CENNETİMİZİN YOK OLMASINA RAZI OLMAYALIM

KAZGOLU_KITAPCIK İndir

26 Kasım 2019 tarihinde T.C Tarım ve Orman Bakanlığı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nce “Mahalli Öneme Haiz Sulak Alan” ilan edilen ve Türkiye’de resmi olarak, koruma altındaki 86 sulak alanından biri olan “ Kaz Gölü Sulak Alanı” koruma sınırına kuş uçuşu 400-500 m mesafedeki Çaltepe mevkiinde, İzmir merkezli bir şirketin Patlatmalı Kalker Ocağı açıp, taş kırma ve eleme tesisi kurmak için 2/a Grubu İşletme Ruhsatı aldığı, Maden Kanununu 7. Maddesi kapsamında işletme izni için gerekli olan belgelerden “ÇED izni” için de “ÇED gerekli değildir” belgesi almak için, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne müracaatta bulunduğu MAPEG’den öğrenilmiştir.
Sivas Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü burada işletme kurmak için ÇED gereklidir (büyük ÇED) izninin gerekli olduğunu 14.05.2021 tarihinde kendilerine bildirmiş olmasına rağmen, söz konusu şirketin büyük ÇED izni almadan faaliyette bulunmak için “ÇED gerekli değildir” belgesi almak için yeni girişimlerde bulunmaya devam ettiğini öğrenmiş bulunmaktayız.
Ayrıca, biri gölün kuş uçuşu 150-200 m doğusunda ve diğeri de koruma sınırının hemen güney doğu ucunda olmak üzere iki ayrı yerde, gene İzmir merkezli bir başka firma tarafından 4/c grubu Genel Arama Ruhsat döneminde bulunan mangan ruhsatının üretim faaliyetine geçmesi için çalışmalar yapıldığı öğrenilmiştir.
Kalker ocağı açmayı planlayan şirketin İşletme Raporunda, yılda 10 ay çalışarak 50 yıl süreyle her yıl 600.000 ton malzeme üreteceği, bunun 390.000 tonunu Konkasörlerle kırıp eleyerek, mıcır haline getireceğini kalanını da ham taş olarak satacağını beyan etmektedir.
Bu üretimi yapabilmek için her hafta Kompresör ve dirillerle kayalara 108 delik açılacağı bu deliklere yaklaşık 2.300 kg patlayıcı yerleştirip her hafta bir patlama yapılacağı anlatılmaktadır.
Yani, her hafta bölgede küçük bir deprem olacağı anlamına gelmektedir. Böyle bir faaliyet; Kaz Gölü’nü yok edeceği gibi bütün bölgedeki insan yaşamını da olumsuz yönde etkileyecek ve bölgede tarım-hayvancılık imkânsız hale gelecektir. Zaten kıt olan su kaynakları, patlamaların etkisiyle yer altındaki çökme ve yön değiştirmelerden dolayı, tamamen kuruma riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
Çıkacak olan kanserojen toz ve duman, rüzgârın güneyden esmesi halinde bütün Öz köylerini, kuzeyden esmesi halinde ise Zara ve Kızılırmak boyundaki tüm köyleri etkileyecektir. Çıkacak malzemenin nakledilmesini düşündüğümüzde, her ay 2500-3000 kamyon seferi olacak demektir ki böyle bir hafriyat trafiğinin Zara ve çevresine vereceği zararı düşünmek bile istemiyoruz.
“Kaz Gölü Koruma Alanı” Zara’nın çok sayıda tabiat varlıklarından yalnızca biri olup, buradaki doğal yaşam bölge tabiatının özetidir. Üç ana iklim kuşağının kesişme noktası olan coğrafyamızın bize sunduğu bu zenginlikleri koruyup, gelecek kuşaklara aktarmak bizim boynumuzun borcu olmalıdır.
Öyle ki; bölgemizde yetişen her 100 bitkiden 17’si endemik olup, dünyada yalnızca bu bölge de yetişmektedir. Küçücük Kaz Gölü sazlığında 135 kuş türü kuluçkaya yatmakta ya da konaklamakta olup, bazıları nesli tükenmekte olan nadide türlerdir. (Turna, Toy, Küçük Beyaz Akbaba, Ebabil ve Suna gibi ) Ayrıca, Kaz Gölü tıbbi tedavide kullanılan sülüklerin de yaşam alanıdır. (Öyle ki buradan götürülen sülüklerle Bali Adasında Tıbbi Tedavi Merkezi kurulmuştur.)
Bu göl, son 70 yılda içinden yol geçirilmiş olmasına, iki kez kanallar açılarak boşaltılmasına, gölü besleyen derelerin yönlerinin değiştirilmesine ve kurutulmak için defalarca yakılmasına rağmen, içindeki kaynak suyu sayesinde bu güne kadar gelmeyi başarmıştır.
Doğa Koruma ve Milli Parklar 15. Bölge Müdürlüğü’nce hazırlanan Kaz Gölü ile ilgili dokümanı ekte size gönderiyoruz. Buna bir göz atarsak, elimizden kayıp gitmekte olan, zenginliğin kıymetini daha iyi anlayacağız.
Allah’ın bize bahşettiği bu farklı iklim ve doğal zenginliğin bölgemizde sürdürülebilir bir ekonomi için, büyük bir şans olduğunu biliyoruz. Yaylalarımızı, meralarımızı, gözelerimizi, derelerimizi, nazar boncuğu gibi göllerimizi korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak bizim görevimizdir.
Biz biliyoruz ki bu zenginlikler; Zara ve Sivas’ı doğa ve kültür turizminin, doğal tarım ve hayvancılığın merkezi yapacaktır. Onun için doğamızın bozulmasına sebep olacak hiç bir girişime razı olmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Kaz Gölü, bizim için bir mihenk taşıdır. Kısa süreli küçük menfaatler uğruna binlerce yılda oluşan bu habitat yok olur, biz de buna seyirci kalırsak, tarihe ve gelecek kuşaklara karşı sorumluluğumuzu ve görevimizi yerine getirmemiş oluruz.
Bizim, hukuk sınırları içerisinde kalarak, Kaz Gölü doğal yaşam alanına zarar verecek bu tür faaliyetlere seyirci kalmayacağımızın bilinmesini istiyor ve öncelikle yetkili kurumların, bütün dernek, vakıf, meslek odaları gibi STK’ların ve Siyasi Partilerin ve tüm hemşerilerimizin bu çağrıya kulak vermesini ve doğamıza sahip çıkmasını bekliyoruz.

Saygılarımızla,