Barış ve Çözüm Süreci Sonrası Silahlı Çatışmaların Başlamasının Beşinci Yılı Değerlendirmesi

2013 yılında başlayıp 2015 yılında sona eren Barış ve Çözüm Süreci, Türkiye’ye her açıdan nefes aldırmış, halkın büyük çoğunluğunun desteğini almıştı. 28 Şubat 2015 tarihinde Türkiye tarihinde ilk defa devlet tarafından “son isyanın lideri” olarak tanınan Abdullah Öcalan’ın bizzat kaleme aldığı 10 maddelik Kürt sorununun demokratikleşmeye dayalı çözümünü öngören metin, iktidar partisi Ak Parti, Kürt sorunundaki muhatap parti olan muhalefet partisi HDP, hükümeti temsilen Başbakan Yardımcısı ve devleti temsilen Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarı huzurunda okunmuş ve Türkiye televizyonlarında canlı olarak verilmiştir. Esasen 28 Şubat 2015 tarihinin Osmanlı’nın devamı olan Türkiye Cumhuriyeti tarihi bakımından ve Kürt halkı bakımından tarihsel bir önemi ve anlamı vardır.

28 Şubat 2015 deklarasyonuna rağmen Suriye’de Kürtlerin fiili statüye kavuşmasının Türkiye’de yarattığı rahatsızlık, Türkiye’deki siyasi iktidarın diyalogdan müzakereye geçme konusundaki isteksizliği, Kürtlerin Türkiye ve bölge ülkelerinde statülerinin tanınması konusundaki uluslararası güçlerden destek alınamamasının yanısıra Türkiye’de 7 Haziran 2015 genel seçim sürecine girilmesinin iç politikada yarattığı rekabet ve gerilim, Ak Parti ve HDP’yi yakın işbirliği yapmaktan alıkoymuştur. Bu rekabetin etkisi ile önce 28 Şubat deklarasyonu önemsizleştirilmiş, ardından İmralı Adası’nda kurulması öngörülen barış masasında yer alacak izleme heyetinin oluşturulması kararından cayılmıştır.

Ardından 5 Nisan 2015 tarihinde İmralı Heyeti olarak tanımlanan heyetin İmralı Adası’nda Abdullah Öcalan ile son kez görüşmesi ve aynı gün İç Güvenlik Paketi diye tanımlanan yasanın yürürlüğe girmesi ile Türkiye kısa süreli demokratikleşme dönemini kapatıp yeniden otoriterleşmeye giden döneme adım atmıştır.

Bütün bu olumsuz gelişmelere rağmen 7 Haziran 2015 genel seçim sonuçları ile Türkiye halkları barış ve demokrasiden yana çok net tutum almıştır. Ancak bu tutumun gereğini Ak Parti ve HDP yerine getirememiştir. Ak Parti iktidarda kalma uğruna milliyetçi ve resmi ideolojiyi savunan devletçi kesimlerle fiili bir ittifak kurmuş ve seçim sonuçlarını tanımayarak Türkiye’yi 1 Kasım 2015 tekrar seçim sürecine götüren oldukça karanlık ve kanlı bir süreci başlatmıştır.

20 Temmuz 2015 tarihinde Kobaneli çocuklarla dayanışmak için Kobane’ye gitmek isteyen Devrimci Gençlik Federasyonu’na bağlı gençlere yönelik Suruç’ta gerçekleştirilen canlı bomba saldırısı, 22 Temmuz 2015 tarihinde Ceylanpınar’da bugün hâlâ aydınlatılamayan iki polis memurunun infaz edilmesi olayı yaşanmış ve bugün beşinci yılını doldurduğumuz 24 Temmuz 2015 tarihinde oldukça kapsamlı hava bombardımanı ile başlayan silahlı çatışma dönemine girilmiştir.

Son beş yılda yaşananlarla ilgili sayısız rapor açıklanmıştır. Ancak önemli gördüğümüz bazı olayları ve ağır insan hakkı ihlallerini satırbaşları ile hatırlatmakta fayda vardır:

Silahlı çatışmalar başladıktan sonra

Bu 5 yıllık süreçte İHD Dokümantasyon Birimi’nin hazırladığı yaşam hakkı ihlal bilançolarına baktığımızda ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır. Gerçekleşen ihlaller orta büyüklükte bir savaşta meydana gelebilecek niteliktedir. Dolayısıyla silahlı çatışmaların bu 5 yıl sonunda bölgesel çapta bir savaşa dönüştüğünü kabul etmek gerekir. Nitekim halen Türkiye ordusunun Irak’ın kuzeyinde askeri operasyonları devam etmektedir.

