Eşime Karşı Davranışlarım

Hamd âlemlerin Rabbine, salât ve selâm da O’nun(c.c) pak Rasûlüne olsun.

Kıymetli kardeşim!

Senin de kendini bazı konularda eksik hissettiğin, bir türlü olamadığını düşündüğün, hatta ne olamadığını bile bilmediğin zamanlar olur mu? Aksayan işler, ertelenen görevler ve buna rağmen hayatın son hızla devam ettiği zamanlardaki halet-i ruhiyen nasıl? Dua etmek için seccadeye durduğunda iki lafı bir araya getiremeyecek kadar beceriksiz olur musun hiç?

Nasıl bir aile ortamın var? Eşinle aran nasıl? Komşularına, çevrene, çocuklarına ve bekârlara örnek olabiliyor musun? Eşine sorsalar mesela senin nasıl biri olduğunu… Cevaplarını duymaya hazır mısın? Senin aile hayatını görenlerin evlilik hakkındaki düşünceleri ne yönde değişiyor?

Tamam, özür… Çok soru sorduğumun farkındayım. Ama bunlar, Müslüman her kadının (hatta her erkeğin), kendisine sık sık sorması gereken sorular… Her soru gibi bu soruların cevabı da sünnet-i seniyye yol haritasında gizli… Hiçbir sıkıntı yoktur ki kurtuluşu Peygamber aleyhisselamın yaşam tarzında gizli olmasın.

Ailenin bozuldukça bozulduğu, aileye türlü tuzaklar kurulduğu şu zamanda aileyi sevdirmek en büyük görevimizdir. Ben ailemle örnek olacağım ki, insanlar fuhuş vb. yollara giden birlikteliklerini nikahla helale çevirecekler.

Her şeyin başı itidal
Eşime karşı davranışlarımda ve isteklerimde itidalliyim. Çünkü aşırı tepkiler, gereksiz masraf ve ihtiyaç zannedilen ihtiraslar eşimle aramdaki muhabbete set olur. Evimin pencerelerini örten perdelerim varken, akrabam perdelerini yeniledi diye eşimi maddi bir yükün altına sokamam. Tıpkı bunun gibi, eşimi manevi yüklerin altına da sokmamam gerekir.

Efendimiz(asv), yanına gelip İslam’dan soran bir adama farzların her birini anlattıktan sonra “Eğer arttırırsan bu senin hayrınadır.” buyurmuş. Adam da “Vallahi bunun ne fazlasını ne eksiğini yaparım.” deyip oradan ayrılınca Efendimiz(asv): “Dediğini yaparsa kazandı.” buyurmuşlardır.

Maddi ve manevi istekleri karşılama hususunda
Dünya imtihan meydanıdır ve bizim en büyük imtihanımız ailemizle olanıdır. Ailemizden dolayı endişelenir, ailemizle sevinir onlarla üzülürüz. Salgın bir hastalık yahut olası bir savaş durumunda da ilk düşündüğümüz ailemizdir. Ancak ne var ki Allah kadınla erkeği farklı yaratmış –ki bu en büyük imtihandır. Kadın alacağı ürünün estetik görünümüne dikkat ederken erkek daha çok fiyatıyla ve kalitesiyle ilgilenir. Haliyle kadın evin düzenini ve mutfaktaki bulaşığı düşünürken eşinin başka istekleri olabilir. Öncelikle bunun normal ve hatta güzel bir şey olduğunu bilmemiz gerekiyor.

Eşimizin bizden uzak durması mı yoksa bizi arzu etmesi mi? “Etsin de kardeşim ben de ev hanımıyım, anneyim, işlerim var altından kalkamıyorum.” Sevinmelisin ki karşındaki seni isteyen bir eş… Haramların sokaklarda adım başı rastlandığı bir dönemde eşin seni istiyor, başkasını değil.

Rasûlullah Efendimiz(asv) ashab-ı kirama, kişinin eşiyle beraber olmasının da bir sadaka olduğunu bildirince sahabeler şaşırmışlar. “Ya Rasûlallah! Hem hoşumuza giden, ihtiyacımız olan bir şey yapalım hem de sevap olsun. Nasıl olur böyle bir şey?” diye sorunca Efendimiz(asv): “Ya bu işi haram yoldan yapsaydınız? O zaman günah olmaz mıydı?” buyurmuşlar.

