Güveni Kötüye Kullanma Yargıtay Kararı

Güveni Kötüye Kullanma Yargıtay Kararını sitemizden hemen inceleyebilir ve bu kararda yer alan  detaylara benzer sorunlarınız için hemen Gülsün Hukuk Bürosu avukatları ile irtibata geçebilirsiniz. Avukatlarımız özellikle TOKAT şehri ve çevre şehirlerde sizlerden gelen talepleri değerlendirmekte ve sizlere hizmet sunmaktadır.

6. Ceza Dairesi 2021/19552 E. , 2021/19452 K.

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Güveni kötüye kullanma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü:
… (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce hüküm kurulurken sanık … hakkında katılan …’e karşı güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin Yargıtay bozma ilamına uyma, sanık … hakkında katılan …’e karşı güveni kötüye kullanma suçuna ilişkin Yargıtay bozma ilamına direnme kararı verilmiş ise de; söz konusu direnme kararında gerekçenin genişletilmesi ve değiştirilmesi suretiyle, hüküm kurulduğu ve eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm mahiyetinde olduğu, bu nedenle sanıklar hakkında Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 18.02.2021 tarihli 2017/6-209 Esas, 2021/47 Karar sayılı kararı ile dosyanın temyiz incelemesi için Dairemize gönderildiği anlaşılmakla; … (Kapatılan) 8. Ağır Ceza Mahkemesince (CMK’nın 250. maddesi ile görevli) verilen 23.01.2014 tarihli ve 2013/130 Esas, 2014/6 Karar sayılı hükmünün Dairemizce yapılan incelemesinde;

A-Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, uyulan bozmaya, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulunun takdirine göre; suçun sanık … tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz itirazları da yerinde görülmemiştir.

Ancak;

1-Önceden muhtarlık yapan yakınan …’in görev yaptığı zamanda aldığı bulundurma ruhsatlı tabancasını ekonomik sıkıntı nedeniyle satmak istediğini çevresindeki kişilere anlattığı, bunu bir şekilde öğrenen sanık …’ın yakınanı görüp silahın satımına yardımcı olmak istediğini belirtip, 10-15 gün sonra telefonla arayıp silaha müşteri bulduğunu, inceletmek için bir noktada buluşmak istediğini belirtiği, yakınanın bunu kabulle satışa konu bulundurma ruhsatlı silahı yanında olduğu halde gelip sanığın aracına bindiği ve alıcı konumundaki kişinin geleceği buluşma yerine doğru birlikte hareket ettikleri, otodan inmeleri gerektiğinde ise yakınanın mülkiyet ve zilyetliği kendine ait bulundurma ruhsatlı silahını, ruhsat dışı taşımanın ayrı bir hukuki sorun yaratabileceği endişe ve düşüncesi içinde olup bunu faile yansıtıp suça konu eşyayı sanığın otosu içerisinde bırakıp, fail ile birlikte otonun yanından ayrıldıkları; Buluşma noktasına ulaşıp birlikte beklemeye başladıkları, sanığın bir süre sonra telefon ile görüşme yapıp iki saat sonra hemen döneceğini, beklemesini ifade edip, kahvehaneden dışarı çıkıp otoya ulaşıp, oto ve içinde olduğunu bildiği silahı alarak ayrıldığı, kaba bir yalan ile mağdurun yanından ayrılıp, ele geçirdiği suça konu silahı satarak elinden çıkardığı olayda; suça konu malı sanığın otosunda bırakıp inmesine karşın fiili egemenliği devam ettirip, eşyanın nasıl kullanıldığı tarafınca da denetlenmiştir. Ayrıca bu durum da faile yansıtılmıştır. Böyle olunca; mağdurun malik ve zilyet olduğu silahının muhafaza edilmesi veya belli bir şekilde kullanılmak üzere faile zilyetliğinin devredildiğinden hiçbir aşamada bahsedilemeyeceği ve sanık …’ın eyleminin bir bütün halinde TCK’nın 141/1. maddesinde düzenlenen hırsızlık suçunu oluşturduğu gözetilmeden, yerinde ve yeterli olmayan gerekçeyle suçun vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,

2-Eylemin TCK’nın 14/1. maddesine uyduğunun kabulü halinde hükümden sonra 02/12/2016 tarihinde 29906 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendine eklenen alt bendler arasında yer alan ve 5237 sayılı TCK’nın 141. maddesinde tanımı yapılan hırsızlık suçunun uzlaşma kapsamına alındığının anlaşılması karşısında; 5237 sayılı TCK’nın 7/2. maddesi uyarınca; ”Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur.” hükmü de gözetilerek 6763 sayılı Kanunun 35. maddesi ile değişik CMK’nın 254. maddesi uyarınca aynı Kanunun 253. maddesinde belirtilen esas ve usûle göre uzlaştırma işlemleri yerine getirildikten sonra sonucuna göre sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,

B-Sanık …’in yakınanın satışa sunduğunu öğrendiği silahı satma bahanesiyle belli bir noktaya gelmesini sağlayıp, kaba bir yalan, rıza ile teslim olunmayan silahı eline geçirip kaçan sanık …’in eyleminin örgüt faaliyetleri kapsamında işlenmediği ve sanık …’in TCK’nın 220/5. maddesi kapsamında sorumlu olamayacağının anlaşılması karşısında; sanık …’ın atılı suçtan beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık … ve müdafii ile o yer Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin açıklanan nedenlerle tebliğnameye kısmen uygun olarak BOZULMASINA, CMUK’un 326/son maddesi uyarınca sanık …’ın ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkının korunmasına, 14.12.2021 gününde oy birliğiyle karar verildi.