Bugünkü yazımızda 2. El araç alım satımında tüketicinin kanayan yarası olan ayıplı araç satımına ilişkin detaylı ve kapsamlı bir inceleme yaparak bu kanayan yaraya merhem olmaya çalışacak ve konuya ilişkin çeşitli çözüm varyasyonları üzerinde durarak sizleri bu konuda aydınlatmaya çalışacağız.

Günümüz şartlarında araba piyasasında meydana gelen 2. el araç alım satım işlemlerinde tüketiciler araçlardaki ayıplar sebebiyle çeşitli problemlerle karşı karşıya kalabilmektedir. Bunlar genellikle 2. El araç alım satımında aracı olağan bir kontrol ve gözden geçirme ile anlaşılamayan ayıplar veyahut araçtaki kusurlardır.

Bugünkü makalemiz ile de söz konusu ayıpların neler olduğunu, bunlara karşı tüketicinin seçimlik haklarını ve satıcının hukuki ve cezai sorumluluğunu 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza kanunu Çerçevesinde  değerlendirerek hem konuya ilişkin tüketicindeki aklındaki tüm soru işaretlerini giderecek hem de konunun çözümüne ilişkin hukuki ve cezai boyutta tüketicinin haklarını ele alarak tüm okurlarımızı aydınlatmaya çalışacağız.

1-)AYIP NEDİR? AÇIK VE GİZLİ AYIP KAVRAMLARI NEDİR?

Ayıp, satın alınan araçta bildirilen veya beklenen niteliklerdeki eksikliğin olması halidir. Alıcının, satın alınandan beklenen niteliklerdeki eksikliği bilmesi durumunda, aracı satın almaması veya daha az bir bedel karşılığında satın alması durumu mevcutsa kanuni olarak ayıptan söz edilebilir.

Ayıp, araç satışında iki şekilde etmektedir. Bunlar; açık (görünürdeki) ayıp ve gizli ayıptır.

Açık ayıp; alıcının satın alınan şeyi teslim aldığı anda 5 duyu organıyla tespit edebildiği ya da edebileceği şekilde belli olan ayıp şeklidir.

Gizli ayıp ise ilk etapta belli olmayan, ve tüketici tarafından olağan bir kontrol ve gözden geçirme ile tespit edilemeyen ancak zamanla ortaya çıkıp, anlaşılan bir ayıp çeşididir.

Alıcı, satın aldığı şeyi gözden geçirdikten sonra ve ayıp tespit ettiği anda satıcıya bildirimde bulunma külfeti altındadır. Ancak ayıbın çeşidine göre bildirim süreleri farklılık göstermektedir. TBK 223’e göre alıcı açık ayıp ile karşılaştığı zaman uygun (makul) süre içerisinde satıcıya bu ayıbı bildirmelidir. Yine aynı kanun maddesinin ikinci fıkrasına göre alıcı gizli ayıbın ortaya çıkmasının ardından derhal satıcıya bildirimde bulunmalıdır. Bildirim sürelerine uyulmaması halinde alıcı aracı ayıplarıyla birlikte kabul etmiş sayılır ve ayıptan doğan haklarını kaybeder.

2-) EL ARAÇ ALIMLARINDAKİ AYIP KAVRAMI VE ÇEŞİTLİ VUKU BULUŞ ÇEŞİTLERİ

Günümüz Türkiye’sinde ve var olan piyasa koşullarında vatandaşlarımız genel itibarıyla ve çoğunlukla 2. el araç satın almaktadırlar. Ancak bu ikinci el araçlarda satın alınırken olağan gözden geçirme ile fark edilemeyen ancak alıcının sonradan fark ettiği ve uygulamada çok sık rastladığımız gizli ayıplar ile alıcılar karşılamaktadır.

Bunlar genel itibarıyla;

– Alınan 2. el aracın pert çıkması,

-Söylenenin aksine boyalı olması,

-Değişen parçasının olması,

-Motorun değiştirilmesi,

-Aracın şanzıman ve motorunda aksaklık olması

-Aracın   kilometresi    ile   oynanmış   olması   gibi     alıcının   sonradan   fark    ettiği ve satıcının sorumluluğunu doğuran gizli ayıplardır.

3-)İKİNCİ EL AYIPLI ARAÇ SATIMI DOLAYISIYLA SATICININ SORUMLULUKLARI NELERDİR?

