Çevremizde gördüğümüz bir makinenin cansız ama bir ağacın canlı olduğunu nasıl ayırt ederiz?
Yaşayan organizmaları cansız nesnelerden ayırt etmek için bazı özelliklere bakılması yeterlidir. Bu özelliklerden tüm canlılarda bulunanları vardır. İşte bu özellikler canlıların ortak özellikleri olarak işlenir. Canlıların ortak özellikleri şunlardır:
şeklinde sıralanabilir. Yukarıda verilen bu özelliklere ilişkin temel bilgileri edinelim.
Organizmaların işlevsel en küçük birimine hücre denir. Tüm canlılar hücrelerden oluşmuştur. Bazı canlılar tek bir hücreden ibarettir. Örneğin, bakteriler, arkeler, amip, öglena, paramesyum tek hücreli canlılardır. Tek hücreli canlılarda canlılık olaylarının tamamı bir hücre içinde gerçekleşir. Tek hücreli canlı olan amip (Görsel 1.11) büyüyüp gelişebilmek için beslenir.
Yalancı ayakları ile hareket eder. Bu sırada gerekli enerjiyi karşılayabilmek için solunum yapar, oluşan atık maddeleri boşaltımla uzaklaştırır. Neslini devam ettirebilmek için ürer ve çevresel uyaranlara tepki verir. Amip, tüm bu olayları ve süreçleri gerçekleştirecek hücresel organizasyona sahiptir.
Çevremizde görebileceğimiz diğer bir organizma ise çok sayıda hücreden oluşabilir. Tavşan (Görsel 1.12) gibi çok hücreli canlıda ise tüm bu canlılık olayları, şekil ve işlev bakımından birbirinden farklı çok sayıda hücrenin oluşturduğu sistemlerin düzenli çalışması sonucu gerçekleştirilir.
Tüm canlılar enerji üretebilmek için besine ihtiyaç duyar.
Bazı canlılar fotosentez veya kemosentez yaparak besinlerini kendileri üretir. (Görsel 1.13) Böyle canlılara üretici (otorotrof) denir. Bitkiler, algler, bazı bakteriler ve arkeler üretici canlılardır.
Üretici özelliğe sahip olmayan canlılar ise ihtiyaç duydukları besinleri diğer canlıları yiyerek alırlar. (Görsel 1.14 ve 1.15) Bu canlılara da tüketici (heterotrof) denir.
Bazı bakteriler, bazı protistalar (Görsel 1.16), mantarlar ve hayvanlar heterotrof canlılardır.
Tüm canlı hücreler üreme, hareket etme, büyüme, gelişme, madde alışverişi ve ihtiyaç duydukları molekülleri üretme gibi yaşamsal olaylarını devam ettirebilmek için enerjiye ihtiyaç duyar. Canlıların ihtiyaç duyduğu bu enerjiyi ürettikleri reaksiyonlarda alınan besinler parçalanır. Parçalanma sonucu açığa çıkan enerji ile bahsettiğimiz yaşamsal faaliyetlerini gerçekleştirir.
Canlıların besinleri parçalayarak enerji elde etme reaksiyonlarına solunum denir. Sonuç olarak tüm canlılar solunum yapar. Canlılardan bazıları enerji üretim reaksiyonlarında oksijen kullanır. Bu solunum çeşidine oksijenli (aerobik) solunum denir. Örneğin, çok hücreli canlılar ve bazı tek hücreli canlılar oksijenli solunum yapar. (Görsel 1.17)
Bazı canlılar ise solunum reaksiyonlarında oksijen kullanmaz. Bu solunum çeşidine de oksijensiz (anaerobik) solunum denir.
Örneğin, bira mayası mantarı ve bazı bakteriler oksijensiz solunum yapar.
Canlılarda gerçekleşen yapım (anabolizma) ve yıkım (katabolizma) reaksiyonlarının tamamına metabolizma denir. Amino asitlerden protein sentezlenmesi, inorganik maddelerden fotosentez ve kemosentez olayları ile organik besin üretimi anabolizma reaksiyonlarına örnektir. (Görsel 1.18 a) Proteinlerin amino asitlere dönüştüğü sindirim reaksiyonları ve organik monomerlerin inorganik maddelere dönüştüğü solunum reaksiyonları katabolizma reaksiyonlarına örnektir. (Görsel 1.18 b)
Homeostazi, kararlı iç denge demektir. Çevre şartlarındaki değişikliğe rağmen canlıların iç dengelerini değişmez tutması önemlidir. Örneğin, insanda kanın pH değeri 7,4’tür. Bu değer 7,8 veya 7 olduğunda çok kısa bir süre içinde ölüm gerçekleşir. Fakat birçok sistem ve tampon madde sayesinde kan pH değeri dengede tutulur. İşte bu olay homeostazi ’ye bir örnektir. (Görsel 1.19)
Canlıların yapım ve yıkım reaksiyonları sonucunda oluşturdukları atıklara metabolik atık denir. Bu atıklar canlının iç dengesini bozacağından uzaklaştırılmak zorundadır. Bu uzaklaştırma işlemine boşaltım denir.
