Boşanma sebepleri evliliği yasal olarak sonlandırma sürecinde açılacak olan boşanma davasının niteliğine göre dava içerisinde sunulması gerekmektedir. Boşanma davaları, anlaşmalı boşanma ve çekişmeli boşanma olarak ikiye ayrılır. Bu süreçte tarafların tüm hukuki sonuçlarda uzlaştığı durumlar için anlaşmalı boşanma davası açılır. Velayet, boşanmada mal paylaşımı , boşanmada tazminat ya da nafaka gibi hususlarda uzlaşılamaz veya eşlerden birisi boşanmak istemezse çekişmeli boşanma davası açılır. Boşanma sebepleri bağlamında bakıldığında anlaşmalı boşanma davalarında taraflar zaten uzlaşma içerisinde olduğundan boşanma sebebi öne sürülmez. Çekişmeli boşanmalarda ise davacı haklı boşanma nedenleri ile davayı açmalıdır. Çekişmeli boşanmalarda öne sürülebilecek boşanma sebepleri genel ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır.
Haklı bir boşanma nedenine sahip olmadan açılacak olan çekişmeli boşanma davaları reddedilir. Boşanma davasında öne sürülebilecek nedenler, genel boşanma sebepleri ve özel boşanma sebepleri olarak ikiye ayrılır.
Kanun spesifik olarak altı durumu özel boşanma sebebi olarak belirtmiştir. Bu durumların varlığı halinde açılacak olan çekişmeli boşanma davasında davacı, karşı tarafın kusurlu olup olmadığını ispat etmek zorunda değildir. Özel boşanma nedenleri nde davacı, söz konusu nedenin varlığını ispatlamalıdır. Bu yönüyle genel ve özel boşanma sebepleri farklılık gösterir. Genel boşanma sebeplerinde davacı ve davalının kusurları incelenmektedir. Kanuna göre özel boşanma sebepleri şunlardır;
En sık karşılaşılan özel boşanma nedenlerinden birisi aldatma nedeniyle boşanma davalarıdır. Zina sebebiyle boşanma davası açılması için, eşin karşı cinsten birisiyle cinsel ilişki kurması anlamı ifade eder. Burada iki durumu belirtmek gerekir. Eşin aldatması karşı cinsten biriyle gerçekleşmelidir. Eşin hemcinsiyle yaşadığı aldatma durumlarında öne sürülecek boşanma sebebi aldatma değil, haysiyetsiz yaşam sürme olacaktır. Üzerinde durulması gereken diğer bir durum ise aldatmanın varlığı için cinsel birleşmenin gerçekleşmesi şart değildir. Yargıtaya göre aldatma teşebbüs aşamasında ya da zina yapıldığına dair intiba uyandıran durumlarda da dava açılabilir. Örneğin eşin karşı cinsten birisiyle otelde kalması direk olarak cinsel birliktelik ispatı olmasa da zinaya ilişkin intiba uyandırdığı için bu dava sebebi içerisinde değerlendirilebilmektedir.
Aldatma ( zina) sebebiyle boşanma davası açılabilmesinin belirli zamanaşımı süresi vardır. Davacı, aldatıldığını öğrendiğinden itibaren 6 ay içerisinde aldatma nedeniyle boşanma davası açmalıdır. Bu süre zarfında ya da aldatmanın üzerinden 5 yıl geçmiş olması durumunda zina sebebiyle boşanma davası açılamaz. Bu süreler hak düşürücü süredir. Dava açılırken bireyler birden fazla boşanma sebebi öne sürebilmektedir. Örneğin açılacak boşanma davasında aldatma ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması birlikte öne sürülebilir. Aldatmanın zamanaşımı süresi sebebiyle dava konusu olmadığı durumlarda hakim aldatma nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı kararı verebilmektedir.
Aldatma durumlarında eşini affeden kişinin aldatma nedeniyle boşanma davası açma hakkı yoktur. Affetme eylemi sözlü, yazılı ya da örtülü bir şekilde olabilir. Aldatma nedeniyle açılan davadan feragat eden kişinin tekrar aldatma nedeniyle boşanma davası açma hakkı da olmaz.
Aldatma sebebiyle boşanma davalarında aldatılan eş, karşı taraftan manevi tazminat talep edebilmektedir. Ayrıca aldatan eşe nafaka ödenmez. Aldatılan kişi ise nafaka talebinde bulunabilir. Çocukların velayeti hususunda ise, aldatma kıstas olarak kabul edilmez. Boşanmada velayet konusunda belirleyici olan çocuğun menfaatleridir.
TMK 164. maddesinde terk sebeiyle boşanma davası açılabileceği düzenlenmiştir. Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için aşağıda yer alan durumların varlığına bakılır.
