Bebeğin Sağlığı İçin Bilmeniz Gereken Gerçekler ve Yapılmaması Gereken Hurafeler
‘Bebekler bir yaşından önce inek sütü içemez, inek sütü kansızlığa yol açar’ iddiası doğru değil. Bebek ilk dört aydan itibaren inek sütü içebilir. Altı aydan sonra ‘katı gıda’lar almaya başlayabilir.
Beslenme takvimine dikkat
Demir eksikliği Türkiye’nin en önemli sağlık sorunların dan biri.Dr. Kemal Tuğcu, demir yönünden zengin beslenme ve demir eksikliğinin nedenleri konusunda bilgi verdi:
Bebeği emzirmeye ne zaman son verilmeli?
Tabiat çocukları iki yıl meme emecek şekilde yaratmıştır. O yüzden de ağız adalelerinin çalışması meme emmeye yönelik hareketler yapmaya müsaittir. Bunların çiğneme hareketine başlaması çocuğun kendi kabiliyetidir.
Ancak genellikle bizim önerimiz altı aydan sonra katı gıdalara başlanmasıdır. Bu da sulu yemeklerle olmalıdır. Ondan sonra yavaş yavaş koyuluk miktarı atırılır. Annenin sütünün miktarına bağlı olarak anne bebeği iki sene bile emzirebilir.
İki yaşına kadar anne sütü içmenin çocuğa yararı olur mu?
Tabii ki vardır. Süt süttür ama miktar olarak yetmez. Hastalarım
arasında sadece iki anne, başka hiçbir şey vermeden çocuğunu iki yıl anne sütüyle beslemeyi başardı.
Peki çocuklar inek sütüne ne zaman başlamalı?
Sütle kansızlık arasında tek bağlantı vardır. O da bebeğe ilk dört ayda anne sütü yerine inek sütü verilmesi sonucunda bağırsaklarda oluşabilecek mikrobik kanamalardır. Ancak bu durum dördüncü aydan sonra tamamen ortadan kaybolur.
Eskiden annenin sütü yoksa ve aile mama alamayacak kadar fakirse süt biraz sulandırılır içine biraz limon sıkılıp bebeğe verilirdi. Bunun da çocuğa bir zararı olmazdı. Ama şimdi bunları kullanan kalmadı.
‘Çocuk bir yaşına kadar süt içemez’ lafı doğru değildir. Çocuk dördüncü ayından sonra inek sütünü sulandırmadan içebilir.
Süt vücutta demiri azaltır mı?
Demirin farklı biyolojik fonksiyonları vardır ve bu farklılıklar sonucu eksikliğinde de çok farklı etkiler görülür. Demirin en iyi bilinen özelliği kanda oksijen taşımasıdır.
Vücut demirinin yaklaşık yüzde 73’ü hemoglobinde bulunur. Geri kalan demirin yüzde 12-17’si ferritin ve hemosiderin denilen moleküllerde depolanmıştır. Her ikisi de yüksek miktarda demir atomunu bağlayabilir. Geri kalan yüzde 15 demir de myoglobinde depolanmış olup kas hücreleri için oksijen deposu vazifesi görürler. Çok küçük bir kısmı demirin transferinde bağlanır. Bu molekül demirin serbest bulunduğu yerden ihtiyaç bölgesine taşınmasına yarar. Ayrıca laktoferrin (sütte bulunur) bu transfer işine yarayan demir moleküllerini bağlar ve bakterilerin hızlı üremelerini önler. Yani sütün demiri bağlayarak anemi yaptığı görüşü yanlıştır. Zira sütün içinde bulunan laktoferin bağladığı demirle birlikte organizmatarafından emilir yani demiri yok etmez.
Peki çocukta demir eksikliğine bağlı anemi hangi sebeple meydana gelir?
Çocuk doğduktan sonra hemoglobininde bir düşüş olur. Yeni doğanın ilk doğduğu gün hemoglobinine bakıldığında 16 gram desilitredir. Bu değer aşağı yukarı bir hafta içinde 11 civarına düşer. Bunun nedeni anne karnındaki kanla bizim şu anda taşıdığımız kanın farklı olmasıdır. Bebekler anne karnındayken hemoglobin F dediğimiz özel bir hemoglobin taşırlar. Bunun özelliği annedeki hemoglobin A’dan çok daha hızlı bir şekilde oksijen çekebilmesidir. Eğer annede de bebekte de hemoglobin A fazla olsaydı o zaman mevcut oksijeni yüzde 50 yüzde 50 paylaşacaklardı ki bu da çocuğa az gelecekti.
Fakat doğum sırasında bu hemoglobin F birdenbire dokulara çok ani bir şekilde oksjien taşır. Ama vücut bundan hoşlanmaz ve bunları hemen yıkmaya başlar işte bu parçalanma anında ‘sarılık’ dediğimiz hadise ortaya çıkar. Bu hemoglobin F’in aniden yıkılıp parçalanmasıyla açığa çıkan demir depolara dolar ve çocuğun uzun süre, altı ay-bir sene kadar demir ihtiyacı buradan karşılanır. Ayrıca kemik iliği aşırı oksijen taşıdığı için baskı altına alındığından yeni kan elemanları da yapılamaz ve çocukta ani bir anemi varmış gibi gözükebilir. Bu normal fizyolojik bir hastalıktır. Bu aşamada asla demir verilmemesi lazımdır.
