Dünyayı Bekleyen Tehlike: İklim Değişikliği Söyleşisi Gerçekleştirildi

“Dünyayı Bekleyen Tehlike:İklim Değişikliği” başlıklı söyleşi, FMO’nun YouTube kanalında dün yapıldı. FMO’nun pandemi dönemindeki on dördüncü çevrim içi söyleşisinin konuğu Prof. Ali ERCAN’dı.

“Korona’nın faydası oldu”

Prof. Ercan, pandeminin atmosferdeki CO 2 miktarını yükseltmeyerek gezegene faydası olduğunu belirtti. Ercan, “Korona’nın faydası oldu. CO 2 biraz yerinde kaldı, bir parça düşük kaldı” dedi.

Prof. Dr. Ercan, söyleşide küresel ısınmanın dünü, bugünü ve geleceğini ele aldı. Son 50 yılda insanlardan kaynaklı etkilerle atmosferde 550 milyon ton karbondioksit (CO 2 ) biriktiğini, 17. yüzyıldan beri yapılan küresel ısınma ölçümlerinin özellikle 1980’den sonra artmaya başladığını ve artmaya devam etmesi halinde 2050 yılında 16°C’yi geçeceğini söyledi. Bugüne kadar CO 2 ’nin sıcaklığı arttırdığını, bugün ise CO 2 yükseldiği için sıcaklığın arttığını ifade etti. Son 500 bin yılda CO 2 seviyesinin 300 ppm’yi, dünyanın ortalama sıcaklığınınsa 17°C’yi geçmediğini, ancak son yıllarda 300 ppm’nin insan etkisiyle 420 ppm’ye yükseldiğini aktardı.

Enerji kaynaklarıyla iklim ilişkisini açıklayan Prof. Dr. Ercan, küresel enerji kullanımının uzun zamandır artış eğiliminde olmasına karşın bu durumun 2020’de önceki yıllardan farklı olduğuna dikkat çekti. Ercan, “2020 yılında 630 EJ kullanacağı öngörülen insanlık 600 EJ kadar kullandı. İktisadi faaliyetler ve enerji kullanımı Korona nedeniyle biraz durgunlaştı” ifadelerini kullandı. Düzenli olarak ölçülen sıcaklıkların sürekli yükselme eğiliminde olmasına rağmen COVID-19 pandemisinde CO 2 ’nin yerinde kaldığını belirtti. “Korona’nın biraz faydası oldu. CO 2 biraz yerinde kaldı, bir parça düşük kaldı” dedi.

“Enerjiyi nüfus artışından daha fazla kullanıyoruz”

Akademisyen Ercan, Türkiye’de enerji ithalatının yaygınlaşmasına rağmen nüfus artış hızının enerji kullanım oranıyla örtüşmediğine dikkat çekti. Ercan, “Her yıl ortalama 4 EJ’ye karşılık gelen enerji ithalatımız var. Bu 6 EJ’nin yanında üçte iki demektir. Yani Türkiye’de kullandığımız enerjinin üçte ikisini dışarıdan ithal etmeye mecbur bir durumumuz var. Bu çizginin yükselişinde muntazam bir yükseliş var, ihtiyaç artıyor. İthalat artış hızı yıllık %3’e yaklaşıyor, şu an %2,7. Fakat nüfusumuz o kadar artmıyor. Yani enerjiyi nüfus artışından daha fazla kullanıyoruz. Kalkınmak için veya diğer ülkelerle aramızdaki gelişim farkını kapatmak için mecburen bu şekilde kullanıyoruz. Tabii ki böyle bir durumda daha da akıllı, verimli ve savurgan olmayan metotlar kullanmak şart” diye konuştu.

“Ülkeleri yönetenlerin bilimsel akılla hareket etmedikleri ortada”

Prof. Ercan, siyasetçilerin iklim krizini hafife aldıkları ve seçim odaklı düşündükleri için suçlu olduklarını belirterek, “Tüm insanlığı içine alan küresel bir bakış açısıyla dünyamızın yaşanabilir olup olmamasından kaygılanması, planlama yapması ve önlemler alması gereken insanlar, para ve diğer imkanlar onların elinde olduğu halde uygulamadıkları için bu konuda çok suçlular. Ülkeleri yönetenlerin bilimsel akılla hareket etmedikleri ortada” ifadelerini kullandı.

