Feragat bir kimsenin hakkından kendi rızası ile vazgeçmesidir. Davadan feragat, davacının tek taraflı beyanı ile derdest bir davada, davanın görüldüğü mahkemeye karşı yapılır. Feragat derdest bir davada yapılabildiği için hüküm kesinleşinceye kadar yani İstinaf ve Yargıtay incelemesi aşamasında da yapılabilir. Davadan feragat tek taraflı irade beyanı ile yapılan yenilik doğuran bir haktır. Feragat davacının tek taraflı irade beyanı ile yapıldığı için davalının feragati kabulü aranmaz.
Feragat net ve açık olmalıdır. Feragat şarta bağlı olamaz.Tüm bu açıklamalardan anlaşılabileceği gibi açmış olduğunuzdan boşanma davasından istediğiniz zaman feragat edebilirsiniz. Ancak bu noktada çok önemli 2 ayrıntıya dikkat etmek gerekir.Bir boşanma davasında bir kez feragat ettikten sonra bu boşanma davasında ileri sürdüğünüz sebeplere dayalı olarak yeniden dava açamazsınız. Çünkü feragat etmekle eşinizi affetmiş sayılırsınız.
Örneğin eşinizin başka bir kişiyle birliktelik yaşaması sebebiyle açmış olduğunuz boşanma davasından feragat ederseniz bundan sonra yeniden bir boşanma davası açmanız halinde bu sebebe dayalı olarak boşanamazsınız. Diğer ayrıntı ise sizin boşanma davası açmanıza karşılık olarak eşinizin de size karşı dava açama halidir. Bu takdirde siz boşanma davasından feragat etseniz dahi eşiniz karşı davasından feragat etmez ise eşinizin davasının kabulü halinde boşanmanın gerçekleşeceğini bilmelisiniz.
Feragat yenilik doğuran bir hak olduğu için feragat hakkı bir kere kullanmak ile sona erer. Yani davacı feragat hakkını kullandıktan sonra bu beyanından geri dönemez. Feragatten feragat olmaz.Halk diliyle söyleyecek olursak vazgeçmeden cayamazsınız.Böylece feragat kesin hüküm gibi sonuç doğurur ve dava tüm sonuçları ile birlikte ortadan kalkar.
Feragat boşanma davasında duruşmada sözlü olarak yahut davacının imzasının ona ait olduğunu ortaya koyan noter veya hakim huzurunda verildiğini ortaya koyan şerhi içeren dilekçe ile yapılır.
Yargıtay kararlarında da sabit olduğu üzere boşanma davasından feragat halinde davacı, davalının bu tarihe kadar gerçekleştirmiş olduğu kusurlu eylemlerini bağışlamış sayılır. Boşanma davasından feragat edildikten sonra ortak hayatın yeniden kurulamaması sebebiyle tekrar boşanma davası açılabilir.
Ancak burada da ayrı ihtimaller vardır. Eylemli ayrılığa dayalı olarak boşanma davası açılabileceği gibi feragatten sonra ortaya çıkan sebeplere dayalı olarak da boşanma davası açılabilir.
Boşanma davası feragat dilekçesi ile boşanma davasından feragat ettiğini beyan eden kişi tüm haklarından vazgeçmiş sayılır. Ancak bu kavram çoğu zaman feragat eden kişilerin yeninden boşanma davası açamayacakları olarak yorumlanır. Ancak bu yorum yanlıştır. Kişiler sadece söz konusu dava kapsamındaki haklarından vazgeçer. Boşanma davası açma hakkından feragat etmesi söz konusu olmayacaktır.
Boşanma davasından vazgeçme ve feragat etmek ile çok sık karıştırılan bir kavramdır. Temelde bu ikisi farklı şeyleri ifade eder. Boşanma davasından vazgeçme dilekçesi ile yapılan işlemlerde karşı tarafında açık bir şekilde onayının, rızasının alınması gerekir. Feragat dilekçesinde karşı tarafın rızasının alınmasına ihtiyaç duyulmazken, vazgeçeme işlemleri için bu onaya gereklidir. Vazgeçmesine muvafakat veren kişiler ise karşı tarafın aynı davayı açma riskine de katlanacaktır. Boşanma davasında feragat ve vazgeçme kavramları birbirinden önemli ölçüde ayrılmaktadır.