Çocuklarınızda da gözlemlemişsinizdir, aç ve uykusuzken huysuz olurlar. Biz de böyleyizdir, eşlerimiz de böyle. Zamanında hazırlanan yemek ve başında toplanmış aile bireyleri… Yanında bir de siyerden kısa dersler olursa tadından yenmez. Uyku konusunda da size bir kardeş tavsiyesi: Uyumak için yatağa yönelen eşlerinizi yatağın üstündeki çamaşırlar karşılamasın.

Koca püresi
Kimi insan kocasını adeta haşlanmış patates gibi ezmekten hoşlanır ancak bilmemiz gerekir ki kocadan püre olmaz. Ezik bir koca, hanımını da ezdirir. Hani bir söz var ya “Akıllı bir kadın kocasını kral yapar, kendi kraliçe olur. Ahmak kadın da kocasını köle yapar, kölenin karısı olur.” Her zaman ve her durum için olmasa da çoğu zaman geçerli bir söz.

Merhamet, muhabbet ve meveddet
Merhamet, bir evin olmazsa olmazıdır. Zira sevginin olmadığı yerde dahi merhamet korur insanı, hem birbirinden hem kötülüklerden. Merhamet, görünmez şifadır. Dolayısıyla eşlerimizi en başta merhamet kanatlarımız altına almamız gerekir ki, herkes illa ki merhameti hak eder. Gafildir, cahildir merhamet etmek gerekir. Facirdir veya zelildir, yine merhamet gerekir.

“Ben ediyorum, ediyorum; hastalıktan ölsem kendinin haberi yok!” Zaten işin sırrı burada… Peygamber sünnetidir bu, kendisini yerinden yurdundan kovanlara bile merhamet…

Muhabbet de sağlıklı bireyler yetiştirme gayretinde olan her evin olmazsa olmazıdır. Muhabbet, ateşi güle çeviren bir sır, kurdu kuzuya dost eyleyen bir bağ… Üstelik muhabbet beslemek için karşıdakinin Allah’ın kulu olması, fazlasıyla yeterli bir sebep.

“Ben gelmedim da’vî için
Benim işim sevi için.
Dostun evi gönüllerdir
Gönüller yapmaya geldim.”
der Yunus Emre(r.aleyh). Mesele, eşimiz veya bir başkası olsun, taşlaşmış bir kalbin içinde bile Allah’ı görmek, o kalbi kırmamak için azami çaba sarf etmektir.

Evdeki erzakın azaldığı gibi muhabbet de azalabilir. Erzak alır gibi muhabbet almak gerek secde secde, dua dua… Yoksa bir gece ansızın aç kaldığımız gibi, günün birinde muhabbetsiz de kalabilir, kendimizde o muhabbeti isteyecek derman dahi bulamayabiliriz –Allah muhafaza-.

Meveddet de fedakârca sevmektir; kendinden vererek, sevdiğinin isteklerini kendi nefsine tercih ederek. Bunu en güzel Hatice annemizde görebiliriz. Varını yoğunu Efendimiz(sav)’e adamış, malıyla canıyla Efendimiz’i desteklemiş bu yüce annemiz, vefatından yıllar sonra bile unutulmamış, kendi hatırı sebebiyle arkadaşlarının bile yıllarca hatırı sayılmıştır. Öyle sevgiye böyle vefa olur işte… Efendimiz(sav)’den bunu öğreniyoruz.

“Ben çok merhamet ettim. Çok sevdim, çok saydım. Kimselerin yanında eşimi kırmadım, üzmedim, ezmedim. Ama o bunların hep tersini yaptı.”

Güzel kardeşim! Biz zaten bütün bunları alışveriş olarak değil, Allah için yaptık, yapıyoruz. Allah için çalışmak kolay mı sanıyorsun? Taif’te taşlanıp da ayaklarına kadar kan içinde kaldıktan sonra kendini zor attığı bir yerde, “Dilersen şu iki dağı bu şehrin üzerine kapatmamı istedi Allah.” diyen meleğe, “Hayır!” diyen bir Peygamberimiz var bizim.

Muhabbetle yaşanan, kendisinden cihana muhabbet yayılan aileler duasıyla…

Sezgin Özbay / Nisanur Dergisi, Eylül 2020