseli Adam’ın Kıyafeti ama hem de ne kıyafet!
Tam bir konfeksiyon harikası!
MÜTHİŞ BİR ZENGİNLİK BELİRTİSİ
Miğferden çizmeye altın yapımı kıyafet ve üzerindeki 4 bin altın parça müthiş bir zenginliğe işaret etmektedir. Bu zenginlik artık ürünün ve bir üretim fazlasının mümkün olmadığı ilkel toplum şartlarında elde edilemez. Devletin varlığını, bilimi, matematiği, parayı şart koşar.
2019 yılında Türkiye’ye getirilen Altın Elbiseli Adam olarak anılan zırh, üzerine leopar, pars, koç, geyik, dağ keçisi, at motifleri işlenmiş 4 bini aşkın altın üçgen plaka barındırıyor. Zırh, sağdan sola doğru kapanan V yakalı kısa kaftan, dar süvari pantolonu, diz altında kalan kısa yumuşak çizmeden oluşuyor. Bütün bunları, 65 santimlik kalpağı tamamlıyor. Ucunda dağ keçisi motifi bulunan kalpakta, dünya hâkimiyetini simgeleyen 4 okla güneş tanrısını sembolize eden 2 kanatlı at motifiyle zırh görenleri mestediyor.
Kaftan ve kalpak, altın iplikle dikilmiş. Bunun yanı sıra zırhta, silah olarak 150 farklı büyüklükte altın plaka işlenmiş kakmalı uzun demir kılıç, yarısı deri yarısı ahşap hançer, altın işlemeli kamçı bulunuyor.
DEVLETE DELALET BİR YÜZÜK MÜHÜR
Altın Elbiseli Adam’ın mühür olarak kullandığı bir yüzüğe de sahip… Devlet yoksa mühre ne gerek var?!
BİN 200 YIL ÖNCE ORHAN YAZISINA BENZEYEN İKİ SATIR YAZI
Kurgandan, sapı kırılmış gümüş kepçenin üzerinde yer alan 2 satır yazı da çıkarıldı. Bilindiği gibi yazı, Tarihin başlangıcıdır.
Ön Türkçe olarak yazılan bu yazının, “Hanın oğlu 23’ünde öldü Esik halkının başı sağ olsun!” anlamında olduğu belirtiliyor.
Bu yazı, 8’inci yüzyılın Orhon Yazısı’na benziyor.
Yani Orhon Yazıtlarından neredeyse bin 200 yıl öncesinin yazısı…
Böylece Avrupa Merkezci Tarih anlayışı bir kez daha çöküyor.
Tabii ki MÖ 1. bin yıllarda bir anda ortay çıkmadı bu yazı. Binlerce yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Bu ön Türkçe, genelde Avrupa Merkezci Tarihçilerin, Tarihin başlangıcı olarak ilan ettikleri ve şimdiye kadar bize öğrete geldikleri MÖ 3500’lerde Sümerlerin icat ettikleri yazıyla zamandaştır. Yani tarihin başlangıcı olarak ilan edilen yazının icadı, Modern Tarihte öyle öğretildiği gibi Sümerler tarafından falan bulunmamıştır. Ya da Sümerlerin bulduğu yazıyla Mezopotamya’nın Tarihi başlamıştır. Yazı, onlardan önce belki de onlara da zemin hazırlayacak şekilde ön Türklerce bulunmuş ve kullanılmıştır.
Öte yandan altının olduğu yerde para vardır.
Meta üretimi vardır.
Devlet vardır.
Bilim vardır.
Matematik vardır.
Medeniyet vardır.
O altın elbisenin örülmesi, bir üretim fazlasının olmadığı, dolayısıyla zenginliklerden mahrum kabile toplumundaki ekonomik, toplumsal, kültürel, teknolojik seviyeyle mümkün değildir.
Bu konuya devam edeceğiz.
Not: Okuyucularımızın görüşleri bizim mürşidimizdir. Eleştiri ve görüşlerinizi yazarsanız bu sayfada yayınlarız. / [email protected]