Boşanma davası iptal işlemleri için davadan karşılıklı olarak vazgeçme veya tek taraflı olarak feragat yapılarak mümkün olabilir. Geri çekme veya diğer yöntemler ile davandan vazgeçilmesi ve iptal edilmesini talep etmek için gerekli şartların oluşması ve kanuni prosedürün uygulanması gerekir.
Boşanma davalarında iptal konusu çoğu zaman farklı uygulamalar nedeniyle karıştırılmaktadır. Bu nedenle bu tip hakların detayları ve dilekçelerin hazırlanarak başvuru işlemlerinin gerçekleştirilmesi için avukatlar tarafından işlem yapılması son derece önemlidir.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04.02.2020 tarihli, 2020/176 E. , 2020/722 K. karar
“Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu ‘nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davası olup, ilk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda “Eşi, çocuğu ve evine gereken ilgi ve alakayı göstermeyip yeterli zaman ayırmayan, zaman zaman eşine karşı fiziksel ve sözel şiddette bulunan ve evlilik birliği içerisinde oluşan borçları ödemek amacıyla kadının çektiği kredi borçlarının ödenmesine katkıda bulunmayan” erkeğin tam kusurlu olduğu belirtilerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine ilişkin karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi hükmü davacı kadın tarafından kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat miktarları, davalı erkek tarafından ise; kusur belirlemesi, kadın lehine hükmolunan tazminatlar, velayet, kişisel ilişki ve vekalet ücretleri yönünden istinaf edilmiştir. İstinaf incelemesini yapan bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; kadının tedbir ve iştirak nafakalarına yönelik talebi, erkeğin ise kusur belirlemesi, tazminatlar ve kişisel ilişkiye yönelik istinaf istemleri kabul edilmiş, tarafların sair istemleri hakkında esastan red kararı verilmiştir.
Bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi gerekçesinde; tarafların daha önce müştereken verdikleri dava dilekçesiyle … sayılı dosyasında görülen Türk Medeni Kanunu nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma davası açtıkları, ancak tarafların yine müştereken verdikleri 19.11.2015 tarihli dilekçe ile davadan feragat etmeleri nedeniyle bu davanın reddedildiği, ilk davadan feragat ederek, tarafların feragat tarihinden önceki olayları affetmiş, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılacakları, feragat tarihinden önceki olaylara dayalı olarak taraflara bir kusur yüklenemeyeceği feragat tarihinden dava tarihine kadar taraflardan kaynaklanan ve onlara kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığının da iddia ve ispat edilemediği belirtilerek, ilgili bentler kaldırılarak kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Yargıtay Kararı: Taraflar arasında daha önce görülen dava anlaşmalı boşanma (TMK166/3) talebine ilişkin olup, münhasıran anlaşmalı boşanma davası olarak açılmış davadan feragat edilmesi dava tarihinden önceki olayların tümünün affedildiği sonucunu doğurmaz. Taraflar, anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanabilir. Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı erkeğin eşine yönelik fiziksel şiddeti ve hakaretinin olduğu anlaşılmaktadır.
Gerçekleşen bu durum karşısında, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurludur. Bu husus gözetilmeden yanılgılı değerlendirme sonucu davalı erkeğin kusursuz olduğunun kabulü doğru olmamıştır.”
Yargıtay önceki tarihlerde verilmiş kararlarında aksi görüş belirttiği, anlaşmalı boşanma davasından feragat halinde de çekişmeli boşanma davasından feragatte olduğu gibi önceki vakıaların affedilmiş sayılacağı ve artık karşı tarafa kusur olarak yüklenemeyeceği kabul edilmekteydi. Yargıtay’ın bu görüşünden dönmesinin isabetli olduğu kanaatindeyiz.
Bu konu hakkında benzer makaleler için tıklayın