Hayat hızla akıyor… Çalışma temposunun yoğunluğu içinde çocuğunuz büyüyor ve aslında farkında olmadan çok şey kaçırıyoruz. Kimimiz ilk “anne, baba” demesini, kimimiz ise ilk adımını…
Hamilelik izni bittikten sonra anne bir an önce evden uzaklaşıp işe başlamak istiyor. Çünkü bebeğinizin gece uykusuzlukları, gaz problemleri derken anne hem fiziksel hem de duygusal büyük bir yorgunluk hissediyor. Uzun zamandır özlemini çektiği, alıştığı tempoya, iş hayatına ve sosyal çevresine atmak istiyor kendisini. Bir süre sonra anne “işe başlamak bana çok iyi geldi ” diye düşünüyor. Sonra işe giderken annenin evden gittiğini anlamaya başlayan çocuğun, annesinin arkasından ağlamaları sürüp gidiyor. İş temposunun yoğunluğuyla anne “Bu süreci böyle geçirmek zorundasın” diyor. Aslında anne de ardından ağlayarak bıraktığı çocuğu için çok üzgün ve bir o kadar mutsuzdur; ama o annedir, güçlü görünmelidir, güçlüdür de ama aklında hep bir soru vardır;
“Doğru mu yanlış mı yapıyorum?” derken günler geçiyor ve minik bebeğiniz büyüyor…
***
Annelik mi kariyer mi? Tartışmalara neden olan bu soruya “ikisini bir arada gayet iyi götürüyorum ” diyen de var tam tersini de. Peki ya çocuklarımız…
Bu soruyu siyasetten, ideolojilerden her şeyden sıyırıp sadece anne olarak düşünüyorum ve bu samimiyetle bunları yazıyorum.
Annelik hiç bir şey ile kıyaslanamayacak kadar kutsal ve değerli bir duygu. Bunun bir karşılığı yok, alternatifi yok, rayici yok, karşılığında tercih edileceği bir başka sıfat yok, olamaz da!
Çocuğunuzu annenize, kayınvalidenize veya güvendiğiniz bir bakıcıya bırakırken gözünüz arkada kalmıyor olabilir. Fakat çocuğunuzun gözü, iç güdüsüyle alternatifsiz ihtiyaç duyduğu annesi için, o eve gelene kadar sürekli kapıda kalıyor . Hiçbir kucak anne kucağı kadar güven vermiyor çocuğa. Hiç bir bağ anne ile çocuk arasındaki duygusal bağ kadar güçlü olmuyor. Çocuk güven duygusunu, erken çocukluk döneminde kazanıyor, en çok bu dönemde anne şefkatine ve sevgisine ihtiyaç duyuyor.
Hem çalışıp hem anne olmak zor bir süreç. Bu tempoya ayak uydurmak bebek için de kolay değil. Elbette hiçbir anne evladını bırakıp saatlerce onun o güzel kokusundan mahrum olmak istemez. Günümüzde ne yazık ki bir çok anne maddi imkansızlıklardan dolayı çalışmak zorunda olduğu için çalışıyor. Evin geçimine destek olmak zorunda. Buna karşılık maddi yeterliliği olduğu halde evladına daha da iyi şartlar sağlamak için çalışan anneler de yok değil. Daha iyi okullarda okutmak daha iyi bir gelecek hazırlamak için belki de … Peki çocuğun anne ihtiyacı ve özlemini nasıl karşılayacağız?
KADIN ÇOCUK DA YAPAR KARİYER DE!
Kadının işgücüne yaptığı katkı, kadının üretmesi, çalışması, gücü ve verimi yadsınamaz. Doğum sancılarına dayanabilen, yuvayı elleriyle kuran, güzelleştiren, sabahlara kadar uykusuz kalabilen, her türlü fedakârlığı seve seve bir of bile demeden yapabilen ve daha bir çok şeyin üstesinden gelebilen kadın… Kadının gücü bu kadar aşikârken tabi ki kadın çocuk da yapar kariyer de! Buradaki en can alıcı nokta şartlara en uygun şekilde zamanı ve dengeyi doğru ayarlamak.
Özetle “ Annelik mi kariyer mi?” sorusunun cevabını her kadın kendi ihtiyaçları, şartları, mecburiyetleri ve vicdanı doğrultusunda kendisi vermelidir.
Bir yıl çocuğumu bırakıp çalışan bir anne olarak yazıyorum; gerçekten çalışmak zorunda mıydım, yoksa yukarda yazdığım duygularla mı yaptım hala bunun muhasebesini yapıyorum.
Kariyer her zaman yapabilirsiniz ancak çocuğunuzun ilk 3 yaşına kadar geçen zaman ne yazık ki bir daha geri gelmiyor.
Onun o anlarının her bir saniyesi elmas gibi kıymetli, şartlar ne olursa olsun ister çalışın ister çalışmayın ama lütfen o anlara hak ettiği değeri verin.
Annelik duygusunu geç kalmadan tatmanız dileğiyle…
Sevgiyle kalın
Dilek Ufuk / www.heykadin.com.tr
Gazeteci