Rahmi Mert Özcan ‘Bir Dünya Müzik’ dergisindeki Şubat ayı yazısında öksüz kalmış sarkıları anlattı. Geçen yıl kaybettiğimiz müzisyenleri dile getirdi!
2016’da pek çok ünlü müzisyeni kaybettik. Sevdiğimiz, şarkıları ile huzur bulduğumuz, hikâyeler yarattığımız, armağan ettiğimiz ve anılar biriktirdiğimiz bir sürü şarkı geride bıraktığımız senede yine öksüz kaldı. Bu yazımda 2016 yılında yitirdiğimiz o efsanevi beş ismi kısaca özetleyerek kutuya sığdırmaya çalıştım. Her yazımda tekrarladığım gibi küçük bir yazıyla onları anlatmak tanımaya yetmiyor ama büyük hissiyatla ürettikleri, kendilerini bizlere sunuş biçimleri ve tanımadan dahi onlara yakınlık kurmamızı sağlayan bu duygu geçişleri bence vefalı olmayı gerektiriyor. Naçizane bir anmayla ruhlarını şad ediyor ve ölmeden önce bir şarkı söyleselerdi bence bu olurdu başlığı altında kendilerini kısaca tanıyoruz.
Tarihteki en önemli müzisyenlerin başında gelen Bowie ne yazık ki 1,5 yıl savaştığı kansere yenik düşüp 2016’da aramızdan ayrılan ilk sanatçı olmuştur. George Michael ve Madonna gibi sayısız pek çok yıldıza örnek olan sanatçı başarılı oyunculuk kariyeri ile de eleştirmenlerden yüksek puanlar toplamayı başarmıştır. Müzisyenliğini Pop-Rock ve Glam türleri içerisine çerçevelemiş, çalmayı başardığı 10’dan fazla enstrüman sayesinde de müzisyen-algı kalibresini oldukça yukarı taşımıştır. Hayata ve müziğe kendi gözleri gibi farklı renklerle bakan ve baktıran bu efsane müzisyen için bir paragrafta her şeyi toparlamak tabi ki mümkün olmayacaktır ama fanlarının onun için sıkça kullandığı ifadelerle David Bowie’yi bir kez daha buradan analım. Babadır, candır, aşktır o. Dosttur, her şeydir.
Ünlü Eagles grubunun kurucu üyelerinden Frey aynı zamanda Hotel California efsanesinin de kahramanlarından biridir. Tabi ki Life in the Fast Lane ve Take It Easy şarkılarını da unutmayalım. Bowie’nin ölümünden sadece bir hafta sonra kaybettiğimiz Gleen Frey’le birlikte 2016’nın müzik tarihini etkileyecek ikinci bir vefat durumu da gerçekleşiyordu. ABD’nin karizmatik rock gitaristlerinden biri olarak görülen Frey bu durumu avantaja çevirip 80 ve 90’lı yıllarda aktörlük de yapmıştır. Bu anlamda Bowie ile benzer yanları olduğu görülmektedir. Klasik Rock denince aklıma ilk gelen birkaç isimden biri olan Frey’in artık yaşamıyor olduğunu bilmek gerçekten tuhaf geliyor. Peki ya Hotel California… Evet! Dinlemek eskisinden çok daha zor! İzler mi? Daha da kalıcı. Bu durum öyle bir durum ki bir nevi cennet de olabilir cehennem de…
Prince için tek kelime ne söylersin diye sorsalar doğru söz sanırım “İkon” olacaktır. Müzik hayatına R&B ile başlayan New Wave, Funk, ve Rock akımlarını Pop ile birleştiren Prince toplumsal sorunları ve eleştirileri de albümlerine tamamıyla yansıtmıştır. Little Red Corvette şarkısı ile nükleer kirlenmeyi protesto etmiş Michael Jackson ve Lionel Richie ile beraber videosunu MTV’ de yayınlatabilmiş ilk siyahilerden birisi olmuştur. Diğer taraftan olmazsa olmaz Purple Rain’i unutmayalım. Tarz durumuna gelince sürekli Michael Jackson ile kıyaslanmıştır veya benzetilmiştir. Ama ille de birilerine benzetmek gerekiyorsa Türk yönetmen Fatih Akın’ın dediği gibi bu çağın Mozart’ıdır Prince deyip ünlü besteciye benzetilebilir. Hatta belki daha da fazlası! Mozart’a göre değil tabii ki, çağa göre…
Cohen deyince akla şiir, roman, müzik hepsi aynı anda geliyor. Kanadalı bu efsaneyi anlatırken hangi özelliğini hangi sıraya koyarız bilemiyoruz. Müzisyenliği dahilinde Pop-Rock ve Folk ağırlıklı ezgiler üreten Cohen, iyi bir vokal olmanın yanında iyi de bir piyanisttir. Bana kalırsa ayrıca parantez açmamız gereken özelliklerinden birisi 70’lerde kabare ve dünya müziği üzerine yapmış olduğu çalışmalardı. Kişiler arası karışık ilişkileri şarkılarında konu eden Cohen 2008 yılında en esin verici bestecilerden biri olduğu için Rock&Roll Hall of Fame’e kabul edildi. Yıllardır olumsuz nitelikteki eleştirilerini ilk olarak sesinden dolayı alan sanatçı sonrasında yazılarının ve bestelerinin çoğu da umutsuz diye eleştirildi. Ya sevildi ya sevilmedi. Ortada, sıradan kalmadı. Ben de finali şu eleştiri ile yapayım. Bir ses ille de duru ve akıcı olacak diye bir şey yok. Cohen’e iyi bakın, daha da iyi dinleyin. Ne mi gördüm? Derin bir ses ve duygu…
2016’ya son veda eden müzisyen İngiliz ve dünya pop müzik tarihinin en önemli, en ünlü isimlerinden birisi George Michael olmuştur. Özellikle Pop- Rock tarzına işlediği dans ve soul tınıları kendisini daha da eşsiz yapmıştır. Justin Timberlake, Enrique Iglesias, Ricky Martin, Ronan Keating, Robbie Williams gibi pek çok sanatçıya ilham olan Michael, video klip endüstrisinin gelişiminde de önemli roller üstlenmiştir. Özellikle sosyal yardım projeleri ve çalışmalarıyla herkesten alkış toplayan bir sanatçı olmuştur. Onunla ilgili en güzel yorumu yine hayranları veriyor aslında. Hem superstar hem de underground kalabilen eşittir George Michael… Finalde ise iyi ki bu şarkılar var diyoruz. Şarkılar güzellikleriyle sanatçıları yaşatmaya, onları anlamaya, geç kalmışlığa inat hala onları keşfetmeye bizi davet ediyor. O yüzden şarkılar ne kadar öksüz kalırsa kalsın sevenleri sahipleniyor, dillerden dillere dolaştırıyor ve hem duyguda hem dünyada yayıldıkça yayılıyor. Ya büyüklerimiz halen bize anlatıyor oluyor ya da “Büyüdük mü ne?” deyip biz şarkılara sahip çıkıyoruz. Sonrasında şarkılar bizlere değiyor ardından bizden herkese… Dahası bu insanlar şarkılarını aslında hep bize söylüyor, şarkılar da bizi söylüyor. Müzeyyen Senar da tam olarak onu diyor; Şarkılar seni söyler dillerde nağme adın. Aşk gibi, sevda gibi…
Rahmi Mert Özcan – Bir Dünya Müzik 2017 Şubat Sayısı Yazısı