Devleti devlet yapan:
Diğer devletlerden yapay/sunî sınırlarla ayrılmış:
Toprakları (Ülke) mıdır?..
Üzerinde yaşayan millet (İnsan/Halk) midir?..
Egemenliği midir?..
★
Millet (İnsan/Halk…) .
Ülke (Toprak)…
Ve…
Egemenlik üçlüsünden biri olmadan:
“Devlet” olunabilir mi?..
★
Peki bu duruma göre…
Millet (İnsan/Halk…) :
Devlet için midir?..
Ülke (Toprak) :
Devlet için midir?..
Egemenlik :
Devlet için midir?..
★
Yoksa:
Devlet…
Ülke (Toprak) …
Ve…
Egemenlik:
Millet için midir?..
★
Millet (İnsan) olmazsa devletin bir değeri olur mu?..
Millet olmadan ülkenin (Toprak) bir değeri olur mu?..
Millet olmadan egemenliğin bir değeri olur mu?..
★
Benim görüşüme göre:
Devlet de…
Ülke de…
Egemenlik de:
Millet (İnsan/Halk) içindir…
★
Devlet:
Öncelikle milleti …
Sonra ülkeyi…
Ve elbette egemenliğini :
Dışarıdan…
Ve içeriden…
Yani:
Partizan bir siyasal iktidardan gelecek saldırılara karşı korumak…
Halkın çıkarları nı gözetmek…
Yurttaşın hukuku nu…
İç güvenliğini…
Huzurunu…
Ve…
Refahını sağlamaktır…
★
Devlet bunları (Demokrasilerde) üç anayasal güçle gerçekleştirir:
Parlamento…
Yargı…
Ve…
Yürütme (Hükümet…).
★
Bu organlar:
Devlet bürokrasisi denilen devlet çalışanlarının görevlerini tayin eder…
Yapmaları gereken görevleri :
Yasalara…
Ve…
Milletin çıkarlarına uygun olarak yerine getirip getirmediklerini denetler…
★
Uzatmayayım…
Hem sorunların hem çözümlerin in kaynağını tek bir yazıyla anlatmaya çalıştım…
Başaramadıysam lütfen:
Beceriksizliğime verin..
Ey yükselen yeni nesil!..
İstikbal sizsiniz…
Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz…
Mustafa Kemal Atatürk
Ortodoks ekonomistler çok kızacak biliyorum…
Ancak…
Ben:
“Ehemini mühimine tercih edin” diyen Ord. Prof. Ekrem Özelmas ’ın talebesiyim…
★
Ve…
Benim için ehem olan:
İnsan…
Mühim olan ise:
Enflasyondur…
★
Ortodoks Milton Friedman kafası:
“Ekonomiyi kurtarayım” derken:
İnsanımızı kaybettiğinin farkında değil…
★
Ne güzel söylemiş söyleyen:
“Ekonomi yönetimi, insanın kendi bacağına işemesi gibidir…
Sıcaklığını sadece işeyen hisseder…”.
★
Bugünlerde sıcaklık hissetmek…
İşeyene de keyif vermez tabii ki…
Ama…
Ekonomi yönetimi kışın da kendi bacağına işeyip ısınırken…
Millet (Enflasyondan değil) hayat pahalılığından dolayı:
Kara kış yaşayacak…
Yani:
Donacak…
Her gün kafayı çeken…
Bir oturuşta bir koyun budu yiyen Halife Osman:
83 yıl yaşadı…
Öldürülmeseydi belki 20 yıl daha yaşardı…
★
Ağzına alkollü içkinin damlasını koymayan…
Yılda bir kere et yiyen Muhammed ise sadece:
63 yıl yaşadı…
★
İnsan ömrünü:
Yedikleri, içtikleri değil…
Yaşadıkları belirliyor…
★
Atatürk:
Günümüzde “orta yaş” olarak kabul edilen 57’sinde vefat etti…
Şu dünyada…
Bugüne kadar…
Onun kadar acı çeken…
Ama…
Onun kadar başarılı kaç kişi sayabilirsiniz?..
