Bu yazıda CMK kapsamında düzenlenmiş olan soruşturma aşaması ve gerçekte karşılaşılan problemler ile birlikte ele aldığımız ceza yargılamasının temelini oluşturan bir yazıdır. Bu makale hem mesleğe yeni başlayanlar için hemde bilgilerini tazelemek istemek isteyen hukukcular için kolaylık olması düşüncesiyle faydalı olmasını temenni ediyorum.
Soruşturma aşamasının en önemli kısmı kolluktur. Kollukta ifade alma sırasında şüpheli sıfatıyla bulunan kişiyi genelde daha önemli durumlarda 2-3 defa dinleyerek her konuşmada her ifadede yeni bir bilgi alınmaya çalışılır. Bu bir pskilojik sebeptir. Bir insan 4. kez yüzümüze bakarak farklı birşey anlatamaz. Bir diğer sebep ise kollukta normalde yapılmayan jestler yapılır. Bir başka polis veya komisere karşı korunmuştur. Veya bir dal sigara verilmiştir. Şüpheli kendisine yapılan bu jestleri kaybetmek istemez. Şüpheli borçlanma psikolojisiyle hareket ettiği için artık güvenmiştir. Çünkü o dal sigara normalde vermiyoruz ama şu köşede iç denilmiştir. Yada ailesinin getirdiği lahmacun normalde vermeyiz ama senin için hadi verelim denilmiştir. Yani şüpheli hayatının en pahalı sigarasını orada içtiğini düşünür. Şüpheli, avukatı gelene kadar polisle o kadar çok muhabbet etmiştir ki eğer ters düşersem anlattığım şeyleri önüme getirirse hayatım kararır düşüncesine kapılır. Eğer şüpheli muhabbet esnasında konuşurken anlattıysa bazı şeyleri kolluk, şüpheli hangi restauranta gittiğini biliyor mu? – Biliyor. Hesabı kimin ödediğini biliyor mu? -Biliyor. Adisyonu önüne getirilse hayatı kararacağını düşünür.
Bu sebeple karakola gittiğinizde şüpheliye bir avukat olarak “sana susma hakkını öneriyorum” dediğinizde şüpheli 30 derece açıysa sağa ve sola eğip tavana bakacaktır. Bu bakışın anlamı herşeyi anlattım demektir.
İfade dediğimiz şey; bir bütün elmaya benzer aslında avukat gittiğinde bu bir bütün elmayı görmek ister. Hiç ısırılmamış, hiç tırtıklanmamış birşey olmasını bekler çünkü olması gereken budur. Ama çoğu zaman bu böyle olmayabiliyor. Arama tutanağında genelde bir beyan vardır, yakalama tutanağının içinde “çarptım ama veya aldım ama çaldım maaşım yatınca gidip verecektim” gibi şüpheli beyanları bazen göreceğiz. Yani tırtıklanır. Teşhis’de bir cümle aramada bir cümle, yakalamada bir cümle hepsi yazar.
CMK 97. madde ; “Yakalama işlemi tutanağa bağlanır. Hangi suç nedeniyle yakalama yapıldığı, hangi yer ve zamanda yakalandığı, yakalamayı kimlerin yaptığını, hangi kolluk mensubunun teslim ettiği, tespit edildiği ve haklarının tam olarak anlatıldığı açıkça yazılır.” demektedir. Peki bu kanunda ne demiyor? – İfadesi alınır demiyor. Suç ile ilgili beyanı alınır demiyor. Ama çoğu zaman şüphelinin yaptım ama hele bir sor niye yaptım minvalinde beyanlarını maalesef göreceğiz.
Peki neden soruşturma aşamasında bütün bir elma yerine tırtıklanmış bir elma görüyoruz. Burada kişinin iradesinin sakalatlanıp kendisine atanan avukat bile “arkadaş sen herşeyi anlatmışsın” zaten denilmesi isteniyor. Kolluk yıllardır oluşturduğu tecrübesiyle kimi zaman bunu yapabilmektedir. Kolluk hukuka aykırı bir işlem yapar şeklinde algılanmamalı ama hukuka aykırılığın çizgisinden geçer. Tüm kolluk için geçerli olmayan bu durumda şikayetçi olmaya kalkındığında soruşturma izni gerektirdiği için bu kararlar çoğu zaman alınamaz.
PVSK Ek fıkra 4 – ilk soruşturmaya dokunan maddedir. Bu maddeye göre; ” Bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar. ”
Maddede yakalama yapabilme imkanı veriyor. Ancak madde şunu söylemektedir. Yakalama tedbirinin koşullarının düzenlendiği bir başka madde bulunmaktadır. O maddeye bakarak koşullarına göre yakalama yapabilir.
Mevcudu koru, acele tedbir al demektedir. Ancak bunun dışında ifade alınmaz. Bunun haricinde sadece olayı görenler için ve olayla ilgisi olmaya kişilerden sadece bilgi alınabilir. Şüphe altındaki kişiden bilgi alınamaz.
Her soruşturma işlemi tutanağa bağlanır. Bu kural soruşturma aşamasının güçlü bir ilkesidir. Kovuşturma ve soruşturma aşaması yazılılık ilkesiyle bağlıdır.
CMK 161/3 yazılılık ilkesinin bir istisnası sayılabilir. Cumhuriyet savcısı adli kolluğa emirlerini yazılı verir, acele hallerde ise sözlü verir, sözlü emir en kısa zamanda yazıylada tutanağa geçirilir.
