Türkiye Barolar Birliğinin 30. Olağan Genel Kurulunda açılış konuşması yapan TBB Başkanı Sn. Özdemir Özok, konuşmasının satır aralarında avukatlık mesleğinin süregelen ve çözüm bekleyen neredeyse tüm sorunlarına değinerek, bu sorunların aşılmasında tek görevin TBB ‘ne ait olamayacağını, 78 baro ve sayısı 70.000 ‘e yaklaşan avukatın bu sorunlarla mücadelede elbirliğiyle çalışması gerektiğini vurguladı. Çözüm bekleyen ve ilerleme kaydedilmesi gereken konular Sn. Özok ‘un tarafından şu şekilde ifade edildi:
Bu bağlamda;
- Yukarıda da vurguladığım gibi barolar ve Türkiye Barolar Birliği o denli iş birliği ve dayanışma içinde olmalı ki, hukuk fakültelerinin müfredat programlarına müdahale edebilmeli, öğretim üyelerinin nicelik ve niteliğini değerlendirmeli, eğitim kalitesini yetersiz gördükleri hukuk fakültelerinin mezunlarını batı ülkelerinde olduğu gibi stajyer listesine kabul etmemeli.
- Barolar, Türkiye Barolar Birliği ile eşgüdüm içinde her baro uygun stajyer ve avukat sayısını saptayabilmeli ve bu sayı üstündeki başvuruları kabul etmemeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, tüm güçlerini ortaya koyarak popülist yaklaşımlardan uzak bir biçimde staj öncesi ve staj sonrası sağlıklı bir sınavın yapılması koşulunu mutlaka yeniden gündeme getirmeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, gelişen ve değişen yasal mevzuat karşısında, meslek yaşına ve kıdeme bakılmaksızın meslek içi eğitimi sürekli ve zorunlu kılmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin girişimi ile mesleki sorumluluk sigortası mutlaka zorunluluk haline getirilmeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği’nin işbirliği ile başlangıcından bu yana çok ciddi sorunlar içeren son yıllarda da hukuki yardım ya da müdafii desteği olmaktan çok sorunlar sarmalı haline gelen ve “CMK Avukatlığı” olarak anılan bir anlamda kangrenleşen CMK’da müdafi ve vekil atanması konusunun yeniden ele alınarak çok ciddi düzenlemeler yapılmalı,
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, günümüzde avukatın sözleşme, danışma ve uzlaşmadaki öneminin gelişmekte olduğu kabul edilerek bu alanlarda etkinlik sağlayacak düzenlemeler yapmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, adalete erişim noktasında son derece önemli olan adli yardım uygulamalarında çağdaş hukuk normlarına uygun yeni düzenlemeler yapmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Avukatlık Kanunu’nun 35/a maddesinde düzenlenen ve savunma mesleği için devrim niteliğinde olan bu hükme, mutlaka işlerlik kazandırarak, yargının ağır yüküne alternatif çözümler üretmeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, Avukatlık Kanunu’nun 44. maddesi kapsamında, avukatlık bürosu ve avukatlık ortaklığı şeklinde, birlikte çalışma yöntemlerini yeniden düzenleyerek, çekici hale getirmeli ve yalınız çalışma durumunda olan genç meslektaşlarımızın önünü açmalı, ayrıca ücretli avukatlık gibi, mesleğin özüne aykırı birlikteliklerin önüne geçilerek, genç meslektaşlarımızın kendilerine olan özgüvenlerini korumalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, CMK, Adli Yardım, İnsan Hakları, Çevre, Çocuk Hakları, Kadın Hakları, Rekreasyon ve Spor komisyonları oluşturmalı ve bunlar arasında iletişimi sağlamalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, olağan üstü bir genel kurulda tüm yönetmelikler yanı sıra meslek kurallarını yeniden elden geçirmeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, bugüne kadar eksiği ve fazlasıyla çalışmalarını sürdüren Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu ile ilgili yeni düzenlemeler yanı sıra hep dillendirilen munzam emeklilik için düşünce ve çözüm üretmeli.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, yargılamada yaşanan ve adil yargılama, adalete erişim, hakkaniyete uygun çözüm ilkelerine aykırı davranışların tespiti ve giderilmesi konusunda sıkı işbirliği içinde olmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, bizim yıllardır savunduğumuz bir ilke olan, “savcılık kurumu ile savunma kurumunun eşitliği” olgusunu, yüce divan salonunda uygulamaya koyan Anayasa Mahkemesi’nin bu uygulamasının tüm yargı yerlerinde yerleşmesi için çalışmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, savcılık kurumunun, sadece savunma örgütüyle olan ilişkilerini değil, her zaman yürütme erkinin gücünü arkasına alan “ savcılık kurumu” nun yargı örgütü içindeki konumunun yeniden gözden geçirilmesi için gerekli girişimlerde bulunmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, siyasal iktidar temsilcilerinin “ ikinci bahar” mesleği olarak ifade ettiği noterlik mesleğini avukatlık mesleği alanlarına da el uzatma girişimlerine ve “ömür boyu bahar” mesleği haline getirilmesine karşı durmalı.
- Barolar ve Türkiye Barolar Birliği, kamu avukatlarının, öncelikle görev yaptıkları yer barosu levhasına kayıtlı olmalarını sağlayacak girişimler başta olmak üzere, onların geçmişten bu yana ilgilenilen tüm sorunlarını yeniden güncelleştirmek suretiyle, baro ve Türkiye Barolar Birliği’nin bu arkadaşların gerçek örgütleri olduğu duygularını güçlendirmeli. (Sıralamada özellikle baroları öncelikle saydım, çünkü tüm sorunların çözümü baroların ortak hareketine bağlıdır.)
- Baroların ve Türkiye Barolar Birliği’nin satır başlarıyla sıraladığım kimi mesleki sorunlar yanında, yıllardır kronikleşen, yeşil pasaport, ruhsat harçları, protokol, avukatlık kimliğinin geçerliliği, kamu kurum ve kuruluşlarında muhatap olunan durumlar, cezaevlerinde, mahkeme kalemlerinde ve icra dairelerinde yaşanan olumsuzluklar, duruşma salonlarının önlerindeki çileler, emanet ve mezat salonlarındaki hukuk dışılıklar, tabi ki gayrimenkul satış işlemlerindeki uygunsuzluklar ve tüm bunların yanı sıra, savcı-avukat-yargıç ilişkilerinde avukatlar aleyhine gelişen olumsuzluklar…