“Bu 18’inci yüzyılda devrini tamamlamış sultanlık sistemidir. Biz buna karşı çıktığımız için mücadele ediyoruz. Başkanlık sistemi de olabilir, tercihtir bu. Ama demokratik hiçbir başkanlık sisteminde başkan, partisinin genel başkanı olmaz. Bu kadar basit. Eğer başkan partisinin genel başkanı yazılmamış olsaydı, ön seçim zorunluluğu getirilmiş olsaydı, HSYK Başkanı emrine verilmiş olmasaydı, Anayasa Mahkemesi Başkanı tarafından seçilmiyor olsaydı, Meclis’in ve yargının başkanı denetlemesi mümkün olurdu. Böylece başkan istediği kişiyi en olmadık yere seçemezdi, bir denetim olurdu.”
MADEN OCAĞINA GİRDİ
Feyzioğlu, daha sonra Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu Üzülmez Müessese Müdürlüğü maden ocağına girdi. Yerin 205 metre altına inerek burada işçilerle sohbet edip kömür kazan Feyzioğlu, yaklaşık 2.5 saat sonra ocaktan çıktı. Gazetecilere açıklama yapan Feyzioğlu, madencinin ne kadar zor şartlarda çalıştığını gözleriyle gördüğünü ve bunun kendisini değiştirdiğini söyleyerek şöyle konuştu:
“Emsalsiz bir tecrübe yaşadım. Allah işçi kardeşlerimizden razı olsun ama devletimizden de razı olsun. Devletin koşulları özel şirketlerin, işletmelerin koşullarından daha iyi. Böyle olmasına rağmen ne kadar büyük zorluklarla kardeşlerimizin çalıştığını gördük. Yine devletteki emniyet tedbirlerinin çok daha fazla olduğunu gördük. Özel işletmelerin de tamamının bu seviyeye ulaşması lazım. Aşağıda kardeşlerime söz verdim. Ocakta yaşadıklarımızı unutmak yok. Onların hangi şartlarda çalıştığını unutmak yok. Girdiğimiz gibi çıkmadığımızı herkes bilsin. Ocağa giren Metin’le, ocaktan çıkan Metin artık aynı değildir.”
PANELDE KONUŞTU
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Zonguldak Barosu, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Gazeteciler Derneği Zonguldak Şubesi’nin Genel Maden İşçileri Sendikası’nda düzenlediği ‘Anayasa değişikliğini tartışıyoruz’ konulu panele katıldı. Türkiye’nin bugün olduğundan çok daha huzurlu, refah içinde, emeğin hakkını ödendiği, adaletli, eşitliğin sağlandığı, üretimin olduğu özgür bir ülke haline gelmesini istediklerini söyleyen Feyzioğlu, şöyle konuştu:
“Bu millet bir şeyleri yapmaya başladı artık. Hep birlikte yapıyoruz. 16 Nisan’da işçinin, emekçinin, memurun, emeklinin, öğretmenin, öğrencinin, gencin, kadının, çocuğun, Türk milletinin bayramı vardır. Bayrama doğru koşar adım gidiyoruz. Bu anayasa değişikliğini gelmesini biz istemedik. Gelmemesi için uğraştık, geri çekilmesini talep ettik, dinletemedik. Ama madem ki geldi, o zaman bunun hayrını yaşamamız lazım. Bunun hayrı şu. Her siyasi partiden, her düşünceden, her sınıftan on milyonlarca insan birbirlerine daha önce biraz daha yabancıyken, şimdi aynı milli gaye uğruna, kol kola mücadele etmenin gururunu, mutluluğunu ve umudunu yaşıyor.”
‘ÜLKENİN TAPUSUNU VERMEYECEĞİZ’
16 Nisan’da ülkenin tapusunu vermeyeceklerini söyleyen Feyzioğlu, 2007’den 2017’ye kadar geçen süreye baktıklarında bu anayasa değişikliğinin imzalayanlarca veya savunanlarca hazırlanmadığını gördüklerini söyledi. Bu anayasa değişikliğinin Türkiye’yi yönetenlerin 4’üncü defa aldatıldığı bir vahim durum olduğunu ifade eden Feyzioğlu, “Bizim önümüze kumpas davalarını kurdular. O tarihlerde bizler, ‘bir dakika, burada bir şey oluyor. Burada hukuk ayaklar altına alınıyor. İnsanlar suçlu ilan ediliyor, tutuklu ilan ediliyor’ dedik. Sonra ne oldu. TSK, milli eğitim, milli savunma, içinde milli olan ne varsa her biri küresel kuklacılar tarafından istila edildi. Sonra 2010’a geldik. 2010 anayasa değişikliğini hazırlayanlar sonra ortaya çıktı. Sayın Cumhurbaşkanı ‘bu anayasa değişikliğini kim hazırladıysa, bizi aldatmıştır’ dedi. Buradan anlıyorum ki kendisi hazırlamamış. ‘Aldatıldık’ dedi. Bakın ben demedim, kendisi dedi. Niye, çünkü yargının küresel kuklacılar F Tipi suç örgütü tarafından ele geçirilmesi için yazılmıştı ve kalan milli ne varsa istila edildi. Bizi 15 Temmuz’a getiren o oldu. Başka yerde kimse suçlu aramasın” dedi.
Haberin linki:
http://arsiv.dha.com.tr/feyzioglu-maden-ocagina-girdi_1466462.html