İçindekiler
Birçok taşınmaz, gerek kontrol edilmediğinden gerekse konu hakkında yeterli bilgi sahibi olunmadığından, hak sahiplerinin dışındaki kişiler tarafından kullanılarak kendilerine gelir sağlanmaktadır. Oysa kanun, hak sahiplerini haksız işgalden korumak ve bundan dolayı kaybettikleri gelirlerini tazmin etmeleri için, hak sahibine çeşitli dava açma hakkı tanımaktadır.
Hak sahibi olmayan bir şahısın, taşınmaz malı haksız işgalden vazgeçmesi için el atmanın önlenmesi davası açılabilmektedir. Bu dava sonucunda haksız işgalde bulunan kişinin, hukuka aykırı olarak yapmış olduğu işgal sonlandırılmış olur. Daha sonra ise, haksız işgal süresince hak sahibinin taşınmazdan gelir elde edememesinden (kira gibi) kaynaklanan zararın tazmin edilebilmesi için, ecrimisil davası açılabilir .
Ecrimisil talep etmenin şartları, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararlarla belirlenmiştir. Bu kapsamda Yargıtay, bir kişinin ecrimisil talep edebilmesi için, iki temel şartın oluşmuş olmasına hükmetmektedir. Bunlardan birincisi, taşınmaz üzerinde hakimiyeti olan yani hak sahibi olan kimsenin taşınmazını işgal etmiş olan kişinin, bu işi kötü niyetli olarak yapmış olmasıdır. İkinci şart ise, yapılan haksız işgalden kaynaklı olarak, hak sahibine zarar verilmiş olmasıdır.
Ecrimisil talep etmenin şartları arasında geçen haksız işgalin iyi anlaşılması gerekiyor. Başka birinin hakimiyetinde olan bir taşınmazın haksız işgal edildiğine karar verilmesi için de iki temel şart bulunuyor. Bunlardan ilki, taşınmazın üçüncü kişi tarafından işgalinde, hak sahibinin rızasının olmamasıdır.
Hak sahibi ilk başta rıza gösterip daha sonra rızasından vazgeçmiş olabilir ya da sınırlı bir rıza gösterilmiş olup, bu sınırlar işgali yapan kişiler tarafından aşılmış olabilir. Bu üç eylem de, haksız işgal tanımının içine girer.
Taşınmazı işgal eden kişinin kötü niyetli olması ise, bu eylemi kendisinin haksız olduğunu bilerek yapması anlamına gelmektedir. Haksız işgalden dolayı hak sahibine zarar verilmesine örnek olarak ise, bir tarlanın haksız olarak işgal edilmesinden dolayı, hak sahibinin söz konusu tarladan gelir elde edememesi verilebilir. Ayrıca, taşınmazın sahibi ile kira sözleşmesi yapan bir kişinin, kira sözleşmesinin süresinin bitmesine rağmen taşınmazı kullanması da ecrimisil talep etme hakkını doğurur.
Müdahalenin önlenmesi davası, bir taşınmazın haksız olarak işgal edilmesi durumunda, haksız işgali yapan kişinin eylemini sonlandırmak için açılır. Ecrimisil ise, haksız işgal süresinden dolayı hak sahibinin zararlarının tazmin edilmesi için açılan bir dava çeşididir. Bu nedenle müdahalenin önlenmesi davası ve ecrimisil davası birlikte açılabilir.
Bu da şu şekilde gerçekleşir, müdahalenin önlenmesi davası açılır ve ecrimisil talep edilir. Ancak, dava açılma tarihinden önce haksız işgal sona ermişse, müdahalenin önlenmesi davası açılamaz, açılmışsa da reddedilir. Bunun için, müdahalenin önlenmesi davası ve ecrimisil davasının ayrı ayrı açılması önerilir.
Müdahalenin meni (el atmanın önlenmesi) davası, bir kişinin haksız işgaline son vermesi ile açılan bir eda davası çeşididir. Kanunda, müdahalenin meni davası açabilmek için, önceden haksız işgalde bulunan kişiye ihtar gönderme şartı bulunmamaktadır. Bazı özel durumlarda ise, kanuni bir zorunluluk olmasa da, haksız işgalde bulunan şahsa ihtar göndermek gerekebilir.
