Destanlar şiirimizin en canlı örnekleridir. Türkler savaşçı bir millet olduğu için edebiyatımızda pek çok destan örneği vardır. Kahramanlık konularında yazılan destanlar Türk’ün gücünü ve cesaretini ifade ederler.
Destan türünde şiir yazan şairlerin en önemlilerinden birisi de Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’dur. Belki adını fazla duymamışsınız ama destan sahasında mühim bir isimdir O…Türk zaferlerini şiirleştirerek ebedîleştiren bu mümtaz şahsiyet, şiirimize apayrı bir soluk getirmiştir. Onu daha çok Malazgirt Marşı isimli fevkalâde güzel şiiriyle tanıyoruz. Bu şiirinde söyle sesleniyordu:
“Türk, Ulu Tanrı’nın soylu gözdesi
Malazgirt Bizans’ın Türk’e secdesi
Bu ses insanlığa Hakk’ın müjdesi
Bu seste birleşir bütün yürekler…
Ya Allah… Bismillah… Allahuekber!..”
Gençosmanoğlu bundan 13 yıl evvel aramızdan ayrıldı. O, 1929’da Elazığ’ın Ağın ilçesinde doğmuştu. İlk tahsilini Ağın’da, ortaöğrenimini Akçadağ Köy Enstitüsü’nde tamamlamıştır. 18 yıl köy öğretmenliği yaptıktan sonra bir buçuk yıl da İlköğretim Müfettişliği görevinde bulunmuştur. Son yıllarında Türkiye gazetesinde kültür ve sanat yönetmenliği yapmıştı. Bir ara Türk Edebiyat Cemiyeti ve onun devamı olan Türk Edebiyatı Vakfı’nda müdürlük ve yöneticilik görevlerini ifa etmişti. Vaktiyle yapılan bir röportajda kendisini şöyle tanıtmıştır:
“Şiire 11 yaşında başladım. İlkokulun dördüncü sınıfında idim. O yıl Erzincan zelzelesi olmuştu. İlk şiirimi, Erzincan zelzelesi üstüne yazdım ve okuldaki duvar gazetesine konuldu. Sonra kendimi şâir sanmış olacağım ki, çeşitli konularda şiirler yazmaya başladım. Bugüne kadar da hiç bırakmadım. Yazdıklarımdan bilinmeyenler, bilinenlerden çoktur. Şiire niçin devam ettiğime gelince; kısaca, en müessir ifade tarzı olduğu için; diyebilirim.”
O, Nihal Atsız’ın en mühim eseri olan “Bozkurtların Ölümü” nü okuyunca çok etkilenir. Fikir altyapısını iyice şekillendirir bu kıymetli eser… Şiirlerinde Türkçülük temini sıklıkla işler. Şiirleri, bent, kıta ve beyit şeklindedir. Serbest nazmı da bazen kullanan şair, beyitlerini ekseriyetle gazel tazında yazmıştır. Tarihî hadiseleri ve tarihî şahsiyetleri (Ahmet Yesevî, Kürşat, Yunus Emre, Bilge Tonyukuk, Alparslan, Osman Gazi, Fatih Sultan Mehmet ve Hacı Bektaş-ı Veli) şiirleştirerek genç nesillere tanıtmış ve sevdirmiştir.
O, sanat anlayışını şöyle ifade ediyor: “Edebiyat ve güzel sanatların her dalı, millî ve manevî kökler üzerinde filizlenir, yeşerir ve büyür. Sol, millîliği ve maneviyatı inkâr ettiği için, köksüz ve tükenmeye mahkûmdur. Nitekim öyle olmuştur. Sağın milliyetçi kesimi Türk şiirinin beratını elinde tutmaktadır. Türk şiiri ancak Mehmet Akif, Yahya Kemal, Necip Fazıl, Arif Nihat çizgisi üzerinde geleceğe yönelebilir. Benim ilham kaynağım, her birisi başlı başına bir destan olan şahsiyetler, zaferler, fetihler ve eserlerdir. Üç bin yıl geriye doğru uzanan şanlı bir mazi ve bu maziden feyizlenerek büyüyecek bir gelecek.”
Gençosmanoğlu, Türk tarihini topyekûn nazma çekmiş dersek herhalde abartmış olmayız. Hemen hemen her zaferimize şiir yazmıştır. Vatanını canından aziz bilen Türk gençleri bu millî kaynaktan beslenmiştir. Eserlerinde millî bir hava estiren, Türklük ruhunu canlı tutan Gençosmanoğlu, onlarca destan kitabına imzasını atmıştır. Bunlar arasında “Bozkurtların Ruhu, Gençosman Destanı, Kürşad İhtilali Destanı, Malazgirt Destanı, Bozkurtların Destanı, Kopuzdan Ezgiler, Salur Kazan Destanı, Boğaç Han Destanı, Destanlarda Uyanmak, Destanlar Burcu” gibi eserleri sayabiliriz. Eserleri şairin onuncu yıldönümünde Türk Edebiyatı Dergisi Yayınları tarafından üç cilt hâlinde bir araya getirilmiştir.
Destan geleneğimizi bugüne taşıyan Gençosmanoğlu, geçmişle gelecek arasında kültür ve tarih köprüsü kurmuştur. Kuru tarihî malumatlardan sıkılanlara maziyi ve şanlı zaferlerimizi şiir tadında sunmuştur. Tarihi büyük küçük herkese sevdirmiştir. O destan yazma sebebini şöyle dile getirmişti:
“Hiç bir şiir, Ulubatlı Hasan’ın Bizans surlarına bayrak dikmesi, Genç Osman’ın kelle koltukta “Allah Allah” diyerek Bağdat’a girmesi, Malazgirt’te Türk ordusunun kendisinden dört kat üstün düşman kuvvetlerine karşı zafer kazanması kadar güzel olamaz. Ben bunun için destana hayranım ve destan yazıyorum.”