İçerikte Neler Var ?
Delil tespiti, ileride açılacak bir davada kullanılacak olan ya da görülmekte olan bir davaya henüz sunulmamış olan delillerin kaybolmasının veya ispat gücünün azalmasını önlemek maksadıyla delillerin güvence altına alınmasını sağlayan geçici hukuki tedbirdir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 400 – 406 maddeleri arasında Delil Tespiti Davası “Geçici Hukuki Koruma Tedbirleri” olarak düzenlenmiştir.
Kanunun değişik maddelerinde ise aşağıdaki hususlar belirlenmiştir.
Delil Tespiti Davası gerçekte bir dava olmadığından taraflar da bu dosyada davacı ve davalı statüsünde değildirler. Delil tespiti isteyen kişi, “TESPİT İSTEYEN ” , karşı taraf ise “ALEYHİNE TESPİT İSTENEN” şeklinde isimlendirilmektedir.
Delil tespitinin şartları:
HMK 401. Maddesinde gösterildiği üzere “Henüz dava açılmamış olan hâllerde delil tespiti, esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinlenilecek kişinin oturduğu yer sulh mahkemesinden istenir.”
Buna karşılık dava açıldıktan sonra yapılan her türlü delil tespiti talebi hakkında sadece davanın görülmekte olduğu mahkeme yetkili ve görevlidir.
HMK 316/1-c maddesine göre “geçici hukuki koruma” tedbiri davalarında basit yargılama usulü uygulanır.
Buna göre HMK’da belirlenen basit yargılama hukukuna uygun olarak davaların açılması ve takip edilmesi gerekmektedir.
Delil tespiti davasında söz konusu ispat tam ispat olmayıp yaklaşık ispattır. Mahkemede tespit şartların varlığının oluştuğuna dair kanaat oluşması yeterlidir. Talep neticesinde mahkemece uygun görülmesi halinde delil tespitinin yapılmasına karar verilir. Bu karar üzerine delillerin tespiti yapılır. Bu işlem neticesinde delillerin tespitini isteyen de aleyhine tespit istenen de delil tespitine itirazda bulunabilir. Mahkemece yapılan tespit tutanağı itiraz edilmemiş ve karşı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmişse esas davada delil olarak kullanılabilecektir.
Delil tespiti talep edenin yapmış olduğu harcamalar esas davanın giderleri arasında sayılır ve kendisi talep etmese dahi mahkemece re’ sen hüküm altına alınır. Dava neticesinde haksız çıkan taraf talep olmasa dahi yargılama giderlerini ödemekle yükümlüdür.
Ayrıca talep eden kişi kendisini bir vekille temsil ettirmiş ve onun aracılığıyla talepte bulunmuşsa karşı taraf aleyhine vekalet ücretine de hükmedilmesi gerekmektedir. Buna göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin ikinci bölüm birinci kısmında delil tespitine ilişkin işlemlerde de vekalet ücretine hükmedileceği belirtilmiştir.
“Delil Tespiti”, 6100 sayılı Hukuk Muhameleri Kanununun 400. maddesine göre “Geçici Hukuki Koruma Tedbiri” sayılmış, yine aynı kanunun 323/1-ç maddesine göre “Yargılama Gideri” olarak sayılmıştır.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2013/17636 Esas, 2014/12548 Karar sayılı ilamında Delil Tespiti davasında yapılan masraflar yargılama gideri olarak kabul edilmiştir. Anılan kararda ” 22/03/1976 gün ve 1/1 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince delil tespit giderleri, yargılama giderlerinden olduğundan, tespit masraflarının yargılama giderleriyle birlikte kabul ve ret oranına göre hüküm altına alınması gerekir .” denilmiştir.
Değişik İş dosyasında yapılan delil tespiti giderleri, vekalet ücretleri, gönderilen ihtarname ve sair tüm giderler esas davada yargılama masrafı olarak karşı taraftan talep ve tahsil edilecektir.
Depremin etkilediği 10 şehir; Kahramanmaraş, Hatay, Malatya, Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kilis, Adana ve Osmaniye
Delil tespiti davaları esas davadaki iddiaların maddi vakaları delil tespiti dosyası ile belirlenmiş olacağından davanın usulünce açılması ve takip edilmesi büyük önem arzetmektedir.
Delil tespiti davalarında avukat tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen dosyanın alanında uzman bir gayrimenkul avukatı tarafından takip edilmesi hak kaybına uğramamak için oldukça önemlidir.
Daha fazla makale için tıklayınız.
Ohal Nedir ? Neden ilan Edilir? Anayasa 119. Madde Nedir?