Haber ajanslarına avukat olmayanlar için ilgi çekici olmayabilecek bir haber düştü. EHA Haber Ajansının duyurduğu habere göre:
Türkiye Barolar Birliği tarafından yürütülmekte olan “avukatlar için -av.tr- alan adı kullanım zorunluluğu uygulaması” Rekabet Kurumu’na şikayet edildi.
Haber bir avukat olarak benim için oldukça ilgi çekiciydi. Çünkü avukatlık hizmeti ile Rekabet Hukukunu hiç yan yana düşünmemiştim. Yaptığımız iş nedeniyle hizmet sektörünün bir parçası olduğumuzu hissediyorduk ama bu sadece bir histen ibaretti. Çünkü hizmet sektörünün önemli bir parçası olan avukatların mesleki faaliyetlerini düzenleyen Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Kanunu Yönetmeliğinde geçen “hizmet” deyimi, [“kamu” hizmeti] gibi kafa karıştırıcı ifadelerle birlikte yer almış durumda. Hizmetin kamu sözcüğüyle birlikte ifade edilmesi, sanki bu hizmetten para kazanılmasının istisnai olduğu, istendiğinde ücretsiz verilmesi gerektiği anlamlarını akla getiriyor. Biz kanunumuzun 1. maddesinde yan yana ifade edilen, avukatlığın hem kamu hizmeti, hem de “serbest meslek” olduğuna dair düzenlemeyle kafamızı karıştıraduralım, aslında hizmet sektörünün bir unsuru olan “avukatlık hizmeti” Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanuna (RKHK) tabi bir hizmet!
Konunun netleşmesi için Rekabet Hukuku’nun “hizmet”, “teşebbüs” ve “teşebbüs birlikleri” gibi temel kavramlarının ve tanımlarının avukatlık hizmetine uyup uymadığını değerlendirmek gerekiyor:
Avukatlık gibi kendi kanunu olan bir mesleğin Rekabet Kanunu’na tabi olması alışkın olduğumuz bir fikir değil. Konuyu netleştirmek için bir diğer yapılması gereken de Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un amaç ve kapsamını inceleyerek avukatlığın ve avukatlık hizmetinde rekabeti düzenleyen düzenlemelerin rekabet mevzuatına tabiyetini incelemektir:
Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun birinci maddesine göre ; kanunun amacı, mal ve hizmet piyasalarındaki rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı anlaşma, karar ve uygulamaları ve piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmalarını önlemek , bunun için gerekli düzenleme ve denetlemeleri yaparak rekabetin korunmasını sağlamaktır . Yazının başındaki haber ile birlikte düşünüldüğünde kanunun, avukatlık hizmetindeki rekabeti kısıtlayan karar ve Reklam Yasağı Yönetmeliği gibi uygulamaları kapsadığı anlaşılmaktadır.
Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun ikinci maddesine göre ; ülkemiz sınırları içinde mal ve hizmet piyasalarında faaliyet gösteren ya da bu piyasaları etkileyen her türlü teşebbüsün aralarında yaptığı rekabeti engelleyici, bozucu ve kısıtlayıcı anlaşma, uygulama ve kararlar ile piyasaya hakim olan teşebbüslerin bu hakimiyetlerini kötüye kullanmaları ve rekabeti önemli ölçüde azaltacak birleşme ve devralma niteliğindeki her türlü hukuki işlem ve davranışlar, rekabetin korunmasına yönelik tedbir, tespit, düzenleme ve denetlemeye ilişkin işlemlerin bu Kanun kapsamına gireceği düzenlenmiştir .
Kanunun kapsam ve amacı beraber değerlendirildiğinde avukatlıkta rekabeti düzenlemek için getirilen yasaklar olarak akla gelebilecek:
gibi düzenlemeler acaba rekabet mevzuatına göre, avukatlık hizmetindeki rekabetin “sağlıklı” işlemesi için gerekli mi yoksa “aşırı” düzenlemeler midir? Şahsi görüşüme göre yukarıda sayılan konulardaki düzenlemeler, teşebbüs birliğimiz olan TBB’nin hakim durumunu kötüye kullanmak suretiyle avukatlıktaki -sağlıklı- rekabeti kısıtlayan, bozan, uyguladığı kararlarla meslek mensuplarını baskı altında tutan, daha doğru ifadesiyle hiç “rekabet edememelerini” sağlayan bir yapı sergilemektedir.
Türkiye Barolar Birliği tarafından yürütülmekte olan “avukatlar için -av.tr- alan adı kullanım zorunluluğu uygulaması” nın Rekabet Kurumu’na şikayet edilmesinin dayanağının yukarıdaki açıklamalarımız olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle söz konusu uygulamanın Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun’un 4. ve 6. maddelerinde düzenlenen hakim durumun kötüye kullanılması yasağına aykırı olması sebebiyle TBB hakkında Rekabet Kurumu’na şikayet başvurusunda bulunulduğu düşünülmektedir.
Şikayete dayanak olan RKHK’nun 4. maddesine göre, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme , bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan … teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı olduğu kabul edilerek yasaklanmıştır. Bu nedenle Rekabet Kurumunun, avukatlık mesleğinin tabi olduğu kısıtlamaları madde kapsamında değerlendirmesi olasıdır.
Şikayete dayanak diğer madde olan 6. madde ise bir veya birden fazla “teşebbüsün” ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı bulmakta ve yasaklamaktadır. Madde teşebbüs ve teşebbüslerden bahsetmekte olup, lafzı olarak teşebbüs birliğine (TBB) uygulanamayacağı düşünülse de bize göre kıyasen birliklere de uygulanabilir. Bilindiği üzere TBB, ODTÜ ile anlaşma yaparak, avukatların internet alanındaki web sitesi ve e-posta kullanımlarını “aşırı” derecede kısıtlamıştır.
Kanunun 8. maddesine göre Türkiye Barolar Birliği’nin, uygulamalarının Kanunun 4, 6 ve 7. maddelerine aykırı olmadığının tespitine ilişkin bir belgeyi, Rekabet Kurumundan isteme hakkı bulunmaktadır. Belki de tek tek şikayetlerle inceleme yapılması yerine TBB, bu madde gereğince Rekabet Kurumuna başvurarak, uygulamalarının rekabet mevzuatı karşısında aklanmasını sağlamalıdır.
Rekabet Kurulunun RKHK’nun 14. maddesi uyarınca, TBB den her türü bilgi ve belgeyi istemeye, 15. madde gereğince yerinde inceleme yapmaya yetkisi vardır. Yasanın 16. maddesine göre; kanunun 4, 6 ve 7 nci maddelerinde yasaklanmış davranışlarda bulunan … teşebbüs birliklerine … yıllık gayri safi gelirlerinin yüzde onuna kadar idarî para cezası verilebilecektir. Rekabet Kurumu’na şikayette bulunanların amacının TBB’nin para cezasına çarptırılması olduğunu sanmıyorum. Amaç bütün avukatların kanıksamaktan başka çaresinin bulunmadığı uygulamaların, tabi olduğu rekabet mevzuatının ve kurumunun denetiminden geçmesi olabilir. Böylece “teşebbüs birliğimiz” rekabet şartlarını tamamen ortadan kaldıran düzenlemelerinden vazgeçerek mesleğimizi çağdaş emsallerinin özgürlük standartlarına taşıyabilir.