Tek hücreli canlılar, metabolik atıklarının çoğunu hücre yüzeyinden atabilir. Bitkiler terleme, damlama, yaprak dökümü (Görsel 1.20) ile insanlar ise terleme (Görsel 1.21), idrar ve solunum olayları ile metabolik atıklarını vücutlarından uzaklaştırır.
Canlının iç ve dış çevresinde meydana gelen değişimler uyarı , bu uyarılara karşı vücutlarında oluşan değişimler ise tepki dir.
Bütün canlılar iç ve dış çevrelerinden gelen uyarılara tepki gösterir. Örneğin, öglena (Görsel 1.22) fotosentez reaksiyonlarını gerçekleştirmek için ışığın olduğu yere kamçısı ile gider. Böcekçil bitki, sarsıntı etkisiyle böceği yakalama hareketi yapar. (Görsel 1.23) İnsanın diz kapağına vurulduğunda ayağı yukarı doğru tepki verir.
Bütün canlılar hareket eder. Bitkilerdeki harekette yer değiştirme gözlenmez. Çevresel uyaranlara göre yönelim hareketi şeklinde olur. Bitki dalları ışığa doğru, kökleri ise yer çekimine doğru büyüme hareketi yapar. (Görsel 1.24)
Tek hücreli canlılarda aktif yer değiştirme şeklinde gerçekleştirilen harekette sil, kamçı, kök ayak gibi yapılar görev alır. (Görsel 1.25)
Hayvanların çoğunda yer değiştirme görülür. Hayvanlar bacak (Görsel 1.26), kanat gibi (Görsel 1.27) organları ile bir yerden başka bir yere gidebilir. Sünger ve hidra gibi omurgasızlarda ise yer değiştirme hareketi gözlenmez. Denizlerde zemine bağlı olarak yaşar.
Her canlı yaşadığı çevre şartlarına bağlı olarak farklı özelliklere sahiptir. Bu özellikler canlının hayatta kalma ve üreme şansını artıran kalıtsal özelliklerdir. Bu özelliklere genel olarak adaptasyon denir. Örneğin, develer hörgüçlerinde yağ depolar. Bu yağ deposu develer için yedek besin kaynağıdır. Depoladıkları yağ sayesinde çöldeki kızgın güneşe karşı dayanıklılığı artar. (Görsel 1.28)
Kutup ayıları açık renk posta sahiptir. (Görsel 1.29) Bu özelliği sayesinde yaşadığı ortama renk itibarıyla uyum sağlamış olur. Yaşadığı ortamda çok göze batmaz.
Canlıların soylarını devam ettirmek amacıyla birey sayılarını artırmalarına üreme denir. Üreme; solunum, beslenme, boşaltım gibi hayatsal olayların gerçekleşmesi için değil, soyun devamlılığı için zorunludur.
Eşeysiz ve eşeyli olmak üzere iki çeşit üreme vardır. Eşeysiz üremede canlı, eşe gerek duymadan kendisi ile aynı kalıtsal özelliklere sahip canlılar oluşturur. Bölünerek üreme, bir eşeysiz üreme şeklidir. Örneğin, amip, öglena, paramesyum gibi tek hücreli canlılar bölünerek eşeysiz ürer. (Görsel 1.30)
Eşeyli üremede ise dişi ve erkek bireylere ait gametlerin döllenmesi ile yavru bireyler oluşur. Oluşan yavru birey, anne ve babadan farkIı bir kalıtsal özelliğe sahiptir. Örneğin, hayvanlarda eşeyli üreme görülür. (Görsel 1.31)
Tek hücreli canlılarda sitoplazma miktarının artması ile büyüme gerçekleşirken çok hücreli canlılarda bölünme sonucu hücre sayısının artması ile büyüme gerçekleşir.
Gelişme ise büyümeden farklıdır. Yaşam boyunca devam eden farklılaşmadır. Canlının sahip olduğu yapıların zamanla olgunlaşması ve gerekli fonksiyonları yapabilir hâle gelmesidir. Örneğin, yeni doğan bir bebek oturamaz. Çünkü bacak kasları, vücut dengesini sağlayan beyinciği gelişmemiştir. Bebek büyüdükçe bu yapıların gelişmesiyle kendi başına oturabilir. İşte bu olay gelişmeye bir örnektir. (Görsel 1.32)
Ortak bir amaç için ortak çalışma düzenine organizasyon denir.
Tüm canlılar belli bir organizasyona sahiptir. Tek hücreli canlılarda organeller organize şekilde çalışır. Örneğin, hücrelerde farklı görevleri gerçekleştirmek için özelleşmiş organel adı verilen yapılar bulunur. Görsel 1.33’te gösterilen amipte hücre zarı besinlerin hücreye alınmasını, besin kofulu besinlerin sindirilmesini, kontraktil koful boşaltımını, çekirdek hücrenin yönetimini gerçekleştirir. Tek hücreli amipte besinin alınması, kullanılması artıkların uzaklaştırılması ve çevresel uyaranlara karşı tepki oluşturulması hücresel yapıların organizasyon içinde çalışmasıyla sağlanır. Tek hücreli veya çok hücreli canlıların hepsinde bir organizasyon vardır.
Çok hücreli canlılarda ise organizasyon: Atom -> Molekül -> Organel -> Hücre -> Doku -> Organ -> Sistem -> Organizma şeklinde
sıralanır.