Dünya Rekortmeni Bir Atletin Gözünden Duyusal Geri Bildirim

Duyusal Geri Bildirim Kendi Kendini Motive Etmenin Kişiselleştirilmiş Yollarını Gösteriyor

Çığır açan bir çalışmada Duke Üniversitesi nörobilimcileri, duyusal geri bildirim tekniği ile, bireylerin kişiselleştirilmiş düşünceler ve zihinsel imgeler kullanarak motivasyonla bağlantılı sinir ağlarını nasıl yönlendireceklerini öğrenebilecekleri etkili yolları ortaya koydu.

Duke’taki araştırmacılar, katılımcıların ventral tegmental alan (VTA) ödül devrelerini başarılı bir şekilde etkinleştirdiklerine gerçek zamanlı olarak tanık olmalarını sağlayan duyusal geri bildirim (nörofeedback) programının bir parçası olarak fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (fMRI) yöntemini kullandılar.

Mart 2016 tarihli çalışma, “Bilişsel Nörostimülasyon: Ventral Tegmental Alan Aktivasyonunu İsteğe Bağlı Olarak Sürdürmeyi Öğrenmek” başlıklı çalışma Neuron dergisinde yayımlandı.

Duyusal Geri Bildirim, Biofeedback Araçlarının Yeteneklerini Geliştiriyor

1970’lerde biofeedback, zihin-beden bağlantısı konusunda artan farkındalığın bir parçası olarak yaygın bir terim haline geldi. Biofeedback geleneksel olarak beyin dalgaları, kalp fonksiyonu, solunum, kas aktivitesi ve vücut ısısı gibi çeşitli fizyolojik aktivite kombinasyonlarını ölçebilen her türlü cihazı kullanır.

Duyusal geri bildirim ise biofeedback’in 21. yüzyıl versiyonudur ve bu eğitimi bu kadar heyecan verici kılan şey, beyin görüntüleme teknolojisindeki ilerlemeler sayesinde, belirli bir kişiye ilham veren spesifik motivasyonel düşünce ve imgeleri saptamanın mümkün olmasıdır.

VTA, orta beyin içinde dopamin üreten küçük bir bölgedir. Beyindeki dopamin yolları motivasyon, ödül ve fiziksel hareketliliğin düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. “Mezolimbik” ödül sisteminin bir parçası olarak dopamin, VTA içinde bulunan sinir hücrelerinde üretilir ve nükleus akumbens ve prefrontal kortekse salınır.

VTA’nın motor işlevleri ayrı bir yolla bağlantılı olan bir geri bildirim döngüsünün parçasıdır. Dopamin genellikle “ödül molekülü” olarak adlandırılır çünkü hem olumlu motivasyonları hem de bağımlılık yapan davranışları yönlendirebilir. Dopaminin gücü, VTA’nın aktivasyonunu her türlü öz motivasyon ve iradede kilit bir oyuncu haline getirir.

Duke araştırmacıları yeni bir çalışmada, katılımcılardan çeşitli kişisel yöntemlerini kullanarak motivasyon duyguları oluşturmalarını istedi. Her biri bunu 20 saniyelik aralıklarla, VTA’yı harekete geçiren bir düşünce ya da imgeye ulaşana kadar tekrar etti.

Katılımcılar, fMRI içinde dalgalanan bir termometre şeklinde düşüncelerinin duyusal geri bildirimini gözlemleyebildi. Bu doğrudan duyusal geri bildirim, katılımcıların motivasyonel düşüncelerini ayarlamalarına ve VTA’yı aktif tutmak için kişiselleştirilmiş stratejiler geliştirmelerine olanak sağladı. Kontrol gruplarıyla karşılaştırıldığında, duyusal geri bildirim eğitimi alan katılımcılar VTA aktivitelerini, diğer katılımcılara göre daha başarılı bir şekilde arttırdı.

“Bu çalışmayı okuduktan sonra, ultra dayanıklılık sporcusu olarak, hem antrenman hem de yarışma sırasında VTA’dan dopamin salgılayarak bana ödül ve motivasyon hissi veren şeyi bulmaya çalıştığımı fark ettim. Şimdi fark ediyorum ki, kendi motivasyonumu korumak için VTA’mı aktif olarak uyarıyor ve dopamin salgılıyordum.

Bir sporcu olarak, bana özel bir ilham hissi verenlerden bir tanesini bulana kadar, sistematik olarak dosyalayacağım bir motivasyon tetikleyici arşivi geliştirdim. Örneğin, bazen bir güneş kremi kokusu ya da masmavi gökyüzünün ve parlak güneş ışığı,  mezolimbik kanallarımı harekete geçiren bir çağrışımı tetikleyebiliyordu; bu bazen ilham verici bir şarkı, bazen geçmişimde hayranlık uyandıran bir yerin canlandırılması oluyordu.