★
Bana göre:
Ondan başka yok…
Olanlara göre de bu sayı:
Beşi geçmez…
Nem oranının en yaşanılabilir düzeyde olduğu Balkan larda doğmuş büyümüş rahmetli Hacı anneciğim:
“Demiri nem, insanı gam öldürür” derdi…
★
Nem in ne kadar berbat olduğunu belli ki bilirmiş…
Ama…
Nemin insanı öldürebilecek kadar da kötü olduğundan haberi yokmuş…
★
Bizler ise ülkemizin:
“Nem oranı en yüksek” köylerinden birinde yaşadığımız için:
“İmdaaattt!.. Ölüyoruz” diye bağırıyoruz…
★
Canlarım…
KOAH ya da astım lıysanız:
Akyaka’nın yanından bile geçmeyin…
Evimize kuş uçuşu 200 metre mesafedeki denizi:
Göremiyoruz…
Yani son 14 yıldır ilk defa:
Deniz kayboldu…
Yolsuzluk:
Kamu gücü nün özel menfaatler için kötüye kullanılmasıdır…
Kamu görevlisinin kişisel menfaati için rüşvet istemesi…
Veya…
Kabul etmesi durumunda…
Bir kamu görevi istismar edilmektedir…
Ulusların fakirliğinin temel sebebi:
Kamu görevini istismar eden ve…
Edilmesi için imkân hazırlayan:
Siyasal iktidarlardır…
Tanju Özcan:
“Bunu ilk kez söylüyorum. Kılıçdaroğlu’nun içinde Atatürk’e karşı Dersim Harekatı’ndan dolayı kin var…”.
Bembeyaz karlar üstünde bir çığırdır hayat !
Sen yürümüş,
Sen açmışsındır be adamım!
Bırak isteyen at izi,
Bırak istemeyen it izi desin…
★
Karlar eriyinceye kadar da olsa;
Bir izin var ya be adamım!
Zikrediliyorsa adın ihvân-ı beyân da;
Mesele budur bezm-i âyân da…
★
Hani, o yüzden diyorum ya be adamım!
Karlar üstünde olsa da bir izin var;
Ehl-i dîl meclisinde bir çift sözün var…
★
Fikir tünellerin yoksa da dağların yamaçlarında,
Arzudan tiril tiril mendillerin asılıdır âşkın ağaçlarında…
★
Bırak… kimileri boş desin,
Bırak… sevenlerin hoş desin;
Kıymeti zerre-i miskaldir habbede ,
Bir sadân var bu kubbede…
★
Ko gitsin rahvan, bırak kalmayıversin bâkî;
Er geç kucaklarsın ebeden senin olacak hâki…
★
Lâkin…
Gitmeden selâmlarsın arkanda bıraktığın trübinleri…
Dolu olması şart değil be adamım!
Boş ama vefakâr koltuklarla göz göze gelirsin;
Herkeslerden daha iyi anlarlar seni,
Önlerinde şöyle bir temennâ çakar, nazikçe eğilirsin…
★
Bir veda nutku serdedersin kendince;
Davudî midir âvazın, hoş bir sadâ bırakır mı seslenince?
Güçlü alkışlar alırsın kuru tahtalardan ;
Daha anlamlı değil mi canlı sahtelerden?!
★
Öyle ya da böyle…
Eriyecektir karlar bahar gelince be adamım!
Hâk ile yeksân olacak açtığın çığır;
Kural, ezelden ebede budur be adamım!
İster bağır ister çağır…
Yalnız…
Sevgine çerağ eyle kara bağrında biriktirdiğin yağları , gitmeden be adamım!
Yüreğinde erit…
Zirâ…
Sevgiyle âbad olur virâneler;
Boşa dönmez şâma pervâneler!..
★
Değerli kardeşim, vefalı dost Cahit Kılıç bu şiiri…
13 Eylül 2011 ’de bana ithafen yazmıştı…
12 yıl sonra bugün yine aklıma geldi…
★
Allah , yanına almadan önce herkesi:
Kara bağrında biriktirdiği yağları…
Sevgisine çerağ eyleyen lerden kılsın…
Âmin…