Ayna Ayna Söyle Bana; Kırdım Mı Seni?

Ayna Kırana Kötü Şans Getiren Hurafe Nasıl Başladı ve Neden Hala Var?

Özet: Araştırmacılar, ayna kırmak gibi batıl inançların tarihini ve kültüre etkisini keşfederek insanların neden inanılmaz şeylere inanmaya devam ettiğine yeni bir ışık tutuyor.

Kaynak: Konuşma

İnsan dünyaya geldiği andan itibaren kendinden büyük bir varlığın, kainatta bulunduğuna inanma ihtiyacı duymuş. Bu ihtiyacın temelinde, insanın çevresinde bilmediği-tehdit içeren unsurlardan korku duyması ve gelişmiş algısıyla birlikte bir kişiye sığınmak istemesi olabilir. Düşünün ki henüz evrimleşmemiş atalarımızdan biri olarak, bu dünyada varlığınızı sürdürüyorsunuz. Çevrenizde bulunan volkan, devasa bir şiddetle patlıyor. Ve siz çok sevdiğiniz kabile arkadaşlarınızı kaybediyorsunuz. Bu kayıpla birlikte ölüm kavramıyla tanışıyorsunuz. Sizin için ölüm, ürpertici bir farkına varış aslında. Ardından ölümden sonraki hayatı düşünmeye başlıyorsunuz. Sizin ve nice kabile üyelerinin ölüm üzerine düşünceleri, günümüzdeki dinlerin temelinin atıldığı bir an olsa gerek.

Ölümden sonrasını zihninde kuran insan; yaşamış olduğu günde, bazen korkmuş olduğu yer şekline bazen ise korkmuş olduğu yer şeklinden daha güçlü olduğunu gördüğü veya düşündüğü başka bir yer şekline, varlığa inanmaya başlamış.

Batıl İnanç; Zamanının Kadim İnancı Mı?

Batıl inançlar; kendi dönemlerinde de batıl görülen inançlar mıydı, bu konuda düşünmemiz gerek. İnanan kişilerin, batıl oluşlarına yönelik bir yargısı muhtemelen yokmuş. Günümüzde bu inançlara batıl dememizin sebebi; günlük hayatımızı zorlaştırması, kazayla gerçekleşen bir olayda suçlu konumuna düşerek cezalandırılacak kişi olmamız olabilir. Ayrıca inançların dışına çıktığımızda; inancın vadettiği olayın gerçekleşmemesi de batıl dememiz için geçerli bir sebep sayılabilir.

Batıl olarak nitelememize rağmen, hala inanan insanların olmasının sebebi ise; inanan insanların hayatlarını kolaylaştırması veya kalıplaşmış inançlar olduğu için, bu inançlardan hemen vazgeçmemeleri olabilir.

Her insan kültürünün batıl inançları vardır. Bazı Asya toplumlarında insanlar gün batımından sonra yeri süpürmenin uğursuzluk getirdiğine ve yemek çubuklarını bir kase pirinç içinde bırakmanın bir lanet olduğuna inanırlar. ABD’de bazı insanlar yanlışlıkla bir merdivenin altından geçerlerse veya kara bir kediyle yollarının kesiştiğini görürlerse paniğe kapılırlar. Ayrıca birçok yüksek bina; 13. katlarını, bu sayıyı kötü şansla ilişkilendirmeleri nedeniyle “13” sayısına yer vermeden numaralandırır.

Birçok batıl inancın kökeni bilinmiyor. Diğerleri tarihin belirli zamanlarına kadar takip edilebilir. Ayak izini takip edebildiğimiz 2.000 ila 2.700 yıllık bir batıl inanç üzerinde duralım:

“Ayna kırmak yedi yıl uğursuzluk getirir.”

Öyle oldu ki; hem  antik Yunanistan’da hem de Roma İmparatorluğu’nda, yansıyan görüntülerin gizemli güçlere sahip olduğu düşünülüyordu. Kırık ayna batıl inancının popülaritesinin, bu dönemlerden birinde başlamış olması muhtemel.

