BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN; NAM-I DİĞER TORBA KANUN HAKKINDA GENEL YORUMLAMALAR (Covid-19)

Merhabalar, gerçi böyle bir başlık atınca da bilmek biraz zor haklısınız, kendim de okumak isterim diyecekler için kanun numarası 7226, mükerrer 31080 sayı ile 26.03.2020 tarihli Resmî Gazetede yayımlandı.

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki her olayda her durumda torba kanun çıkarabilme yeteneğimize hayranım ama bu durum hukuk sistematiği içerisinde ne yazık ki kabul edilebilir bir şey değil yani işin özü normalleştirilmemeliydi ama normalleşti mi evet!

Torba Kanun denilen kanun yapma sistemi, günümüzden 2000 sene öncesinde hukukun yaratıcısı diyebileceğimiz Roma’da yasaktı. “M.Ö. 91’de Livius Drusus, kanun teklifi yargılamaya ve senatonun yeniden yapılandırılması ait olduğu halde, aynı kanun teklifinin içine bütün İtalya halkına Roma vatandaşlığı tanınmasını, toprak dağıtılmasını ve buğday verilmesini sağlayan maddeler de eklemesi üzerine senato, bu kanun teklifinin Lex Caecilia Et Didia (Torba Kanun Yasağı) ilkesine aykırı olduğunu kabul ederek halk meclisinde oylanmasına onay vermemiştir.”

2000 sene öncesinde yasak olan bir sistem, günümüzde ne yazık ki ülkemizde en çok başvurulan sistem, bu seferki bahanemiz de Covid-19.

Kanunda genel olarak 53 madde var ve birbiriyle alakasız birçok maddenin aralara serpiştirildiği herkesçe malum olmakla birlikte, özellikle sosyal mecralar üzerinden gelen sorulara binaen birkaç maddenin irdelenmesi yapılacaktır.

İlk Olarak, Kısa Çalışma Ödeneği Şartları Değiştirildi

“MADDE 41 – 4447 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 23 – 30/6/2020 tarihine kadar geçerli olmak üzere, yeni koronavirüs (Covid-19) kaynaklı zorlayıcı sebep gerekçesiyle yapılan kısa çalışma başvuruları için, ek 2 nci maddenin üçüncü fıkrasında işçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için öngörülen hizmet akdinin feshi hariç işsizlik sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi hükmü, kısa çalışma başlama tarihinden önceki son 60 gün hizmet akdine tabi olanlardan son üç yıl içinde 450 gün sigortalı olarak çalışıp işsizlik sigortası primi ödenmiş olması şeklinde uygulanır. Bu koşulu taşımayanlar, kısa çalışma süresini geçmemek üzere son işsizlik ödeneği hak sahipliğinden kalan süre kadar kısa çalışma ödeneğinden yararlanmaya devam eder.

Bu madde kapsamında kısa çalışma uygulamasından yararlanabilmek için, iş yerinde kısa çalışma uygulanan dönemde 4857 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinde yer alan sebepler hariç olmak kaydıyla işveren tarafından işçi çıkarılmaması gerekir . Bu madde kapsamında yapılan başvurular, başvuru tarihinden itibaren 60 gün içinde sonuçlandırılır.

Bu madde kapsamında yapılan başvuru tarihini 31/12/2020 tarihine kadar uzatmaya ve birinci fıkrada belirlenen günleri farklılaştırmaya Cumhurbaşkanı yetkilidir.”

Yukarıda yer alan maddeye göre daha önce 90 gün ve 600 Gün şeklinde yer alan kısa çalışma ödeneği başvuru şartları daha makul bir seviyeye çekildi ancak burada dikkat edilmesi gereken şey işçinin iş akdinin feshedilmeyecek olmasıdır, pek tabi İş Kanunu’nda yer alan “Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri” başlıklı bendindeki sebepler hariç , örneğin; işyerinde hırsızlığa karışmış bir işçi için bile bu dönemde aslı çıkış yapılamıyormuş algısı doğru değil, şartları var ise çıkış pekala mümkün.

