Ceza avukatının işlevi ve ceza davasının özellikleri Türk Ceza Kanunu kapsamında açıklanmalıdır. Türkiye’de uzmanlaşma zorunluluğu olmadığı için aslında tüm avukatlar ceza avukatı olarak görev yapabilmektedir. Ceza avukatı olarak bahsedilen avukatlar ise bu alanda kendini geliştirmiş avukatlardır. Ceza avukatı, suç teşkil eden fiilin işlenmesinden sonra başlatılan soruşturma ve iddianamenin kabulüyle başlayan kovuşturma aşamalarında suç şüphesi altında bulunan kimselere hukuki yardım sağlayan kimsedir. Ceza davalarının bu kadar önemli olmasının sebebi suç işleyen kişilerin yargılama sonunda hürriyetlerinin kısıtlanma ve ekonomik olarak zarara uğrama ihtimallerinin bulunmasıdır.
Ceza avukatlarının baktığı davalar, Türk Ceza Kanununda ve özel kanunlarda suç olarak düzenlenen fiillerin işlenmesi sonucu açılan davalardır. Ceza davalarında aslında avukat değil mağdur – müşteki – suçtan zarar gören – katılan vekili ve sanığın hukuki yararını koruyan müdafii vardır. Ceza davalarında hukuk davalarından farklı olarak iddia makamında Cumhuriyet Savcısı bulunmaktadır. Hukuk davalarında ise istisnalar dışında Cumhuriyet Savcısı görev yapmamaktadır.
Ceza davaları ve davanın açılma şekli, suçun şikâyete bağlı bir suç olup olmamasına göre farklılık göstermektedir. Suçun şikâyete bağlı bir suç olması halinde suçun mağduru kolluk, Cumhuriyet Başsavcılığına ya da kanunda belirlenen makamlara suç şüphesiyle başvurmaktadır yani şikâyet etmektedir. Yapılan bu başvurunun ardından Cumhuriyet Savcısı soruşturma aşamasını başlatacaktır. Bu aşamada şüpheli hakkında şüphelinin lehine ve aleyhine olan deliller toplanmaktadır. Daha sonra suçun işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşıldığında iddianame düzenlenmektedir. İddianame düzenlendikten sonra mahkeme iddianamenin eksik olduğunu düşünüyorsa iddianameyi 15 gün içerisinde iade edebilir. 15 gün içerisinden iade edilmeyen iddianame kabul edilmiş sayılır. Cumhuriyet Savcısının yeterli şüpheye ulaşmadığı durumlarda kovuşturmaya yer olmadığı kararı da vermektedir. Kovuşturmaya yer olmadığına dair karar soruşturmanın taraflarına tebliğ edilir. Tebliğden itibaren 15 gün içerisinde bu karara karşı Sulh Ceza Hakimliğine itiraz kanun yolu kullanılabilir. Sulh Ceza Hakimliğinin verdiği karar kesindir. Savcılıkça düzenlenen iddianamenin kabul edilmesiyle kovuşturma süreci başlayacaktır. Ceza davası bu süreçte bulunmaktadır.
Suçun şikayete bağlı bir suç olmaması durumunda ise Cumhuriyet Savcısı fiili veya faili öğrendiği andan itibaren soruşturma yapmaya başlayabilmektedir. Suçun hukuken korunan yöntemlerle öğrenilmesi soruşturma açılması için yeterlidir. Daha sonraki aşamalarda ise suçun şikayete bağlı olup olmaması aşamaları etkilememektedir. Yani soruşturmaya şikayete bağlı suçlardaki dava aşamaları gibi devam edilmektedir.
Ceza dosyası incelemesi için vekaletname soruşturma veya kovuşturma aşamasında gerekli değildir. Yani hakkında suç işlediği yönünde yeterli şüpheye ulaşılmış kişinin haklarının korunmasına yardım edecek avukatın vekâletnameye ihtiyacı yoktur. Ancak soruşturma evresinde soruşturma dosyasında gizlilik kararının bulunması durumunda avukatın dosya incelemesi de kısıtlanabilir. Yalnızca dosyanın nüshasının alınmasında vekâletnameye ihtiyaç duyulmaktadır. Bu düzenleme de yine hakkında suç işlendiği konusunda yeterli şüpheye ulaşılmış kişinin yararınadır. Çünkü suç işlediği kesinleşmemiş birinin lekelenmeme hakkı gözetilmektedir.
