ÇİN MALLARI TÜKETİCİYİ TEHDİT EDİYOR / Aydın Ağaoğlu (Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı)

Son yıllarda tüm dünya piyasalarını kalite sorunlu Çin malları kuşattı. Küreselleşmenin etkisiyle ülkemizde de büyük alışveriş mağazaları, dükkanlar, işportalar, sokaklardaki esnafın dükkânı hatta semt pazarları binlerce kilometre uzaktan gönderilen Çin malları ile dopdolu.
Çok büyük kısmı standardı belli olmayan, kalitesiz, fakat ucuz olan Çin mallarının alıcıları da o oranda çok. Çünkü satın alma gücü düşük Türk tüketicileri için çoğu zaman fiyat birinci tercih nedeni olmuş, standart ve kalite bilerek göz ardı edilmiştir.
Ucuz olmasının arka planında Çin’de işgücünün ve üretim maliyetlerinin gelişmiş ülkelere göre çok daha düşük olması yatmaktadır. Çocuk oyuncaklarından, terlik ve ayakkabılardan, oto yedek parçalarından tekstile kadar her yerde Çin mallarını görmek mümkün.
İthalat yoluyla, bazen de kayıt dışı yöntemlerle ülkemize giren, sağlık ve güvenlik açısından ciddi riskler taşıyan okul ve kırtasiye malzemeleri başta olmak üzere bazı ürünlerin sık sık gündeme gelmesi, kamuoyunda tartışılması, piyasa gözetim ve denetiminin yetersiz olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Örneğin Çin’den gelen oyuncaklarda çocukların sağlığına ve gelişimine zarar verebilecek düzeylerde kurşun içerdiğinin saptanması, tekstil ürünlerinde kabul edilebilir düzeyin tam 900 katı fazla zararlı maddeler bulunması konunun ciddiyetini ortaya koymaktadır. Benzer durumlarda birçok ülkede bu ürünler piyasadan toplatılır ve tüketiciler bu konuda bilinçlendirilirken, ülkemizde 2-3 gün sonra tartışıldıktan sonra unutulup gitmektedir.
Birkaç yıl önce bizim ortaya çıkardığımız “Zehirli Ayakkabılar” örneğinde olduğu gibi tüketici örgütlerinin baskısı, medyanın da geniş yer vermesi sonucunda bu ayakkabıların markası ve piyasaya sürenler açıklanmış, firma da bir süre sonra kepenk kapatmıştır. Ne var ki, yurt dışından getirildiği gemi ambarlarında kedi kadar fare leşleri olan “Kurtlu Kakao” konusunda tüm çabalarımıza rağmen başarılı olamadık ve o ürünler piyasaya sürüldü.

Aslında halk sağlığını hiçe sayan firma yetkililerinin idari yaptırımların yanı sıra, toplum sağlığını tehlikeye düşürmekten Ceza Kanunu kapsamında da yargılanıp, yüksek kazanç hırsıyla benzer işleri yapmayı düşünenlere ibret olacak en ağır şekilde cezalandırılması gerekmektedir.
Her eğitim yılı başlangıcında sağlık riski taşıyan Çin malı veya Uzakdoğu menşeli kırtasiye ürünleri konusu gündeme gelmekte, uyarılar yapılmakta; ilgili STK’lar ve yetkili kamu kurumları harekete geçip bu ürünler piyasadan toplatılmakta, fakat yine de tüketicilere ulaşması büyük ölçüde engellenememektedir. Bu durum, yalnız tüketicinin sağlık ve güvenliğini tehdit etmekle kalmamakta, yerli üretim ve üreticiye de darbe vurmakta, ülke ekonomisinin cari açığını da arttırmaktadır.
Oyuncak sektöründe yüzde 95’e, elektrikli cihazlarda yüzde 60’a, kırtasiye sektöründe ise yüzde 45’e kadar çıkan Çin malı oranı; işsizliğin ve de yoksulluğun oranını da olumsuz etkilemekte, ekonomiye zarar vermektedir.

Bu olumsuz durumun giderilmesi konusunda asıl iş hükümete düşmektedir. Yoksul tüketici kitlesine “satın alma” uyarılarının karşılık bulmayacağı ortadadır. Çünkü satın alım gücü düşük bu büyük tüketici kitlesi evine ilk kez porselen tabak, ayağına ilk kez terlik, çocuğuna ilk kez oyuncak alabilmiştir, kalite (!) arayabilecek lüksü (!) yoktur. Öyle ki bu durumu bilen bazı açıkgöz satıcılar kalitesi aynı iki malı yan yana koyup, birine daha yüksek fiyat etiketi iliştirerek “Pahalı ise Kalitelidir” mantığıyla hareket eden tüketicilerin bu algısını istismar etmektedir.

Bu bağlamda, Çin mallarının denetimsiz veya kaçak olarak da ülkeye girişini önleyici tedbirleri almak, tüketicinin sağlık ve güvenliği açısından zorunluluktur. Fakat daha da önemlisi; tüketicinin satın alım gücünü arttıracak, üreticinin, sanayicinin elektriğini, vergisini ucuzlatarak rekabet gücünü yükseltecek ve Millî Eğitim Bakanlığı, meslek kuruluşları, sendikalar ve ilgili STK’larla iş birliği yapılarak “Yerli Malı” bilincini arttıracak çalışmaların bir an önce hayata geçirilmesidir.