Cezaevindeki kişi aleyhine boşanma davası açılabilir. 1 yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan kişi kısıtlanır ve kendisine vasi atanır. Bu kişinin vasi aracılığı ile davada temsili zorunlu olacaktır. Vasi ile ilgili detaylı bilgilere ulaşmak için Vesayet Davaları yazımıza göz atabilirsiniz.
Dava yetki bakımından davacının yerleşim yerinde de açılabilir. Vesayet altındaki kişilerin yerleşim yeri, bağlı oldukları vesayet makamının bulunduğu yerdir.
Cezaevine girdikten sonra cezaevi müdürlüğü hükümlünün cezaevine girmeden önceki ikametgahında bulunan Sulh Hukuk Mahkemesine hükümlüye vasi atanması için ihbarda bulunur.
Boşanma davalarında ise yetkili mahkeme davacı/davalının yerleşim yeri mahkemesi ya da son 6 aydır birlikte oturdukları yer mahkemesidir.
Cezaevinde bulunan kişi boşanma davası açabilir. Bu kişi eğer tutuklu ise öncelikle cezaevine bir noter görevlisi çağırmalı ve noter görevlisi aracılığıyla bir avukatı vekil tayin etmelidir. Bu sayede boşanma sürecini takip edebilecektir.
Cezaevinde bulunan kişi şayet bir yıl ve daha fazla süreli bir hapis cezası ile hükümlü ise bu kişinin kanun gereği kısıtlıdır ve kendisine bir vasi tayin edilmesi gerekmektedir. Kendilerine vasi tayini yapılmış kişiler kanun gereği boşanma davalarını kendileri açamazlar. Bu davaları vasileri tarafından açılır.
Nafaka borçlusunun tutuklu ya da hükümlü olması nafaka yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Bu konu Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2019/223 Esas, 2019/849 Karar Sayılı Kararında şu şekilde ifade edilmiştir:
‘…….Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorundadır. Yine boşanma veya ayrılık vukuunda çocuk kendisine tevdi edilmemiş taraf gücüne göre onun bakım ve eğitim giderlerine katılmakla yükümlüdür. Bu hususu hakim görevi gereği kendiliğinden dikkate alması gerekmektedir. Dosya kapsamından davalı erkeğin cezaevinde hükümlü olduğu anlaşılmaktadır. Davalının cezaevinde tutuklu veya hükümlü olması, tedbir ve iştirak nafakası ile sorumlu tutulmamasını gerektirmez. Tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere velayeti davacı anneye verilen ortak çocuk 2002 doğumlu Nuray yararına davalının mali gücü oranında tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Ortak çocuk 12.07.1999 doğumlu …….yararına ergin olduğu tarihe kadar tedbir nafakasına hükmedilmemesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına , geçimine , malların yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına lişkin geçici önlemleri kendiliğinden almak zorundadır. O halde; Türk Medeni Kanunu’nun 185/3. ve 186/3. maddeleri uyarınca, tarafların ekonomik ve sosyal durumları da gözetilerek dava tarihinden geçerli olmak üzere davacı kadın yararına uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Mahkemece davacı kadının çalıştığı ve davalı erkeğin hükümlü olması sebebiyle, yoksulluk nafakası talebinin reddine karar verilmişse de, dosya içindeki kolluk araştırmasında davacı kadının ev hanımı olduğunun belirlendiği, ancak bir kısım tanıklarca da organize sanayide çalıştığı beyan edilmiştir. Mahkemece kadının sürekli gelir getiren bir işte çalışıp çalışmadığı, gelir elde ediyorsa bu gelirin kendisini yoksulluktan kurtarıp kurtarmayacağı, işten ayrılmış ise hangi tarihte işten ayrıldığı, kendi rızası ile işten ayrılıp ayrılmadığı ve davalı erkeğin de herhangi bir geliri ve malvarlığının olup olmadığı araştırılarak sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yoksulluk nafakası hakkında karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir……..’
Kişi eğer tutuklu ise boşanma dava açılan mahkemeden kişinin hangi cezaevinde tutuklu olduğu bildirilir ve eşin duruşmada bulunması sağlanır. Anlaşmalı boşanmalar çoğunlukla tek celsede tamamlanırlar. Dolayısıyla kişi aynı ilde bir cezaeviyse mahkemeye bizzat katılacak, başka ilde ise SEGBİS yoluyla mahkemece dinlenebilecektir.
Kişi hükümlü ise bu kişiye bir vasi ataması yapılır. Dava vasiye yöneltilir. Şayet cezaevindeki kişinin işlemiş olduğu suç, boşanmak isteyen taraf açısından ortak hayatı çekilmez hale getirmiş ise mahkemeye bu durumun sunulması boşanmaya karar verilmesi için geçerli sebeplerden biridir.
Davayı açacak olan eş, davalı eşe vasi tayin edildiğini biliyor ise dava dilekçesinde vasiye mutlaka yer verilmelidir. Bu hususlara riayet edilmediğinde yargılama önemli ölçüde uzayabilir ve bu uzama tarafların haklarının ihlaline sebebiyet verebilir.
Anlaşmalı boşanma protokolü mahkemeye verildiyse ancak sözleşmeye taraflar protokole uymadı ise yani sözleşmede yazılı hususlar yerine getirilmedi ise veya eşlerden biri boşanmaktan vazgeçtiyse boşanma duruma göre çekişmeli boşanma davasına dönebilecektir.
Vasi olan kişinin anlaşmalı boşanma davası açması mümkün değildir. Açılan bir anlaşmalı boşanma davasını da kabul etmesi mümkün değildir.
Konu ile ilgili Yargıtayın kararı şu yöndedir;
Davacı, hükümlü olması nedeniyle vasisi aracılığıyla açtığı boşanma davasında eşinin de boşanma talebini kabul ettiğini beyan etmiş, davalı eş de cevap dilekçesi ve duruşmadaki beyanında boşanmayı kabul ettiğini bildirmiştir. Mahkemece, davacının hükümlü olması nedeniyle anlaşmalı boşanmanın mümkün olmadığı belirtilerek davaya çekişmeli olarak devam edilerek davanın reddine karar verilmiştir. Davacı almış olduğu kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle kısıtlanmıştır. O halde sınırlı ehliyetsiz olan davacı, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarını yasal temsilcisinin rızası olmadan kullanabilir. Davacının talebi Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesinde düzenlenen “anlaşmalı boşanmaya” yöneliktir. Mahkemece, davacı bulunduğu cezaevinden getirtilerek, davalı da davet edildikten sonra beyanlarının alınması ve şartları oluştuğu takdirde “anlaşmalı olarak” boşanmalarına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi.
Cezaevindeki eşe karşı açılan boşanma dava dilekçesine BURADAN ulaşabilirsiniz. Ancak unutulmamalıdır ki her davada talepler farklı olabilir. Yüklenen örnek dilekçe tüm taleplerinizi içermeyebilir. Bu nedenle dilekçe hazırlarken mutlaka uzman boşanma avukatından hukuki yardım almanızı önermekteyiz.