Delilden sanığa gitme ilkesinin en temel amacı insan onurunun korunmasıdır. Bu bağlamda ceza hukukumuzda ve modern ceza hukukunda kişilere ispat yükümlülüğü getirilmemiştir. Bunun yerine şüpheden sanık yararlanır ilkesi geçerlidir.
CMK 148 ve 217/2. maddelerinde İfade alma ve sorguda yasak usuller ile hukuka aykırı delilin ispatta kullanılamayacağına ilişkin maddeler, ilk planda insan onurunun korunmasına hizmet etmektedir. CMK m.148 ile insan onurunu ihlal eden bazı eylemler örnek olarak sayılarak, bunların ifade alma ve sorguda yasak yöntemler olduğunu açıkça ve CMK m.217/2 ile daha geniş kapsamlı olarak, hukuka aykırı delil kavramı ile belirtmiştir.
İfade alma ve sorguda yasak usuller
Madde 148 –
(1 ) Şüphelinin ve sanığın beyanı özgür iradesine dayanmalıdır. Bunu engelleyici nitelikte kötü davranma, işkence, ilâç verme, yorma, aldatma, cebir veya tehditte bulunma , bazı araçları kullanma gibi bedensel veya ruhsal müdahaleler yapılamaz.
(2) Kanuna aykırı bir yarar vaat edilemez.
(3) Yasak usullerle elde edilen ifadeler rıza ile verilmiş olsa da delil olarak değerlendirilemez.
(4) Müdafi hazır bulunmaksızın kollukça alınan ifade, hâkim veya mahkeme huzurunda şüpheli veya sanık tarafından doğrulanmadıkça hükme esas alınamaz.
(5) Şüphelinin aynı olayla ilgili olarak yeniden ifadesinin alınması ihtiyacı ortaya çıktığında, bu işlem ancak Cumhuriyet savcısı tarafından yap ılabilir.
şeklindeyken bir diğer kanun başlığında ise;
Delilleri takdir yet kisi
CMK 217/2. – Yüklenen suç, hukuka uygun bir şekilde elde edilmiş her türlü delille i spat edilebilir.
şeklindedir.
Hukuka aykırı yöntemlerle ve insan onuruna bağdaşmayacak yollarla elde edilen delillere kişilerin rıza vermesi delili hukuka uygun hale getirmeyecektir. Ş üpheli/sanığın rızasının, arama, vücut muayenesi, telekomünikasyon araçlarıyla iletişimin dinlenmesi ve kayda alınması gibi koruma tedbirlerini ve özellikle yasak ifade alma ve sorgu yöntemlerini hukuka uygun hale getirmediğini kabul etmek gerekir.
Ceza yargılamasında delil geçmişe yönelik suça konu eylemlerin ispatına yönelik izlerin ve olayların aydınlatılmasıdır. Elde edilen delillerin sınırı işlenecek suçlarda kullanılmayacaktır. Var olan deliller ile bir şüphe elde edilmişse yeterli şüphe var diyebiliriz. Yargıtay’ın bu bağlamda gizli soruşturmacıya ilişkin içtihat haline gelmiş kararlarında gizli soruşturmacının delilleri elde ederken faili tuzağa düşürmeden, iradesini etkilemeden görevini ifa etmesi gerektiğini hatta diğer kararlarında gizli soruşturmacının tekrar tekrar uyuşturucu madde satın alma eylemini gerçekleştirmesi ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağını belirtmiş olması delilden sanığa gitme ilkesine örnek gösterilebilir.
Örnek vermek gerekirse uyuşturucu ticareti davalarında sıkça rastladığımız olay örgüsünde tabi bu olay örgülerinin ne şekilde yazıldığı ayrı bir tartışma konusu ama rastladığımız davalar kimi zaman kolluk şüpheliden elde ettiği telefon yoluyla madde satın alacak kişilerin tespitini yaparak ilgili diğer kişileri de yakalayarak fail hakkında delil toplamaktadır. Bu eylem hukuka uygun bir hareket olamaz. Hukuk devleti ve hukuk güvenliği ilkesi bunu kabul etmez. Hukuk devleti çerçevesinde CMK ilgili maddelerinde kolluğa geniş yetkilerle tedbir imkanları getirilmiştir. Teknik takip, iletişimin denetlenmesi tedbirleri gibi soruşturmayı tamamlayıcı delillerdir. Tek başına bu tedbirler bile mahkumiyet için yeterli delil olmayacaktır. Bu halde kolluk bu geniş yetkileri kullanmayarak etkin bir soruşturma yapmaz ve işin kolayı olarak fail elde edildikten sonra telefonundan kimleri arıyormuş diyerek delil elde ediliyor olması hukuk değerlerinin ayaklar altına alınması anlamına gelecektir. Kolluk kendisine düşen vazifeyi iyi anlamalıdır. CMK 160. maddesini iyi anlamak gerekiyor. Her kanunun bir ruhu var. CMK’nın ilgili diğer maddeleri aslında birbirini tamamlayan mükemmel bir puzzle parçası gibidir. Sadece bu puzzle parçalarını iyi uygulamak gerekiyor. CMK 160. madde bir ihbar alındığında derhal Cumhuriyet Savcısına haber verilmeli ve savcınında şüphelinin lehine ve aleyhine delil elde etme adına girişimde bulunmasını emretmektedir. Yani soruşturmanın hukuka uygun, adil olması en önemlisi etkin soruşturmanın yürütülmesi için kanunkoyucu bir hukukcunun dahil olmasını istemiştir. Tüm bu hususlar CMK ‘da yer almasına karşın uygulamada suç üstü hali diyerek hukuka uygun diyerek yargılamalara şahit oluyoruz. Kişi suç işlemiş olabilir. Önemli olan uyuşturucu suçuda olsa başka bir kamu düzeni veya şahsa ilişkin suçta olsa kişinin adil yargılanmasıdır.