Corona virusler insan, yarasa, kedi, köpek, domuz, fare, kanatlılar gibi pek çok canlıda hastalıklara neden olan virus ailesidir.
İnsanda daha çok soğuk algınlıkları, nezle gibi hastalıklarda şu ana kadar rol oynamıştır. Fakat son 20 yılda özellikle hayvanlardan insanlara geçiş yapan ve ciddi solunum yolu enfeksiyonu yapan bazı türleri toplum sağlığını tehdit etmeye başlamıştır. İlk olarak kökeni saptanamayan Asya, Kuzey Amerika ve Avrupa’da görülen SARS (Ağır Solunum Yetmezliği Sendromu), yaklaşık 10 yıl sonra Arabistanda görülen develerden insana bulaştığı düşünülen MERS (Ortadoğu Solunum Yetmezliği Sendromu) ile karşılaşılmıştır. En son olarak Çin Wuhan kentinden başlayan Covid-19 türü sağlığımızı tehdit etmektedir.
Basit halsizlik, hafif boğaz ağrısı, kuru öksürük, ateşten, ciddi solunum yetmezliği yapan pnömoniye (zatürre) kadar geniş bir yelpazede belirti vermektedir. Özellikle şu dönem dikkat edilmesi gereken belirtiler;
60 yaş üzeri, kronik hastalığı olan, bağışıklık sistemini etkileyen hastalığı olanlar veya bağışıklığı etkileyen ilaç kullanımı olan (organ nakli, kemoterapi vb) bireyleri ciddi etkilemektedir. Genç bireylerin de ölüm oranı daha düşük olmakla birlikte ölümlerin olduğu akıldan çıkarılmamalı ayrıca taşıyıcılık yoluyla başka kişileri enfekte etmeleri nedeniyle de aynı ciddiyetle dikkat etmeleri gerekmektedir.
Her şeyden önce kendimiz ve sevdiklerimizi kaybetme endişesi nedeniyle korku ve kaygı hissetmeniz çok normaldir. Asıl önemli olan bu duyguların şiddetidir. Bir miktar korku ve endişe, koruyucu rol üstlenirken, şiddetli endişe ve panik hali, hatalar yapmanıza, sizin savunmasız kalmanıza ve tükenerek mücedele yeteneğinizin zayıflamasına sebep olacaktır. Bir şey hissetmemeye çalışmak yerine; bu duyguların şiddetini reel düzeyde tutmaya çalışmak daha doğru bir yöntem olacaktır.
Bizi en çok etkileyen konulardan birisi bu dönem belirsizliklerdir. Doğamız gereği kendimizi güvende hissetme, kendimiz ya da sevdiklerimizin başına gelebilecekleri önceden kestirmeye çalışıp, olası olumsuzlukları önlemeye çalışma ya da hazırlıklı olma ihtiyacı duymaktayız. Ne yazık ki salgın, savaş, deprem ve travmalar bizleri belirsizlikler nedeniyle psikolojik olarak ciddi etkileyebilmektedir.
Daha gergin, mutsuz, tahammülsüz, sinirli, öfkeli, korkmuş, kaygılı, panik halinde hissedebilirsiniz çevrenizdeki kişilerinde böyle hissedebileceği aklınızda bulunmalı ve ruhsal enerjinizi tüketecek tartışmalardan uzak durmalı, hayatınızı etkileyebilecek önemli kararları bu dönem ertelemelisiniz.
Yukarıda da belirtildiği üzere bilinmezliker, ölüm korkusu, yakınlarımıza bir şey olacağı endişesi bu dönem ruhsal olarak sizi etkileyebilecek duygulardır. Ve bu duyguları besleyen “ya……olursa…..” tarzında otomatik düşünceler çok sık zihninize hücum edecek ve sizi etkilemeye başlayabilecektir.
