Bir evlilik birliği içerisinde doğmamış olan bir bebeğin varlığı, evlilik dışı çocuğun nüfusa kaydı nasıl yapılır? Sorusunun oldukça sık gündeme gelmesine sebep oluyor. Yapılması gereken işlem, hukuki bir süreci de beraberinde getirdiğinden dolayı herhangi bir hata yapılması ve net bir cevap olmadan da tabiri caizse kapı kapı dolaşılması istenmeyen durumları temsil ediyor. Bu yazı, evlilik müessesesi içerisinde dünyaya gelmemiş olan bir bebeğin nüfus kaydının yapılarak bir hak ehliyetine kavuşturulmasını açıklıyor.
İçindekiler
Evlilik birlikteliği olmaksızın bir bebeğin doğmasıyla birlikte, bebeğin tanınması, babanın nüfus hanesine kayıt edilmesi ile gerçekleşebiliyor. Eğer çocuk böyle bir durumda dünyaya gelirse, evlilik birlikteliği içerisinde doğan çocuğun aksine, tanıma için bir hukuki sürecin başlatılması zorunlu oluyor.
Tanıma işleminin gerçekleştirilme amacı, soyağacının kurulmasını sağlamaya yöneliktir. Evlilik müessesenin kurulu olduğu bir düzen varsa burada herhangi bir sorun olmuyor. Bebeğin soyağacına dahil edilmesi, doğumun gerçekleşmesiyle birlikte oluyor. Boşanma gerçekleştikten sonra doğan bebelerde ise üç yüz günlük bir süre, hukuki mahiyetin ne olacağı konusunda bir sınır niteliği taşıyor.
Şöyle ki, boşanma tarihinden sonraki üç yüz gün içerisinde doğan bebeğin babası boşanılan erkek eş oluyor. Bu sürenin dolmasından sonra doğum gerçekleştirdiği takdirde, boşanılan eşin baba sayılabilmesi için, bu hususun kanıtlanması gerekiyor. Hamileliğin, evlilik birliği içerisinde gerçekleştiği yönünde bir ispat yükümlülüğü aranıyor.
Mevzuatın öngördüğü bir tanıma kendiliğinden gerçekleşmiyorsa eğer hukuki bir işlemin başlatılması ile tanımanın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Ancak böyle bir tanıma sonrasında, bebek bir soyağacı ile ilişkilendirilebiliyor. Bir bebeğin soyağacına bağlanmasında birkaç tane yol bulunuyor. Elbette ki bunların her biri bir hukuki sürecin varlığına işaret ediyor.
Evlilik müessesi olmadan doğan bir çocuğun tanınmasında hem hukuki sürecin kişi tarafından bizzat başlatılması hem de bunun için kişinin birtakım şartlara haiz olması gerekiyor. Bu şartlar her bir somut olayda farklılık arz edebiliyor. Ancak, tüm somut olaylar için ortak olan bazı şartlarda mevcuttur.
Bunlar:
Bu üç şart, hemen hemen bütün tanıma işlemlerinde olması gereken koşullardır. Bunların haricinde başka koşullarında varlığı aranabilir. Bu üç şartın daha açıklayıcı bir şekilde detaylandırılmasında fayda vardır.
Kişinin tanıma hakkını kullanabilmesi için herhangi bir kişi ya da merciden izin ya da onay almasına gerek yoktur. Çünkü bu hak kişiye, sırf insan olması sebebiyle verilmiş olan doğal bir haktır.
Burada kişinin, çocuğun babası olması şartı yeterli görülüyor. Tam ehliyet şartlarına haiz olup olmaması tanıma işlemi için aranmıyor. Eğer kişi 18 yaşını doldurmamış ya da herhangi bir nedenle bazı haklarını kullanmaktan dolayı kısıtlanmış olsa bile çocuğunun tanıma işlemini yapabiliyor.
Tanınmak istenen çocuğun, nüfusta başka bir soyağacı ile ilişkilendirilmiş olmaması gerekiyor. Soyağacının tekliği ilkesi gereği olarak, tanıma işlemi, mükerrer bir işlem niteliği kazanacağından dolayı hukuk düzeni tarafından kabul edilmiyor. Halihazırda bulunan soyağacının geçersizliği öne sürülüp de bu geçersizlik hukuken ilan edilirse, bu sefer tanımı işlemi için başvuru yapılabiliyor.
Burada hukuka elverişli olan bir irade, mevzuatın yazılı emirlerine uyulması şeklinde vuku buluyor.
Bu emirler;
Bu şartların kümülatif olarak gerçekleşmesi zorunlu değildir. Tanıma için şartlardan en az birisinin sağlanması yeterli görülüyor.
Tanıma bildirimin yapılmasında dört tane yere başvurmak mümkündür. Bunlar;
Tanıma işlemini gerçekleştirmek isteyen baba, nüfus müdürlüğüne ve mahkemeye yapacağı başvuruyu yazılı olarak yapabiliyor. Tanıma beyanını, yazılı olarak oluşturması gerekiyor. Sözlü bir beyan hukuken geçerli sayılmıyor.
Noter ve konsolosluğa başvuru yapmak isteyen baba, bir resmi senetle tanıma işlemini meydana getirebiliyor. Resmi senet ise devletin resmi bir görevlisi tarafından mevzuata uygun olacak bir şekilde düzenlenen bir belgeyi temsil ediyor.
Çocuğun tanınması için gerekli olan hukuki süreçten yukarıda bahsediliyor. Bu sürecin gerçekleşmediği ya da başlatılmasına rağmen henüz sonuçlanmadığı durumlarda, çocuk, annenin soy ismini alıyor.
Zaten anne ile çocuk arasındaki soyağacı da doğumun meydana gelmesiyle birlikte kurulmuş oluyor. Tanıma gerçekleşirse, çocuğun soy ismi, babanınkiyle değiştiriliyor ve soyağacı babaya geçiyor.
Her bir olay nezdinde tanıma işleminin farklılaşabilmesinden dolayı matbu bir şekilde hazırlanmış bir dilekçe örneği bulunmuyor.