Burada önemli olan husus, müdahalenin meni davasını sadece mülk sahibi ya da kira sözleşmesi ile taşınmazı kiralayan kişi tarafından açılabilecek olmasıdır. Ayrıca bu dava ancak; müdahalenin haksız olması, haksız müdahalenin sürüyor olması ve davayı açacak kişinin taşınmaz üzerinde hak sahibi olması durumunda açılabilir.
Hak sahibi tarafından açılacak olan ecrimisil davasından önce, haksız işgalde bulunan kişiye ihtar çekme mecburiyeti bulunmamaktadır. Buna rağmen davacıların çoğu, dava açmadan önce haksız işgal yapan kişiye ihtar çekmektedirler.
Bunun sebebi ise, davalının ödemek zorunda kalacağı bedelin faizinin, dava açma tarihinden değil ihtar çekildiği tarihten başlamasını sağlamaktır. Davacı ihtar çekme yolunu seçmişse, bunu sözlü ya da yazılı olarak yapabilir. Sözlü olarak ihtar çekildiğinde, bunun ispat edilmesi zorlaşır ve bunun için de tanık bulmak gerekir.
Bazı durumlarda ise ecrimisil davası açmadan önce ihtar çekilmesi gerekmektedir. Müşterek mülkiyet ya da miras yolu ile mülkiyetin mirasçılara geçmiş olduğu durumlarda, bu kişiler söz konusu taşınmazı kullanıyor olabilir.
Bu durumda, taşınmazı kullanan kişilere ihtar gönderilmesi zorunludur. İntifadan men adı verilen müdahalenin önlenmesi için çekilmesi gereken bu ihtarname, açılacak ecrimisil davasında mahkeme tarafından aranmaktadır.
Ecrimisil davalarında zamanaşımı süresi için, borçlar kanununda değişik süreler olsa da, Yargıtay bu davalar için zamanaşımı süresini beş yıl olarak belirtmiştir. Burada önemli olan husus, Yargıtay’ın hükmettiği beş yıllık zamanaşımı süresinin, ecrimisil davasının açıldığı tarih itibarı ile geriye doğru hesaplanmasıdır.
Bu da haksız işgalin yapıldığı tarihin önemini kaybetmesine neden olmaktadır. Bunun için de, haksız işgal öğrenilir öğrenilmez ecrimisil davasının açılması gerekir. Aksi halde, ecrimisil davası haksız işgalin başladığı dönemi kapsamamakta, çoğu zamanda zamanaşımından dolayı dava reddedilebilmektedir.
Ecrimisil davasını açabilecek kişiler, taşınmazın kiralanma durumuna göre değişebilmektedir. Taşınmazın sahibi, taşınmazını kira sözleşmesi ile bir kişiye kiralamış fakat sözleşme süresi bitmesine rağmen kiracı taşınmazı kullanıyorsa, bu durumda taşınmazın sahibi ecrimisil davasını açabilir. İkinci durum ise, taşınmazı kiralayan kişinin kira sözleşmesi devam ederken, üçüncü bir şahıs tarafından taşınmazın haksız işgal edilmesidir.
Bu durumda, ecrimisil davasını açma hakkı kira sözleşmesi ile taşınmazı kiralayan kişiye aittir. Eğer kira sözleşmesi sona erdikten sonra, üçüncü bir kişi taşınmazı haksız işgal etmişse, bu durumda da taşınmazın sahibinin ecrimisil davası açma hakkı bulunur. Taşınmazın hak sahibi ya da kiracı hayatta bulunmuyorsa, ecrimisil davasını bu kişilerin mirasçıları da açabilirler.
Ecrimisil davası da mal varlığı hakları ile ilgili davalar arasında sayılmaktadır. Bu nedenle, ecrimisil davalarına bakmakla asliye hukuk mahkemeleri görevlendirilmiştir. Yetkili mahkeme ise, haksız işgalde bulunulan taşınmazın kayıtlı olduğu yerdeki asliye hukuk mahkemesidir.