Terk nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için usulüne uygun adımların atılması gerekir. İhtar olmadan terk nedeniyle boşanma davası açılamaz. Ayrıca terkin ilk maddede belirtildiği gibi maksadının ortak hayatı devam ettirmemek olması gerekir. Örneğin iş sebebiyle farklı bir yerde olan kişiye karşı terk sebebiyle dava açılması mümkün değildir. İhtardan sonra 2 ay içerisinde eve dönen kişiye karşı bu sebeple dava açılamaz. Haklı bir sebeple evi terk eden eşe yapılan ihtar sonrası, haklı sebebin ortadan kaldırılması gerekir. Örneğin eşinin ailesiyle birlikte yaşamak istemeyen eş evi haklı olarak terk edebilir. Diğer eşin ayrı bir ev açması gerekir. Haklı sebebin ortadan kaldırılmadığı durumlarda ihtara olumlu yanıt vermediği için eşe terk sebebiyle boşanma davası açılamaz.
Eşlerden birisinin sürekli olarak akıl hastalığının bulunması durumunda, bu husus boşanma sebebi olarak öne sürülerek dava açılabilmektedir. Türk Medeni Kanunu 165. maddesinde akıl hastalığı özel boşanma sebepleri arasında sayılmıştır. Bu nedenle boşanma davası açılabilmesi için akıl hastalığının resmi sağlık kurulu raporlarıyla belirlenmiş olmalıdır. Akıl hastalığı sebebiyle boşanma davası açılabilmesi için bir diğer kriter, hastalığın evlilikten sonra ortaya çıkmış olması gerekir. Evlilikten önce akıl hastalığı olması durumunda boşanma davası açılamaz. Bunun yerine evliliğin iptali davası açılması gerekir.
Birlikte yaşamanın beklenmeyeceği durumlardan birisi de eşlerden birisinin küçük düşürücü suç işlemesi ya da haysiyetsiz yaşam sürmesi olabilir. Bu sebeplerden dolayı boşanma davası açılabilmesi mümkündür. Medeni kanunun 163. maddesinde suç işleme ve haysiyetsiz hayat sürme özel boşanma sebebi düzenlenmiştir.
Toplum içerisinde yüz kızartıcı veya küçük düşürücü suç olarak bir çok suç sayılabilir. Bu bağlamda eşlerden birisinin küçük düşürücü suç işlemesi boşanma sebepleri arasında yer almaktadır. Örneğin eşin, hırsızlık, dolandırıcılık suçu , uyuşturucu madde kullanımı, rüşvet, taciz… gibi yüz kızartıcı suçları işlemesi durumunda haklı boşanma sebebi olarak bu durum öne sürülebilmektedir.
Söz konusu kanun maddesinde düzenlenen bir diğer husus ise haysiyetsiz hayat sürmedir. Burada haysiyetsiz hayat sürmeden kasıt, kişinin namus veya haysiyetini zedeleyecek bir yaşama sahip olmasıdır. Bu tür bir yaşamdan dolayı diğer eşin birlikte yaşaması beklenemez ise, haysiyetsiz yaşam süren eşe çekişmeli boşanma davası açılabilir.
Boşanma davalarında öne sürülebilecek bir başka özel boşanma sebebi, eşin hayata kast etmesi, pek kötü ve onur kırıcı davranışta bulunmasıdır. TMK 162. maddesinde düzenlenen bu hususa göre eşi tarafından hayatına kast edilen, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan kişi boşanma davası açabilir.
Hayata kast, eşlerden birisinin diğer eşin hayatına kast etmesi, diğer eşi öldürmeye teşebbüs etmesi kavramıdır. Eğer eşi tarafından hayatına kast edilen kişi bu durum sebebiyle boşanma davası açarsa, hakimler boşanma sebebini göz önünde bulundurarak davayı daha kısa sürede sonuçlandırır. Hayatına kast edilen eşin böyle bir durumla tekrar karşılaşmaması adına birlikte yaşanmaları beklenemez. Hayata kast nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için, kast edilen kişinin yaralanması şartı aranmaz.Ortada eğer hayata kast etme eylemi var ise dava açılabilir. Burada kast eden eşin öldürme amacı güdmesi gerekir.
Pek kötü muamele ve onur kırıcı davranış hususları ise, birbirinden farklı kavramları ifade eder. Evlilik içerisinde eşlerden birisinin pek kötü muamelede bulunması, diğer eşe eziyet edilmesi, işkence yapılması, fiziksel veya ruhsal sağlığını bozması durumlarıdır. Eşi aç bırakma, odaya kapatma, eve kilitleme… gibi pek çok tutum ve davranış bu nitelikte değerlendirilebilmektedir.