Ne yazık ki bu düşünceleri düşünmemeye çalışma, onları olumlu ikna çabaları, görmezden gelmeye çalışma işe yaramayacak aksine kaygınızı daha da arttırabilecektir. Bu düşüncelerle vakit geçirmek ise enerjinizi tüketecek ve daha sık gelmesinin yolunu açacaktır.
İlk olarak gerçekçi bir tehlike olduğunu kabullenmeli, bunun bir süreç olduğu ve sonunda biteceği fikrini benimsemelisiniz.
Hızlıca başta kendiniz olmak üzere bu süreç bitene kadar ne gibi önlemler alabileceğinizi sıralamalısınız. Burada ana kriter WHO ( Dünya Sağlık Örgütü) ve T.C. Sağlık Bakanlığına ait bu sitedeki önerileri referans almanız yeterlidir. Asla fazla araştırmalara ve okumalara girmemelisiniz.
Sosyal medya, yazılı ve görsel medyadaki hiç bir bilgi ve öneriyi kim tarafından söylenmiş olursa olsun hemen kabullenmemeli mümkünse bu iletilerden uzak durmalısınız. Bilimde asla düz mantık geçerli değildir. Test edilip kanıtlanmamış hiç bir önerinin bilimsel zeminde değeri yoktur. Bu nedenle yukarıdaki iki link bilgilenmeniz için fazlasıyla yeterlidir.
Gün içinde ruhsal enerjinizi korumak zorundasınız. Bu sebeple anda kalmaya çok özen göstermelisiniz . Bunun anlamı her andan keyif almak olarak yorumlanmamalı fakat o sırada bir dizi seyrediyorsanız ya da arkadaşlarınızla sohbet ediyorsanız zihninizin orada kalmasına çaba göstermelisiniz. Fakat yoğun kaygı ve endişeli olabileceğiniz bu dönemde bunu başarmak zor olabilir. Bunun en çok sebebi o an zihninize kaygı veren hastalıkla ilgili düşüncelerin ve senaryoların gelmesi olacaktır. Yapabildiğiniz kadar bu düşünceleri o an erteleyin gerekirse küçük notlar alıp belirlediğiniz ileri bir sınırlı saatte gözden geçirin . Hem bu sayede “erteliyorum ama ya……olursa” kaygısını da bertaraf etmiş olursunuz.
Bu dönem aşırı bir temizlik yapma isteği, risksiz ortamlarda (izole olduğunuz ev gibi) bile sürekli hastalık kapacağınız endişeleri yaşayabilirsiniz. Yeni temizlik yaptığınız dezenfekte ettiğiniz kapı kolu, masa gibi yerlere dokunamama her seferinde dokunmadan önce tekrar tekrar silme gibi ihtiyaç hissediyorsanız takıntı haline getirmiş olabilirsiniz. Bu durumda bu davranışları tekrar tekrar yapmak geçici olarak sizi rahatlatacak fakat çoğalmasına sebep olacaktır. Kaygınızı şiddetlendirip, daha kötü hissetmenize ve tükenmenize neden olacaktır. Hangi davranışın takıntı hangisinin normal olduğunu belirlemek böyle dönemlerde çok güç olabilir. Bu durumda ana hijyen kurallarını bilip, yukarıdaki iki web sayfasındaki önerileri abartmadan uygulamanız yeterlidir.
Şiddetli olmaması kaydıyla korkulu, kaygılı hissetmenizin normal olduğu belirtilmişti. Fakat bu duygularla geçirdiğiniz süre uzadıkça enerjinizi azaltıp sizi daha mutsuz daha yorgun daha tahammülsüz kısaca “depresif” yapabilir. Bunun için enerjinizi yükseltecek aşağıdaki önerilere hayatınızda yer vermeniz biraz bu süreci atlatmanıza yardımcı olabilir;
Bu Yazı Kaynak Belirtilmesi Şartı ile Sınırsız Paylaşılabilir.
Düzeltme ve önerileriniz için, kaynak veya referansını da belirterek iletişim alanındaki e-posta adresinden bildirebilirsiniz.