İkinci Olarak, Karşılıksız Çek ve İnfazına İlişkin Şartlar Değiştirildi

Herhalde en çok değişen yasa hükümlerinden biri de çeklerle ilgili oluyor, oldu, olacak. Ticari hayatın durma noktasına geldiği şu günlerde bu tip düzenlemelerin olacağını, devamında infaz yasası, vergi affı gibi düzenlemelerin ülkemiz hukukunda sıkça başvurulan yöntemler olduğunu bilmekteyiz.

“MADDE 49 – 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

“GEÇİCİ MADDE 5 – (1) 5 inci maddede tanımlanan ve 24/3/2020 tarihine kadar işlenen suçtan dolayı mahkûm olanların cezalarının infazı, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla durdurulur . Hükümlü tahliye tarihinden itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birini alacaklıya ödemek zorundadır . Kalan kısmını ü ç aylık sürenin bitiminden itibaren ikişer ay arayla on beş eşit taksitle ödemesi durumunda mahkemece, ceza mahkumiyetinin bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir. İnfazın durdurulduğu tarihten itibaren en geç üç ay içinde çek bedelinin ödenmeyen kısmının onda birinin ödenmediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir . Hükümlü taksitlerden birini süresi içinde ilk defa ödemediği takdirde ödemediği bu taksit, sürenin sonuna bir taksit olarak eklenir . Kalan taksitlerden birini daha ödemediği takdirde alacaklının şikâyeti üzerine mahkemece hükmün infazının devamına karar verilir.

(2) Hükmün infazının durdurulması hâlinde ceza zamanaşımı işlemez.

(3) Bu madde uyarınca infazı durd urulan kişi hakkında mahkemece Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

(4) Bu madde uyarınca verilece k kararlarda, hükmü veren icra ceza mahkemesi yetkilidir. Mahkemece bu madde uyarınca verilecek tüm kararlar alacaklıya tebliğ edilir.

(5) Bu madde uyarınca verilecek kararlara karşı itiraz kanun yoluna gidilebilir. İtirazın incelenmesinde İcra ve İflas Kanununun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirlenen itiraz usulü uygulanır.

(6) Bu madde hükümleri her bir suç için ancak bir kez uygulanabilir.”

Madde aslında çok açık, özellikle bu suçlarla ilgili mahkûm olmuş ya da ticari hayatta çek kullanan kişilerin hızlıca öğrendiği bir hüküm. 24.03.2020 tarihine kadar mahkûm olanların ve hali hazırda içeride bulunan çek şikâyeti mahkumları salıverildi ve kendilerine 3 ay süre verildi. Bu süre pek tabi cezayı ortadan kaldırmadığı gibi 3 ay içerisinde çek bedelinin yüzde 10’unu ödeme yükümlülüğü öngörüyor. Ardından her 2 ayda bir 15 taksit şeklinde bir taksitlendirme yapılıyor. Ve bu iki aylık taksitlerden birinin bir kez ödenmediği durumda da taksitin sonuna ekleniyor ancak ikinciye bir şans verilmiyor. Özünde bu düzenleme borçluya 35 aya kadar bir marj sağlıyor diyebiliriz, gerçekten mağduriyet yaşayan mahkûm borçlular için yeterince makul bir düzenleme denilebilir .

Üçüncü Olarak, Dava Aç ma, İcra Takibi Açma, İtiraz, Şikâyet, İhtar vs. Süreler Durduruldu

“GEÇİCİ MADDE 1 – (1) C ovid-19 salgın hastalığının ülkemizde görülmüş olması sebebiyle yargı alanındaki hak kayıplarının önlenmesi amacıyla;

a) Dava açma, icra takibi başlatma, başvuru, şikâyet, itiraz, ihtar, bildirim, ibraz ve zamanaşımı süreleri, hak düşürücü süreler ve zorunlu idari başvuru süreleri de dâhil olmak üzere bir hakkın doğumu, kullanımı veya sona ermesine ilişkin tüm süreler ; 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile usul hükmü içeren diğer kanunlarda taraflar bakımından belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim tarafından tayin edilen süreler ile arabuluculuk ve uzlaştırma kurumlarındaki süreler 13/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden,