Yukarıda bahsettiğimiz ve aşağıda da detaylı değineceğimiz üzere alıcının, satıcının söylemleri ve satın alınan aracın alımı esnasında olağan bir gözden geçirme ile fark edilemeyen ancak aracın alımı ve olağan bir kullanım sonrası fark edilen gizli ayıplarda alıcının Türk Borçlar Kanun ve Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun uyarınca hukuki ve Türk Ceza Kanunu uyarınca cezai ve sorumluluğu doğmaktadır.

Alıcının bu haklarını nasıl ve ne şekilde kullanacağına da aşağıda değineceğiz.

4-)İKİNCİ EL AYIPLI ARAÇ SATIMI DOLAYISIYLA ALICININ HAKLARI NELERDİR?

Ş imdi merakla beklendiği üzere söz konusu yazımızın en önemli kısmına ve alıcıyı ilgilendiren en önemli kısmına geldik. Öncelikli olarak konuya ilişkin satıcının hukuki sorumluluğuna değinmek istiyoruz. Şöyle ki;

İkinci el aracı aldınız satım esnasında herhangi bir olumsuzluk göremediniz. Ancak aracın kullandığınız esnada satıcının söylediğinin aksine az yukarıda bahsettiğimiz ayıplardan herhangi birinin varlığı ile karşı karşıya kaldınız . Şimdi ne yapacaksınız ? Burada içinizden kendinize eyvah şimdi ne yapacağım demenize, uykularınızın kaçmasına, hiç gerek yok. Burada ilk ve öncelikli yapmanız gereken var olan ayıbı öğrenir öğrenmez aracın ayıplı olduğunu satıcıya bildirmek olmalıdır.

Türk borçlar kanunun 223. Maddesi uyarınca;

MADDE 223- Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkân bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır.

Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır.

Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.

Dolayısıyla ilk yapmanız gereken karşı karşıya kaldığınız ayıbı makul süre içerisinde alıcıya bildirmek olmalıdır.

Yazımızın bu kısmında, Peki var olan bu gizli ayıbı satıcıya nasıl bildireceğiz? Bunu ne şekilde yapmam lazım ? gibi sorular sorduğunuzu duyuyor gibiyiz.

Az yukarıda da bahsettiğimiz üzere T.B.K. 223/2. maddesi gereğince bu ayıbın hemen bildirilmesi gerektiğini ve bu hususun söz konusu haklarınızın varlığını koruyan en önemli unsur olduğunu söylemeye çalıştık.

Bu hususla birlikte ayıp ihbarının şekle bağlı olmadığı ve şahitle de ispatı mümkün olduğu Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin ve 15. Hukuk Dairesinin içtihatlarıyla kabul edilmiştir. Ayıp ihbarının yapılışı hiçbir şekle tabi tutulmamış olduğundan telefonla (SMS, konuşma vs. ) veya karşılıklı sözle de yapılması mümkündür.

Ayıp ihbarının yapılışı hiçbir şekle tabi tutulmayınca yapılıp yapılmadığının ispatı da şekle tabi değildir. Her türlü delil ile ispatı mümkündür. Ancak her ne kadar Yargıtaya kararları ile ihbar için herhangi bir şekil şartı öngörülmese de uygulamada bu tür davalarda noterler aracılığı çekilecek ihtarnameler ile ayıbın satıcıya bildirilmesi en sağlıklı yol olup, makul sürede çekilen ihtarname her türlü hukuki hakkınızı en sağlam şekilde güvence altına alacaktır.

Peki ayıbı bildirdik şimdi ne yapacağız, Ayıbı bildirdikten sonra satıcıya karşı dava açma hakkınızı kullanarak kanunla belirlenmiş olan çeşitli haklarınızı kullanma hakkınıza sahip olacaksınız.

MADDE 227- Satıcının satılanın ayıplarından sorumlu olduğu hâllerde alıcı, aşağıdaki seçimlik haklardan birini kullanabilir:

  1. Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme.

Kanunla satıcının seçimlik hakları yukarıda belirtilmiş olan haklar olup ayrıca eğer alıcı satıcının satmış olduğu araç sebebiyle bir zarara uğramışsa genel hükümler kapsamında tazminat talep edebilir.

Eğer satılan araçtaki ayıp çok büyükse yani hemen hemen satış bedeline yakınsa alıcı yalnızca sözleşmeden dönme veya ayıpsız benzeri ile değiştirme imkanlarından birisini kullanabilir.

Uygulamada bizlerde bu tür davalarda daha çok aradaki bedel farkını veya sözleşmeden dönme hakkının kullanılması ile karşı karşıya kalmaktayız.

Şimdi ise ayıplı araç satımı nedeniyle satıcının cezai sorumluluğunu incelemeye ve alıcının satıcıya karşı cezai sorumluluğunu nasıl kullanacağını anlatmaya başlayalım.

