Halk dilinde özellikle “Ceza Avukatı ”, “ Diyarbakır Ceza Avukatı ” olarak tabir edilen kişilerce ceza hukuku ve yasaları kapsamındaki hukuki sorunlar ve problemlere çözümler sunulmaktadır.
Ceza hukukunun daha çok suçun işlenmesi sonrasında yargılama faaliyetini konu edindiği düşünülmektedir. Ceza hukuku sadece suçun işlenmesi sonrası verilen nihai kararların yargısal faaliyetlerini değil yargılama öncesi ve sonrasındaki aşamaları, verilebilecek nihai kararları, itiraz yollarını ile ceza alanındaki koruma tedbirlerini de içermektedir. Bunun yanında kanunda suç olarak nitelendirilen eylemlerin neler olduğu, bu eylemlerin tespitinde ve delillerin toplanmasındaki usul ve esasların kanuni hükümlerine de yer verilmiştir. Bu anlamda özellikle
CMK 141 ve devamı maddelerde düzenlenen koruma nedeniyle tazminat davası ilgili kanunun 141. maddesinde belirtilen hallerin varlığı durumunda zarar gören taraflarca açılabilen Ceza Hukukuna özgü bir davadır.
Koruma Tedbirleri nedeniyle tazminat davası Ceza Muhakemesi kanunun 141. maddesinin 1. fıkrasında sayılan hallerin varlığı durumunda açılabilmektedir. Kanunda belirtilen tazminata konu edilebilen haller şunlardır:
Bu durumlarla karşılaşan kişi veya kişilerce CMK 141 ve devamı maddelerine istinaden zararlarını Devletten isteyebilmektedir. Bununla birlikte CMK 141. maddenin 3. fıkrasında yukarıda ifade edilen haller dışında da suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davalarının ancak Devlet aleyhine açabileceği ifade edilmiştir.
Koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davası açma süresi CMK’da açıkça hüküm altına alınmıştır. Buna göre ilgili kanunun 142. maddesinin ilk fıkrasına göre tazminat talebinde bulunacak kişinin kararın veya hükümlerin kesinleştiğinin tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde talebini mahkemeye yöneltmesi gerekmektedir.
Tazminat talebinin yöneltilebileceği yetkili ve görevli mahkemenin hangi mahkeme olacağı da Ceza Muhakemesi Kanunun 142. maddesinde belirtilmiştir. Buna göre görevli mahkeme Ağır Ceza Mahkemeleri olup yetkili mahkeme de zarara uğrayanın oturduğu yer mahkemesidir.
CMk 141 ve devamı maddelerine dayalı olarak ilgili kişilerce açılan tazminat davalarında tazminat miktarının ne kadar olacağı hususuna da değinmek gerekmektedir. İlk derece hesaplamada dosyaya sunulan varsa SGK kayıtlarına göre kişinin almış olduğu aylık maaş veya ücret durumunu dikkate almaktadır. Evrak sunmayan ilgili kişilerden evrak temini istenir. Gerekli sosyo-ekonomik durum araştırması için ilgili kolluk birimine müzekkere yazılabilmektedir. Evrakın sunulmaması durumunda ise kişinin alabileceği maddi tazminat miktar hesaplanmasında asgari ücret hesabı dikkate alınmaktadır.Kişinin belgelerle ispat edebildiği tüm maddi kayıplarının ödenmesi yoluna gidilmektedir.
Manevi tazminat miktarının hesaplanmasında objektif kriterler değil kişinin gözaltı, yakalama veya tutuklama sebebiyle duyduğu elem acı ve ızdırap gibi subjektif kriterler dikkate alınmaktadır. Gözaltı süreleri eşdeğer olan iki kişinin gözaltına alınma şekli, gözaltına alınmalarına sebep suç türü ve yaşları dahi gözaltından duydukları elem ve ızdıraba farklı miktarlar biçilmesine sebebiyet verebilmektedir. Cinsel saldırı dosyasından halk içerisinde lince uğrayarak gözaltına alınan 50 yaşındaki bir adam ile tek başına yaşadığı evinden uyuşturucu madde ticareti suçlaması ile gözaltına alınan 30 yaşında bir kişinin aldığı manevi tazminat miktarlarının değişkenlik gösterebildiği gözlemlenmiştir.