b) 9/6/1932tarihli ve 2004 s ayılı İcra ve İflas Kanunu ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlarda belirlenen süreler ve bu kapsamda hâkim veya icra ve iflas daireleri tarafından tayin edilen süreler; nafaka alacaklarına ilişkin icra takipleri hariç olmak üzere tüm icra ve iflas takipleri , taraf ve takip işlemleri, yeni icra ve iflas takip taleplerinin alınması, ihtiyati haciz kararlarının icra ve infazına ilişkin işlemler 22/3/2020 (bu tarih dâhil) tarihinden , itibaren30/4/2020 (bu tarih dâhil) tarihine kadar durur. Bu süreler, durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren işlemeye başlar . Durma süresinin başladığı tarih itibarıyla, bitimine on beş gün ve daha az kalmış olan süreler , durma süresinin sona erdiği günü takip eden günden başlamak üzere on beş gün uzamış sayılı Salgının devam etmesi halinde Cumhurbaşkanı durma süresini altı ayı geçmemek üzere bir kez uzatabilir ve bu döneme ilişkin kapsamı daraltabilir. Bu kararlar Resmî Gazetede yayımlanır.

(2) Aşağıdaki süreler bu maddenin kapsamı dışındadır:

a) Suç ve ceza, kabahat ve idari yaptırım ile disiplin hapsi ve tazyik hapsi için kanunlarda düzenlenen zamanaşımı süreleri.

b) 5271 sayılı Kanunda düzenlenen koruma tedbirlerine ilişkin süreler.

c) 6100 sayılı Kanunda düzenlenen ihtiyati tedbiri tamamlayan işlemlere ilişkin süreler.

(3) 2004 sayılı Kanun ile takip hukukuna ilişkin diğer kanunlar kapsamında;

a) İcra ve iflas daireleri tarafından mal veya haklara ilişkin olarak ilan edilmiş olan satış gününün durma süresi içinde kalması halinde, bu mal veya haklar için durma süresinden sonra yeni bir talep aranmaksızın icra ve iflas dairelerince satış günü verilir. Bu durumda satış ilanı sadece elektronik ortamda yapılır ve ilan için ücret alınmaz,

b) Durma süresi içinde rızaen yapılan ödemeler kabul edilir ve taraflardan biri, diğer tarafın lehine olan işlemlerin yapılmasını talep edebilir,

c) Konkordato mühletinin alacaklı ve borçlu bakımından sonuçları, durma süresince devam eder,

ç) İcra ve iflas hizmetlerinin aksamaması için gerekli olan diğer tedbirler alınır.

(4) Durma süresince duruşmaların ve müzakerelerin ertelenmesi de dâhil olmak üzere alınması gereken diğer tüm tedbirler ile buna ilişkin usul ve esasları

a) Yargıtay ve Danıştay bakımından ilgili Başkanlar Kurulu,

b) İlk derece adli ve idari yarg ı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemeleri bakımından Hâkimler ve Savcılar Kurulu,

c) Adalet hizmetleri bakımından Adalet Bakanlığı belirler.”

Özellikle biz avukatların en çok beklediği hüküm bu oldu diyebiliriz ancak sosyal medyadaki hukuk gruplarında açık kanun hükmüne ve düzenlemelere rağmen birçok kişinin şu süre durdu mu, bu süre ne oldu gibi sorularını görmekteyiz. Yeterince açık olan bu hükmün yoruma ihtiyaç duyulmayan hükümleri için kanunu okumak yeterli diye düşünüyorum.

Özetle yeni dava açma, icra takibi açma, itiraz, şikâyet vs. gibi tüm süreler 13.03.2020 tarihinden, nafaka haricindeki tüm icra işlemleri ve takip hukuku işlemleri 22.03.2020 tarihinden 30.04.2020 tarihine kadar durur . Şayet borcunuza ilişkin rızaen bir ödeme yapmak isterseniz bu konuda bir engel yok. Hâkim tarafından tayin edilen ya da yasal olan süreler 15 günden az bir süre ise 01.05.2020 tarihinden itibaren 15 gün daha uzamış sayılır. Durma süresi şimdilik 30.04.2020 tarihine kadar belirtilmiş olsa da Cumhurbaşkanı kararıyla bu süre bir defaya mahsus olmak üzere 6 ayı geçmemek üzere uzatılabilir.

