Ege denildiğinde aklımıza geniş bir coğrafya, güzel hikayeleri, denizi ve tatlı insanlar gelmektedir. Ege tablolarında görebildiğimiz güzel hikayeleri, güzel insanları, zeybekleri ve kendi konuşma ağızı ile dolu dolu bir Ege şehrimizdir Aydın. Bununla birlikte Aydın, İzmir’in hemen altında bulunan, tarihi çok eskilere dayanan, tarım ve turizm kentidir. Tarihinden bahsetmek gerekirse antik çağlarda bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Milattan önce 2500 yıllarında gelişmeye başlamış, Selçuklular ile Türk varlığı haline gelmiştir. Selçukluların dağılması ile birlikte başlayan beylikler döneminde Aydınoğulları beyliğinin himayesi altına girmiş ve adını da buradan almıştır.
Yazımızda Aydın ilimiz ile ilgili, ege tablolarında da bulunan bir kaç yer hakkında bilgi vereceğiz. Tablolarının ve posterlerinin de bulunduğu bu yerler; Didim , Apollon Tapınağı ve Aphrodisias’tır .
Aphrodisias antik kenti, Tanrıça Afrodit adına yapılmış kentlerin ortak adıdır. Bu kentlerden ülkemizde ve dünyada en çok bilineni, Aydın ili sınırlarında Karacasu ilçesinde bulunanıdır. Kentin Tanrıçası olan Afrodit, güzellik ve aşkı temsil etmektedir. Aphrodisias antik kentinde de tanrıça için heykeller yapılmış, törenler düzenlenmiş ve bir sanat merkezi haline getirilmiştir.
Kent 1958 yılında ünlü fotoğrafçı Ara Güler’in tesadüf eseri kaybolması ile bulunmuştur. Kaybolan Ara güler bir köye gelir ve etraftaki sütunları görür. Köyün ve köylüğünün bu kalıntılar ve tarih ile bu kadar iç içe olduğunu gördüğünde çok şaşırır. Ayrılmadan bir çok fotoğraf çeker ve İstanbul’a geri döner. Bölge ile yaptığı araştırmalar da hiçbir sonuca ulaşamaz. Yetkililere gösterdiği fotoğraflar ve sorduğu sorular ilgisiz kalır. En son fotoğrafları Times’a gönderir. Fotoğraf Amerika’daki yetkililerin ellerine geçince çok şaşırırlar ve bölgeyi araştırmak için bir arkeolog ekibi gönderirler. Böylelikle kent gün yüzüne çıkmış olur.
Aphrodisias Antik Kenti’nin bu denli önemli olmasının nedenleri, geçmişte burada yaşamış olan bir çok medeniyete ait kalıntıların çok iyi bir şekilde muhafaza edilmiş olmasıdır. Helenistik döneme ve Roma dönemine ait eserler çok iyi korunmuştur. Afrodit Tapınağı’na ait sütunlar günümüzde hala ayakta durmaktadır.
Didim, tarihi dokusu, antik kentleri, mavi denizi ve kumları ile Ege’nin harika ilçelerinden birisidir. İlk yerleşim kalıntıları milattan önce 8000 yıllarına kadar gitmektedir. Didim ismi bölgede Yunanlılar gelmeden önce yaşayan (Leleg – Karia) bölgenin yerlisi olan toplumun dilinden geldiği bilinmektedir. Karia dilinde Didyma denilmektedir. Didyma kelimesinin hellen dilinde didymoi ( ikizler ) kelimesini temsil ettiği ve ikizlerinde Apollon ve Artemis olduğu düşünülmektedir.
Tarihte Didim bir kentten ziyade bir tapınma ve tapınak yeri olmuştur. Bölgede bulunan ve aile görevi olarak rahiplik yapan Brankhidai ailesi yönetimde önemli yer sahibiydi. Araştırmaların ve kazıların devam ettiği kentte şuana kadar gün yüzüne çıkmış en eski yazılı kaynak milattan önce 500 yıllarına kadar gidebilmekte. Bu yüzden tarihi hakkında detaylı bilgiler eksik kalmaktadır. Didim de bir çok antik kent bulunmaktadır. Bunlar; Milet Antik Kenti, Priene Antik Şehri, Didyma Antik Kenti, Heraklia Antik Kenti ve Myus Antik Kenti’dir.
Milet Antik Kenti, Antik Yunan döneminden kalma, bilim, felsefe ve sanat kentidir. Bölgede zamanında Thales, Dionysios ve Arkhelaos gibi önemli isimler yaşamıştır. Bölgede bulunan yapılar günümüze kadar ulaşmış ve en önemliler milattan sonra ilk yüzyılda yapılan antik tiyatrodur.
Priene Antik Kenti, milattan önce 4.yy’da İyonlar tarafından kurulmuştur. Şehir kurulurken tehditlerden korunma amaçlı surlar ile çevrilmiştir ve bu surların kalıntıları günümüze kadar ulaşmıştır.
Didyma Antik Kenti, şehre ismini veren en önemli yerlerden birisidir. Antik çağlarda Tanrı Apollon’un insanlara kehanet ve öngörü yeteneği verdiği düşünülmektedir. Kahinler, biliciler kenti olarak da geçen Didyma Antik Kentin de bu sebepten Tanrı Apollon’a bir tapınak yapılmıştır. Ege tablolarında da geçen Apollon Tapınağına ayrıca bakıcağız.
Hereklia Antk Kenti, geçmiş zamanlarda Ege denizinde bir körfez olan Latmos Körfezinde bulunmaktadır. Zaman içerisinde Menderes Nehri’nin taşıdığı alüvyonlar körfezi doldurmuş ve günümüzdeki Bafa Gölü’ nü oluşturmuştur. Kent Bafa Gölü üzerinde yer almaktadır.
Efsaneye göre, günlerden bir gün Tanrı Apollon Ege’de gezmeye çıkar. Yolda çoban Brankhos’a rastlar. Tanrı Apollon bu çobandan hoşlanır ve ona kahinliği öğretir. Çoban Brankhos bugün ki tapınağın bulunduğu yere ilk tapınağı inşa eder ve soyundan gelenlerde bu tapınağın idaresini sürdürür.
Tapınakta bulunan kabartmalar arasında Didim’in simgesi haline gelen Medusa başı bulunmaktadır. Milattan önce 5.yy’ da inşaatına başlanmıştır. Tarih boyunca Perslerin saldırılarına uğrayarak tahrip olmuştur. Tahrip olan tapınak Helenistik dönemde Büyük İskender’in katkılarıyla yeniden yapılmaya başlanmıştır. Savaşların ve tahriplerin bitmediği dönemde tapınağın da yapımı çok uzun sürmüş ve tamamlanamamıştır. Milattan sonra Hristiyanlığın yayılması ile önemini kaybetmiştir.
Ege tablolarında da yer etmiş Apollon Tapınağı Didmya Antik Kenti’nde bulunmaktadır.