Onur kırıcı davranış ise, eşlerden birisinin diğer eşe hakaret, küfür, aşağılama gibi davranışlarda bulunması şeklinde gerçekleşen davranışlardır. Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davası açılabilmektedir. Bu noktada onur kırıcı davranışlar farklı şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin eşi toplum içerisinde aşağılama, eşe sürekli hakaret etme, eşi küçük düşürmeye yönelik yapılan farklı davranışlar… dava sebebi olarak öne sürülebilmektedir.
Medeni Kanunun 166. maddesinde genel boşanma sebepleri düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek ölçüde evlilik birliğinin temelinden sarsılması durumunda eşler boşanma davası açabilmektedir. Kanun özel boşanma sebepleri gibi spesifik olarak tüm davranışları saymamıştır. Genel boşanma sebeplerinde temel husus ortak yaşam kurulması eşlerden beklenmeyecek şekilde evlilik birliği sarsılmıştır. Evliliğin temelinden sarsılması durumu bir çok sebepten ötürü ortaya çıkabilmektedir. O yüzden kanun tek tek her durum ve davranışı boşanma sebebi olarak ifade etmeyip, evliliğin temelinden sarsılıp sarsılmadığı üzerinde durmuştur.
Genel boşanma sebepleri ile dava açıldığında öne sürülen sebebin ispatı ve karşı tarafın bu sebep üzerindeki kusuru araştırılır. Özel boşanma sebeplerinde kusur oranına bakılmayıp mevcut nedenin varlığı yeterlidir. Fakat genel boşanma sebeplerinde öne sürülen boşanma nedeni ile ilgili olarak karşı tarafın kusuruna bakılır. Genel boşanma sebepleri olarak öne sürülebilecek bir çok durum vardır. Burada önemli olan öne sürülen boşanma sebebinin ispatının yapılabilmesi ve doğru bir dava süreci yürütülmesidir.
Yukarıda bir kaç örnek verdik, genel boşanma nedenleri sonsuz sayıda üretilebilir. Burada bir durumun boşanma sebebi sayılabilmesinin temel unsuru, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasıdır. Hakim öne sürülen genel boşanma sebebinin, eşlerin ortak yaşam kurmasını engelleyip engellemediğine bakar. Eğer ortak yaşam kurulması eşlerden beklenmeyecek ölçüde evlilik birliği sarsılmış ise, boşanmaya karar verir.
Öne sürülen genel boşanma sebebinde karşı tarafın kusuruna bakılır demiştik. Boşanma davalarında kusur, davanın sonucunda nafaka tazminat, velayet gibi bir çok hususu etkilemektedir. Örneğin açılan davada karşı tarafın daha fazla kusuru olması boşanmada nafaka ve tazminat talep edilebilmesine olanak sağlar.
Boşanma davası açacak kişiler açısından öne sürülecek olan boşanma sebebinin doğruluğu önemlidir. Bu noktada haklı bir gerekçeyle davanın açılması gerekir. Dava için öne sürülen boşanma sebebinin ispat edilemediği durumda dava reddedilecektir.
Yazımızda özel ve genel boşanma sebeplerine değindik. Bu hususta evlilik içerisinde yaşadığınız problemlerin haklı boşanma gerekçesi olarak sayılıp sayılmadığını inceleyebilirsiniz.
Boşanma davasının süresini veya celse sayısını belirleyen husus, hukuki prosedürler olmaktadır. Bu noktada eşlerin anlaşmalı boşanma yoluna gitmeleri tek celsede boşanmayı getirecektir. Aksi durumda öne sürülen boşanma sebebinin incelenmesi bir süreci ifade eder. Fakat yine de öne sürülen boşanma sebebi dava süresini etkileyebilmektedir.
Boşanma davalarında öne sürülen haklı gerekçenin ispatı farklılık gösterir. Örneğin aldatma nedeniyle boşanmada mesaj içerikleriyle ispat mümkün olabilir. Akıl
Boşanma davalarına en sık konu olan boşanma nedenleri, aldatma, terk gibi özel boşanma nedenleri olmakla birlikte, genel boşanma sebebi olan evlilik birliğinin temelinden sarsılması en sık karşılaşılan boşanma sebebidir. Bunun nedeni, TMK 166. maddesinde eşlerden birlikte yaşamanın beklenemeyeceği ölçüde evlilik birliğinin temelinden sarsılması şeklinde genel bir boşanma sebebi olmasıdır. Buna göre şiddetli geçimsizlik,anlaşamama,cinsel sorunlar,güven sarsıcı davranışlar gibi bir çok durum evlilik birliğinin temelinden sarsılması kapsamında değerlendirilmektedir.