Boşanma Davasının Şartları ve Çeşitleri Nelerdir? Konusu Boşanmanın tanımı ve şartlarını ayrıntılı olarak ele alarak değerlendirelim.
Boşanma en basit tanımıyla evlilik birliğinin sona ermesi demektir. Boşanmanın gerçekleşmesi ile maddi ve hukuki bazı sonuçlar doğar. Öncelikle boşanan tarafların yeniden evlenme hakkı doğar. Boşanma sonucunda kadın, kocasının soyadını kullanma hakkını kaybeder. Fakat evlilik ile kazanılmış olan vatandaşlık, kayın hısımlığı ve erginlik boşanma ile sona ermez. Eşler boşanma ile birbirlerine karşı olan mirasla ilgili talep haklarını kaybederler, yani artık birbirlerinin yasal mirasçısı olamazlar.
Boşanmanın gerçekleşmesi ile birlikte bazı maddi sonuçlar da doğabilir. Boşanma sonucunda maddi tazminat, manevi tazminat ve nafaka söz konusu olabilir.
Eğer boşanan eşler çocuk sahibi ise boşanma davası ile çocuklarla ilgili ortaya çıkacak anlaşmazlıklar da gündeme gelir. Boşanma ile beraber çocukların velayeti, çocukların maddi ihtiyaçları ve çocukların hem ebeveynleri hem de başkaları ile kişisel ilişkilerinin belirlenmesi konuları da karara bağlanır.
Boşanma sebepleri özel boşanma sebepleri ve genel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılmaktadır. Özel boşanma sebepleri zina, suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme, akıl hastalığı, hayata kast, pek kötü ve onur kırıcı davranış ve terktir. Genel boşanma sebepleri ise evlilik birliğinin sarsılması, eşlerin boşanma konusunda anlaşmaları ve ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır. Açılacak olan boşanma davasında doğru sebebe dayanılması çok önemlidir. Yanlış bir sebebe dayanılarak açılan davanın reddedilme olasılığı yüksektir. Bu sebeple boşanma davası açarken avukata danışmak daha doğrudur.
Madde 161 – Eşlerden biri zina ederse, diğer eş boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Eşlerden birinin evlilik devam ederken üçüncü bir kişiyle isteyerek cinsi münasebette bulunmasına zina denir. Zina mutlak bir boşanma sebebidir, yani zinanın varlığı halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığına bakılmaz. Zina varsa boşanmaya karar verilir.
Madde 162 – Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir.
Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer.
Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
Hayata kast, kişinin eşini öldürme niyetini açık etmesidir. Bu açık etme genelde sözle olsa da her türlü hareket ile meydana gelebilir. Pek kötü davranış, kişinin eşinin sağlığına ve vücut bütünlüğüne yönelik saldırılarına denir. Onur kırıcı davranış ise, kişinin eşine onurunu kırıcı, küçük düşürücü hakaretler etmesi ve bu yönde hareketlerde bulunmasıdır.
Madde 163 – Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
Bu konuda her suç bu sonucu doğurmaz, yalnızca küçük düşürücü suçlar boşanma sebebi olabilir. Suçun küçük düşürücü olup olmadığı toplumda o suça karşı hakim olan algıya göre hakim tarafından takdir edilir. Haysiyetsiz hayat sürme sebebine dayanabilmek için bu eylemin devamlılık göstermesi gerekir. Ayrıca bu sebeplerle boşanma gerçekleşmesi için diğer eş için birlikte yaşamın çekilmez hale gelmesi gerekir.
Madde 164 – Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır.
Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
Terk, kişinin evlilikten doğan sorumluluklarından kaçınmak için eşini bırakıp gitmesi veya haklı bir sebebi olmadan birlikte yaşadıkları ortak konuta dönmemesi olarak gerçekleşebilir. Eşini ortak konutu terk etmesi için zorlayan veya eşinin, haklı bir sebebi olmadan, ortak konuta dönmesini engelleyen kişi terk etmiş sayılır.
Madde 165 – Eşlerden biri akıl hastası olup da bu yüzden ortak hayat diğer eş için çekilmez hâle gelirse, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığı resmî sağlık kurulu raporuyla tespit edilmek koşuluyla bu eş boşanma davası açabilir.
Akıl hastalığı sebebiyle boşanabilmek için akıl hastalığının iyileşemeyeceğinin sağlık kurulu raporu ile belirlenmiş olması ve diğer eş için bu durumun çekilemez olması gerekmektedir.
Madde 166
– Evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerden her biri boşanma davası açabilir.
Yukarıdaki fıkrada belirtilen hâllerde, davacının kusuru daha ağır ise, davalının açılan davaya itiraz hakkı vardır. Bununla beraber bu itiraz, hakkın kötüye kullanılması niteliğinde ise ve evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebilir.
Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.
Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir.