İkinci el araç alındıktan sonra ortaya çıkan ayıp sebebiyle satıcı bildiği ve bilmediği gizli ayıplardan her türlü sorumlu olduğu gerek kanun metni gerek yüksek mahkeme içtihatları ile sabittir.

Uygulamada satıcının bildiği ayıplar dolayısıyla alıcıyı çeşitli yöntemler kullanmak suretiyle , hileli davranışlar ile alıcıyı yanıltarak araç satımı yapması açıkça haksız yarar ve menfaat elde ettiği kanun koyucunun yüksek mahkeme kabulünde olan bir durumdur.

Dolayısıyla satıcının bu eyleminin TCK uyarınca dolandırıcılık suçunun oluşturduğu ve ilgili satıcı hakkında Cumhuriyet Başssavcılıklarına verilecek dilekçe ile haklarında ceza davasının açılması kaçınılmaz olacaktır.

Dolandırıcılık

Madde 157- (1) Hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına bir yarar sağlayan kişiye bir yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası verilir.

Araba satışlarında sıklıkla karşılaşılan gizli ayıplardan bir tanesi de aracın kilometresinin düşürülerek satışa konulması durumudur. Burada satıcının cezai sorumluluğuna değinirken uygulamada bu hususta en sık karşılaşılan durumla ilgili de açıklama yapma gereği hissettik. Satıcının aracın kilometresini düşürerek satması hem ayıptan doğan sorumluluğu oluşturacaktır; hem de nitelikli dolandırıcılık suçuna vücut verecektir. Yargıtay bu konu ile ilgili emsal teşkil edebilecek nitelikte kararlar vermekte olup, bu suçu işleyen kişiler 3 yıldan 10 yıla kadar hapis ve beş gün güne kadar adli para cezasına hükmedilmek üzere Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanmaktadırlar.

Yazımızın sonuç kısmına yaklaşırken ayıplı araç dolayısıyla satıcının ve alıcının haklarına değindik şimdi ise yazımızın bu kısmında ayıplı araç satın alan alıcının aklına takılan bazı soru başlıklarını sizler adına cevaplamak istiyoruz.

A-)NOTERDE İMZALANAN SATIM SÖZLEŞMELERİNİN AYIBA ETKİSİ

Bilindiği üzere ikinci el araç satışları noterlerde yapılmaktadır ve noterde yapılan sözleşmelerde alıcının ‘ aracı kontrol ettim, bu haliyle kabul ediyorum’ şeklinde irade beyanlarında bulunduğu gözlemlenmektedir. Bu irade beyanının ikinci el araç satışında satıcının sorumluluğunu hiçbir şekilde ortadan kaldırmadığını önemle belirtmek gerekir.

B-) ARACI ALIRKEN EKSPERTİZ RAPORU ALDIRDIKBU RAPOR AYIBA ETKİ EDER Mİ?

İkinci el araç satışlarında expertiz raporu alınması günümüzde çok yaygın bir uygulamadır. İkinci el araç satışında satıcının sorumluluğu, alınan expertiz raporundaki eksiklikler bakımından kalkmaktadır. Başka bir söylemle, expertiz raporunda yer alan hasarlardan alıcının haberdar olduğu kabul edilir.

Ancak ikinci el araç satışında satıcının sorumluluğu expertiz raporunda yer almayan eksiklikler ve ayıplar bakımından devam etmektedir. Expertiz raporunda hatalı olarak yer alan bilgilerden ötürü de satıcının ve ekspertizin de sorumluluğu bulunmaktadır.

C-)ARAÇTAKİ HASAR KAYDININ AYIBA ETKİSİ

Araçtaki hasar (tramer) kaydı alıcının bir takım hasarlar hakkında bilgi sahibi olmasını sağlar. Dolayısıyla bu hasarlardan ötürü ayıp hükümlerine başvurulamaz. Ancak bir kaza olmuş ve tramere geçmesin diye sıradan bir tamircide bu hasar giderilmişse ve bundan alıcı haberdar dahi edilmemişse satıcının ayıptan doğan sorumululuğu devam etmektedir.

İlaveten tramer kaydından ve kazadan alıcı haberdar edilmiş olsa dahi kişiye bunun sonucu hakkında yanıltıcı bilgi verilmiş ise, örneğin aracın bir kazaya karıştığı ancak belirtilen kısımlarının sorunsuz çalıştığı söylendiği halde bu kısımlarda sorun ortaya çıkarsa satıcının ayıptan doğan sorumluluğu söz konusu olur ve alıcı kanuni haklarını kullanabilir.