Örnek vermek gerekirse karakola gidildiğinde kolluk tarafından avukat bey hoş geldiniz teşhis için geldiniz biliyoruz birazdan teşhis işlemine geçeceğiz dediğini görebiliriz. Bu durumda savcının talimatının olup olmadığını kontrol ettiğimizde ve göremediğimizi belirtince o görevli tarafından bizde bu usulde olmayan şeyler olmaz şeklinde yanıt alabiliriz.
CMK’nın marşı niteliğinde olan kanun maddesi ise olan 160. maddedir. Buna göre;
Madde 160 – (1) Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.
Suçun işlendiği izlenimi veren hal somut bir haldir. Örneğin, dışarıdan bakıldığında binanın üçüncü katında balkondan ilk bakışta düşme sonucu öldüğünü görünüyor ancak yüzüne batmış mavi soda şişesinin parçacıklarının olduğu, kesiklerin olduğunu gördüğümüzde bu eylemin soruşturmaya muhtaç olduğunu düşünürüz. Çünkü bu kişi atlamadan yada atılmadan fiziksel bir etkiye maruz kaldığını düşünürüz. O halde suç izlenimini veren halin anlamı basit şüphedir. Basit şüphe ile soruşturma başlar.
Soruşturmanın doğasında bir unsur vardır, o da “acelecilik” soruşturmada soğuk kanlılığı kaybedilmemesi gerekir. Kolluk mobese görüntülerini istedik 15 gün sonra gelirse gelir dememesi gerekiyor. Suça karışmış olan bir araç olabilir bu araç kan doku örneklerini yıkamak üzere olabilir bu sebeple hızlı bir şekilde maddi olayı öğrenmesi gerekmektedir.
CMK Madde 170 ise – (1) Kamu davasını açma görevi, Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilir. (2) Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı,bir iddianame düzenler
Şüphe yavaş yavaş yükselmeye başlıyor ve kademe de buna göre artıyor. Basit şüphe, yeterli şüpheye dönüştü ve artık yeterli şüphede iddianame düzenlenir. İddianame düzenleyebilmek için soruşturma evresi sonucuna değil sonuna gitmemiz gerekiyor. Ne demek sonu? Yani elindeki tüm delilleri topla sonra sonuca ulaş, tanıksa dinle, keşifse yap, teşhisse yap en son sona gitmeden sonuca gitme diyor kanun.
CMK Madde 90/2 ise , Kolluk görevlileri, tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektiren ve gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde; Cumhuriyet savcısına veya âmirlerine derhâl başvurma olanağı bulunmadığı takdirde, yakalama yetkisine sahiptirler.
Bu düzenleme kolluğun yakalama yetkisidir. Ama bu yakalama yetkisinin olabilmesi için ne lazım? – tutuklama kararı veya yakalama emri düzenlenmesini gerektirecek hal şu; yani X kişi ağır suç şüphesi altında bu kişiyi kolundan tutup İstanbul Adliyesine götürürsem bu kişi hakkında savcı veya hakim yakalama emri veya tutuklama emri verir ve bu kolluk bu kişi için yakalama emri alana kadar kaçabilir hal ve durumu birlikte gerçekleşmelidir. Bu düzenlemeyi ele alan bir kanun maddesi daha var. PVSK 13.maddesidir. PVSK 13 de ise kuvvetli suç şüphesi ibaresi olarak ele alınmıştır. Sonuç aynı kapıya çıkmaktadır.
CMK Madde 91/2 ise; Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır.
Somut delil, gözaltı yetkisini doğurur. Artık şüpheden delil aşamasına geçilmiş oluyor.
CMK Madde 100 ise; Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir.
Somut delil artık yerini kuvvetli somut delil olarak değişti.
CMK Madde 217 ise; (1) Hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabilir. Bu deliller hâkimin vicdanî kanaatiyle serbestçe takdir edilir.
(2) Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille ispat edilebilir.
Yargılamanın formülasyonu niteliğinde olan bir kanun maddesidir. Ana kural şudur; duruşmaya getirilmiş, huzurda tartışılmış, hukuka uygun olan kısmından elde edilen delille oluşturulan vicdani kanaat olması gerekiyor.
Mesela Tanık yönünden dinleme yapılacaksa kovuşturma aşamasına kadar tanığın ifadesi yazılı olarak alınmıştı. Ancak yazılılık ilkesi soruşturma aşaması sonunda bitmiş olacaktır. Bu sebeple tanığın ifadeleri sözlü olarak kovuşturma aşamasında tartışılarak yapılması gerekiyor.
CMK Madde 215 ise; Suç ortağının, tanığın veya bilirkişinin dinlenmesinden ve herhangi bir belgenin okunmasından sonra bunlara karşı bir diyecekleri olup olmadığı katılana veya vekiline, Cumhuriyet savcısına, sanığa ve müdafiine sorulur
Bu hükme göre, tanık dinlendikten sonra katılan vekiline soru talebinin olup olmadığı hakim tarafından iletilmelidir. Yine tanık soruya cevap verdikten sonra katılan vekiline bu beyan için ne diyorsun şeklinde tekrar söz verilmesi gerekmektedir. Duruşmaya getirilmiş olması yetmez. Huzurda tartışılmış olması gerekiyor.