Türk Ticaret Kanunu’nun “ Ticari İşletme ” başlıklı Birinci Kitabının “ Tacir ” başlıklı Birinci Kısmında A) Ticari İşletme ve B) Tacir başlıkları altında ilgili tanım ve kurallara yer verildikten sonra C) Tacir olmanın hükümleri başılığı altında önce Genel Hükümler sonra da Özel Hükümler düzenlenmiştir.
TTK md. 21’in “Fatura ve teyit mektubu” başlığı altındaki birinci ve ikinci bentleri faturanın konusu, içeriği ve itiraz süresi hakkındaki hükümleri içermektedir.
T.T.K. md. 21: “
(1) Ticari işletmesi bağlamında bir mal satmış, üretmiş, bir iş görmüş veya bir menfaat sağlamış olan tacirden, diğer taraf, kendisine bir fatura verilmesini ve bedeli ödenmiş ise bunun da faturada gösterilmesini isteyebilir.
(2) Bir fatura alan kişi aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır
.”
Madde metnine göre bir malın satımı, üretimi, bir işin yapılması veya herhangi bir şekilde bir menfaat sağlanması durumunda, bu mal veya hizmetin ya da temin edilen menfaatin alıcısı konumundaki tacir, satıcısından fatura isteyebilir.
Ticaret Kanunu faturanın “istenebileceğini” belirtmekle yetinmiş ise de Vergi Usul Kanunu’na göre faturanın, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenmesi gerekmektedir. Hatta bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.
V.U.K. md.231/5: “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.”
Bir ticari işletmenin kasasından (veya banka hesabından) nakit çıkışının belgeye dayanması temel muhasebe kuralıdır. Nitekim ticari hayatta avans veya peşinat verilmesi gibi istisnai durumlar dışında hemen her zaman fatura karşılığı ödeme yapılmaktadır. Faturaya ilişkin uyuşmazlıkların çoğu da bu noktada başlamakta olup mal veya hizmet teslimi karşılığı aldığı faturayı defterlerine işleyen tacir (alıcı) ödemeyi geciktirerek satıcı konumundaki taciri güç durumda bırakmaktadır.
8 (sekiz) gün içinde itiraz edilemeyen faturanın “içeriği”nin kabul edilmiş sayılacağı yasa hükmü gereğidir.
Öğretideki çoğunluk görüşüne göre süresinde itiraz edilmeyen fatura içeriğindeki mal veya hizmetin teslim (akdin ifa) edildiği kabul edilmekteyse de Yargıtay uygulaması doktrinden ayrılarak faturaya itiraz edilmemesinin faturaya konu malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğunun kabulü anlamına gelmeyeceği yönündedir.
TTK 21/1’de fatura düzenlemesi gereken tacirin “bir mal satmış” (satış sözleşmesi), “üretmiş” (eser sözleşmesi), “bir iş görmüş” (iş görme sözleşmeleri) veya “bir menfaat sağlamış” (diğer tüm sözleşmeler) olmasıyla, taraflar arasındaki akdi ilişki vurgulanmaktadır. Faturaya itiraz edilmemesi halinde akdi yükümlülüğün (sipariş veya sözleşmenin gereklerinin) yerine getirildiği hususunda faturayı düzenleyen tacir lehine bir karine oluşması gerektiği halde yerleşik Yargıtay uygulamasında bu husus kabul edilmemektedir. Yargıtay’a göre süresi içinde itiraz edilmeyen faturada yazılı olan malın teslim edilmiş, iş veya hizmetin yapılmış olduğu kabul edilemez.
