Boşanma Davası Yargılaması

Boşanma Davası Yargılaması ile alakalı YARGITAY KARARI’nı sizlere sitemizde paylaştık. Benzer hususlar için hemen avukatlarımıza danışabilirsiniz.

2. Hukuk Dairesi 2021/1892 E. , 2021/4696 K.

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 08.06.2021 günü temyize cevap dilekçesi ile duruşma talep eden davacı … vekili Av. … geldi. Karşı taraf temyiz eden davalı … ve vekili gelmedi. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Anayasa’nın 141/3. maddesi ” Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır” buyurucu hükmünü içermektedir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinde de kararın kapsayacağı hususlar ayrıntılı biçimde belirtilmiş olup, bu maddenin 1. fıkrasının “c” bendine göre; mahkeme kararlarında iki tarafın iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepler açıkça gösterilmelidir.

Taraflar arasında görülen boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince “Davalının hemşirenin yanında davacıya “Sen ne biçim doktorsun” deyip muayenehaneden çıkarken de: “Yetiştirme yurdunda yetişen çocuk bu kadar olur,görgüsüz” dediği, davalının davacının yetiştirme yurdunda kaldığını Safiye isimli komşularına da anlattığı anlaşılmıştır. Dinlenen davalı tanıklarının anlatımından ise davacının yoğun şekilde alkol kullanımının söz konusu olduğu, aynı zamanda tanık olarak dinlenen davalı tanığı …”ün anlatımında davacı ile tanığın 2016 yılında birlikte yaşadıkları, aynı tanığın beyanından bu olay sonrasında müşterek hayatın devam ettiğinin anlaşıldığı, yine tanıklar …”nın davacının sadakatsizliği ve yoğun alkol kullanımı konusunda görgüye dayalı bilgi sahibi olduğu anlaşılmıştır. TMK 166/2 maddesinde:”Yukarıdaki fıkrada belirtilen hallerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.” şeklinde belirtilmiştir. Buna göre boşanma kararı verebilmek için karşı tarafın az da olsa kusurlu olması gereklidir. Davalının tam/ağır kusurlu olması gerekli değildir. Dosyamızda davacı tanığı …”un görgüye dayalı beyanındaki davalının söylediği rencide edici sözler ve davacının geçmişte yetiştirme yurdunda kaldığına ilişkin komşuya olan anlatımı sebebiyle kusurlu bulunmuş olup neticeten evlilik birliğinin tarafların birarada yaşamaları beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığı kanaatine varılarak davanın kabulüne, tarafların TMK 166/1 maddesi gereğince boşanmasına karar verilmesi gerekmiştir.” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davacı erkeğin tazminat taleplerinin ise yasal koşulları oluşmadığından bahisle reddine karar verilmiştir. Kararda davalı kadının kabul edilen kusurlu davranışları yazıldığı halde, denetime olanak verecek şekilde, davacı erkeğin kabul edilen kusurlu davranışlarına ilişkin açık bir tespitte bulunulmadığı gibi tarafların kusur nispetleri de belirtilmemiştir. Açıklanan nedenlerle karar gerekçesiz olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-e maddesindeki unsurları içermemektedir.
Diğer yandan ilk derece mahkemesince verilen karara karşı davalı kadın tarafından yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesine karşın bölge adliye mahkemesince esastan red kararının gerekçesinde “Taraflarca ileri sürülen vakıalar, toplanan tüm delillere göre; davalı kadının, hemşirenin yanında davacı erkeğe “Sen ne biçim doktorsun” dediği, odadan çıkarken de “Yetiştirme yurdunda yetişen çocuk bu kadar olur” şeklinde sözler söylediği, davalı kadının, kusurlu bu davranışları ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı, boşanmaya neden olan olaylarda taraflarca ileri sürülen vakıalar dikkate alındığında; kadının tam kusurlu olduğu, ilk derece mahkemesinde yapılan yargılamanın, belirlenen kusur durumunun, kusur durumuna ilişkin gerekçenin, davacı erkeğin TMK.’nun 166/1-2 maddesi uyarınca açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin karar ve karar gerekçesinin, toplanan tüm delillere, usul ve yasaya, hakkaniyet ilkesine uygun olduğu” belirtilerek gerekçe düzeltilmesi yapılmak sureti ile davalı kadının tam kusurlu olduğu yazılmasına karşın, kararın hüküm kısmında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmek suretiyle gerekçe ile hüküm arasında çelişki yaratılmıştır. Gerekçe ve hüküm arasında yaratılan bu çelişki dahi tek başına bozma sebebi oluşturduğundan, temyiz edilen hükmün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 3.050 TL vekalet ücretinin Asiye’den alınarak Cahit’e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oybirliğiyle karar verildi. 08.06.2021 (Salı)