İklim krizinde Çözümü gelecek nesiller bulacak

Ercan, gençlerin dünyanın geleceğiyle ilgili endişeli olduğunu, bu konuda gayret ettiğini, sorunları yaratanların sorunları çözemeyeceğini ve gençlerin sorun yaratanlara güvenmemesi gerektiğini vurguladı. Ali Ercan, şöyle konuştu. “Türkiye gençliğinin dünya gençliğiyle artık entegre olması gerekir. Bütün dünyanın problemleriyle uğraşmayan, onları bilmeyen kendi ülkesindeki problemleri hiç anlayamaz. O temel kötü şartları şimdiden iyi etmenin yollarına bakmak lazım. Çünkü problemleri bizim neslimiz, bizden öncekiler oluşturdular. Çözümü gelecek nesiller yapacak. Dolayısıyla problemleri yapanların problemlerin çözümünü beceremeyecekleri ortadadır. Problemleri yapanlardan çok daha zeki, yetenekli, çalışkan, gönüllü ve etkin olanlar problemleri çözebilirler. Gençlerimize güveniyorum. Çünkü gelecek ve yaşam onların olacak”

Ali Ercan: Kanal yapılmasa bile bir kanal oluşacak

Prof. Ercan, suların yükselmesi ile birlikte dünya haritasının değiştiğini, Türkiye’nin kıyı kentlerinin ve tüm ovalarının sular altında kaldığını söyleyerek, Kanal İstanbul Projesi ile ilgili “Yapılmak istenen kanal yapılmasa bile burada yine bir kanal oluşacak durumda” dedi.

Gelecekteki tehlikeleri söyleşide detaylı bir biçimde anlatan Ali Ercan, 2040’ta Türkiye’nin de içinde olduğu Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Yunanistan ve İspanya’nın ciddi susuzluk sorunuyla karşılaşacağını dile getirdi. Dünyanın yüzde 90 ihtimal olarak öngörülen 2050 senaryosuna göre; nüfusun 10 milyarı, atmosferdeki CO 2 düzeyinin 500 ppm’yi, ortalama sıcaklığın ise 16°C’yi geçeceğini, petrolün biteceğini, 1000 türün yok olacağını, çölleşmenin artacağını, ormanların %20 azalacağını, besin zincirinin kırılacağını ve 1 milyar insanın göç edeceğini, şehirler arasında su savaşlarının olabileceğini ve salgınların da COVID-19’u aratabileceğini kaydetti.

Gereksiz üretim, haksız paylaşım, bilinçsiz tüketim…

İklim krizindeki durumu “kısır döngü” şeklinde niteleyen Prof. Ercan, şu ifadeleri kullandı:

“İnsanlar bir şeyleri üretiyorlar, paylaşıyorlar ve tüketiyorlar. Tükettikten sonra yeniden üretim gerekiyor. Ama insanlık öyle bir dönemde yaşıyor ki; üretimi yıkıcı ve gereksiz olmaya başladı. İnsanlıkta haksız ve adaletsiz bir paylaşım var. Tüketim de tamamen bilinçsiz ve savurgan. Artık ihtiyaç olmayan şeyler üretiliyor. Üretildikten sonra reklamlar v.s aracılığıyla ‘bu ihtiyaçtır’ diye algı operasyonları yapılıyor. Haksız-adaletsiz paylaşım olunca, bir başkasının aşırı savurgan üretimi kaçınılmaz oluyor”

İklim krizine karşı ne yapmalı?

Ercan, krize ve tehlikelere rağmen iklim krizi ile mücadele için yapılması gerekenleri de söyleşide sıraladı:

Söyleşi bit.ly/3cdaGr1 adresinden izlenebilir.

Ali Ercan kimdir?

Dr. Ali Ercan, 1940 yılında Konya’da dünyaya geldi. Anadolu’nun farklı yerlerinde ilk ve ortaokul öğrenimi yaptı. Kuleli Askeri Lisesi’ni 1958’de bitirdi ve Kara Harp Okulu’na girdi. 1970 yılında Yüzbaşı rütbesindeyken kendi isteğiyle silahlı kuvvetlerden ayrıldı ve Almanya’ya gitti. Köln Üniversitesinde Fizik okudu. Köln Üniversite Koleji’nde matematik öğretmenliği yaptı. Jülich (Nükleer) Araştırma Merkezi’nde nükleer fizik dalında doktora yaptı, 1986’ya kadar atom ve çekirdek fiziği alanında araştırmacı olarak çalıştı. Türkiye’ye 1986’da döndü. Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nda (TAEK) 10 yıl görev yaptı. Radyasyon Fiziği Enstitü Müdürlüğü görevinde bulundu. İstanbul Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) öğretim görevlisi olarak görev yaptı.

Ali Ercan 1997 yılında Kafkas Üniversitesi’nde Fizik Bölüm Başkanlığı ile Dekan Yardımcılığı, 1999’da Milli Savunma Bakanlığı’nda Teknik Danışmanlık, 2000’de Savunma Sanayi Müsteşarlığı görevlerinde bulundu. 2004 yılında emekli olan Ali Ercan, 2006-2010 yılları arasında Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Yönetim Kurulu’nda, 2010-2014 yılları arasında da ADD Bilim Kurulu Başkanlığı’nda yer aldı.

Ali Ercan’ın Nükleer Fizik konusunda yurt içinde ve yurt dışında yayınlanan çalışmaları bulunmakta.