Bodrum’un tarihi mirasını gün yüzüne çıkarma çalışmaları söylevlerde kalıyor…





“Antik Tiyatro’nun önünden altgeçit yapılması” projesi bir önceki dönem
Belediye Başkanı Mazlum Ağan’ın olmazsa olmaz projesiydi… şžu günlerde
konuşulan Aya Nicholas Kilisesi’nin yapımı ise şimdiki Belediye Başkanı
Mehmet Kocadon’un övünç kaynağı… 2009 yılında gündeme gelen
“İskenderin Ayak İzleri” projesi unutuldu… Antik Hipodrom, Sanayi Sitesi’nin altında… Mausoleum’un birebir maketi ise ulaşılmaz bir hayal…
Türkcell-Ericsson’un bakımını yapıp yıllar önce pırıl pırıl teslim ettiği
Myndos Kapısı ise yeniden otlara bürünmüş durumda…

1989 yılında Antik Hipodrom’un
seyirlik tribünlerinde oturup etrafı seyrettiğimi hatırlarım…

O zaman düşlemiştim buraya keşke hiçbirşey yapılmasa diye ama çıkarlar söz konusu olunca rant denen kavram ortaya çıkınca önüne geçilemiyor olacakların… Önce Hipodrom yokmuşçasına davranıldı, benim üzerine oturduğum Antik Hipodrom’un tribün duvarı bir şekilde yok edildi. Ve üzerine bugün Bodrum’un en büyük çirkinlik anıtı “Sanayi Sitesi” inşa edildi…
Rant kavgası hâlâ devam ediyor…
Ne sanayiinin taşınması gündemde, ne altındaki Antik Hipodrom kimsenin umurunda… İnsanlarımızın umurunda olan tek şey “Neden her yıl Bodrum’a daha az ve daha ucuzcu turist geliyor?” sorusu… Bu sorunun cevabı 1989’da üzeri toprakla örtülen “Sanayi Sitesi” dir… Önünden yol geçirilen ve büyük bir kısmı yok edilen “Antik Tiyatro” nun bugünkü garip konumuna getirilmesidir…

Bir önceki Belediye Başkanı “Antik Tiyatro’nun önünden geçen yolu kaldıracağım, yolu yeraltına indireceğim. Bu projeyi bitirmeden görevden ayrılırsam …” deyip söz vermişti… Ancak proje gerçekleşmedi… Yönetimler arasında öncekinin projesine sıcak bakılmadığından 2009’dan bu yana Belediye Başkanı olan Mehmet Kocadon ise bu konudan bahsetmiyor bile… Kocadon daha kolay bir yol bulup “Antik Tiyatro”yu gösterilere kapatıverdi…

2009 yılında gündeme gelen “İskenderin Ayak
İzleri” projesini
hatırlayanınız var mı?

”Denizden gelen zengine Bodrum’u daha cazip hale getirebilmek için Unesco’ya sunduğumuz ve 25 milyon Euro’ya mal olacak ‘İskender’in Ayak İzleri Projesi’nde şu andaki Sanayi Sitesi’nin altındaki 3 bin 500 yıldır toprak altında bulunan antik hipodromu gün ışığına çıkartacağız. Mars Mabedi’ni düzenleyerek, antik tiyatro ile bağlantısını kuracağız. Antik tiyatro ile birlikte Mausoleum ve Büyük İskender’in Bodrum’a girmek için aylarca önünde mücadele verdiği Myndos Kapısı’nı yeniden kültür turizmine kazandıracağız. Proje hayata geçtiğinde yılın 12 ayı Bodrum’a gelecek turist sayısı dört milyonu aşacak”
“İskender’in Ayak İzleri” yerine 2010 yılının Mart ayında ITB Berlin Turizm Borsası fuarından dönüşte Başkan Kocadon’un verdiği bu söylevin izlerini arayın ortaya bir hiç çıkacaktır…
Ne İskenderin ayak izi, ne Hipodrom bugün gündemimizde bile değildir…

Geçenlerde yine Başkan’ın bir gazete’de çıkan “Yıkılan Aya Nicholas kilisesinin yerine yenisi yapılacak. Maketleri ve planları hazır.” sözü üzerine araştırdığımda belediyede maketin de planın da olmadığı öğrendim..  Üstelik “İskenderin Ayak İzleri” projesinde sözü geçen “ Myndos Kapısı” nın yıllar önce Türkcell-Ericsson işbirliğiyle onarılıp pırıl pırıl hizmete açılmasının ardından geçen bir kaç yılda yeniden bakımsızlık ve ilgisizlikten perişan halde olduğunu görmek ne kadar acı ve söylevlerle ne kadar çelişiyor.

Bir zamanlar Büyük İskender’e bile karşı koyanlar, günümüzde
paranın cazibesine karşı koyamıyacak kadar güçsüz ve bulduklarında tarihi talan etmeye hazır topyekün donanımlı bir şekilde bekliyorlar…

Myndos Kapısı’nın hemen yanına, Bodrum’un tarihi sur duvarları üzerine inşa edilen L’Ambiance otelinin havuzunun neredeyse içinde bulunan tarihi mezarlar, Bugün Carrefour Express içinde
bulunan tarihi surlar bizim Belediye, Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu ve tüm rantseverlerle ne kadar uyumlu çalıştığını
göstermiyor mu?…

Bir dönemler Mausoleum’un  (Dünyanın Yedi Harikasından Biri: Mausoleum)  birebir maketinin yapılması gündemdeydi… Işık gösterileriyle Mausoleum yaratılacaktı… Söylevlerde kaldı gitti…

Mars Mabedi’nin nerede olduğunu, ne olduğunu, turistlere utanmadan bizim bir “Mars Mabedi” miz var diyebileceğimiz bir yerin varlığını biliyor muyuz? Bununla ilgili bir küçük el baskısı kağıt yada broşürü turistlere verebiliyor muyuz?

Karyalılarda iki tane Artemisia olduğunu, Bunlardan Artemisia’nın dünyanın ilk kadın amirali olduğunu, II.Artemisia’nın ise Mausolos’un kardeşi ve karısı olduğunu ve Mausoleum’un inşaasını bitirdiğini biliyor muyuz? Biliyorsak niye Artemis ismini verdiğimiz bir caddemiz var da 1. Artemisia ve 2. Artemisia caddelerimiz yok?

Tarihimizi işimize geldiği zaman kullanıyoruz. Onu söylevlerimizde hoyratça harcıyoruz. elimizden gelse Mausoleum’un oraya bile acımadan otel inşa ederiz ve sonra oturup “Turizm neden geriye gidiyor” edebiyatı yaparız…

Üzerine su içmeden, şu anda mevcut olan tarihi değerlerimize hiç olmazsa şu günkü halleriyle sahip çıksak…

Gerçekten inanarak, gerçekten yaparak…