D-)DAVA SÜRERKEN ARACIN BAŞKASINA SATILMASI

İkinci el araç satışında satıcının sorumluluğu ile ilgili hukuki olanaklar kullanıldığı zaman, hukuki süreç devam ederken araç başka bir kişiye satılabilir; ancak dava tarihi itibariyle ayıptan dolayı kanuni haklarını kullanan alıcının araca malik olması gerekmektedir.

Ayrıca kişi eğer söz konusu ayıptan ötürü aracı ederinin altında satmışsa, arada kalan miktarı da bu davada satıcıdan talep edebilir.

E-)ARACI ALIRKENKM KONTROLÜNÜ YAPMAK ZORUNDA MIYIM?

2. El araç satımlarında PTT üzerinden kullanıma açılmış olan sorgulama ekranlarında araçların muayene tarihlerinde kaydedilmiş olan km bilgileri yer almaktadır. Bu sistem üzerinden satın alınmak istenen aracın km bilgileri sorgulanabilmektedir. Ancak ayıplı aracın km bilgilerinin sorgulamak gibi alıcının bir yükümlülüğü bulunmamaktadır.

Bu doğrultuda satıcının km bilgilerini sorgulasaydın şeklindeki alıcıya yönelik söylemlerinin hukuken herhangi bir geçerliliği yoktur.

F- SATICI SÖZ KONUSU AYIBIN KENDİSİ DÖNEMİNDE MEYDANA GELMEDİĞİNİ VE SORUMLU OLMADIĞINI İDDİA EDEBİLİR Mİ?

Ayıplı araç alım satımı hususunda en çok karşılaştığımız ve en çok sorulan sorulardan bir tanesi de satıcının söz konusu ayıbın kendisi döneminde meydana gelmediğini ve bu sebeple de sorumlu olmayacağını iddia ederek alcıya beyanda bulunmasıdır.

Söz konusu olaya ilişkin kanun hükümleri ve yüksek mahkeme kararları açık olup alıcı kendisi döneminde meydana gelmeyen ancak satım esnasında var olan ve sonradan ortaya çıkan ayıplardan da sorumludur.

Ancak burada satıcı, eğer kendisi döneminde meydana gelmeyen ancak ödemek sorunda kaldığı tutarı kendisine karşı açılmış olan davaya aracın satın aldığı bir önceki satıcıyı dahil ederek ondan isteme hakkına sahiptir.

G-)İKİNCİ EL AYIPLI ARAÇ SATIŞINDA GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Ayıplı ikinci el aracı satın alan davacı ticari bir amaçla aracı satın almışsa, görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olacaktır. Davacı aracı bireysel kullanım için satın aldıysa, yani ticari bir amaçla satın alınmamışsa görevli mahkeme ikinci el aracın satıcısının bu işi meslek olarak yapan bir kişi olması (galerici vs) halinde Tüketici Mahkemesi; sadece kendi aracını satan bir şahıs olması halinde ise Asliye Hukuk Mahkemesidir.

İkinci el araçta garanti süresi devam etmekte ise distribütörün sorumluluğu devam ettiği için görevli mahkeme, Tüketici Mahkemesidir. Galeriden alınan ikinci el aracın çalıntı çıkması halinde zapta karşı tekeffül hükümlerine göre görevli mahkeme yine Tüketici Mahkemesidir. Görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu; fakat davanın açıldığı yerde Tüketici Mahkemesinin bulunmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi Tüketici Mahkemesi sıfatıyla davaya bakacaktır.

Görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi veya Tüketici Mahkemesi olduğu durumlarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak öngörülmüştür. Şöyle ki, TTK m.5’ e eklenen düzenleme, “Bu Kanunun 4’üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” şeklinde iken 6502 sayılı TKHK m. 73/A’da “Tüketici mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” şeklindedir.

Yetkili mahkeme kural olarak davalının yerleşim yeri mahkemesi ise de tüketicinin yerleşim yeri mahkemesi de ayrıca yetkili mahkemedir. Sözleşmeden doğan davalarda sözleşmenin yapıldığı yer mahkemesi de yetkilidir.

Sonuç olarak yazımızın sonunda anlatmaya çalıştığımız tüm bu hususlar küçük ve ince nüanslar ve ayrıntılar barındıran hukuki yardım almadan takip etmenin bir hayli zor olduğu dava türü olup söz konusu ayıp sebebiyle dava takibi dilekçe, ihtarname aşamasında hukuki yardım almak menfaatinize olacaktır.

5/5 - (1 vote)