“Gezi davası cezaları” yıldırmaz!

İçinden geçtiğimiz süreçte ağır ekonomik ve sosyal yönleri bulunan toplumsal bir kriz yaşanıyor. Halka yoksulluk, işsizlik,  açlık, anti-demokratik baskılar ve hukuksuzluklar dayatılıyor. Halk yoksullaştırılırken bir avuç siyasal iktidar yandaşı zenginleştirilmeye devam ediyor.

Gezi direnişi AKP iktidarı döneminde yaratılmak istenen faşizm koşullarına karşı toplumun hemen her kesiminden gelen bir halk direnişiydi. Halk AKP nin dayattığı gerici toplumsal koşullar, sömür ve baskı koşullarına tavır alıştı. Bugün de farklı olmayan toplumsal koşullardan geçiyoruz. İşçi direnişlerinin yaygınlaştığı,  insanca yaşama taleplerinin arttığı, demokratik halk muhalefetinin  yükselmeye başladığı güncel süreçte korku ve yılgınlık havası yaratmak amacıyla bir kez daha “Gezi davası” yaratıldı.

“Gezi davası” adı altında Gezi halk direnişinin cezalandırılması ve korku ikliminin yaratılması amacıyla sembol isimlere “cezalar” verildi.

‘DİRENİŞİ KİRLETME ÇABASINDAN VAZGEÇİN’

önceki gün duruşma öncesi adliye önünde bir basın açıklaması yapan Taksim Dayanıuşması da bir kez daha ‘hukuksuz dava geri çekilsin’ çağrısı yaptı. Açıklamaya milletvekilleri, siyasi parti ve demokratik kitle örgütlerinin temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.

Basın açıklamasında, “Ülke tarihinde bir onur sayfası olan Gezi Direniş’ini karalama çabasından derhal vazgeçin. Herkesi Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Hep birlikte baskılara direnmenin yolu Gezi’nin gerçek tarihine sahip çıkmaktır. Gezi yargılanamaz” denildi.

Üçüncü Gezi davasının 6. duruşması dün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Osman Kavala’ya ağırlaştırılmış müebbet, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman, Yiğit Ali Ekmekçi’ye ise 18’er yıl hapis cezası verildi.

Karar açıklanmasından sonra değişik toplum kesimlerinden, emek ve meslek örgütlerinden, aydın ve sanatçılardan, demokratik kurumlardan ve halk örgütlerinden protesto tepkileri geldi.

“Bu bir son değil başlangıç mücadeleye devam.”

Çağlayan adliyesinde görülen mahkeme duruşmasında mahkeme heyeti yargılananlara son sözünü sordu, şu yanıtlar verildi:

Mücella Yapıcı: “Son sözüm olduğunu düşünmüyorum. Ben 50 yıllık bir meslek insanıyım. Olabildiğince aydın olmaya çalıştım. Hiçbir zaman şiddetten yana olmadım. Toplum yararına mesleğimi onurla yürüttüm. Bugüne kadar tek bir çocuğuma haram lokma yedirmedim. Hırsızlık, uğursuzluk, yolsuzluk yapmadım. Mesleğimi mesleğim doğrultusunda kullandım. Yaşamımdan onur duydum. Aynı onuru benim yaşıma gelince sizin de yaşamınızı umuyorum. Hüküm sizindir.”

Çiğdem Mater : “Okuduğumuz her şey adlarımız ve mesleklerimiz dışında gerçek dışı. Adlarımızı darbecilikle yan yana sayılmasını da kabul etmiyorum. Protestolardan beklentim öldürülen gençlerin katillerinin peşine düşülmesiydi. Hakkımdaki tüm iddiaları reddediyor beraatımı talep ediyorum.”

Mine Özerden: “Yürütmenin yargı üzerindeki vesayetinin son bulmasını, güçlünün hukukunun son bulmasını istiyorum.”

Can Atalay: “Bu bir yargılama faaliyeti değil. Eğer sorun Gezi’yi sahiplenmekse sahipleniyoruz. Bu bir son değil başlangıç mücadeleye devam.”

Tayfun Kahraman: “Olmayan bir suç üzerine yargılanıyoruz. Gezi bitmedi Gezi başarıyla sonuçlandı. Gezi Parkı yerinde duruyor. Fakat burada ne delil ne tanık tartışmadan savunma hakkımız bile kullandırılmadı. Asıl yargılanma nedenimiz siyasal iktidara muhalif olmaktı. Adeta hem iddianame hem de mütalaalar kevgire dönmüş durumda. Sizden beklentimiz talimatla yürüyen bu yargılama sürecini reddetmeniz.”

Yiğit Ali Ekmekçi : “Adil ve vicdanlı bir karar vermenizi diliyorum.”

Hakan Altınay: “Söyleyeceklerimi söyledim, beraatımı talep ediyorum.”

Osman Kavala: “Siyasi ve ideolojik sizlerle hazırlanan komplo teorileri olguları gerçeklikten kopartır ve onlara subjektif anlamlar yükler. Aynı bu iddianame ve mütalaada olduğu gibi. AİHM’in kararından sonra aleyhime sunulan delillerin hiçbirinin beni suçla ilişkilendiremezken aynı delillerle yargılanmam hukuki değildir. Bu aynen ikinci iddianamedeki suçlar gibi yargı eliyle yapılan bir suikast eylemidir.”

Mahkeme kararı sloganlarla  protesto edildi.

emek.org.tr