Faizsiz Dünya Ekonomisi Konulu Konferansımızı Gerçekleştirdik.

faizsiz dünya ekonomisi

Konferans öncesi dernek başkanımız Adem CEYLAN bey derneğimiz hakkında konukları bilgilendirmek için söz aldı. Başkan, derneğimizin burs çalışmalarını tamamladığını ve dağıtımlarının gerçekleştiğini belirtti. Hamilik projesine de değinen başkan bu eğitim dönemi için 10 öğrencinin projeye dahil edildiğini ve bu öğrenci arkadaşların kariyer ve manevi anlamda özel olarak eğitileceklerini söyledi. Geçtiğimiz dönem ilkini gerçekleştirdiğimiz Kudüs rehberi yetiştirme projesinin bu yılda devam edeceği ve bu yılki programın Gençlik ve Spor Bakanlığı desteği ile gerçekleşeceğini, ayrıca İdlib Marmara Okulu projesi kapsamında İdlib ’te her anlamda finanse edilen bir okulumuzun olduğu ve mazlumlara sahip çıkma bakımından önem verildiğini belirtti. Konferansa katkılarından dolayı MÜSİAD ve üniversite ekibine teşekkür ederek mikrofonu MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman KAAN beye bıraktı.

Abdurrahman KAAN konuşmasına üniversitelerin iş dünyası ve toplumlar için ne kadar önemli olduğundan bahsederek başladı. Erdemli ve ahlaklı bir nesil yetiştirme noktasında üniversitelerden MÜSİAD camiası olarak beklentilerinin olduğunu belirtti. Gençlerin dinamik ve yeniliğe açık zihinlerini bir hazine gördüklerini lakin topraklarından kopmamak gerektiğini, geçmişine ve inançlarına sahip çıkan bir gençlik beklediklerini söyledi.

Faiz konusunda bilgilendirmede bulunan Abdurrahman KAAN, “bizlere en iyi sistemin yıllardır faiz sistemi olduğu anlatıldı. İş dünyası olarak, para ile ifade edilen bütün süreçlerin faizle ilişkili olması gerektiğini söylediler. Fakat insan fıtratıyla ters düşmeyen, varoluş amacıyla çatışmayan, ekonomik kalkınma ve refahı sağlayacak olan sistem faizsiz ekonomik sistemdir” dedi.

Konuşmasında İslam dünyasının bu günkü durumundan bahseden Abdurrahman KAAN, dünya kaynaklarının %40 ına İslam ülkelerinin sahip olduğunu ama istenilen kalkınma hamlesinin bir türlü gerçekleşmediğini söyledi. İslam ülkelerinin dünya gelirlerinden aldığı payın %9 civarında olduğunu, bu durumun elimizdeki doğal kaynakların yeterince değerlendirilemediğini, bunun temel nedeninin ise teknolojik gelişmeler ve diğer ülkelere nazaran geride oluşumuz ve bilhassa yenilikler karşısında ihtiyaç sahibi oluşumuzun olduğunu belirtti. Elindeki zenginlikleri değerlendiremeyen ve ortak Pazar oluşturamayan İslam ülkelerinin dünya gelirinden bu denli düşük pay almasının yadırganmaması gerektiğini belirtti. Ayrıca dünya gelirlerinden bu denli düşük pay alan İslam ülkelerinin kendi aralarında yaptığı ticaretin %2 düzeylerinde gerçekleştiğini ve yaklaşık 600 milyar doların Müslüman olmayan ülkelere aktığını belirtti.

İslam ülkelerinin genç nüfus yapısı ve nüfus artış hızının bir avantaj sağladığı söyleyen Abdurrahman KAAN, Türkiye için bu durumun önümüzdeki 20-25 sene içinde çok büyük bir fırsata dönüşeceğini belirtti. Gelişmiş ülkelerdeki nüfus azalışları, bu ülkelerin üretimlerinin azalmasına, neticesinde ekonomik sistemlerini gerilettiğini söyledi. Konuşmasının devamında “bir devletin temel ihtiyacı istihdam sağlayacak genç nüfustur. 2017 yılında dünya nüfusunun %23 kapsayan İslam dünyası 2070 yılında 10 milyara dayanması öngörülen dünya nüfusunun %30 una sahip olacaktır, 2100 yılında 11 milyarlık dünya nüfusunun %35 ini İslam dünyası oluşturacaktır. Bu ise İslam dünyasının uzun yıllar genç iş gücü kullanılmasını sağlayacak ve diğer ülkelerin bu genç iş gücünden mahrum kalmaları anlamına gelecektir. Diğer yandan İslam coğrafyasındaki eğitim, okullaşma ve teknolojiye erişim düzeyinin düşük olduğu biliniyor, bu alanlarda yapılacak yatırımların İslam coğrafyasının gelecekteki yerini belirlemede aktif rol oynayacaktır” dedi.

Geleneksel finans sisteminin sık sık kriz ürettiğine de değinen Abdurrahman KAAN, “gerçek büyümeyi sağlayacak sistemin katılım finansman modelinin olduğunu düşünüyoruz. Katılım finansında diğerinde olmayan kar zarar ortaklığının olması, tasarruf sahiplerinin birikimlerinin korunması, fonların daha etkin bir şekilde yatırıma aktarılması ve böylece sürdürülebilir bir büyüme sürecinin desteklenmesi katılım finansmanın en belirgin özellikleridir” dedi. Üretim odaklı model sanal bir finansal döngü yerine gözle görülür reel bir hareketlilik vadetmektedir. Bunun temelini ise katılım finansmanı oluşturmaktadır diye belirtti. Fonların, yatırımın temelini oluşturduğunu ama mevcut sistemde sanal olarak değerlendirildiğini bu ise iktisadi faaliyeti iki temel faktörden (emek ve hammadde)mahrum bıraktığını belirtti. ”Bizlerin döngüyü para eksenli değil mal, hizmetler, işgücü ve refah ekseninde yeniden inşaa etmeye ihtiyacımız var. Finansın temel kavramlarının ve insani yanının tekrar düşünülmesi gerekmektedir. İnsani değerleri finansal değerlerin üzerinde tutan, toplumun kazancını bireyin kazancından üstün tutan, sömüren, tüketen ve yok eden değil yaşatan, üreten ve sürdüren sistemler kurar bir yapıya ihtiyacımız var. Paranın ne iş yapığını bilen, üreticiyi, ürün ve süreci destekleyen insani finans temelinde sistemler kurmalıyız” dedi.

Abdurrahman KAAN konuşmasının devamında MÜSİAD olarak yatırımcının ölçeğine bakılmaksızın projelere ortak olmasını sağlayacak projeler ürettiklerini söyledi. Gayrimenkul yatırım ortaklığı, girişim sermayesi fonu, tarımsal yatırım fonu, kazr-ı hasen gibi bir dizi argumanlar geliştirdiklerini, helal olanı yasal hale getirmeye çalıştıklarını söyleyerek konuşmasını bitirdi.

Konferans sonrası derneğimiz adına Abdurrahman KAAN beye el yazması hat tablosu hediye edildi. Hediye sonrası hatıra fotoğrafı çekildi. Sonrasında akşam yemeğine geçildi. Yemek sonrasında Abdurrahman KAAN bey yürütülen çalışmalar noktasında akademisyenlerden görüş ve fikir aldı.