TCK madde 81 de basit hali ve madde 82 de ise nitelikli hali düzenlenen kasten öldürme suçu, bir kişinin bilerek ve isteyerek bir başkasının yaşamına son vermesidir. Bu suç türünde korunan hukuki değer yaşam hakkıdır.
Kasten Öldürme Suçu Şikayete Tabi midir?
Kamu davası olarak nitelendirilen bu dava türlerinin bu şekilde anılma sebebi şikayete tabi olmamalarıdır. Yani suçun bir şekilde haber alınması ile birlikte şikayet var olsun veya olmasın kişiler Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanacak ve halk dilinde Cinayet Avukatı olarak tabir edilen yani bu suçun savunmasını yapacak avukat tarafından yargılamaya iştirak edilip savunma sağlanacaktır. Bu suç şikayete tabi bir suç değildir. Şikayete tabi olmadığı için taraflar şikayetinden vazgeçse de yargılanan sanık suçun işlendiğinin delillerle ispatlanması durumunda ceza alabilecektir.
Kasten öldürme suçu cesede karşı işlenebilir mi? İnsanlara karşı mı sadece kasten öldürme suçu gerçekleşir? Hukuken sağ doğan ve ancak yaşayan bir canlının yaşam hakkının ihlali durumunda kasten öldürme suçu gerçekleşmektedir. Ana rahminde olan bir ceninin hayatına son verilmesi durumunda kasten öldürme suçu değil koşullarının varlığı halinde TCK madde 99’da düzenlenen çocuk düşürtme suçu işlenmiş kabul edilecektir. Sağ doğan ve yaşayan bir bebeğin bir saat sonra bile öleceği kesinse hayatına bilerek ve isteyerek son vermek kasten öldürme suçunun işlendiğini göstermektedir.
TCK madde 81’de bir insanın kasten öldürülmesi durumunda yargılanan kişinin müebbet hapis cezası ile cezalandırılacağı ifade edilmiştir. Nitelikli hallerin varlığı durumunda ise kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılacaktır.
Kasten öldürme suçunun belli hallerde gerçekleşmesi durumunda kanun koyucu kişiye verilecek cezanın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası olacağını ifade etmiştir. Buna göre;
TCk madde 83 te tanımlanan bu suçta suç işlediği düşünülen kişi yani suçun faili icrai bir hareketle işlenebilen bir suçu ihmali hareketi ile işlemekte ancak bu ihmali hareketi icrai harekete eş değer olduğundan fail kasten öldürme suçundan cezalandırılmaktadır. Bu suçun işlenmesi sebebiyle kişiye verilecek ceza kanunda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine onbeş yıldan yirmi yıla kadar, diğer hallerde ise on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiştir. Bunun yanında aynı maddede cezada indirim yoluna gidilmeyebileceği de ifade edilmiştir.
Uyuşturucu madde ticareti suçu, Türk Ceza Kanunu’nun 188. maddesinde tanımlanmış ve yaptırımları belirlenmiştir. Buna göre uyuşturucu maddelerin üretilmesi, ithal veya ihraç edilmesi, ülke içinde satılması, satışa arz edilmesi, başkalarına verilmesi, sevk edilmesi, nakledilmesi, depolanması veya ticaret amacıyla satın alınması, kabul edilmesi gibi hareketlerden birinin varlığı suçun oluşmasına neden olacaktır. Uyuşturucunun ne olduğu, hangi hallerde bu suç türünde artırımın ya da indirimin uygulanabileceği TCK’da açıkça ifade edilmiştir.