Spor antrenmanları ve müsabakalar sırasında, turnayı gözünden vurup ilham gelene kadar motivasyon mekanizmamı elimdeki tüm yöntemlerle bombardımana tutardım. Şimdi bu rastgele deneme yanılma yoluyla yaptığım motivasyon arayışında, yeniden bir şeyi fark ediyordum: “ Duke çalışmasındaki katılımcıların, duyusal geri bildirim eğitimi yoluyla VTA aktivasyonuyla ilişkili termometrenin yükseldiğini görebildiklerinde, fMRI içinde yaptıkları şeyin aynısını yapıyordum.”

Araştırmacılara göre bu çalışmadaki katılımcılar, kendilerini teşvik eden ebeveynleri veya koçları zihinlerinde canlandırmaktan, çabalarının ödüllendirildiği varsayımsal senaryoları oynamaya kadar çeşitli farklı motivasyon stratejileri kullandılar. En heyecan verici haber ise, VTA aktivasyonunda kendi kendine oluşan artışın, termometre ekranı kaldırıldıktan ve insanlar gerçek dünyaya geri döndükten sonra bile işe yaramasıydı. Doğru duyusal geri bildirim eğitimi alan katılımcılar VTA seviyelerini tutarlı bir şekilde yükseltebildi.

“İrade Anahtarı” Nedir?

Genç bir sporcuyken, nörobilimci olan babam ve tenis antrenörümle yaptığım konuşmalara dayanarak fizyolojik durumlar ve psikolojik düşünce yapısı arasındaki ilişkinin farkına varmıştım. Yetişkinliğe geldiğimde, bir atlet olarak uluslararası düzeyde antrenman yapmaya ve yarışmaya başladığımda, gevşeme tekniklerini kullanarak “ baskı altında zarafet” göstermeye dair öğrendiğim dersler sakin kalmama ve tıkanmamama yardımcı oldu.

Ancak, rahatlamanın ötesinde, dünya çapında bir sporcu olmak için sakin kalmaktan daha da önemli olan başka bir husus daha vardı. Ultra mesafe triatleti olmak ve 24 saatte 153.76 mil koşmak gibi şeyleri yapabilecek dayanıklılığı geliştirmek için, kendi motivasyonumu sarsılmaz bir şekilde sürdürmem gerekiyordu. Motive olmanın, sıkı antrenman yapmanın ve istikrarlı bir şekilde çalışmanın yollarını bulmak zorundaydım, tamamen ilhamsız ve tükenmiş hissettiğim günlerde bile.

Bitmek bilmeyen motivasyon düşünceleri için, onlarca yıllık yaşam deneyimim boyunca kendi motivasyonumu nasıl koruyacağıma dair öğrendiğim dersler ve püf noktalarından oluşan bir fihriste başvurdum. Ayrıca diğer sporcuların bilgeliğinden de yararlandım. Örneğin, Muhammed Ali’nin “Antrenmanın her dakikasından nefret ettim ama ‘pes etme’ dedim. Şimdi acı çek ve hayatının geri kalanını bir şampiyon olarak yaşa” ve “Işıkların altında dans etmeden önce yolda tek başıma koşuyorum” sözleri…

Babamın nörobilim alanındaki uzmanlığı, motivasyonel düşünceleri beynimde canlandırmanın belirli yollarını belirlememe yardımcı oldu. Tıpkı parasempatik sinir sistemi çalıştırmak ve savaş-kaç stres tepkisini en aza indirmek için, gevşeme zamanlarında vagus sinirimden kalbime asetilkolin fışkırtıldığını hayal edebildiğim gibi… Motivasyonel bir düşünce veya ilham verici bir imgeleme ile “irade anahtarımın” açıldığını gözümde canlandırabiliyordum.

Motivasyon söz konusu olduğunda babam her zaman “irade anahtarı” ve “özgür iradenin bujisi” olarak adlandırdığı bir şeyden bahsederdi. Babam bu fikri, 1963 yılında periferik sinir sistemindeki sinapslar ve duyu nöronu ile kas nöronu arasındaki bağlantı üzerine yaptığı çalışmalarla Nobel ödülü kazanan akıl hocası John Eccles’tan almıştı. The Athlete’s Way kitabının 116-117. sayfalarında şöyle yazıyorum:

Eccles, zihnin beyne, vücudun hareket etmesini sağlayacak motor nöronları ateşlemesini söyleyen sinyalin gizemli bir kaynak olan insan iradesinden ya da kendi iradesine sahip bir zihinden geldiğine inanıyordu. Eccles, irade nöronlarının sürekli olarak ateşlenmeye hazır olduğunu iddia etmiştir. Bu özelleşmiş sinir hücrelerinden yalnızca bir tanesini tetiklemek bile domino etkisi yaratır; birkaç bin sinapstan milyarlarca sinapsa yayılan bir zincirleme reaksiyon.