Fatura sadece ilamsız icra takiplerine mahsus yolla takibe konulabilir. Yetkili icra dairesi genel yetki kuralına göre borçlunun bulunduğu yerdir. Ancak para alacağına ilişkin olarak düzenlenen fatura takiplerindeki yetki itirazlarını inceleyen mahkemeler, para borcunun götürülecek borç olduğundan yola çıkarak borcun ifa yeri olan alacaklının bulunduğu yer icra dairelerini de yetkili saymaktadır. İcra dairesi, takip talebine uygun olarak düzenlenmiş Ödeme Emrini fatura fotokopisi ile birlikte fatura borçlusuna tebliğ eder. İlamsız takiplerde itiraz süresi 7 (yedi) gündür. Süresi içinde borçlu tarafından itiraz edildiği takdirde mahkemeye müracaat ederek itirazın iptali için dava açılması gerekir.
Yukarıda belirttiğimiz gibi, TTK. faturanın düzenlenme süresini değil sadece itiraz süresini belirtmekle yetinmiş ise de VUK. gereği en geç yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir. Hem bu yasal mecburiyet nedeniyle hem de faturaya dayalı alacağın bir an önce tahsili maksadıyla, ticari işletmeler çoğu kez mal teslimi ile birlikte irsaliyeli fatura düzenlemektedir. Malı teslim alan, 8 günlük süre içinde fatura içeriğine itiraz etmeyen, faturayı defterlerine işleyen ve hatta indirilecek KDV olarak beyannamesinde gösteren alıcının süresi içinde ödeme yapmadığı gibi bir faturaya ilişkin İlamsız İcra Takibine itiraz etmesi mağduriyetleri artırmaktadır. Mal veya hizmet üreten satıcı (gerçek kişi (şahıs) veya tüzel kişi (şirket) tacir) üretim maliyetine ilave olarak itirazın iptali için de dava açmak zorunda olduğundan avukatlık ücreti, mahkeme harcı, bilirkişi ücreti gibi ilave giderlere katlanmak zorunda kalmaktadır.
Uyuşmazlık halinde fatura (itiraz edilmese bile) tek başına ispata elverişli değildir. Satış sözleşmelerinde malın teslim edildiği; teslim – tesellüm makbuzu, sevk irsaliyesi veya irsaliyeli fatura gibi bir yazılı belgeyle ispat edilebilir. Kimse kendi düzenlediği ve imzaladığı belgeye dayanarak bir vakayı ispat edemeyeceği için bu belgelerin imzalı olması, imzaların da alıcıya, alıcının sigortalı çalışanına veya bir şekilde mal teslim almaya yetkili sayılabilecek bir kişiye ait olması gerekir.
Faturanın alıcı tarafından muhasebe kayıtlarına işlenmesi ve Vergi Dairesi’ne bildirilen BA-BS formlarında takibe konu edilmiş faturanın bulunması, fatura kapsamındaki malın teslim edildiğini ispat için çoğu kez yeterli olmaktadır. Aynı şekilde faturaya uzun bir süre itiraz edilmemesi halinde ilgili mal veya hizmetin teslim edildiği yönünde bir yasal karine oluşacağı, malın teslim edilmediğini iddia eden (davalı – alıcı) tarafın, bu iddiasını yazılı delille ispatla yükümlü olacağı bilinmelidir.
Sonuç olarak, ticari alacaklarını zamanında ve eksiksiz olarak tahsil etmek isteyen kişi ve firmalar, faturalarını (ödemeyi beklemeden) ispata elverişli vasıtalarla tebliğ ettirmeli, olası bir uyuşmazlık ihtimalini dikkate alarak taraflar arasında sözleşmenin yapıldığını, mal veya hizmetin teslim edildiğini ispata elverişli yazılı belge temin etmeye gayret etmelidir.
Ticari alacakların takibi, temerrüt faizi için ihtar gönderilmesi gibi konularda şirket avukatı tutabilir, tahsilat yüzdenizi artırarak alacaklarınızı daha kısa sürede tahsil edebilirsiniz. Fatura borcuna ilave olarak bir de avukatlık ücreti ve icra masrafı ödemek istemeyen firmalar çoğu kez icra takibine bile gerek kalmadan borçlarını ödemektedir.