Bu düzenlemeye paralel olarak, 30.03.2020 tarihinde Hakimler Savcılar Kurulu Genel Kurul Kararıyla;

Tutuklu ( yasal zorunluluk nedeniyle sadece tutukluluğun değerlendirilmesi yönünden) ve acil işler, dava zamanaşımı yakın olan soruşturma ve kovuşturma dosyaları, yürütmenin durdurulması istemleri ile ivedi sayılacak diğer iş ve işlemler haricindeki ilk derece adli ve idari yargı mercileri ile bölge adliye ve bölge idare mahkemelerine ait duruşma, müzakere ve keşiflerin 30/04/2020 (bu tarih dahil) tarihine kadar ertelenmesine ” karar vermiştir. Bu durum özellikle müvekkillerin ve vatandaşların bilmesi gereken bir hüküm olmakla birlikte özü, şimdilik 01.05.2020 tarihine kadar istisna tutulan haller dışında herhangi bir adliye işleminin yapılmayacağı gerçeğidir.

Dördüncü Olarak, İşyeri K ira Bedelinin Ödenmemesi Fesih ya da Tahliye Talebi Oluşturmaz.

“GEÇİCİ MADDE 2 – (1) 1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.”

Madde aslında çok açık düzenlenmiş ancak gelen sorular ve yapılan yorumlamalar ışığında bir açıklama yapmak önemli diye düşünüyorum, bu geçici madde sadece “işyeri” kira bedelleri için düzenlenmiş olup 30.06.2020 tarihine kadar ödenmemesi halinde bu durumun fesih, tahliye sebebi olmayacağından söz etmektedir yani ev kiranızı ödemeyecek olmanız hali hazırda fesih ve tahliye için bir seb ep oluşturmaktadır. Devamla, kiranın ödenemeyecek olması fesih ya da tahliye sebebi olmaması demek “kira ödeme yükümlülüğünü” ortadan kaldırmaz, yani özünde kiranızı ödemekle yükümlüsünüz, fesih ve tahliye talebine konu edilmeyecek olması kira ödenmeyeceği anlamına gelmemektedir.

Torba kanun algısını genel olarak doğru bulmasam da dünyada Pandemi olarak ilan edilen Covid-19 sürecinde yapılan süreye tabi işlem düzenlemelerini yararlı buluyorum ancak bu süreçte #EvdeKal #HayatEveSığar çağrılarının samimi olması ve yeterli karşılığı bulması için bu süreçte biz dahil çalışmayan, çalışamayan kişi/kişiler/şirketler/kurumlara ilgili dönemler ile ilgili olarak bir karşılıksız ödeme sistemi geliştirilmelidir. Hali hazırda geliri olmayan ancak gideri olan her birimiz için ödemelerin ertelenmesi, kredi çekme kolaylığı verilmesi borcu ortadan kaldırmayan ve günü kurtarmaya yetecek önlemlerdir. Şahsi öngörüm 6 aydan önce bu sürecin bitemeyecek olduğu varyasyonunda bu sürelerde hiçbir iş ve işlem yapamadığımız halde bugün çekeceğimiz krediyi de 6 ay sonra yine bizim ödeyecek ol duğumuz gerçeğidir.

Pek tabii mümkün mertebe sosyal izolasyon ve teması azaltmanın her birimiz için elzem olduğu gerçeğidir, bu yazının yazıldığı tarihte İtalya, İspanya örneğini konuşmalarımızda, paylaşımlarımızda verirken umarım biz kötü örnek verilecek bir hale gelmeyiz bu süreçte, hepimize geçmiş olsun, sağlıklı ve hukuklu günler dilerim.

Yazının yazıldığı tarihte saçma şakalar yapmak isterdim ama 2020 yılı dünyaya her gün bir şaka yapıyor, bize gerek kalmadı!

Av. Emre ALICI

01.04.2020 – Denizli

Kaynak:

https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2020/03/20200326M1-1.htm

https://www.mevzuat.gov.tr/MevzuatMetin/1.5.4857.pdf

https://d.barobirlik.org.tr/2020/20200330hskkarar.pdf