İrade anahtarı alnımın hemen arkasında, üzerinde açma kapama, gitme/durma düğmeleri olan kocaman bir aydınlatma mekanizması olarak hayal ediyorum. İrade anahtarına basmanın püf noktası, hareketi önceden canlandırmak ve içsel diyaloğunuzu frontal loblarınızdan aşağıya göndermektir. Araştırmacılar, nöronların egzersizle ne kadar kalınlaşıp yoğunlaşırsa, pozitif iletişimi tetiklemek için irade anahtarını o kadar kolay harekete geçirebileceğini tespit etmişlerdir.

Araştırmacılar, iradenin kıvılcımlarını bir fMRI’da tam anlamıyla görebilirler, tıpkı sizin hissedebildiğiniz gibi. Gitmeye karar verdiğiniz her an, irade anahtarını çevirdiğinizi unutmayın. Vazgeçmeye karar verdiğiniz her an, onu kapattınız demektir. Bir dahaki sefere, koltukta otururken ayağa kalkmak veya yürüyüşten koşuya geçmek gibi bir şey yapmaya karar verdiğinizde, kas hareketinden önce gelen milisaniyelik irade anına dikkat edin.

İrade anahtarını yukarı ve kilitli konumda tutma pratiği yapın. Bu, bir antrenmanı başlatmak veya üstesinden gelmek için en kolay taktiklerden biridir. Bu anahtar kapatıldığında, bu ağ üzerindeki sinapslar ateşlemeyi durduracaktır; bu da pes etmek ve vazgeçmek anlamına gelir. Bu alışkanlığı pekiştirmeyin; her zaman sonuna kadar mücadele edin. İrade anahtarını yukarı ve kilitli konumda tutun.

Yukarıdaki bölümü on yılı aşkın bir süre önce yazmıştım. O zamandan beri, kendi atletizm sürecim ve babamla konuşmalarım sayesinde öğrendiğim şeyleri detaylandıran araştırmalar için alıcı antenlerimi açık tutuyorum. Böylece bu bilgileri güncelleyebilir ve sonrasında nörobilime dayanarak okuyucularımla paylaşabilirdim.

Bu sabah uyandığımda Duke Üniversitesi’ndeki araştırmacıların duyusal geri bildirim konusunda yaptıkları atılımları okumak heyecan vericiydi. Bana göre bu keşifler devrim niteliğinde çünkü bir kişinin “irade anahtarını” harekete geçiren kişisel bir düşünce veya imgeyi tanımlamak için duyusal geri bildirim eğitimini kullanabileceğimiz gerçeğini ortaya koyuyorlar.

Ayrıca bu bilgiyle -size neyin ilham verdiğine dikkat ederek, onu belirleyerek ve ilhamınızı kaybettiğiniz bir sonraki zamanlarda onu kullanarak- kendi duyusal geri bildirim yönteminizi uygulayabilirsiniz.

Sonuç: Duyusal Geri Bildirim, Kendi Kendini Motive Etmenin Kişiselleştirilmiş Yollarını Gösteriyor

Çalışmanın kıdemli araştırmacısı, psikiyatri ve davranış bilimleri doçenti R. Alison Adcock bir basın açıklamasında şu sonucu paylaştı:

“Bu yöntemler, sağlıklı beyin işlevi ve günlük davranışta merkezi olarak yer alan beyin ağlarını yönlendirmenin doğrudan bir yolunu gösteriyor. Bu, türünün ilk örneği olduğu için hala anlaşılması gereken çok şey var. Ancak bu yöntemler, başta depresyon ya da dikkat sorunları yaşayanlar olmak üzere herkes için fayda sağlayabilir.”

Adcock’un ekibi, son sekiz yıldır düşünce ve davranışların, beyin fonksiyonlarına ince ayarlamalar yapabileceği belirli yolları belirlemeye çalışıyor. Bu süre zarfında, karmaşık fMRI verilerini anında analiz etmelerine ve bunu duyusal geri bildirim yoluyla, katılımcıya fMRI tarayıcısının içindeyken göstermelerine olanak sağlayan benzersiz beyin görüntüleme araçları geliştirdiler.

Adcock, bu çalışmanın bir sakıncasının, ekibin duyusal geri bildirimin davranışta belirli değişikliklere yol açıp açmadığını test etmemiş olması olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte, grup şu anda bu çalışmaları oluşturmak için çalışıyor ve aynı duyusal geri bildirim eğitimini depresyon ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) olan katılımcılarda da yapmayı planlıyor. Bu heyecan verici bir şey! Bu tür araştırmaların motivasyonunuzu korumanıza nasıl yardımcı olabileceğine ilişkin güncellemeler için bizi takip etmeye  devam edin.

Kaynak

Çeviri: Zeynep Sude Öztekin