Asliye Ceza ve Ağır Ceza Mahkemeleri, birinci derece yargılamada görevli mahkemelerdir. Ancak bu mahkemelerde farklı davalara bakılmaktadır. Asliye ceza mahkemesi genel görevli mahkemedir. Diğer ceza mahkemelerinin görev alanına girmeyen davalar asliye ceza mahkemesinde görülür. Bu noktada açıklanması gereken bir diğer husus ise Sulh Ceza Hakimliğidir. Bir suçun işlendiği konusunda henüz yeterli şüpheye ulaşılamayan durumlarda hakimin bir karar vermesi gerekiyor ise bu kararı Sulh Ceza Hakimliği vermektedir. Sulh Ceza Hakimliğinin verebileceği kararlar ise şu şekildedir:
Ağır ceza davasına konu olan suçlar kanunda Ağır Ceza Mahkemesinin görevlendirildiği suçlardır.
Ağır Ceza Mahkemesinde bakılacak suçlar ise şu şekildedir:
Asliye Ceza Mahkemesinin görev alanı diğer kanunlarda özel olarak yetkilendirilmiş bir mahkeme olmayan tüm davalardır. Yani Asliye Ceza Mahkemesi genel görevli mahkemedir. Kanun maddesinde davaya bakacak mahkeme belirtilmediyse görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemesidir. Asliye Ceza Mahkemeleri 10 yıl veya daha az hapis cezası gerektiren dava ve işlere bakmakla görevlidir.
Şüphelinin şüpheli olarak kaldığı son aşama Cumhuriyet Savcısının yeteli şüpheye ulaşarak iddianame düzenlediği ve iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği aşamadır. Yani suç şüphesi altında bulunan kişi soruşturma aşamasında şüpheli sıfatı ile anılmaktadır. Şüpheli olmak suçun işlendiği anlamına gelmemektedir. Suçun işlenip işlenmediği mahkemenin hükmü açıklaması ve kanun yollarının tüketilmesi ile kesinleşmektedir.
Şüphelinin sanık sıfatını kazandığı aşama ise Cumhuriyet Savcısının düzenlediği iddianamenin mahkeme tarafında kabul edilmesi aşamasıdır. Yani şüpheli kovuşturma aşamasında sanık olarak nitelendirilmektedir. Duruşma aşamasında sanık olarak nitelendirilen bir kişinin suç işlediği kesin değildir. Sadece yeterli şüpheye ulaşılmış ve sanık hakkında kovuşturma yapma kararı alınmıştır. Sanığın suçunun sabit olması için mahkemenin bu yönde karar vermiş olması ve kanun yolları incelemesinden geçerek bu kararın kesinleşmiş olması gerekmektedir.
Ceza davalarında avukatla temsil edilmek sadece suçun işlenmiş olması halinde cezası 5 yıldan fazla olacak sanıklar ve 18 yaşından küçük kimseler için zorunlu olarak öngörülmüştür. Bu durumda devlet tarafından sistemden kişilere zorunlu müdafii atanır. Bu istisnalar dışında Türk hukukunda avukat ile temsil zorunlu değildir. Ancak hukuk sisteminin karmaşıklığı ve bu sistemde uzmanlaşmış kimselerden hukuki yardım almak hakların korunmasını isteyen kimselerin daha yararına olmaktadır. Ceza avukatı da kişinin hürriyetinin kısıtlanma ihtimalinin olması ya da suç teşkil eden fiilin mağduru kişinin haklarının en üst seviyede korunması için bu konuda uzmanlaşmış kimselerdir. Hukuk sistemimizde kabul edilmiş olan savunma hakkının kutsallığı ilkesinin önemi her hukuk alanında kendini belli etse de en çok ceza davalarında karşımıza çıkmaktadır.
Daha detaylı bilgi almak için, Bilgiç Hukuk Bürosu ile iletişim kurabilirsiniz.
0553 351 62 23
Avukat Ezgi Merve SAPMAZ
BİLGİÇ HUKUK BÜROSU