İHD bilançolarında yer alan Türkiye toprakları içerisinde gerçekleşen ihlallerdir. Dolayısıyla Türkiye’nin son 5 yıl içerisinde Suriye ve Irak’ta gerçekleştirdiği askeri operasyonlarda yaşamını yitiren siviller, güvenlik görevlileri ve silahlı militanlara ait verileri içermemektedir.

Aşağıda belirttiğimiz tabloda yer alan veriler tespit edebildiğimiz verilerdir. Bu verilerden özellikle silahlı çatışmada yaşamını yitiren asker, polis, korucu ve silahlı militanların sayısının çok daha yüksek olduğunu tahmin etmekteyiz.

Devam eden silahlı çatışma ve savaş halinin sona ermesi ve yeniden bir barış sürecinin inşa edilmesinin zorunlu olduğunu belirtmek istiyoruz. Bunun için öncelikle atılacak adımların

  1. Siyasi iktidarın Kürt Sorunu’nun varlığını kabul ederek en az cumhuriyetle yaşıt bu sorunun çözümünün demokratik ve barışçıl yollarla olacağını kabul etmesi ve buna uygun bir siyasi irade oluşturması gerekmektedir.
  2. Devam eden silahlı çatışma ve savaş halinin 5 yıl gibi uzun bir sürede nihai olarak sonuca bağlanmadığı ve bağlanamayacağının anlaşılması gerekmektedir. Dolayısıyla bir an önce çatışmasızlık ortamının sağlanması gerekmektedir. Bu konuda herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmelidir.
  3. Halen İmralı Hapishanesi’nde tecrit altında tutulan Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sona erdirilmesi ve yasal haklarının kullandırılarak avukatları, ailesi ve talep eden heyetlerle görüştürülmesinin sağlanması gerekmektedir.
  4. Kürt Sorunu’nu TBMM nezdinde siyasi muhatabı HDP’dir. HDP’nin dışlanmasına dayalı siyasetin terk edilerek iktidarın HDP ile yapıcı bir diyaloğa girmesi sağlanmalıdır.
  5. Hapishanelerde tutulan başta Kürt siyasetçiler olmak üzere seçilmişlerin ve diğer tüm siyasi mahpusların en kısa sürede salıverilmesi sağlanmalıdır.
  6. Siyasi iktidarın seçilmiş belediye eş-başkanlarını görevden alıp yerlerine kayyım atama uygulamasına son vererek, tüm seçilmişlerin görevlerine iadesi sağlanmalıdır.
  7. Türkiye’nin diğer ülkelerde olduğu gibi Kürt Sorunu’nu çözmek için gerçek bir çatışma çözüm sürecine girmesi gerekmektedir.
  8. İnsan hakları savunucuları için barış hakkını savunmak bir haktır, bizler barış hakkını savunmaya ve barışın Türkiye’nin en önemli ve öncelikli talebi olduğunu haykırmaya devam edeceğiz.

Türkiye’nin yeni bir barış sürecinin inşasına ihtiyacı vardır. Yukarıdaki önerilerimizin kabulü ile barış sürecinin yeniden inşa edilebileceği kanaatindeyiz.

İnsan Hakları Derneği

İHD Dokümantasyon Birimi’nin Verilerine Göre 2015-2019 Dönemi Yaşam Hakkı İhlalleri Tablosu

Silahlı Çatışmalar

Sivil

Asker Polis Korucu

Silahlı Militan

Yıllar

Ölü

Yaralı Ölü Yaralı Ölü Yaralı Ölü Yaralı Ölü Yaralı
2015

13

92 103 351 95 251 3 13 231

23

2016

37

153 629 1146

Askere dahil

Askere dahil Askere dahil Askere dahil 1003

21

2017

12

14 126 220 10 25 25 64 483

26

2018

4

4 86 193 3 14 18 29 391

6

2019

18

26 98 206 Askere dahil Askere dahil Askere dahil Askere dahil 324

1

Toplam 82 289 1042 2116 108 290 45 106 2432

77

Yargısız İnfazlar

Saldırılarda Yaşamını Yitirenler

Saldırıya Uğrayanlar

Sivil Yerleşim Yerlerinde Yasadışı Örgüt Saldırıları

Yıllar

Ölü

Yaralı Ölü Yaralı Ölü

Yaralı

2015

289

572 39 361 137

966

2016

594

437 63 256 316

1700

2017

33

62 18 151 41

93

2018

30

56 20 186 13

2019

38

93 24 175 1

Toplam

984

1220 164 1129 508

2759

Toplam Ölü:                           5365

Toplam Yaralı:                       7986

Not: 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe teşebbüsü sırasında yaşamını yitiren 246 kişi ile yaralanan 2146 kişi bu sayılara dahil edilmemiştir.