Oxford virgülü (Oxford comma) İngilizcede yıllardır kullanımı üzerine çeşitli tartışmalara sebebiyet vermiş, fakat Türkçede kullanımı olmayan bir virgül. Bizim için yeni. Değişik. Hatta tuhaf. Merhaba Oxford virgülü, hoşgeldin! Kendisi, “ve” bağlacı ile birlikte kullanılan virgül olur, tanışın.
Hemen örnek verelim: “Müzeye annem, babam , ve abim ile gittik.”
Bu kelimeyi Vampire Weekend’in “Oxford Comma” şarkısı ndan da anımsayanlar çıkabilir. Ben de bu şarkının ilk mısrasında sorulan soruya –dilimize nazikçe çevrilmiş haliyle- cevap vermek istiyorum: “Oxford virgülü kimin umurunda?” Cevap: Benim!
İzleyeceğimiz sokratik yöntemle, “Oxford virgülünü” hem kullanmanın, hem de kullanmamanın beraberinde getirdiklerini ele alacağız. Asırlardır sorulan soruya bir cevap getirmeye soyunduk: Olmak ya da olmamak!
Size oturup gramer, yazım kuralları veya dilin inceliklerinden bahsetmeyeceğim, bu konumuzun haricinde kalıyor. Bugün felsefi benzetmeler gezisine çıkarak, çoğumuzun hayatında karşılığı olmayan bir konuyu tartışacağız.
Neden tartışmayalım?
Oxford virgülünü kullanmamız gerektiğini savunanlar genellikle bakış açılarını şöyle savunurlar: Virgülü kullanmamak anlatım bozukluğuna yol açabilir!
Nasıl yani? Buyrun sizi şöyle alalım;
“Gelirken Ahmet, palyaço ve Joker’e uğrar mısın?”
“Gelirken Ahmet, palyaço , ve Joker’e uğrar mısın?”
Bu iki cümlenin arasındaki fark şu: ilk cümlede Oxford virgülü kullanılmadığı için Ahmet hem Joker hem de komedyenmiş gibi bir algı ortaya çıkabiliyor. İkincisinde ise her kelimeye hak edilen duraklama süresi veriliyor ve bu bilinmedik şahsın 3 farklı kişiye uğraması gerektiği apaçık hale geliyor. Bir cümleyi kâinata bırakıp, onu algılayanın senin anladığın gibi anlamasını beklemek bencilce bir hareket olabilir. Sonuçta her insanın okuduğu cümleden çıkardığı anlam farklı. Değil aynı cümleyi, aynı dili konuşan insanların bile tek bir kelimeden çıkardığı anlam muazzam farklara ulaşabilir. Bir ülke ismi, biri için “yuva” anlamına gelirken diğeri için “düşman” anlamına gelebilir.
“Oxford virgülü, sonrasında gelen kelimeye bir hakarettir!” iddiasının sahiplerine bir bakalım. Aynı anlama gelen iki bağlacı yan yana koymak bazıları için anlamsız gözükebilir. Sıraladığınız üç nesneden en son akla gelen o kelime olduğu için ona özür dilermişçesine konulan, onu daha önemli hissettiren ekstra bir virgülden başkası değil. Kendisi, acıyı çok sonrasına kadar hissettirmeyen bir tokat, seni pohpohluyor gibi gösteren bir ajitasyon malzemesi olarak bile algılanabilir!
Bunu gerçek hayatta yaşadıklarımızdan örneklendirecek olursak karşımıza şunlar çıkıyor: Bikini ile sahile gitmiş “büyük bedenli” (XXL) birine “ Vücudunla bu kadar barışık olman ne kadar da güzel ” demek, veya pazarda dolaşırken “filanca-lardan” olan biri ile konuştuktan sonra “ Aaa, bir filanca-ya göre kendini ne güzel ifade ediyorsun! ” benzeri bir geri bildirim vermek…
En sevdiğime gelelim: Bir erkek sevdiği kıza/erkeğe duygularını açıkladıktan sonra “ Sen diğer kızlar/erkekler gibi değilsin ” dediğinde, sorun nerede? Hepsi aslında “çarpık iltifatlar” kategorisine giriyor. Hakaretle karışık iltifat…
“ Vücudunla bu kadar barışık olman ne kadar da güzel… ” aslında “ senin vücut tipine sahip olanlar dışarı böyle çıkmamalı. ” demenin farklı bir yolu. “ Aaa, bir filanca-ya göre kendini ne güzel ifade ediyorsun! ” demek aslında “ sen ve senin gibilerin kendini güzel ifade ettiğini düşünmüyorum. ” demenin farklı bir yolu. “ Sen diğer kızlar/erkekler gibi değilsin ” ise “ Kızların/erkeklerin geneli garip olduğundan onlardan hoşlanmıyorum ama sen öyle değilsin ” diyerek kadınlara veya erkeklere yönelik olası bazı önyargıları da beraberinde taşıyor(*).
Size, soyut bir kavramla ilgili hem kırmızı hapı, hem de mavi hapı sundum ve seçimi size bıraktım. İkisini de tercih etmeyip odadan da çıkabilirsiniz.
Sonuçta alt tarafı, adı Oxford da olsa, sadece bir virgül…
Sonuçta alt tarafı adı, Oxford da olsa sadece, bir virgül…
(*): Editörün Notu: Aslında gerçekten ve sadece o kişinin olumlu bir farkını ve kişisel özelliğini vurgulamak için “sen diğer kızlar/erkekler gibi değilsin” demek istiyor da olabilir. Önyargılı olmasak mı acaba 🙂