Esnafımızda 6 Yılda Yüzde 50’lik Artışı Oldu

2012 yılında Fethiye’den ayrılarak ilçe olan Seydikemer’de yeni dükkanlar açılmaya devam ediyor, esnaf çoğalıyor. Peki, Seydikemer, gittikçe çoğalan esnafı kaldırabilecek potansiyele ulaştı mı? Zengin tarihi yapılara sahip olan Seydikemer, tarih turizminden yeterli payı alabiliyor mu? Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız Harun Sağır, bu soruları cevapladı.

Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız Harun Sağır, “İlçemizde, Türkiye’de belki de dünyada hiçbir kente nasip olmayacak şekilde bir tarih turizmi potansiyeli var” diyerek, ilçe esnafının bu turizmden çok daha fazla gelir elde edebilecek avantaja sahip olduğunu vurguladı.
“2014’te 843, 2020’de 1275 esnafımız bulunuyor”
Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız Harun Sağır, Seydikemer esnafına dair istatistiki bilgiler verdiği açıklamasında, şu sözlere yer verdi “Seydikemer 2012 yılında ilçe oldu. Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odamız da 2014 yılının Mart ayında kuruldu. Odamızın kuruluş sayısı 843 civarında esnaftı. Şu anda 1275 esnafımız var. Dolayısıyla bu 5-6 yıllık süreçte neredeyse %50 bir artış söz konusu. Tabii ki kapanan iş yerleri de var. Ancak yıllık %10’a yakın her sene bir artışın olması söz konusu. Tabi bu hem bizleri de sevindiriyor, Seydikemer ekonomisinin de canlandığına işaret aynı zamanda.


“Hem Sanayimiz Hem Çarşımız Durgun. Cazibe Merkezlerinin Oluşturulması Lazım”
Hem doğa hem tarih turizminden daha çok gelir elde edilmesini istediğini dile getiren Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız, “Yazın gelen turistin zaten büyük çoğunluğu en yakın ilçemiz Fethiye’de konaklıyor, eğlencesi orada ama gezdiği yerlere bakınca bu turist nerede geziyor, yine Seydikemer’de geziyor gerek jeep safarilerle gerek trakinglerle, doğa turizmiyle yine Seydikemer’de vakit geçiriyor. Saklıkent’e yüzbinlerce turist geliyor. Ancak ben sadece bir bilet parasından ya da çok küçük alınan ücretlerden ibaret olmasın istiyorum turizmin. Daha çok harcatalım. Daha çok burada vakit geçirtelim, gezdirelim ki bölge ekonomisine daha fazla katkısı olsun. Şu anda kıs dönemi. Yaylalarımızda kar var. Amiyane tabirle şu an tilkiyi taksan Seki’de durmaz yani. Dolayısıyla Seki’deki esnaflarımız da şu anda yatıştalar. Özellikle yayla bölgelerimizde ekonomik bir girdi yok. Sahillerde de tarıma dayalı kazançlardan dolayı kısmi bir hareketlilik var. Aslında hem sanayimiz hem çarşımız durgun vaziyette. Biz ne kadar çok buraya turist çekersek ne kadar çok Seydikemer’in mahallelerine ve merkezine turist getirebilirsek bizim esnafımız da bunlardan çok para kazanır. Dolayısıyla cazibe merkezlerinin oluşturulması lazım. Bu şekilde ilçe ekonomisine bir katkı sağlayabiliriz” şeklinde açıklamalarda bulundu.
“2020’nin Patara Yılı İlan Edilişini İyi Değerlendirmeliyiz”
Geçen günlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir açıklamada bulunmuş, 2020 yılını Patara Yılı ilan etmişti. Bunun Seydikemer’e ne kazandıracağı konusunda da görüşlerini açıklayan Seydikemer Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanımız Harun Sağır , “Patara, Kumluova Mahallemizin hemen dibi. Patara’yla Kumluova’yı ayıran bir çay. Dolayısıyla çayın bir tarafı Patara Plajı, bir tarafı da Kumluova-Karadere Plajı.Patara Plajı, dünyadaki en iyi kumun olduğu bir plaj. Ancak çayın öbür tarafında konaklamalar, eğlence mekanları, bir cazibe merkezi çekim merkezi varken hemen suyun 20 metre öbür tarafında biz tarım yapıyoruz. Tarım tabii ki yapılmalı ama denize sıfır yerde de tarım yapmayalım. Seydikemer yüzölçümü bakımından Muğla’nın en büyük ilçesi. Bizim tarım yapılacak o kadar çok arazimiz var. Arazi fakiri değiliz. Dolayısıyla ben özellikle Kumluova ve Karadere’nin belli bir metraj belirtilerek sahilden turizm alanı ilan edilip arka tarafını tarım olarak değerlendirmesi taraftarıyım. Yani denize şu anda, ÖÇK ya da başka kurumlar 1.2.3. derece sit, bir sürü bişeyler yapıyorlar. Ancak şu anda bakıyorsun orada sadece kum ve akasya ağaçlarından oluşma bir kum tepeleri var Kumluova-Karadere’de. Bunun ilçe ekonomisine ya da insanlığa bir lira faydası var mı, yok. Yani ekonomik getirisine de bakmak lazım. Yani buraları bir an önce turizme açarak tesisleşmenin önünü açmak lazım. Çayın öte tarafında oteller, pansiyonlar var. İnsanlar konaklamadığı yerde para harcamıyor. Akşam konaklıyor, gündüz Seydikemer’e geliyor ama jeep safariyle ama özel araçlarıyla geziyor, akşama yine geldiği ilçeye geri dönüyor. Dolayısıyla eğlenip para harcayacaksa konakladığı yerde harcamalarını yapıyor. Yani biz sadece bir nevi turistin Seydikemer olarak çok az faydalanarak çok fazla kahrını çekiyoruz gibi bir şey. Trafik yönünden, gerek bunun temizliği yönünden işte Saklıkent’e yüzbinlerce insan geliyor sadece bilet parası alıyoruz yani orada ufak tefek alışverişler, içecek servisleri var ama turist sadece Saklıkent’e gelip oradan transit başka bir ilçeye geçmesin. Biz bunu istiyoruz. Turisti bir gün Seydikemer’de oyalandıracak güzel bir hava çizilmeli. Özellikle Jeep safarilerin güzergahlarının bence bizim antik kentlerimizi gezdirecek şekilde zorunlu bir güzergah çizdirilerek bütün mahallelerin bir şekilde bundan faydalanması gerektiğini düşünüyorum. Yani burada turist boşa gezmeyecek. Bugün turisti Ören’e doğru yönlendirirseniz Araxa antik kentini gezer, oradan geçer Karanlıkiçi Kanyonu’nu gezer. Gezeceği yer çok. Ama buraları kesinlikle göstermemiz gerekiyor. Yani bu yılın Patara Yılı ilan edilmesinden biz ne kadar faydalanacağız, ben işin bu tarafındayım. Patara Yılı olması sebebiyle bence biz de Seydikemer olarak projeler hazırlayarak, tanıtımlar yaparak Patara’ya gelen turistten çayın bu tarafına ne kadar insan geçirebileceğiz, bunun ivedi bir şekilde çalışmasını yapmak lazım” diyerek sözlerini tamamladı.