Halk dilinde uyuşturucu avukatı olarak kullanılan tabir oldukça yanlıştır. Boşanma avukatı, ceza avukatı gibi bir branş olmadığı gibi uyuşturucu avukatı şeklinde bir branş da bulunmamaktır. Uyuşturucu suçlarına ilişkin suçlamalara maruz kalanlar ve aileleri tarafından uyuşturucu avukatı şeklinde kalıplaşmış fakat yanlış bir terimle Avukat arayışına girmektedirler. Avukat her dosya türüne bakabilme yetisine sahiptir. Zamanla aynı dosya türüne bakmadaki sayı artışı benzer dosyadaki bilgiyi artırabilir. Bu sebeple tarafların savunmalarını kendileri yapabileceği gibi her davada bu davalarda da bilgisine güvendikleri bir Avukat tarafından temsil edilmeleri mümkündür.
Seçimlik hareketlerle oluşan uyuşturucu madde ticareti suçunun cezaları TCK m.188’de şu şekilde sayılmıştır:
Etkin pişmanlık, kişinin işlediği suçtan dolayı, özgür iradesi ile pişman olarak gerçekleştirdiği suç oluşturan eylemin meydana getirdiği olumsuzlukları gidermek için olumlu davranışlarla katkıda bulunması halinde işletilen bir ceza hukuku müessesesidir. Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu için de etkin pişmanlık, TCK m.192’de iki farklı şekilde düzenlenmiştir. Bu suçların işlenmesi halinde kişinin hangi aşamada pişmanlık gösterdiği, cezada yapılacak indirim açısından oldukça önem arz etmektedir.
Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarına iştirak etmiş olan kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, diğer suç ortaklarını ve uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin saklandığı veya imal edildiği yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin suç ortaklarının yakalanmasını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini sağlaması halinde, hakkında cezaya hükmolunmaz.
Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişi, resmi makamlar tarafından haber alınmadan önce, bu maddeyi kimden, nerede ve ne zaman temin ettiğini merciine haber vererek suçluların yakalanmalarını veya uyuşturucu veya uyarıcı maddenin ele geçirilmesini kolaylaştırırsa, hakkında cezaya hükmolunmaz.
Bu suçların işlendiği resmi makamlar tarafından haber alındıktan sonra gönüllü olarak, suçun meydana çıkmasına ve fail veya diğer suç ortaklarının yakalanmasına hizmet ve yardım eden kişi hakkında verilecek ceza, yardımın niteliğine göre dörtte birden yarısına kadarı indirilir.
Uyuşturucu madde imal ve ticareti suçu ile uyuşturucu madde kullanma suçu tamamen farklı suçlardır. Bu suçların ayırt edilmesinde belli ölçütler vardır. Bunlardan ilki ele geçirilen uyuşturucu maddenin miktarıdır. Kişinin ihtiyacına göre kullanım miktarını aşan miktarda uyuşturucu madde ele geçirilmesi, kullanım amacı dışında bulundurulduğuna karine teşkil eder. Bu sınır Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmektedir. Bu iki suçun ayırt edilmesinde diğer bir kriter ise sanığın hareketleridir. Sanığın elindeki uyuşturucu maddeyi bir başkasına satma, devretme, tedarik etme gibi davranışlarda bulunduğu tespit edilirse eylemi uyuşturucu madde ticareti olarak nitelendirilecektir. Ayrıca uyuşturucu maddenin bulunduğu yer de suçun nitelendirilmesi bakımından önem taşıyacaktır. Örneğin uyuşturucu maddenin kişinin kolayca ulaşabileceği bir yerde bulunması durumu uyuşturucu madde kullanma suçu olarak nitelendirilmesinde etkili olacakken; uyuşturucu maddenin kolay ulaşılamayacak bir yerde saklanması da uyuşturucu madde ticareti olarak nitelendirilmesinde etkili olacaktır. Son olarak uyuşturucu maddenin ne şekilde bulundurulduğu da suçun vasfının belirlenmesi açısından önemli olduğu söylenebilecektir. Örneğin; uyuşturucu maddenin eşit ağırlıkta ve çok sayıda paketlere ayrılması, uyuşturucu maddenin ele geçirildiği yerde hassas terazi, ambalaj gibi ürünlerin de bulunması uyuşturucu maddenin kullanım dışında, ticaret amacıyla bulundurulduğuna yönelik önemli bir işaret olacaktır.