Burada sayılanlar genel boşanma sebepleridir. Bunlardan ilki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olmasıdır. Eşler arasında şiddetli geçimsizliğin bulunması ve bunun ortak hayatı çekilmez hale getirmesi gerekmektedir. Örneğin; eşlerden birinin kişisel bakımına dikkat etmemesi, eşinin rızası olmadan cinsel birliktelikte bulunması veya aile içinde kalması gereken konuları başkalarının yanında dillendirmesi bu sebebe dayanmak için yeterli görülmektedir. Evlilik birliğinin temelinden sarsılıp sarsılmadığı tespit edilirken eşlerin kişisel özellikleri, maddi durumları, kültürleri ve varsa çocuklarıyla ilişkileri ile toplumun değerleri dikkate alınır. Evliliğin çekilemez hale geldiğine karar verilirken varsa çocuğun menfaati, davalı eşin görüşleri ve davacının evliliğin devamı için gösterdiği çaba da göz önünde bulundurulur
Genel boşanma sebeplerinden ikincisi ise eşlerin anlaşarak boşanmasıdır. En az bir yıldır evli olan çiftler bu yola başvurabilir. Hızlı bir şekilde boşanmaya olanak sağlar. Anlaşma için iki tarafın birlikte başvurması ya da birinin açtığı davayı diğerinin kabul etmesi gerekir. Hakim her iki tarafı da dinler ve eşlerin arasındaki mali konulardaki ve çocuklarla ilgili konulardaki anlaşmayı kabul eder veya değiştirerek eşlerin kabulüne sunar. Hakimin anlaşmayı kabulü veya değişiklik öngördüğü takdirde eşlerin bu değişiklikleri kabulü ile boşanmaya karar verilebilir. Anlaşarak boşanma reddedilirse eşler tekrar anlaşarak boşanma için ya da başka sebeplerle boşanma için mahkemeye başvurabilir.
Son genel boşanma sebebi ise ortak hayatın yeniden kurulamamasıdır. Daha önce herhangi bir sebeple açılmış ve reddedilmiş olan boşanma davasının üzerinden üç yıl geçmesine rağmen ortak hayat yeniden kurulamamışsa eşlerden birinin başvurusu üzerine boşanmaya karar verilir. Örneğin; zina sebebiyle daha önce bir boşanma davası açılmış ve reddedilmiş, reddedildikten sonraki üç yıl boyunca da eşler ortak bir hayatı kuramamış ise bu sebebe dayanılabilir. Reddedilmiş olan davanın neden açıldığı veya davayı kimin açtığı önemli değildir. Şartlar gerçekleşmişse hakim boşanmaya karar vermek zorundadır.
Boşanma davası evliliği sonlandırmayı sağlayan bir davadır. Boşanma davaları çekişmeli ve anlaşmalı olmak üzere iki türdür.
Eşlerin boşanmayla ilgili konuların tamamında anlaşması sonucunda anlaşmalı boşanma davası açılır. Bu tür davalar daha hızlı sonuçlanır, bu sebeple de taraflar mümkünse anlaşarak boşanmayı tercih eder. Anlaşmanın yapılması ve sürecin takibi konusunda avukat yardımı almak davanın hatasız ilerletilmesi ve hızlı sonuç almak için önemlidir.
Eğer eşlerden biri boşanmak istemiyorsa ya da boşanmak istiyor fakat diğer eşle boşanmanın hukuki sonuçları konusunda anlaşamıyorsa çekişmeli boşanma davası gündeme gelir. Anlaşmalı boşanma davasına göre daha uzun sürmektedir, bu sebeple eşler öncelikle anlaşarak boşanmak ister. Uzun ve daha zor bir süreç olduğu için avukatla birlikte süreci yürütmek faydalı olacaktır.
Anlaşmalı boşanma davalarında gereken şartlar kanunda şu şekilde sayılmıştır;
Çekişmeli boşanma davasında anlaşmalı boşanma davasındaki şartlar yoktur. Evliliğin her döneminde açılabilir. Eşlerden birisi tek başına mahkemeye başvurabilir. Çekişmeli boşanma davası için eşlerin boşanmanın asli unsuru olan nafaka, boşanma, tazminat ve velayet konularından bir veya birden fazlası üzerinde anlaşamamış olması gerekir.
Zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış sebeplerinden biriyle açılan boşanma davasında zamanaşımı süresi eşin boşanma sebebini öğrenmesinden itibaren 6 ay ve her halde 5 yıldır. Örneğin; zina sebebiyle boşanma davası açmak isteyen eş zinayı öğrendikten sonraki 6 ay içinde davayı açmalıdır, fakat zinanın üzerinden 5 yıl geçtiyse bu sebebe dayanarak dava açamaz.
Diğer sebeplere dayanılarak açılan davalar her zaman açılabilir, zamanaşımı süresi yoktur. Fakat makul bir sürede açılması hakimin takdirini olumlu yönde etkileyebileceği için mümkün olan en kısa sürede açılması tavsiye edilmektedir.
Boşanma ile birlikte doğan dava hakları, boşanmanın kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içerisinde kullanılmalıdır. Örneğin; boşanma sonucunda maddi ya da manevi tazminat davası açılmak isteniyorsa bu dava boşanma kararı kesinleştikten sonraki 1 yıl içerisinde açılmalıdır.
Boşanma davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemeleri’dir. Yetkili mahkeme ise eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önceki son 6 aydan beri oturdukları yer mahkemesidir. Kısacası boşanma davası açmak isteyen eş bu davayı kendisinin ya da eşinin yerleşim yerindeki veya davadan önce eşiyle beraber 6 aydır oturdukları yerdeki Aile Mahkemesi’nde açmalıdır.