“İnsanların birbirini etkilemesinin çeşitli yollarını araştıran bir sosyal psikolog olarak, grupların gerçekte herhangi bir temele sahip olmadan saf “sosyal yapılar” olan inançlar üretmesine hayran kalıyorum. Kırık aynalarla ilgili batıl inancın köklerinin bu eski inançlardan kaynaklanabileceğini savunuyorum.” ( Barry Markovsky )

Tarihsel Kökenler; Bir Dünya İki Alem

Yunanlılar, kişinin bir su havuzunun yüzeyindeki yansımasının; o kişinin ruhunu ortaya çıkardığına inanmışlar. Ek olarak; Romalı zanaatkarlar cilalı metal yüzeylerden ayna üretmeyi öğrenmiş ve tanrılarının bu cihazlar aracılığıyla ruhları gözlemlediğine inanmışlar. Bir aynaya zarar vermek o kadar saygısızca kabul edildi ki insanlar, tanrıların bu kadar dikkatsiz birinin üzerine kötü şans yağdırmaya mecbur kaldığını düşündüler.

Üçüncü yüzyılda aynalar camdan yapılıyordu. Aynaların camdan olması, kırılmanın çok daha yaygın hale gelmesine sebep oldu. Ancak Romalılar, ardından gelen kötü şansın sonsuza kadar süreceğine inanmıyorlardı. Vücudun her yedi yılda bir kendini yenilediğine inanıyorlardı. Bu yüzden etki edecek kötü şansın ömrü de yedi yıldı.

İyi şansın sonunda geri döneceği olan inanç kesinlikle rahatlatıcıydı ve insanlar her zaman kendilerini iyi hissettiren şeylere inanma eğilimindedirler, doğru olmadığında bile.

Psikolojik ve Sosyal Kökenler; Anlam Ataması Yapmak Bizim İşimiz

İnsan zihni; sürekli ve bilinçsizce, yararlı kalıplar arar. İnsan olarak bizler de beslenme düzenlerini tanıyarak hayatta kalırız ve kendimizi, yemek için doğru zamanda doğru yerlere koyarız. Trafik düzenlerini tanıyarak yoğun bir caddeyi geçerken yaralanmadan veya ölümden de kaçınırız. Beslenmek ve trafikte ezilmekten kaçınmak, gerçek sebep-sonuç kalıplarını öğrenmeyi içerir.

( Eski kültürlerde aynaya zarar vermenin tanrıların gazabını davet ettiğine inanılıyordu.)

Ancak bazen beynimiz gerçek olmayan neden-sonuç kalıpları çıkarır. Bir arkadaşınızın size “şanslı bir kuruş” verdiğini varsayalım. Şüphecisiniz ama birkaç gün geçer ve kötü bir şey olmaz ya da başınıza çok iyi diye tabir ettiğiniz bir olay gelir. Bu sadece bir tesadüf olsa da, beyniniz bu durumdan bir model çıkarabilir ve kuruşun iyi şansa neden olduğuna inanmaya başlayabilirsiniz. Böylece bir batıl inanç doğar. Ayrıca sosyalleşme sırasında batıl inançlar ediniriz. Bunları, ebeveynlerden ve diğer güvenilir kişilerden; hala gençken ve büyülü olasılıklarla dolu bir dünyaya açıkken öğreniriz. Daha sonra batıl inançlarımız ağızdan ağıza, sosyal medya ve kitle iletişim araçlarıyla pekiştirilen aileler ve arkadaşlar arasında süresiz olarak dolaşır. Batıl inanç; insanlar desteklediği sürece ve ölçüde, inandırıcı görülür.

Peki Bu Fasulyenin Faydası ve Zararı Ne?

Bir batıl inanç bizi aynalara karşı daha temkinli yapıyorsa, bunda bir sakınca yoktur. Daha genel olarak batıl inançlar, kendimizi zor durumlarda bulduğumuzda stresi azaltabilir ve performansı arttırılabilir. Ayrıca hakkında konuşmak eğlenceli ve ilginç olabilir; grup dayanışmasını da teşvik edebilir.

Aksi yöndeyken ise dikkatli bir şekilde ilerlemek gerekiyor. Batıl inançlar, genellikle endişe ve suçluluk üretebilen yanlış inançlar olabilir. Sebep olmadığımız kötü sonuçlardan bizi sorumlu hissettirebilir veya arzu edilen sonuçlara ulaşmak için savunulmaz kısayollar arayarak enerjimizi boşa harcayabilirler.

Tek başına sağduyu, bizi aynaları parçalamaktan caydırmak için yeterli bir sebep olmalıdır.

Daha fazla bilim haberi için tıklayın.

Kaynaklar:

Yazar: Barry Markovsky
Kaynak: The Conversation
Contact: Barry Markovsky – The Conversation
Image: Resim kamu malı

https://neurosciencenews.com/superstition-psychology-19535/