Eğer bebeğe gereksiz yere demir verilirse demir zehirlenmesi denen bir hadise meydana gelir. Bizim anemi dediğimiz hastalık da aynen ateş gibi bir bulgudur. Aneminin pek çok çeşidi vardır. Orak hücreli anemi, Akdeniz anemisi gibi. Ama bunların içinde bir tek demir eksikliğinden kaynaklanan anemiye demir verilir. Her anemiye demir verilmez.
Hangi gıdalar demir içerirler?
Her ne kadar bazı sebzeler bilhassa ıspanak, önemli bir demir kaynağı olarak kabul görüyorsa da bitkilerdeki demir çok zayıf bir şekilde
emilir. Ispanaktaki toplam demirin ancak yüzde 1.4’ü vücut tarafından alınır. Diğer bitkilerde de durum farklı değildir. Kuru fasulyeden yüzde 1.6, soya fasulyesinden yüzde 7, maruldan yüzde 4 demir temin edilir. Günlük demir ve kalsiyum gibi minarelleri sebzeden almak istersek günde ortalama 2.5 kilo civarında ıspanak yememiz gerekir.
Buna karşı kırmızı etteki demirin yüzde 20’si vücut tarafından alınır. Demir, kümes hayvanlarından, balıktan ve anne sütünden de iyi alınır, ama oranlar kırmızı ete göre düşüktür. Fakirler için et pahalıdır. Bu yüzden et ya az miktarda ya da hiç alınmaz. Bu da demir eksikliğine bağlı anemiye neden olur.
Demir eksikliğinin bir önemli nedeni de bağırsaklarda bulunan çengelli solucan ve ‘malarya’ mikrobudur. Ülkemizde de demir eksikliği önemli ölçüde görülür. Ancak inek sütünün az içilmesi veya içilmemesi demir eksikliğini önlemez. Sütle birlikte çocuğun kırmızı et yemesi de gereklidir.
Demir fazlalığı çocuklarda ne gibi etki yapar?
Demir dokularda birikir ve ‘hemositorozis’ denen bir hastalığa neden olur. Bu durum da ancak demir sökücü bazı ilaçlarla düzeltilebilir.
‘Şekeri tek başına vermeyin’
“Şeker sanıldığı gibi tek bir madde değildir. Bizim yediğimiz tozşeker fruktoz ve glikoz adlarında iki şekerin birleşiminden oluşmuştur. Sütün içinde de laktoz dediğimiz bir şeker vardır. Ancak şimdi yediğimiz tozşeker sanayi devriminden sonra bulunmuş bir maddedir. Son derece konsantre olduğu için bizim vücudumuz, pankreasımız bu tip şekere alışık değildir. Biz şeker yediğimiz zaman pankreasımız panik olur. Bu nedenle bunu tek başına, hele aç karnına çocuğa şeker vermek zararlı olacaktır. Şeker, çocuklara yemeklerle karışık bir şekilde verilmelidir. Özellikle yağlı gıdalarla birlikte alındığında şekerin vücut tarafından emilimi daha yavaş olacağı için pankreas paniğe uğramayacak ve bir zararı olmayacaktır. Şekeri çocuklara düz olarak yedirmenin bir faydası yoktur.”
Diş fırçalama yaşı: 2.5-3
“Direkt şekerin dişlere bir zararı yoktur. Fakat şeker bakteriler için bir üreme ortamı yaratır. Yani şekerli ortamda bakteriler ürer, bakterilerin salgıladığı asitler de diş minesine zarar verirler. Şeker yedikten sonra dişler fırçalanıyorsa, temizleniyorsa dişlere herhangi bir zarar oluşmaz. Çocuk, 2.5-3 yaş civarında diş fırçalamaya başlamalıdır. Eğer ileri memleketlerde olduğu gibi içme sularına flor konulsaydı, çocuklarımıza ekstra flor hapları vermemize gerek kalmayacaktı. Ancak bizim sularımızda flor olmadığı için çocuklara 15 günlükten itibaren beş yaşına dek her gün bir tane flor hapı verilmelidir.”
İnek sütü zararlı mı?
“Tıp camiasında son zamanlarda süt içen çocukların iştahsız, kansız olacağı hatta şeker hastalığına yakalanacakları yolunda bazı iddialar var. Bu tartışmanın kökeni 1992 yılında ABD’nin Boston kentinde yapılan bir toplantıya dayanıyor.
Toplantıda Benjamin Spock, Frank Oski ve Neal Barnard adlı çocuk doktorları
inek sütünün hayvancılıkta kullanılan antibiyotiklerle kirlendiğini, alerjiye neden olduğunu, anemi ve sindirim sistemi problemlerine yol açtığını öne sürdü.
Sütün kemik erimesini önlemede de önemli bir etkisi olmadığını söyleyen bu doktorlar, sadece bebekler değil erişkinlerin de süt içmemesi gerektiğini savundu. Bunun üzerine ‘American Medical Association’ (Amerikan Tıp Derneği) bu iddiaları çürüten bir bildiri yayımladı. Ayrıca Dr. Barnard ve grubunun ‘Hayvanlara Özgürlük Cephesi’ adlı organizasyonun sözcülüğünü yaptığını duyurdu.
Ancak TV, gazete ve dergilerde daha çok Dr. Barnard ve arkadaşlarının açıklamaları yer buldu. Daha sonra yayımlanan birçok ciddi bilimsel makalede sütün zararına ilişkin tezler çürütüldüyse de bu iddialar etkisini sürdürdü.”
Kaynak : Radikal